
Esas No: 2019/2208
Karar No: 2021/1867
Karar Tarihi: 16.03.2021
Danıştay 9. Daire 2019/2208 Esas 2021/1867 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/2208
Karar No : 2021/1867
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü - …
İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:Davacı adına, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamelerine istinaden 2016/Mart ve Nisan dönemleri için tahakkuk ettirilen katma değer vergisi, damga vergisi ile hesaplanan gecikme faizi ve 2016/Nisan dönemi için kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; yasal süresinde verilen vergi beyannamesine ihtirazi kayıt konulması, beyannamede hesaplanan verginin tümü ya da bir kısmının tahakkuk ettirilmemesi istenerek, ihtirazi kaydın konusunu oluşturan nedenin tarhı yapan idare tarafından kabul edilmemesi halinde, beyanname üzerinden tarh edilen verginin ihtirazi kayıt konulan kısmının dava konusu edilebilmesini olanaklı kılarak, noksan beyanda bulunulmasını ve verginin geç tahakkuk etmesini önlediği, bu nedenle, ihtirazi kaydın ancak beyanname verme süresinde verilen beyannamelere konulabileceği, diğer bir deyişle, beyan üzerinden alınan vergilere ait matrahın ihtirazi kayıtla beyanı, beyannamenin vergi kanunlarında öngörülen zamanlarda verilmesi koşuluna bağlı olduğu, beyanname verme süresi geçtikten sonra verilen beyannameye konulan ihtirazi kaydın, beyanname üzerinden yapılan tahakkuka etkisi bulunmadığı gibi dava açma hakkı doğurmasının da olanaklı olmadığı, bu durumda, beyanname verme süresi geçtikten sonra verilen düzeltme beyannamesine ihtirazi kayıt konulmasına ve bu ihtirazi kaydın davacıya dava açma hakkı doğurmasına hukuken olanak bulunmadığından, tahakkuk ettirilen vergiler ve gecikme faizi yönünden davacı isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği; dava konusu vergi ziyaı cezasına gelince; davacının 2016/Mart-Nisan dönemlerine ilişkin olarak verdiği katma değer vergisi beyanlarını süresinden sonra verdiği beyannameler ile düzeltmesi karşısında 2016/Nisan dönemine ilişkin katma değer vergisinin süresinde tahakkuk ettirilmemesi nedeniyle vergi ziyaı cezası kesilmesi 213 sayılı Kanun'un 341. maddesinin gereği olduğundan madde hükmüne uygun olarak kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen reddine, kısmen incelenmeksizin reddine karar vermiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu vergi mahkemesi Kararının hukuka ve usule uygun olduğu, kararın kaldırılmasını gerektiren başka bir neden de bulunmadığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Katma değer vergisi beyannameleri süresi verildikten sonra, davalı idarenin sahte belge düzenleme fiilini gerçekleştiren firmadan yapılan alımların indirimlerden çıkarılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine ikinci kez beyanname verilmesinin özgür irade ile oluştuğundan söz edilemeyeceği, usulüne uygun biçimde vergi incelemesi yapılmadan, faturaların gerçek olup olmadığı ortaya konulmadan baskı ile verdirilen düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk ettirilen vergilerde hukuka uyarlık bulunmadığı, davanın incelenmeksizin reddedilmesi suretiyle hak arama hürriyetinin ihlal edildiği iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Yasal dayanaktan yoksun olan temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ: Mükellefleri, beyan olunan matrah üzerinden tarh olunan vergiye karşı dava açamayacakları yönündeki kuralın "vergi hatasının bulunması" hali ile beyannameye "ihtirazı kayıt" konulması hali olmak üzere iki istisnasının bulunduğu; yükümlülerin kanuni süresi içinde verdikleri beyannamelerinde gösterdikleri matrahlarını, düzeltmelerine yasal bir engel bulunmadığı; yükümlülerin beyan ettikleri matrah için ihtirazi kayıt koymalarının mümkün olduğu ve ihtirazı kayıt konulması ile ihtirazı kayıt konusuna şamil olmak üzere dava açabilme haklarını saklı tuttukları anlaşıldığından ve beyannameye "ihtirazı kayıt" konulmasının gerek kanuni süresinde verilen beyannameler gerekse süresinden sonra verilen düzeltme beyannameleri açısından; ihtirazı kaydın zamanına bağlı olarak doğurduğu hukuki sonuçları yönünden mevzuatta bir fark öngörülmediğinden, aksi yöndeki değerlendirmenin "mahkemeye erişim hakkına" müdahale anlamına geleceği açık olduğundan, işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, düzeltme beyannamesine karşı dava açma hakkı bulunmadığı ve süresinden sonra beyanda bulunduğu açık olduğu gerekçesiyle davayı kısmen incelenmeksizin reddeden, kısmen reddeden vergi mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Davacı adına, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamelerine istinaden 2016/Mart ve Nisan dönemleri için tahakkuk ettirilen katma değer vergisi, damga vergisi ile hesaplanan gecikme faizi ve 2016/Nisan dönemi için kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemine ilişkindir
İLGİLİ MEVZUAT:213 sayılı Vergi Usul Kanunun Vergi Kanunlarının uygulanması ve ispat başlıklı 3'üncü maddesinin (A) fıkrasında; Bu kanunda kullanılan "Vergi Kanunu"tabirinin, iş bu kanun ile bu Kanun hükümlerine tabi vergi, resim ve harç kanunlarını ifade ettiği, vergi kanunlarının lafzı ve ruhu ile hüküm ifade edeceği, lafzın açık olmadığı hallerde vergi kanunlarının hükümlerinin, konuluşundaki maksat , hükümlerin kanun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle oan bağlantısı göz önünde tutularak uygulanacağı hükmü getirilmiş, ispat başlıklı (B) fıkrasında da; Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyenin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bu iddia eden tarafa ait olduğu kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun Re'sen Vergi Tarhını düzenleyen 30'uncu maddesinin birinci fıkrasında; Re'sen vergi tarhını, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden verginin tarh olunmasıdır şeklinde tanımlanmış, inceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkının re'sen takdir olunmuş sayılacağı belirtilmiş, ikinci fıkrasında da; fıkraya bağlı bentler halinde sıralanmış hallerden herhangi birinin bulunması durumunda, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitinin mümkün olmadığının kabulü gerektiği hüküm altına alınmıştır.
Yine aynı Kanunun Vergi İncelemeleri başlıklı ikinci bölümünde yer alan "Maksat" başlıklı 134'üncü maddesinin birinci fıkrasında; vergi incelenmesinden maksadın, ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunu araştırmak, tespit etmek ve sağlamak olduğu hükme bağlanmıştır, incelemeye yetkili olanları düzenleyen 135'inci maddelerinde de, vergi incelenmesinin; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru veya vergi dairesi müdürleri tarafından yapılacağı, Gelir İdaresi Başkanlığı'nın merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrosunda görev yapanların da, her hal ve takdirde vergi inceleme yetkisine haiz olduğu belirtilmiştir.
Yine 213 sayılı Kanunun 378'inci maddesinin ikinci fıkrasında; "Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur"hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27'inci maddesinin (4) numaralı fıkrasında; "Vergi Mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26'ıncı maddenin 3'üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir." hükmü getirilmiştir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29/1-a maddesinde; mükelleflerin, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak indirebilecekleri ifade edilmiş, indirimin belgelendirilmesi başlıklı 34'üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasında da; Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Çağdaş vergi hukukunun temel ilkelerinden biri, verginin, mükellefin vereceği bilgilere göre belirlenmesi ve alınmasıdır. Bu nedenle günümüzde vergi tarhı konusunda benimsenen en yaygın usul "beyan" usulüdür. Türk Vergi Sistemi de esas itibarıyla beyan esasına dayanmaktadır. Beyan esası ise mükelleflerin elde ettikleri gelirlerini bizzat kendilerinin idareye bildirmesine dayalı bir sistemdir.
Beyana dayanan vergilendirme, vergi kanunlarında gösterilen tespit şekillerine göre belirlenen matrahlar ve oranlar üzerinden hesaplanan verginin, mükellefler tarafından, vergi kanunlarında öngörülen zamanında bir beyanname ile bildirilmesini, bildirilen bu verginin kural olarak, tahakkuk fişi düzenlemek suretiyle tarh edilmesini ifade etmektedir.
Beyana dayalı vergilendirme mükellefe güven esasına dayanır. Bu sistemde her mükellef kendi vergisinin matrahını bizzat kendisi hesaplamaktadır. İdare de mükellef tarafından beyan edilen bu matrah üzerinden tarhiyat yapmaktadır.
Her ne kadar matrahlarını en iyi hesaplayabilecek olan mükelleflerin kendileri olsa da, bazı hallerde mükellefler beyanları konusunda şüpheye düşebilmektedirler. Bu gibi durumlarda mükellefler, ihtirazi kayıtla beyanname vererek daha sonra dava yoluna gidip haksız ödediklerini düşündükleri vergileri geri isteyebilmektedirler.
Türk vergi sisteminde beyan esası ve mükellefe güven esası hakim olmakla birlikte kanun koyucu vergi kayıp ve kaçağını önlemeye yönelik olarak da 213 sayılı Kanunda emniyet tedbirlerini içeren mükelleflerin beyanlarının incelenmesine ilişkin düzenlemelere de yer vermiştir. Mükelleflerin beyan ettikleri matrahların doğruluğu yine 213 sayılı Kanunda gösterilen usul ve yöntemlerle ve Kanunda belirtilen vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca denetlenebilmektedir. Bu suretle yapılan vergi incelemeleri ile beyan dışı bırakılmış bir matrahın tespiti ya da eksik ödenmiş bir verginin saptanması halinde de yine 213 sayılı Kanunda belirtilen tarh yöntemleri ile bu matrahların vergilendirilmesi veya eksik tarh edilen verginin tamamlatılması yoluna gidilebileceği gösterilmiştir.
Yukarıda da değinildiği gibi bu gibi durumlarda 213 sayılı Kanunda vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlar olarak sayılan kişiler tarafından yapılacak vergi incelemesi ile beyan dışı bırakılan matrah ya da matrah farkları ile ödenmemiş veya eksik ödenmiş vergiler saptanarak yine kanunda belirtildiği gibi ikmalen, re'sen ya da idarece tarha esas olabilecek vergi inceleme raporlarına geçirilmesi ve saptanan hususların bir vergi inceleme raporuna bağlanması gerekmektedir. Bu gibi durumların ortaya çıkması halinde de, vergi inceleme raporları ya da takdir komisyonu kararı dayanak alınarak tespit yapılmış ise takdir komisyonu kararları dayanak alınarak mükellefler hakkında yapılacak tarhiyata karşı da mükelleflerin doğrudan Vergi Mahkemelerinde dava açma hakları mevcuttur.
Dolayısıyla vergi sisteminde aslolan mükelleflerin kendi beyanlarıdır. Bu beyanların doğruluğu esastır. Ancak yapılacak vergi incelemeleri ile bu beyanın aksine durumlar tespit edilirse de bu husular Kanunda sayılan vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca tutanağa, delile ve sonuçta da bir vergi inceleme raporuna bağlanmalıdır. Türk vergi sisteminde bunların dışında bir vergilendirme yöntemi de öngörülmemiştir. Maddi olayda olduğu gibi idarelerinin mükellefleri müeyyideli yazı ile uyarmaları üzerine düzeltme beyan vermeye zorlama suretiyle bir tahakkuk ise yukarıda değindiğimiz çağdaş vergilendirme yöntemine aykırı olduğu gibi Türk Vergi Sistemi ile de uyuşmayan bir durumdur.
Hal böyle iken vergi idaresi elinde mevcut tespit ve delillere göre, değinilen inceleme, yöntem ve araçlarını da kullanarak tespit ettiği beyan dışı bırakılmış matrah ya da eksik ödenmiş vergi veya fazladan indirim konusu yapılmış bir vergi üzerine re'sen cezalı vergi tarhiyatı yapmak yerine davacıdan beyanlarını düzeltmelerini istemiş, davacı da bu doğrultuda beyanlarını düzeltmiş, ancak verdiği düzeltme beyannamelerine söz konusu katma değer vergisi indirimlerinin gerçek olduğunu ileri sürülerek ihtirazi kayıt koymuştur. Davacının ihtirazi kayıtla verdiği düzeltme beyannameleri üzerine vergi idaresince yapılan tahakkukun iptali istemiyle de dava açılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 27/02/2019 tarih Başvuru No:2015/15100 sayılı bireysel başvuru kararında da ifade edildiği gibi 213 sayılı Kanunun 378'inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ve mükelleflerin beyan ettikleri matrahlar ile bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacaklarına ilişkin mezkur kural, Türk Vergi Sisteminin dayanağı beyan esasına göre mükelleflerin kendi hesaplamalarına göre tespit ettikleri matrahların hatalı olamayacağı kabulüne dayanmaktadır. Hukuki bir ihtilaf içermediği müddetçe işin doğası gereği mükelleflerin kendi beyanında bir hata bulunmaması gerekir. Bu itibarla hukuki bir ihtilafın bulunduğu konularda mükelleflere kural olarak verdikleri beyannameleri ihtirazi kayıt koymak suretiyle dava açma hakkı tanınmıştır. Nitekim 2577 sayılı Kanunun 27'inci maddesinde yer alan düzenlemeyle ihtirazi kayıt konularak verilen beyanname üzerine mükelleflerin dava açabileceğinin kabul edildiği görülmektedir.
Somut olayda da düzeltme beyannameleri verilmesinin, vergi idaresinin bu yöndeki isteğine dayandığı görülmektedir. Bu kapsamda vergi idaresince, yukarıda da değinildiği gibi 213 sayılı Kanunun 30'uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca re'sen tarhiyat yapılması yoluna başvurulmayıp mükelleften, katma değer vergisi beyannamesinde yer alan bazı indirim unsurlarının gerçek bir teslim ya da hizmet ifasına dayanmadığının saptandığı gerekçesiyle bu indirim kalemlerinin çıkarılması suretiyle beyanların düzeltilmesi istenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin değinilen Mezkür kararında; "Başvurucuların somut olayda alımlarına konu faturaların sahte olmadığı ve bu nedenle de söz konusu indirim unsurlarının gerçek olduğu düşüncesiyle bu durumu vergi mahkemeleri önünde tartışma konusu yapabilmeleri için düzeltme beyanına ihtirazi kayıt koyma hukuki imkanı dışında bir seçenekleri bulunmamaktadır. Başvurucuların bu yöntemi kullanmak yerine hakkında re'sen tarhiyat yapılmasını beklemeleri gerektiği de ileri sürülebilir. Ancak öncelikle vergi idaresinin başvurucuları düzeltme beyannamesi vermeye yönlendirdiği ve uyuşmazlığı çıkardığı belirtilmelidir. Üstelik vergi idaresi başvurucuları, haklarında bazı olumsuz sonuçlara yol açacak yaptırımlar uygulamakla da ihtar etmiştir.
(...)Dolayısıyla başvurucuların vergi idaresinden Kanunda öngörülen usulü yani incelemeye sevkedilme ve vergi inceleme raporu ya da takdir komisyonu kararına dayalı olarak vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılmasını beklemeleri uygun olmayabilir...Bu sebeple başvurucular düzeltme beyannamesi vermeyi tercih etmektedir. Bunun ötesinde idarenin yazısı üzerine düzeltme beyannamesi verilmesine rağmen vergilendirme işlemine karşı dava açılmaması hukuki denetim dışında kalan bir alan oluşmasına yol açmaktadır..." ifadelerine yer verdikten sonra yine aynı Kararında; "Başvuru konusu olayda mal ve hizmet alımında bulunduğu firmanın sahte fatura düzenlediği yönünde tespitler bulunmasından dolayı kendilerinin de kod listesine alınması baskısı altında serbest iradelerini yansıtmayan düzeltme beyannameleri vermek durumunda bırakılan başvurucuların bu işleme karşı açtığı davalar vergi mahkemelerinde esasları yönünden incelenmemiştir. Bu durumda sahte olduğu ileri sürülen faturalarda yazılı mal ve hizmetlerin gerçekten alınıp alınmadığı, yapılan işin niteliği ve büyüklüğüyle orantılı olup olmadığı araştırılmamış, gerçek durum somut olarak ortaya konulmamıştır." saptamasında da bulunarak, başvurucuların, mülkiyet hakkına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkanına sahip olmamaları ile kararda belirtilen diğer nedenler, başvurucuların mülkiyet hakkının korunması ile müdahalenin kamu yararı amacı arasında olması gereken adil dengenin başvurucular aleyhine bozulduğu sonucuna ulaştırmış ve yüksek mahkeme bu nedenle, başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin ölçüsüz olduğuna ve Anayasanın 35'inci maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.
Bu durumda yukarıda değinilen Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeler de gözetilerek; davacı tarafından kanuni süresinden sonra verilen ve dava konusu yapılan cezalı vergilendirmeninde dayanağı olan düzeltme beyannamesine konulan ihtirazi kayıt beyanları da dikkate alınarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20'inci maddesinde öngörülen inceleme ve araştırma yetkisi çerçevesinde; davacının katma değer vergisi indirimlerini düzeltme beyannamesi ile beyanlarından çıkardığı faturaları düzenleyerek davacıya veren Suat Bakır hakkında düzeltme beyannamesi verilmeden önce ya da davacının düzeltme beyannamesi vermeye zorlandığı idarenin müeyyideli yazısından önce vergi idaresince ne gibi işlemler yapıldığı, bu firma hakkında, düzenlediği faturalarla ilgili olarak yapılmış bir inceleme ve buna bağlanmış bir inceleme raporu ile vergi tekniği raporlarının ve bunlara dayanak alınan tespit, tutanak ve diğer delillerin bulunup bulunmadığı, yine adı geçen firmanın davacıya düzenlemiş olduğu ileri sürülen faturalar nedeniyle davacı hakkında yapılmış bir inceleme ya da diğer delil, tespit ve tutanakların bulunup bulunmadığı hususlarının davalı idareden sorularak istenmesinden sonra, sunulacak bilgi ve belgelere göre yine yukarıda değinilen Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği üzere; sahte olduğu ileri sürülen faturalarda yazılı mal ve hizmetlerin gerçekten alınıp alınmadığı, yapılan işin niteliği ve büyüklüğüyle orantılı olup olmadığı araştırılarak, gerçek durum somut olarak ortaya konulmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yukarıda yazılı gerekçeyle ile davanın kısmen incelenmeksizin reddi, kısmen reddi yolunda verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen incelenmeksizin reddine, kısmen reddine ilişkin Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar veren … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın… Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 16/03/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
