
Esas No: 2019/7092
Karar No: 2021/1182
Karar Tarihi: 16.03.2021
Danıştay 10. Daire 2019/7092 Esas 2021/1182 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/7092
Karar No : 2021/1182
DAVACI :… Sendikası
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı / …
VEKİLLERİ : Av. …
Huk. Müş. …
2- … Kurumu / …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 20/10/2016 tarihli ve 29863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrası ile 14. maddesinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından; eczacıların hem elden satışlarda hem de Sosyal Güvenlik Kurumu'na yapılan satışlarda İlaç Takip Sistemine bildirimde bulundukları, ilaçları hastaya sistemden onay aldıktan sonra teslim ettikleri, eczacıların reçete karşılarken İlaç Takip Sistemi ile bağlantılı eczane programları kullandıkları, bu programlar vasıtasıyla reçete kayıt defterlerinin elektronik ortamda tutulma imkânının bulunduğu, söz konusu programlar ve eczanelerin iç işleyişi sebebiyle eczanelerde kişisel sağlık verilerinin kaydedildiği, Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmeliğin “Eczane defter ve kayıtları” başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında “Eczanede satışı yapılan tüm ilaçlar elektronik ortamda kaydedilir. Bu kayıtlar denetimlerde istenilmesi hâlinde sunulmak üzere saklanır.” hükmünün bulunduğu, Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrası ile kişisel sağlık verilerinin mahremiyeti sağlanmaya çalışılırken, eczacıların özel mevzuatları ile çelişen ve uygulanması fiilen imkânsız bir yükümlülük altına sokuldukları, Yönetmeliğin 14. maddesi ile eczacıların davalı Bakanlıkça verilen yetki belgesine sahip ve Bakanlıkça belirlenen standartlar ile uyumlu yazılımları kullanmak zorunda bırakıldığı, eczacıların halen kullandıkları piyasada mevcut programların bu özellikleri taşımadığı, bu durumun eczacıların sağlık hizmeti sunumunu aksatacağı iddia edilerek dava konusu düzenlemelerin iptali istenilmektedir.
DAVALILARIN SAVUNMALARI :
… Bakanlığı tarafından; dava konusu maddelerin hizmet gereklerine ve hukuka uygun olduğu, serbest eczane sahibi eczacıların, kişisel sağlık verisi işliyor olmaları sebebiyle Yönetmelik hükümlerine tabi olmakla birlikte, Yönetmeliğin sağlık hizmeti sunucuları için öngörülen hükümlerine tabi olmadıkları, serbest eczane sahibi eczacıların, Yönetmelik uyarınca sağlık hizmeti sunucusu olarak değerlendirilmediği, buradaki karışıklığın, Sosyal Güvenlik Kurumu mevzuatından kaynaklandığı, anılan kurum tarafından çıkartılan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’nin “Sağlık hizmeti sunucuları” başlıklı ve 1.4 numaralı maddesinde, 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun kapsamında serbest faaliyet gösteren ve birinci basamak sağlık kuruluşu olan eczanelerin, sağlık hizmeti sunucuları arasında zikredildiği, Yönetmelikte kullanılan sağlık hizmeti sunucusu ile ifade edilmek istenenin, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşları bünyesinde faaliyet gösteren ve birinci, ikinci ve üçüncü basamakta sağlık hizmeti sunmakta olan bütün sağlık tesisleri olduğu, dolayısıyla 5. maddesinin 5. fıkrasının iptalini talep etmekte davacı tarafın menfaatinin bulunmadığı, davanın evleviyetle bu hüküm bakımından usulden de reddinin gerektiği; Yönetmelikte Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü tarafından geliştirilen Ulusal Sağlık Sisteminden, merkezi sağlık veri sistemi olarak bahsedildiği, Yönetmeliğin 14. maddesi uyarınca sağlık hizmeti sunucularının, merkezi sağlık veri sistemine, Bakanlıkça belirlenen standartlara uygun bir şekilde veri aktarımı yapmalarının gerektiği, bununla birlikte serbest eczane sahibi eczacılardan, Ulusal Sağlık Sistemine veri gönderimi yapmalarının talep edilmediği, madde metninde yer alan “…Bakanlıkça belirlenen standartlara uygun…” ifadesi ile atıf yapılan düzenlemenin, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğünün 2015/17 sayılı Genelgesi olduğu, bu Genelgede Hastane Bilgi Yönetim Sistemi ve Sağlık Bilgi Yönetim Sistemine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı; serbest eczane sahibi eczacıların kullandığı veya kullanabilecekleri yazılımlardan bahsedilmediği, Genelgede bahsedilen, tüm sağlık tesislerinde kullanılan sağlık uygulama yazılımlarını üreten kamu ve özel kurum ve kuruluşlarının kayıt ve tescil işlemlerini düzenlemek için Bakanlık bünyesinde oluşturulan Kayıt Tescil Sisteminde eczanelerin kullandıkları yazılımların tescil edilmediği ve eczanelerde kullanılacak yazılımlar için böyle bir tescil şartı aranmadığı, davacı tarafından iddia edildiği üzere eczacıların, Bakanlıkça verilen yetki belgesine sahip ve Bakanlıkça belirlenen standartlar ile uyumlu yazılımlar kullanmak zorunda bırakılmadıkları belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
… Kurumu tarafından; 12/01/2017 tarihinde, 6698 sayılı Kanun'un 21. maddesi hükümlerine göre seçilen Kişisel Verileri Koruma Kurulu üyelerinin Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu huzurunda yemin ettikleri, 30/01/2017 tarihinde Başkan ve 2. Başkanın seçildiği, Kurum tarafından halihazırda başta hizmet birimlerinin çalışma usul ve esaslarını belirleyen teşkilat yönetmeliğinin hazırlanması ile diğer mevzuat hazırlıkları, idari ve teknik çalışmalarının yürütüldüğü, Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan dava konusu yönetmeliğin hazırlanma sürecinde Kurumun dahlinin bulunmadığı, işbu davada taraf sıfatını haiz olmadıkları, Anayasa’nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasındaki, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenlenmesi hükmünün, bu alanın yalnızca kanunla düzenleneceği anlamına gelmediği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmeliğin 21/06/2019 tarih ve 30808 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmeliğin 23. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı görüldüğünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; 20.10.2016 tarihli ve 29863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliğin, 5. maddesinin 5. fıkrası ile 14. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Kişisel verilerin korunması konusunda yasal boşluğu doldurmak amacıyla kabul edilen çerçeve niteliğinde bir yasal düzenleme olan 07.04.2016 tarihli ve 29677 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunun 21. maddesi hükümlerine göre oluşturulan Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun görev ve yetkileri, aynı Kanun'un 22. maddesiyle belirlenmiştir. 22. maddenin 1. fıkrasının (h) bendinde "Diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat taslakları hakkında görüş bildirmek" hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un, "Özel nitelikli kişisel verilerin işlenme şartları" başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında, dava konusu Yönetmelikle düzenlenen, sağlık verilerinin de özel nitelikli kişisel veri olduğu belirtilmiş; maddenin 4. fıkrasında, "Özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesinde, ayrıca Kurul tarafından belirlenen yeterli önlemlerin alınması şarttır." hükmü getirilmiştir.
6698 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesi hükmü uyarınca, Kanunun 21. maddesine göre oluşturulacak Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun Kanunun Resmi Gazete'de yayımlandığı 7/4/2016 tarihinden itibaren altı ay içinde üyelerinin seçiminin tamamlanması gerekmekte iken, bu yasal gerekliliğin ancak 30.01.2017 tarihinde yerine getirilebildiği anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Yönetmeliğin Resmî Gazete'de yayımlandığı tarih olan 20.10.2016'da Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun henüz oluşturulmadığı, dolayısıyla 6698 sayılı Kanun'un 6. maddesinin 4. fıkrasında belirtilen yeterli önlemlerin Kurul tarafından belirlenmediği ve Kanun'un 22. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendine göre diğer kurum ve kuruluşlarca hazırlanan ve kişisel verilere ilişkin hüküm içeren mevzuat taslakları hakkında Kurul görüşü alınmadan dava konusu düzenlemenin tesis edildiği görülmekte olup; Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun kontrol ve denetiminden geçirilmeksizin hazırlanan ve dava konusu düzenlemede bu nedenle mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 20.10.2016 tarihli ve 29863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliğin, 5. maddesinin 5. fıkrası ile 14. maddesinin iptali yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, tetkik hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davacı Sendika üyesi eczacıların işlettiği eczaneler birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu olduklarından davalı idarelerden Sağlık Bakanlığının menfaate yönelik usul itirazı yerinde görülmeyerek ve Kişisel Verileri Koruma Kurumunun husumete yönelik usul itirazı da yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, 20/10/2016 tarihli ve 29863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmeliğin 5. maddesinin 5. fıkrası ile 14. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anılan Yönetmelik 21/06/2019 tarih ve 30808 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmeliğin 23. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu durumda; dava konusu düzenlemenin yürürlükten kaldırılmış olması karşısında, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
2. Davalı idare tarafından davanın açılmasına sebebiyet verilmiş olması nedeniyle kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen ... TL avukatlık ücretinin ve aşağıda dökümü yapılan toplam ... TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
3. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
4. Bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 16/03/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X) :
İptal davaları, idarenin hukuka aykırı işleminden dolayı bu işlemlerin iptali için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalardır. Bireysel ve düzenleyici işlemlerin iptali istemiyle açılan davalarda, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına yönünde karar verilebilmesi için davacının bu dava ile ulaşmak istediği sonuca veya sağlamak istediği yarara ulaşmış olması gerekmektedir.
İdari işlemler, idare tarafından geri alınarak, ilk yapıldıkları andan itibaren tüm etki ve sonuçları ile ortadan kaldırılmadıkları ve davacılar bu şekilde amaçlarına ulaşamadıkları sürece dava açma sebepleri devam etmektedir.
Dava konusu edilmiş bulunan bir düzenlemenin yargısal denetimi tamamlanmadan idare tarafından değiştirilmesi ya da yürürlükten kaldırılması işlemin kaldırıldığı tarihe kadar hüküm ifade etmesini etkilemeyip, gelecekte yaratacağı etkiler açısından önem taşır. Bu durumunda, bu işlemler tesis edildiği tarih ile değiştirildiği ya da yürürlükten kaldırıldığı tarih arasındaki dönemde uygulanmaya böylece hukuki etki ve sonuçlarını doğurmaya devam ettiklerinden menfaat ilgisi de devam etmektedir. Bu tür durumlarda, davanın konusuz kaldığından bahisle, "karar verilmesine yer olmadığına" yönünde karar verilmesi, bu gibi işlemlerin yargısal denetiminin yapılamaması sonucunu doğuracaktır.
İptal davaları ile, idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının tespiti ve böylece hukukun üstünlüğünün, dolayısıyla idarenin hukuka bağlılığının sağlanması amaçlandığına göre, işlemin tesis edildiği tarih bakımından gerçekleştirilecek olan yargısal denetimle, eğer varsa değiştirilen ya da yürürlükten kaldırılan düzenlemenin neden olduğu hukuka aykırı sonuçların giderilmesi böylece bu amacın gerçekleştirilmesi sağlanacaktır.
20/10/2016 tarihli ve 29863 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren dava konusu Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlanması Hakkında Yönetmelik yargısal denetimi tamamlanmadan, 21/06/2019 tarih ve 30808 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmeliğin 23. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Buna göre, dava konusu düzenleme yürürlükte olduğu 20/10/2016-21/06/2019 tarihleri arasında hüküm ifade ettiğinden, eğer varsa bu düzenlemenin neden olduğu hukuka aykırı sonuçların giderilmesi için tesis edildiği tarih itibarıyla hukuka uygunluk denetiminin yapılması ve davanın esastan karara bağlanması gerekmektedir.
Öte yandan, iş bu davada iptali istenilen düzenlemelere benzer şekilde, sağlık hizmeti sunucularının merkezi sağlık veri sistemine veri aktarımına yönelik düzenlemelere yeni Yönetmelikte de yer verildiği ve dava konusu düzenlemelerin ileride doğuracağı hukuksal etkilerin de giderilmediği görüldüğünden, davacının menfaat ihlalinin bu açıdan da devam ettiği anlaşılmakta olup, davanın bu sebeplerle de esastan karara bağlanması gerekmektedir.
Bu durumda; yargısal denetimden amaç "hukuka uygunluk" denetimi olduğuna ve yargısal denetim işlemin kurulduğu tarih bakımından gerçekleştiğine göre, yürürlükte kaldığı süre içerisinde uygulandığında kuşku bulunmayan ve yeni Yönetmelikle de uygulanmasına devam edilen düzenlemelerin iptali istemiyle açılan iş bu davada, esastan yargılama yapılarak bir karar verilmesi gerektiğinden, dava konusu düzenlemelerin yürürlükten kaldırıldığı ve davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı yönünde verilen Daire kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
