
Esas No: 2019/1179
Karar No: 2021/1329
Karar Tarihi: 04.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1179 Esas 2021/1329 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1179
KARAR NO: 2021/1329
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2016/31 Esas - 2018/1071 Karar
TARİHİ: 13/11/2018
DAVA: İtirazın İptali - Alacak
Taraflar arasındaki itirazın iptali - alacak davasının yapılan ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle asıl davanın reddine - karşı davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davacı - karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı tarafa İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası üzerinden 17.06.2014 tarihinde icra takibi yapıldığını ve davalı tarafın itirazı ile takibin durduğunu, davalı aleyhine yapılan icra takibi neticesinde davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, müvekkilinin davalı taraftan alacağının olduğunu, alacağın sebebinin ise 01.01.2014 ve 11.04.2014 tarihleri arasında müvekkiline olan cari hesap ve fatura alacağının olduğunu, borcu ödemeyen davalının ayrıca bütün görüşmelerinde davacıyı oyaladığını, davalı tarafın haksız ve kötü niyetli itirazı olduğunu ve % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek, itirazın iptaline, davalı tarafın kötü niyetle itirazı sebebiyle % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama harç ve masrafları ile ücreti vekaletin davalı tarafa tahmiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacının 17.06.2014 tarihinde müvekkiline karşı icra takibi başlattığını, müvekkilinin bu takibe süresinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, İİK'nın 62/2. maddesine göre takibe itiraz edildiğini, 59. maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilmesi gerektiğini, yine aynı kanunun 67. maddesinin 1. fıkrası uyarınca takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir denildiğini, müvekkilinin sunmuş olduğu itiraz dilekçesinin davacıya tebliğ tarihinin tespit edilmesi ve İİK 67/1'de belirtilen bir yıllık sürenin dolmuş olması durumunda davanın reddedilmesi gerektiğini, müvekkili ile davacı arasında 01.01.2014 - 07.04.2014 tarihleri arasında çeşitli zamanlarda ticari ilişkiler meydana geldiğini, davacının iddialarının aksine müvekkilinin bu ticari ilişkiden kaynaklanan borcu bulunmamakla birlikte, 19.168,95 TL alacağının bulunduğunu, davacının müvekkili ile yaptığı görüşmelerde müvekkilinin kendisini oyaladığı iddialarının da mesnetsiz ve dayanaktan yoksun iddialar olduğunu belirterek; davanın reddine, karşı davanın kabulü ile karşı alacağın davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı- karşı davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve denetime elverişli görülerek hükme esas alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, taraflar arasında mal satışına ilişkin ticari ilişki kurulduğu, tarafların 2013-2014 yılları ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin sunulduğu, tarafların ticari defterlerinin davacı alacağını oluşturan ... nolu 52.510,00 TL tutarlı fatura ile davalının alacağının bir kısmını oluşturan 7.500,00 TL tutarlı havale dışında birbirini teyit ettiği, bu nedenle sunulan defterlerin alacak iddiaları kapsamında sahipleri lehine delil teşkil ettiği, uyuşmazlık noktalarında belirlenen hususlarda asıl dava davacısının alacağını oluşturan 52.510,00 TL tutarındaki faturanın davalı karşı davacı defterlerinde yer almadığı gibi sunulan irsaliyeli fatura üzerinde herhangi bir isim ve imzanın yer almadığı ve davacı karşı davalının fatura konusu malın davalı karşı davacıya teslim edildiğini ispat eder belgeyi sunamadığı, karşı dava yönünden ise davalı karşı davacının davacı karşı davalıdan 19.168,95 TL alacaklı olduğu, bu alacağın davacı defterlerinde yer almayan 7.500,00 TL kısmı yönünden ise davalı karşı davacı tarafından sunulan dekont suretinde söz konusu ödemenin davacı hesabına yapıldığı, celp edilen BA-BS formlarında da yapılan tespitlerin aksini gösterir bir hususa rastlanılmadığı..." gerekçesiyle, asıl davanın reddine, davacı karşı davalının takip başlatırken kötüniyetli olduğu yönünde dosyaya yansıyan bir delil olmaması sebebiyle kötü niyet tazminatı isteminin reddine; karşı davanın kabulü ile 19.168,95 TL alacağın 08/02/2016 karşı dava tarihinden itibaren işleycek avans faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan alınarak davalı-karşı davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı- karşı davalı vekili tarafından, asıl davada kurulan hüküm yönünden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı-karşı davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya ve takibe konu edilen 01/01/2014 ve 11/04/2014 tarihli cari hesap ve fatura alacakların müvekkili tarafından tahsil edilemediğini ve davalı tarafın müvekkilini sürekli olarak oyaladığını, bunun neticesinde müvekkilinin icra takip yoluna başvurması neticesinde de davalı tarafın haksız olarak borca itiraz ettiğini, Dava dosyasına sundukları irsaliyelerden de anlaşılacağı üzere, bahsi geçen malların müvekkili şirket tarafından davalı şirkete teslim edildiğini, müvekkilinin yaptığı ticaretin karşılığını, yani alacağını tahsil edemediğini ve bunun neticesinde zarara uğradığını, BA ve BS formlarının müvekkili şirket tarafından usulüne uygun olarak bildirildiğini, davalı şirket ile müvekkili şirketin arasında husumet yaşanmış olması sebebi ile davalı tarafın son faturaları defterlerine işlemediğini ve BS formundan da anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin faturayı vergi dairesine bildirdiğini,Müvekkili şirketin hiç bir sebep yokken ticari ilişki içinde bulunduğu davalıya karşı icra takibine başvurmasının ticari hayatın olağan akışına aykırı durum teşkil edeceğini, zira müvekkilinin ticareti sonucunda alacağını tahsil edememiş olup zarara uğradığını, bu sebeple mahkemece verilen kararın bozulması gerektiğini, mahkemece yemin teklifi ile ilgili kendilerine süre verilmediğini, bu yönüyle eksik inceleme yapıldığını ve bu hususta karar verilmediğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve asıl davanın kabulün karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, ticari satış faturalarına dayalı alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67. maddesi uyarınca iptali istimine; karşı dava ise aynı ticari ilişki kapsamında oluşan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda yazılı gerekçe ile asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiş; asıl davada kuralan hüküm bölümü yönünden istinaf harcı yatırılmak suretiyle asıl davada kurulan hükme karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilince, mahkemece yemin delilinin hatırlatılmaksızın hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. İlk derce mahkemesi gerekçesinde de işaret edildiği üzere, davacı vekilince dava dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanıldığı belirtilmemiş, sair deliller denilmek ile yetinilmiştir. Açıkça yemin deliline dayanılmadığı gözetildiğinde, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Tarafların ticari defter ve kayıtları ile celp edilen BA-BS formları ışığında yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi rapor içeriğinde de vurgulandığı üzere, davacının alacağına dayanak gösterdiği ... nolu 52.510,00 TL tutarlı faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturaya konu irsaliyede davalı adına teslim alan imzası bulunmadığı gibi BA formlarında da bu faturanın bildirilmediği anlaşılmaktadır. Fatura tek başına alacağın varlığını kanıtlamayıp, ayrıca fatura konusu mal ve hizmetin teslim edildiğinin de kanıtlanması gerekir. Buna göre davacı tarafından alacağa dayanak gösterdiği anlaşılan ... nolu 52.510,00 TL tutarlı fatura konusu malların davalıya teslimi kanıtlanmadığı sonucuyla kurulan hüküm isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. İstinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin asıl davadaki hüküm yönünden istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 04.11.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
