Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2186
Karar No: 2021/1561
Karar Tarihi: 04.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2019/2186 Esas 2021/1561 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2186 Esas
KARAR NO: 2021/1561 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/04/2019
NUMARASI: 2014/1440 Esas 2019/427 Karar
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin 1963 yılında kurulmuş ve yıllık 90.000 Ton örtülü kaynak, elektrotlarını gaz altı makinelerinin, inventer tip kaynak makinaları ve kaynak jenaratörlerini ürettiğini, gerek iş pazar ve dış pazara yönelik üretim ve satış faaliyetlerini gereçekleştiren Türkiye'nin ilk ve lider kaynak kuruluşu olduğunu, davacı şirketin satış ve pazarlama departmanının eski çalışanları olan ve sırasıyla işten ayrılarak davacı şirkette aynı alanda iştigal ettiği belirtilen davalı ... A.Ş'nin satış ve pazarlama bölümünde çalışmaya başlayan davalı ... A.Ş dışındaki davalıların TTK 54 ve devamı maddeleri ve davacı şirket ile düzenlenmiş iş sözleşmelerindeki rekabet yasağına aykırışekilde hareket etmelerinden kaynaklı haksız rekabetin tespitine ve men-ine , davalıl işçilerin rakip teşebbüs çalışanları olduğunu bilerek ve önceki iş yerindeki ticari sırlardan faydalanacak şekilde ticari hayattaki dürüstlük kaidelerine aykırı olarak TTK'nun 55/b - 2 ve 3 maddeleri uyarınca işe alan davalılardan ... A.Ş'nin 'de haksız rekabette bulunduğunun tespiti ve menine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ... A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davalı şirketin haksız rekabet teşkil edecek bir eyleminin bulunmadığı, çalışanlar aracılığıyla herhangi bir iş sırrının ele geçirilmesinin söz konusu olmadığı, davacının dilekçesinde ileri sürülen üretim kapasitesi, ürün çeşitliliği göz önüne alındığında davalı şirketin davacının çok gerisinde olup, bu çerçevede davacının hitap ettiği müşteri çevresine hizmet vermesinin mümkün bulunmadığı, davalı çalışanlarla iş akitlerinin devam ettiği esnada herhangi bir görüşme olmadığını, davacı şirketin iş sözleşmelerini sonlandırmalarından sonra diğer davalıların başvurusu üzerine iş görüşmesi yapıldığını ve sözleşme özgürlüğü kapsamında anlaşılarak göreve başlandığını, davacının davalı şirketten kaynaklı herhangi bir zararının bulunmadığını, aksi halde ispat etmesinin gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar ... ve arkadaşları vekili cevap dilekçesi ile, öncelikle görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, esasa yönelikte davalı çalışanlarca davacı arasında düzenlenmiş rekabet yasağı sözleşmesinin bulunmadığı, davalıların TTK kapsamında haksız rekabet eylemlerinde bulunmadığını, BK 444 maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/04/2019 tarih 2014/1440 Esas 2019/427 Karar sayılı kararında; "....Dava haksız rekabet eylemine ilişkin TTK 55 maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve menine ilişkindir. Taraf vekillerince sunulan tüm bilgi ve belgeler, mahkememizce toplanan deliller ışığında tüm dosya kapsamı bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde ; Taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu hukuki ihtilafın TTK 55 maddesinde anlamını bulan haksız rekabete ilişkin olduğu anlaşıldığından bu haliyle mahkememizin görevli olduğu anlaşılmış ve görevsizlik itirazına itibar edilmemiştir. Davalıların hizmet döküm cetvelleri ve davacı şirketle düzenlenen sözleşmeler bir bütün olarak birlikte değerlendirildiğinde rekabet yasağına ilişkin maddelerin geçerli olup olmadığı konusunda mahkememizce inceleme yapılmıştır. Bilirkişi heyetince düzenlenen ek raporda iş bu sözleşmelerin süre ve yer açısından hakkaniyete uygun sınırlamalar içermediği ve bu nedenle geçersiz olduğu belirtilmiştir. Dosyada mübrez sözleşmelerin incelenmesinde de davalı personellerin davacı şirketteki görevinin herhangi bir nedenle sona ermesine müteakip en az 3 yıl boyunca hiç bir rakip firmada çalışmayacağı, danışmanlık yapamayacağı, doğrudan veya dolaylı olarak ortak olamayacağı, herhangi bir karşılık olmaksızındahi rakip firmayı desteklemeyeceği ve reklamını yapamayacağı, aksi halde davacı şirketin uğradığı her türlü zararı tazminle birlikte son aldığı brüt ücret esas alınmak suretiyle toplam 6 aylık ücret tutarı kadar cezai şart ödeyeceği sözleşmede belirtilmiştir. Sözleşmenin bu maddesinde rekabet yasağı ve rekabet yasağının ihlali halinde yaptırımın ne olacağı açıklanmış ise de mahkememizce hükme esas alınan ve denetlenebilir bir şekilde düzenlenen bilirkişi heyet raporundan da anlaşılacağı gibi iş bu rekabet yasağının hakkaniyete uygun sınırlamalar içermediği anlaşılmaktadır. Nitekim rekabet yasaklarına konu maddelerin hakkniyete uygun sınırlamalar içermekle birlikte süre ve yer açısından da hakkaniyete uygun olması gerekmektedir. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir. Aynı zamanda davacı şirket ile bazı davalılar yönünden düzenlenen sözleşmenin rekabet yasağı başlıklı maddesinde '' 4 . 4 personel şirketteki görevinin sona ermesinin ardından hiç bir rakip müessese ile ilgili olamaz, ilgili olma haline rakip müessesede çalışma , müşavirlik yapma, ortak olma, herhangi bir karşılık olmaksızın rakip firmayı destekleme, rakip firmanıın reklamını yapma haller '' belirtilmiştir. Bu sözleşmelerde rekabet yasağı yönünden ise herhangi bir süre belirtilmemiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere ... A.Ş yönünden TTK 55 / 1 / b -2 maddesi uyarınca davacı şirketin eski çalışanları olan davalıları işe alması eyleminin dürüstlük kuralıyla örtüşmediği nazara alındığından iş bu davalı yönünden haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile haksız rekabetin menine karar vermek gerekmiştir. Diğer davalılara yönelik açılan davanın ise eski borçlar kanunuun 348 ve 349 maddesi gereğince davacı şirket ile düzenlenen rekabet yasağına ilişkin sözleşmede süre ve yer açısından hakkaniyete uygun sınırlamalar içermediği ve Yargıtay'ın yerleşik ictihatlarıda nazara alındığından bu sözleşmelerin geçersiz olduğu göz önünde bulundurulduğundan bu davalılara yönelik açılan davanın ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur..."gerekçesi ile, DAVANIN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, Davalılardan ... A.Ş.'nin TTK 55/1/b-2 maddesi uyarınca haksız rekabette bulunduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, Diğer davalılara yönelik açılan davanın ise REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı ... A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme tarafından verilen diğer davalılar yönünden davanın reddine ilişkin hükmün hatalı olduğunu, Yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda isabetli olarak, davalı işçilerin davacı müvekkilinin ticari sırlarına vakıf olduğunu, bu nedenle rekabet yasağı getirilmesinde hukuken korunacak haklı bir menfaat bulunduğu kanaatine varıldığını, rekabet yasağı kaydının davalı işçilerin rakip firmalarda çalışamayacağı ve danışmanlık yapamayacağı doğrudan veya dolaylı olarak ortak olamayacağı şekilde ifade edildiği ve bunun hakkaniyete uygun bir sınırlama olduğu kanaatine varılmış olmasının da isabetli olduğunu, Gerek 818 sayılı gerekse 6098 sayılı BK, İsviçre BK'ndan alınmış ve paralel bir düzenleme olarak yasada yer bulduğunu, Tarafların iradelerinin sözleşmenin sona ermesinden sonra rekabet yapılmaması yönünde olduğu dikkate alındığında yasağın tümüyle geçersiz olması taraf iradelerine, sözleşme serbestisine ve korunması gereken menfaatlere aykırı olduğunu, dolayısıyla rekabet yasağının geçerliliği için diğer şartlar mevcut olduğu sürece (işin rekabet edilebilir nitelik taşıması, işçinin işverenin müşteri çevresi, üretim ve pazarlama teknikleri vb hususlarda bilgi sağlaması, bu durumun işverene önemli ölçüde zarar verebilecek nitelik taşıması) geçersizlikten söz edilmemesi, hakimin karşılıklı menfaatleri dikkate alarak müdahalesi kabul edilmesi gerektiği, bu bağlamda hakim 6 ay 1 yıl gibi sürelerle sınırlı bir geçerlilik öngörebileceğini, İsviçre Federal Mahkemesi bu yetiklini kullanırken bir olayda 6 aylık sürenin yeterli olduğuna hükmettiğini, (BGE 91 II 372 E. 8b 187) Türk Hukukunda da 818 sayılı yasa döneminde bu görüş savunulduğu, bu görüş doğrultusunda rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye sokmadıkça geçerli olduğunu, rekabet yasağının 818 sayılı BK mad. 349'un belirlediği sınırların birini veya hepsini aşmışsa, yasağa ilişkin sözleşme hükmü geçersiz sayılmayacağı, sadece işçinin, yasağın sınırları aştığı ölçüde rekabet yasağı ile bağlı olmayacağı hakimin müdahalesi ile geçerlilik koşullarının belirlendiğini, (Soyer, 71; Tunçomağ, Borçlar 389; Tunçomağ, İş hukuku, 501; Uşan İş Sırrı, 249) Rekabet yasağı kaydının herhangi bir süre sınırı içermediği hallerde sürenin belirlenmesinde hakimin takdir hakkını kullanarak süre bakımından makul bir sınır belirlemesi gerektiği, bu doğrultuda yerel mahkeme tarafından konu açısından haklı bir menfaati koruduğu belirtilen sözleşmedeki rekabet yasağını süre açısından takdir hakkı kullanılarak sınırlaması mümkünken yerel mahkemenin bunu yapmamış olması nedeniyle verilen hükmün eksik olduğunu, rekabet yasağında sürenin bulunmadığı gerekçesiyle bütün bir rekabet yasağı kaydını geçersiz saymanın da hakkaniyete aykırı olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T. 16/06/2016 E.2015/12450, K.2016/6672) Davalıların müvekkili şirketteki işlerinden istifa ederek davalı ... A.Ş.'de çok çok kısa bir süre sonra işe başladıkları dikkate alındığında iş sözleşmelerinde rekabet yasağının hakkaniyete uygun süre sınırlaması içermediği, sürenin 3 yıl olduğu gerekçesiyle bütün bir rekabet yasağı hükmünü geçersiz saymanın da hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkemenin süreyi hakkaniyete uygun olarak takdir etme yetkisini kullanması gerektiğini, yerel mahkemenin bir süre sınırının bulunmadığı durumlarda da hakimin takdir hakkını kullanarak makul bir süre belirlemesinin mümkün olduğunu, davalıların müvekkili şirketteki satış pazarlama alanındaki işlerinden istifa etmelerinden çok kısa bir süre sonra konu açısından rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek şekilde müvekkiliyle aynı / benzer işleri yapan, benzer müşteri çevresine sahip ...'de çalışmaya başlamış olduklarının nazara alınarak makul bir süre belirlenmesi gerektiğini, Yine yerel mahkeme tarafından yer açısından sınırlamanın bulunmadığı gerekçesiyle rekabet yasağının geçersiz olduğu kanaatine de itiraz ettiklerini, sözleşmede bulunan rekabet yasağı sınırlarının geniş bir coğrafya kapsamının işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı şekilde tehlikeye düşüreceğini ve bu sebeple geniş coğrafya için geçerli olmadığının kabul edilebilir olduğu, ancak bununla birlikte, geniş bir coğrafya yönünden geçersiz olan bir sözleşme hükmünün, tarafların sözleşme yapma iradesine uygun olarak, makul bir coğrafi alan yönünden geçerli, makul alan dışında kalan alan yönünden ise geçersiz sayılması gerektiğinin düşünülmesi gerektiğini, rekabet yasağının coğrafik olarak bir sınır içermediği durumlarda en azından işçinin çalıştığı şehrin makul sınır olarak kabul edilmesi gerektiğini, Davalıların müvekkili şirkette çalıştıkları şehirler,e müvekkili şirketten istifa ettikten sonra ... nezdinde müvekkili şirketteki çalışma alınlarına benzer konu ve pozisyonlarda çalışmaya devam ettiklerini, bu durumda davaların diğer davalı şirkette aynen müvekkili şirkette çalıştıkları bölgede çalışmaya devam etmelerinin rekabet yasağını ihlal ettiğini, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T. 22/02/2016 E.2015/7354 K.2016/1838, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi T.30/03/2016 E.2015/8396 K.2016/3470) Yüksek mahkemenin fiziksel alan bakımından hiçi sınırlama yapılmadığı durumda dahi, işçinin taahhüde rağmen aynı şehirde işe başlamasının yasağa aykırılık oluşturduğu ve geçersizliği ileri sürmenin hakkın kötüne kullanılması niteliğinde olduğuna hükmettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... A.Ş. Vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirkete İstanbul Anadolu 2.Sulh Ceza Hakimliğinin 2016/4284D.İş sayılı kararı ile Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında 674 sayılı Kanunun Hükmünde Kararnamenin 13. ve 19. maddeleri ile CMK 133/I maddesi kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ("TMSF") yetkilileri kayyum olarak tayin edildiğini, Müvekkili şirkete hali hazırda TMSF gözetiminde, TMSF'nun ilişkili olduğu Bakanın atadığı yöneticiler tarafından yönetildiğini, Huzurdaki davada davacı ... Kaynak; şirketlerinin satış ve pazarlama departmanlarının eski çalışanlarının müvekkili şirketin satış ve pazarlama bölümünde çalışmaya başladığını iddia ederek haksız rekabetin tespiti ve menini talep ettiğini, yerel Mahkeme tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme sonucu müvekkili şirketin haksız rekabette bulunduğunun tespiti ile haksız rekabetin menine karar verildiğini, Müvekkili şirketin TTK m.55/1/b-3 uyarınca haksız rekabete konu bir eylemi bulunmamakta olup bu husus hükme esas alınan bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, Dosya kapsamında yer alan dilekçelerde de belirtildiği üzere müvekkili şirketin çalışanlar aracılığı ile davacının herhangi bir iş sırrını ele geçirmesi söz konusu ve mümkün olmadığını, bilirkişi raporunda da müvekkili şirketin davalı işçileri davacının sırlarını ele geçirmeye yönlendirmesi şeklindeki haksız rekabet eyleminin dava konusu olayda mevcut olmadığı açıkça tespit olunduğunu, Yerel Mahkeme kararında yer alan TTK m.55/1/b-2ye dayalı tespitler hatalı olduğu gibi ispata muhtaç olduğunu, Bilirkişi raporunda TTK m.55/1/b-2 uyarınca haksız rekabetin oluştuğuna yönelik tespit hatalı ve eksik değerlendirme ürünü olduğunu, bilirkişi raporunda bilirkişiler anılan madde düzenlen haksız rekabetin oluşması için gerekli olan üç şart sayıldığını, anılan maddede yer alan haksız rekabetin oluşması için üç şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olduğunu, Bahsi geçen 3 şartın; Üçüncü kişinin çalışanlarına bir menfaat sağlanması veya menfaat vaad edilmiş olması, Sağlanan bu menfaatin çalışan tarafından hak edilmeyen veya onları yükümlülüklere aykırı davranmaya yöneltebilecek nitelikte olması, Failin kendisine veya başkasına çıkar sağlamak amacıyla yapılması gerektiği olduğunu, Bilirkişi raporunda bu üç şartın somut olayda oluşup oluşmadığı tartışılmamış, sadece "çalışanlardan çıkar sağlanmış olması" şartı üzerinde durulduğu, bilirkişinin bu husustaki tespitleri de hatalı olduğunu, Müvekkili şirketin, davacı şirket ile iş akitleri devam ederken davalı işçilerle temas kurmadığı, onlara herhangi bir yarar sağlamamış ve bir yarar vaat etmediğini, davacı yanın aksi yönde bir iddiası var ise bunu ispatlamak zorunda olduğunu, Bir an için bilirkişi raporunda yer aldığı gibi anılan fiilin gerçekleşmesinin şart olmadığı, durumun buna elverişli olduğunun yeterli olacağı kabul edilse dahi, ki bu bir kabul olmayıp tamamen varsayım olduğunu, Fiilin müvekkili şirket tarafından kendisine veya başkasın çıkar sağlamak amacıyla yapıldığının ispat edilmesi ve davalı işçilerin işlerini ifasında yükümlülüklerine aykırı davrandığını ispat edilmesi şart olduğunu, dosya kapsamında bu hususun ispatına ilişkin hiçbir bilgi ve belge olmadığı gibi bilirkişi raporunda da bu konuya ilişkin hiçbir tespit yapılamadığını, Yukarıda yer alan açıklamalar kapsamında huzurdaki dava ispata muhtaç olduğu gibi müvekkili şirketin haksız rekabet teşkil eden bir eylemi de bulunmadığını, bu nedenle haksız davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerel mahkeme tarafından davanın müvekkili şirket açısından kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, haksız rekabetin tesbiti ve meni istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine, Davalılardan ... A.Ş.'nin TTK 55/1/b-2 maddesi uyarınca haksız rekabette bulunduğunun tespitine, haksız rekabetin menine, Diğer davalılara yönelik açılan davanın ise REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı ... A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin satış-pazarlama departmanı eski çalışanları olan ve sırasıyla iştin ayrılarak müvekkili şirketle aynı alanda iştigal eden rakip davalı ....A.Ş.nin satış-pazarlama bölümünde çalışmaya başlayan davalı gerçek kişilerin TTK. 54, ve 55/d-c maddelerine ve müvekkili ile akdetmiş oldukları iş sözleşmelerindeki rekabet yasağının ihlal edilerek haksız rekabette bulunduklarının tesbiti ve menine, davalı gerçek kişileri rakip teşebbüs çalışanları olduğunu bilerek ve önceki işyerindeki ticari sırlarından faydalanacak şekilde ticari hayattaki dürüstlük kaidelerine aykırı olarak TTK. 55/b-2-3 maddelerinde yasaklanan biçimde işe alan davalı şirketin haksız rekabette bulunduğunun tesbiti ve menine karar verilmesini talep etmiştir. TTK. 55/1b-2 Maddesinde;'' Üçüncü kişilerin işçilerine, vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak, TTK. 55/1b-3 Maddesinde ise;'' İşçileri, vekilleri veya diğer yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,'' hükümleri düzenlenmiş olup bu düzenlemelerin işçilerin işten ayrılmadan önce iş akdinin devamı sırasında işçilere menfaat sağlayarak üçüncü kişilerin üretim ve iş sırlarını ifşa etmeyi ve ele geçirmeye yönelterek menfaat sağlamayı düzenlemiştir. Somut olayda ise, davalı gerçek kişilerin davacı şirkette çalışmaya devam etmedikleri ve çalıştıkları dönemde de davalı şirketin davacı şirkete ait üretim ve iş sırlarını ele geçirmeye yöneltildiğine dair delil olmadığı, ayrıca davacı tarafça davalı şirketin davacıya ait hangi sırrı öğrenip kullanıp bundan menfaat sağladığına dair somut bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, davalı gerçek kişilerin aynı konuda faaliyet gösteren davalı şirkette işe girmeleri de tek başına haksız rekabet teşkil etmeyecektir. TTK 54 Maddesinde ise rekabet etmek değil, rekabetin kötüye kullanılması yasaklanmıştır. TTK 54 maddesi uyarınca haksız rekabetten söz edilebilmesi için ticari nitelik taşıyan dürüstlük kuralına aykırı bir davranış veya uygulamanın neticesinde rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkilerin, etkilenmesi müşteri çevresine ilişkin ihlalin söz konusu olabilmesi için, dürüstlük kuralına aykırı şekilde başkalarının müşterileri ile temasa geçilerek müşterilerin ayartılması ve yönlendirmesi ile müşterilerin yapılan sözleşmeye aykırı davranması ve bu nedenle bir zararın doğması gerekmektedir. Somut olayda, davalılardan ...'ın davacı şirkette 01/11/2011 tarihinde işe başladığı, 20/05/2012 tarihinde işten ayrıldığı, 01/06/2012tarihinde davalı şirkette işe başladığı, davalılardan ...'ın davacı şirkette 21/07/2005 tarihinde işe başladığı, 23/12/2013 tarihinde işten ayrıldığı, 02/01/2014 tarihinde davalı şirkette işe başladığı, davalılardan ...'un davacı şirkette 21/07/2008 tarihinde işe başladığı, 10/01/2014 tarihinde işten ayrıldığı, 15/01/2014 tarihinde davalı şirkette işe başladığı, davalılardan ...'nın davacı şirkette 26/10/2007 tarihinde işe başladığı, 17/02/2014 tarihinde işten ayrıldığı, 21/02/2014 tarihinde davalı şirkette işe başladığı, davalılardan ...'in davacı şirkette 17/09/2007 tarihinde işe başladığı, 11/06/2014 tarihinde işten ayrıldığı, 19/06/2014 tarihinde davalı şirkette işe başladığı, Davalılardan ...'nin davacı şirkette 01/05/2005 tarihinde işe başladığı, 26/11/2007 tarihinde işten ayrıldığı, 21/10/2013 tarihinde davalı şirkette işe başladığı tesbit edilmiştir. Davalılardan ...'nin davacı şirketten ayrıldıktan sonra yaklaşık 6 yıl sonra davalı şirkette işe başladığı, niteliği gereği sürekli değişen ve gelişen koşullara göre 6 yıl sonra aynı iş kolunda çalışmaya başladığı gözetildiğinde rekabet yasağının ihlalinden bahsedilemeyecektir. Diğer davalı işçilerinde davacı şirkette pazarlama ve satış bölümünde bölge sorumlusu olarak çalıştıkları anlaşılmıştır. Davalıların davacı şirketten ayrıldıktan sonra davacı ile aynı konuda faaliyet gösteren davalı şirkette işe başlamaları ve aynı iş kolunda farklı işyerinde faaliyet gösteren işyerlerinin aynı müşteri çevresine hitap etmesinin kaçınılmaz olması nedeniyle davalıların davacının müşterilerinin iletişim bilgilerine sahip olması, tek başına haksız rekabet niteliğinde olmadığı, aksi düşüncenin kabulü halinde kişinin o iş kolunda faaliyet göstermesinin ekonomik faaliyette bulunma ve çalışma özgürlüğü ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde engellenmesi sonucunu doğuracağı, müşteri ile temasa geçilerek daha iyi şartlarda sözleşme yapılacağının söylenmesinin tek başına yöneltme fiilinin varlığını göstermeyeceği, davalıların davacının müşteri fiyat politikasını bilmesi sebebiyle müşterilerine daha uygun teklifler götürerek rekabette haksız bir avantaj sağlayabileceği düşünülse de dosya kapsamındaki delillerle bu hususunda isbat edilemediği, alınan bilirkişi raporunda davacının 2013-2015 yılları arasındaki satışlarda artma olduğu ve Haksız Rekabet'in TTK da düzenlenen yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek rapor içeriğindeki tespitler de gözetildiğinde, bilirkişi raporlarının hukuki değerlendirilmesi de mahkemeye ait olup dosya kapsamı itibariyle davalıların TTK. 54, 55 Maddeleri kapsamında haksız rekabet oluşturacak eylemlerinin olmadığı tesbit edilmekle, mahkemece tüm davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle davalı şirket hakkında açılan davanın kabulüne karar verilmesi yerinde olmayıp davalı şirket vekilinin istinaf sebebinin yerinde olduğu ve davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı görülmüştür. Sonuç olarak; dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine, Davalı ...Şirket vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılması ve dairemizce davanın reddi yönünde yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B)Davalı ...'nin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/04/2019 tarih ve 2014/1440 Esas - 2019/427 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Dairemiz karar tarihi itibariyle alınması gereken 59,30.TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 25,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 34,10.TL'nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.080,00.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 6-Artan gider avansı bulunduğu takdirde karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 121,30'ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 8-Davalı şirket tarafından yatırılan 44,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 9-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL harçtan istinaf eden davacı tarafından yatırılan 44,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90.TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 10-İstinaf eden davalı şirket tarafından sarf edilen 121,30.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 11-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 12-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK' nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay' da temyiz yolu açık olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi