Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2017/650
Karar No: 2021/3928
Karar Tarihi: 17.03.2021

Danıştay 6. Daire 2017/650 Esas 2021/3928 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/650
Karar No : 2021/3928

DAVACI : 1- ...
VEKİLİ : Av. ...
2- ...
DAVALI : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...

DAVANIN KONUSU : 06.12.2016 tarihli, 29910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yapılan değişiklik ile (d) bendine eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. fıkrasında yapılan değişikliğin dava dilekçesinde ileri sürülen nedenlerle iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Kararın içeriğinde her bir başlık altında detaylı olarak yer verilecek iddialarda, özetle dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI : Kararın içeriğinde her bir başlık altında detaylı olarak yer verilecek savunmada, özetle dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : 06.12.2016 günlü, 29910 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yapılan değişiklik ile 3. maddesiyle Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. fıkrasında yapılan değişiklik bakımından davanın reddi, Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendine eklenen cümle bakımından ise, sit alanlarının bütünlük arz eden alanlar olduğu, kıyılarda da bu bütünlüğün korunması gerektiği, parçacıl bir yaklaşımın doğru olmayacağı, Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin uygulanabilmesi için de yine imar planı yapılmasının bir gereklilik olduğu açık olup bu yönetmelik değişikliği ile imar planlarının göz ardı edilerek yapılaşma sağlanabileceği, kıyılardaki dokunun ortadan kaldırılabileceği, yukarıda metnine de yer verilen kıyı alanlarına ilişkin mevzuatı uygulanamaz kılan uygulamalara neden olabileceği ihtimalleri olduğundan, dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI ...'IN DÜŞÜNCESİ : Dava, 06.12.2016 tarihli, 29910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yapılan değişiklik ile (d) bendine eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. fıkrasında yapılan değişikliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı İdarenin ehliyet itirazları yerinde görülmemiştir.
Anayasanın 124. maddesi; yönetmeliklerin, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri tarafından, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkarılabileceklerini öngörmektedir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun "Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ile koruma amaçlı imar plânı" başlıklı 17. maddesinde " a) Bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plân uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası varsa 1/25.000 ölçekli plân kararları ve notları alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanır.
(Değişik ikinci paragraf: 8/8/2011-KHK-648/42 md.) Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, koruma bölge kurulu tarafından üç ay içinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenir. Belediyeler, valilikler ve ilgili kurumlar söz konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı imar planı hazırlatıp incelenmek ve sonuçlandırılmak üzere koruma bölge kuruluna vermek zorundadır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle plan yapılamadığı takdirde koruma bölge kurulunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır..." hükmü yer almış; Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. Maddesinde; bu Yönetmeliğin amacı, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanlarda yapılacak planlar ile doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması, yapım esasları, gösterimi, onaylanması, uygulaması, denetimi ve bu planları hazırlayacak müelliflerin nitelikleri ile görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemek olarak ifade edilmiş; "Tanımlar" başlıklı 3. Maddesinin 1. fıkrasının (f) bendine göre İdare; büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde büyükşehir belediyesini, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyeleri, dışında il özel idarelerini, il müdürlükleri ile ilgili kamu idarelerini, (h) bendine göre korunan alan; milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan, biyolojik çeşitliliğin, doğal ve bununla ilişkili kültürel kaynakların korunması ve devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili mevzuata göre tespit edilen ve yönetilen kara ya da deniz alanını, (ğ) bendine göre koruma amaçlı imar planı; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenen doğal sit alanları ve kentsel, arkeolojik, tarihi sit alanları ile çakışan doğal sit alanlarının büyüklüğü ve özelliğine göre, doğal ve çevresel değerlerin etkileşim-geçiş sahası da dikkate alınarak sürdürülebilirliğini, mutlak korunmasını ve gelecek nesillere intikalini sağlamak amacıyla halihazır haritalar ve mülkiyet verilerine dayalı olarak, gerekli asgari meslek gruplarının ortak çalışması ile istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esaslarını, sağlıklaştırma, yenilenme projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve varsa taşıt ulaşımını, altyapı tesislerinin tasarım esaslarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanacak, hazırlatılacak hedefler, araçlar, stratejiler ile planlama kararları, tutumları, plan notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar planları olarak tanımlanmıştır.
Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi; "Bir alanın doğal sit alanı olarak ilanı veya statü değişikliği, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası göz önünde bulundurularak varsa çevre düzeni plan kararları ve notları, alanın sit statüsü, doğal sit alanına dair gerekçe raporu veya biyoçeşitlilik raporu dikkate alınarak yeniden gözden geçirilir ve Bakanlıkça onaylanır." şeklinde düzenlenmişken dava konusu değişiklikle; "Bir alanın doğal sit alanı olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası göz önünde bulundurularak varsa çevre düzeni plan kararları ve notları, alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilir ve Bakanlıkça onaylanır. 19/7/2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik gereğince yapılacak yeniden değerlendirme sonucunda;
1) 1. Derece doğal sit alanı iken Nitelikli Doğal Koruma Alanı ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü kullanım alanı olarak,
2) 2. ve 3. Derece doğal sit alanı iken Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü kullanım alanı olarak,
ilan edilen alanlarda yeni koruma amaçlı imar planları yapılıncaya kadar Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri ile yeni statüler için belirlenen ilke kararlarına aykırı olmamak şartıyla yürürlükteki koruma amaçlı imar planları geçerlidir." şeklinde düzenlenmiş; Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi; "Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, önceki uygulama imar planları da dikkate alınarak, Bölge Komisyonu tarafından üç ay içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları Bakanlığın uygun görüşüyle belirlenir. İlgili idareler söz konusu alanda on sekiz ay içinde koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarını hazırlatıp incelenmek üzere il müdürlüğüne iletir. İl müdürlüğü tarafından inceleme raporu ile birlikte planların Bölge Komisyonuna intikali sağlanır. On sekiz aylık süre içinde zorunlu nedenlerle planlar sonuçlandırılamadığı takdirde Bölge Komisyonunca gerekçeli olarak bu süre üç yıla kadar uzatılabilir. Ancak uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına göre hiçbir uygulama yapılamaz." haliyle yürürlükte iken, dava konusu değişiklikle, "Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, önceki mekânsal planlar da dikkate alınarak, Bölge Komisyonu tarafından üç ay içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları Bakanlığın onayı ile yürürlüğe girer. İlgili idareler söz konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarını hazırlatıp incelenmek üzere il müdürlüğüne iletir. İl müdürlüğü tarafından inceleme raporu ile birlikte planların Bölge Komisyonuna intikali sağlanır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle planlar sonuçlandırılamadığı takdirde Bölge Komisyonunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır. " şeklinde yapılan düzenlemelerde (a) bendinde "Statü değişikliği" ifadesinin çıkarılması ve (b) bendindeki değişiklikle Yönetmeliğin 2863 sayılı Kanuna uygunluğunun sağlandığı, gerekçe ve biyoçeşitlilik raporu yerine ise Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri doğrultusunda değerlendirme yapılacağından hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alan; "Koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim-geçiş sahası ile doğal sit alanının bütününü kapsayacak şekilde veya Genel Müdürlükçe uygun görülen etaplar halinde, içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanması esastır. Ancak, farklı idari sınırlarda kalan alanların planları, varsa üst ölçekli plan kararlarına uymak ve plan birlikteliğini sağlamak koşuluyla yaptırılabilir." yolundaki hükme "Kıyı alanlarında yapılacak yapı ve tesisler için sit alanı bütününde imar planı yapma ve etaplama şartı aranmaz. " şeklinde bir cümle eklenmesine ilişkin dava konusu değişikliğe gelince;
Kıyı Kanununun kıyının korunması, yapı yasağı ve kıyıda Yapılacak Yapılara ilişkin 6. Maddesinde kıyıda uygulama imar planı kararı ile hangi tür yapıların yapılabileceği sayılmış; anılan Yasa hükmü ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Kıyıda Planlama" başlıklı 12. maddesinde yer alan, kıyılarda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılıp onaylanmadan uygulama ve yapılanmaya geçilemeyeceği, kıyıda gerektiğinde ilgili kuruluşların görüşleri de alınarak sadece Kanunun 6 ncı maddesi ve bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesindeki yapı ve tesislerin inşaası amacıyla, imar planı yapılabieceği, kıyıda kalıp 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca tescil edilen yapılar korunacağı, bu yapıların kullanım kararları ve yapılaşma şartlarının, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından belirleneceği ve uygulama imar plânları hazırlanırken bu kararlar esas alınacağı yolundaki kurallar uyarınca, bütünlük arz eden sit alanlarında bütünlüğün bozulmasına yol açan uygulamalar yapılamayacağı, sit alanı bütününde imar planı yapılmadan yapılaşma imkanı getirilmesinin anılan kurallara uygun olmadığı açık olduğundan Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendine eklenen kıyı alanlarında yapılacak yapı ve tesisler için sit alanı bütününde imar planı yapma ve etaplama şartı aranmayacağı yolundaki ifadede hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Diğer taraftan, Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. Fıkrasında, "Bu planlar onay tarihinden itibaren İlgili idarelerce tespit ve ilan edilen yerler ile ilgili İdarelerin internet sayfalarında 30 gün süreyle ilan edilir." şeklindeki düzenleme dava konusu değişiklikle, "Bu planlar Bakanlıkça tespit edilen yer ile internet sayfasında 1 ay süreyle ilan edilir" şeklinde yapılan değişikliğinin herhangi bir belirsizliğe neden olmadığı, Yönetmeliğin Kanun ile uyumlu hale getirildiğinin anlaşılması karşısında, yönetmelik değişikliğinin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendine eklenen cümlenin iptaline, davanın dava konusu edilen diğer maddelere ilişkin kısmının reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, ...'in; davacılardan ...'in Yönetmeliğin uygulanacağı ülke sathında yaşayan bir vatandaş olmasının ve dolayısıyla da iptalini istediği düzenlemenin gelecekte kendi taşınmazı hakkında uygulanabilmesi halinde menfaatinin ihlal edileceğinin bakılan davanın incelenebilmesi için gerekli olan güncel bir menfaat ihlalini oluşturmadığı, bu nedenle davanın ... bakımından ehliyet yönünden reddi gerektiği yolundaki karşı oyuyla işin esasına geçilerek, gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY:
Dava, 06.12.2016 tarihli, 29910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesiyle Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yapılan değişiklik ile (d) bendine eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. fıkrasında yapılan değişikliğin iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 124. maddesinde: "Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler." hükmü yer almaktadır.
İdarelerin, yönetmeliklerle yapacakları düzenlemelerin üst kurallara aykırı olmaması; düzenlemenin yasalarla idarelere tanınan yetkiler çerçevesinde ve yasayla belirlenen sınırlara bağlı olarak, tamamlayıcı, açıklayıcı ve üst normların uygulanmasına yönelik olması gerekmektedir.
644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görevleri düzenlemiş ve bu kapsamda, yerleşmeye ve çevreye dair imar ve çevre mevzuatını hazırlamak, uygulamaları izlemek ve denetlemek, her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak Bakanlığın görevleri arasında sayılmıştır. Aynı KHK'nın 13/A maddesinde de, Bakanlığın hizmet birimlerinden olan Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görevleri sayılarak, anılan Müdürlüğün; milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanlarda, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamakla görevli olduğu, hükme bağlanmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun "Sit alanlarında geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları ile koruma amaçlı imar plânı" başlıklı 17. maddesinde " a) Bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plân uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası varsa 1/25.000 ölçekli plân kararları ve notları alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanır.
(Değişik ikinci paragraf: 8/8/2011-KHK-648/42 md.) Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, koruma bölge kurulu tarafından üç ay içinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları belirlenir. Belediyeler, valilikler ve ilgili kurumlar söz konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı imar planı hazırlatıp incelenmek ve sonuçlandırılmak üzere koruma bölge kuruluna vermek zorundadır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle plan yapılamadığı takdirde koruma bölge kurulunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır..." hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, aynı Kanunun Ek 4.maddesinin birinci fıkrasında, "Taşınır tabiat varlıkları hariç tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili olarak bu Kanunda öngörülen iş, işlem ve kararlar bakımından görevli ve yetkili bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır." hükmüne, üçüncü fıkrasında, "Bu Kanunda Koruma Yüksek Kurulunca alınması öngörülen kararlar, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Merkez Komisyonunca, koruma bölge kurullarınca alınması öngörülen kararlar koruma bölge komisyonlarınca alınır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayıyla yürürlüğe konulur." hükmüne, dördüncü fıkrasında "Bu Kanunda ve diğer mevzuatta tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Yüksek Kuruluna ve koruma bölge kurullarına yapılan atıflar ilgisine göre Koruma Merkez Komisyonuna ve koruma bölge komisyonlarına yapılmış sayılır ve ilgili maddelerde geçen Koruma Yüksek Kurulundan Koruma Merkez Komisyonu ve koruma bölge kurullarından koruma bölge komisyonları anlaşılır." hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda, 10/07/2018 tarihli, 30474 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, "Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinin tespit, tescil, onay, değişiklik ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek ve bu alanların sınırlarını tespit ve tescil etmek, yönetmek ve yönetilmesini sağlamak", (c) bendinde "Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak" Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin "Amaç ve kapsam" başlıklı 1. maddesinde; "(1) Bu Yönetmeliğin amacı, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanlarda yapılacak planlar ile doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması, yapım esasları, gösterimi, onaylanması, uygulaması, denetimi ve bu planları hazırlayacak müelliflerin nitelikleri ile görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir." düzenlemesi getirilmiştir.
Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendine göre İdare; büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde büyükşehir belediyesini, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde belediyeleri, dışında il özel idarelerini, il müdürlükleri ile ilgili kamu idarelerini, (h) bendine göre korunan alan; milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan, biyolojik çeşitliliğin, doğal ve bununla ilişkili kültürel kaynakların korunması ve devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili mevzuata göre tespit edilen ve yönetilen kara ya da deniz alanını, (ğ) bendine göre koruma amaçlı imar planı; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenen doğal sit alanları ve kentsel, arkeolojik, tarihi sit alanları ile çakışan doğal sit alanlarının büyüklüğü ve özelliğine göre, doğal ve çevresel değerlerin etkileşim-geçiş sahası da dikkate alınarak sürdürülebilirliğini, mutlak korunmasını ve gelecek nesillere intikalini sağlamak amacıyla halihazır haritalar ve mülkiyet verilerine dayalı olarak, gerekli asgari meslek gruplarının ortak çalışması ile istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esaslarını, sağlıklaştırma, yenilenme projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve varsa taşıt ulaşımını, altyapı tesislerinin tasarım esaslarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanacak, hazırlatılacak hedefler, araçlar, stratejiler ile planlama kararları, tutumları, plan notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar planları olarak tanımlanmıştır.
Yönetmeliğin "Doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planları" başlıklı 5. maddesinde; "(1) Doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planları aşağıdaki ilkeler doğrultusunda hazırlanır.
a) Bir alanın doğal sit alanı olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası göz önünde bulundurularak varsa çevre düzeni plan kararları ve notları, alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilir ve Bakanlıkça onaylanır. 19/7/2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik gereğince yapılacak yeniden değerlendirme sonucunda;
1) 1. Derece doğal sit alanı iken Nitelikli Doğal Koruma Alanı ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü kullanım alanı olarak,
2) 2. ve 3. Derece doğal sit alanı iken Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü kullanım alanı olarak,
ilan edilen alanlarda yeni koruma amaçlı imar planları yapılıncaya kadar Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri ile yeni statüler için belirlenen ilke kararlarına aykırı olmamak şartıyla yürürlükteki koruma amaçlı imar planları geçerlidir.
b) Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, önceki mekânsal planlar da dikkate alınarak, Bölge Komisyonu tarafından üç ay içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları Bakanlığın onayı ile yürürlüğe girer. İlgili idareler söz konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarını hazırlatıp incelenmek üzere il müdürlüğüne iletir. İl müdürlüğü tarafından inceleme raporu ile birlikte planların Bölge Komisyonuna intikali sağlanır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle planlar sonuçlandırılamadığı takdirde Bölge Komisyonunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır.
....
d) Koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim-geçiş sahası ile doğal sit alanının bütününü kapsayacak şekilde veya Genel Müdürlükçe uygun görülen etaplar halinde, içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanması esastır. Ancak, farklı idari sınırlarda kalan alanların planları, varsa üst ölçekli plan kararlarına uymak ve plan birlikteliğini sağlamak koşuluyla yaptırılabilir. Kıyı alanlarında yapılacak yapı ve tesisler için sit alanı bütününde imar planı yapma ve etaplama şartı aranmaz..." hükmüne, "Planların onaylanması" başlıklı 7. maddesinin 6. fıkrasında; "Bu planlar Bakanlıkça tespit edilen yer ile internet sayfasında 1 ay süreyle ilan edilir." düzenlemesine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı İdarenin ehliyet itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava konusu edilen Yönetmelik maddelerinin dava dilekçesinde yer alan iddialar kapsamında başlıklar halinde incelenmesi uygun görülmüştür.
1-Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi;
"Bir alanın doğal sit alanı olarak ilanı veya statü değişikliği, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası göz önünde bulundurularak varsa çevre düzeni plan kararları ve notları, alanın sit statüsü, doğal sit alanına dair gerekçe raporu veya biyoçeşitlilik raporu dikkate alınarak yeniden gözden geçirilir ve Bakanlıkça onaylanır." haliyle yürürlükte iken, dava konusu işlemle
"Bir alanın doğal sit alanı olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası göz önünde bulundurularak varsa çevre düzeni plan kararları ve notları, alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilir ve Bakanlıkça onaylanır. 19/7/2012 tarihli ve 28358 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik gereğince yapılacak yeniden değerlendirme sonucunda;
1) 1. Derece doğal sit alanı iken Nitelikli Doğal Koruma Alanı ve Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü kullanım alanı olarak,
2) 2. ve 3. Derece doğal sit alanı iken Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü kullanım alanı olarak,
ilan edilen alanlarda yeni koruma amaçlı imar planları yapılıncaya kadar Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri ile yeni statüler için belirlenen ilke kararlarına aykırı olmamak şartıyla yürürlükteki koruma amaçlı imar planları geçerlidir. " şeklinde değiştirilmiştir.
Dava dilekçesinde özetle;
Söz konusu maddede değişiklik ile; sit ilanına ilişkin gerekçe raporunun ve biyolojik çeşitlilik raporunun çevre düzeni planının hazırlanmasında dikkate alınması gerekenler arasından çıkarıldığı, oysaki sit statüsü bulunan alana ilişkin gerekçe raporu ve biyoçeşitlilik raporunun, korunması gerekli tabiat varlıklarını, sit alanı dışında kalmasına rağmen sit bölgesiyle bütünlük gösteren alanları belirlemeyi ve bütüncül bir yaklaşımla bu planlamanın yapılmasını sağladığı, sadece sit alanı ilan edilen alana ilişkin bilginin varlığının, doğal sit alanını korumayı amaçlayan bu madde için yeterli olmadığı, bilimsel verilerin hukuki somutluğa ulaşması için gerekçe raporu ile biyoçeşitlilik raporunun gerekli olduğu, bu düzenlemenin korunması gerekli alanlarda koruma amacı dışında yapılaşmaya yol açacağı, bunun da yönetmeliğin koruma amacını ortadan kaldırmış olacağı iddia edilmiştir.
Davalı İdarenin savunmasında özetle;
19.07.2012 tarihli, 28358 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin "Korunan alanlara ilişkin genel ilkeler" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde; "(Değişik:RG-19/2/2013-28564) Korunan alanların güncel durumu; alanın biyolojik çeşitliliği, hidrolojisi ve hidrojeolojisi başta olmak üzere her açıdan durumu hazırlanacak ön değerlendirme raporu sonucuna göre veya gerekli görülmesi durumunda ise en az ardışık dört mevsimi kapsayan ekolojik temelli bilimsel araştırma yapılarak belirlenir." hükmü, "Doğal sitlerin tespit ilke ve kriterleri" başlıklı 6. maddesinin 2. fıkrasında ise; "Doğal sit alanları; kesin korunacak hassas alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak üç kategoriye ayrılır." hükmü yer almakta olup bu hükümlere göre; doğal sit özelliği taşıyan alanlarda en az dört mevsimi kapsayacak şekilde ekolojik temelli bilimsel araştırma yapılarak bu araştırma sonucunda oluşturulan rapor doğrultusunda koruma statüsünün devamı, yeni statü tesisi veya iptalinin önerildiği, yani kaldırıldığı iddia edilen biyolojik çeşitlilik raporu yerine, alanın sadece inceleme yapılan zaman dilimi dışında en az ardışık dört mevsimi de içerecek bir periyotta detaylı olarak incelenerek oluşturulacak bilimsel araştırma raporuna dayanılarak kararların üretilmesinin öngörüldüğü, bu nedenle dava konusu yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
Değerlendirme ve Sonuç;
Gerekçe raporu ve biyoçeşitlilik raporu yerine Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri doğrultusunda değerlendirme yapılacağı, doğal sit özelliği taşıyan alanlarda en az dört mevsimi kapsayacak şekilde ekolojik temelli bilimsel araştırma yapılarak bu araştırma sonucunda oluşturulan rapor doğrultusunda koruma statüsünün korunacağı, biyolojik çeşitlilik raporu yerine, alanın sadece inceleme yapılan zaman dilimi dışında en az ardışık dört mevsimi de içerecek bir periyotta detaylı olarak incelenerek oluşturulacak bilimsel araştırma raporuna dayanılarak kararların üretilmesinin öngörüldüğü, buna göre de son derece korumacı bir yaklaşım geliştirildiğinin anlaşılması karşısında, yönetmelik değişikliğinin bu kısmında yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
2-Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi;
"Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, önceki uygulama imar planları da dikkate alınarak, Bölge Komisyonu tarafından üç ay içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları Bakanlığın uygun görüşüyle belirlenir. İlgili idareler söz konusu alanda on sekiz ay içinde koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarını hazırlatıp incelenmek üzere il müdürlüğüne iletir. İl müdürlüğü tarafından inceleme raporu ile birlikte planların Bölge Komisyonuna intikali sağlanır. On sekiz aylık süre içinde zorunlu nedenlerle planlar sonuçlandırılamadığı takdirde Bölge Komisyonunca gerekçeli olarak bu süre üç yıla kadar uzatılabilir. Ancak uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına göre hiçbir uygulama yapılamaz." haliyle yürürlükte iken, dava konusu işlemle
"Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, önceki mekânsal planlar da dikkate alınarak, Bölge Komisyonu tarafından üç ay içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları Bakanlığın onayı ile yürürlüğe girer. İlgili idareler söz konusu alanda üç yıl içinde koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarını hazırlatıp incelenmek üzere il müdürlüğüne iletir. İl müdürlüğü tarafından inceleme raporu ile birlikte planların Bölge Komisyonuna intikali sağlanır. Üç yıllık süre içinde zorunlu nedenlerle planlar sonuçlandırılamadığı takdirde Bölge Komisyonunca gerekçeli olarak bu süre uzatılabilir. Uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları uygulanır. " şeklinde değiştirilmiştir.
Dava dilekçesinde özetle;
Söz konusu maddede yapılan değişiklik ile; koruma amaçlı imar planlarının yapım süresinin uzatıldığı, hatta belirsiz bir hale getirildiği, koruma amaçlı imar planı yapılmaksızın yapılaşmanın devam ettirilmesinin sağlandığı, koruma hükümlerinin etkisizleştirilip içinin boşaltılmasının sağlandığı iddia edilmiştir.
Davalı İdarenin savunmasında özetle;
Kanun maddesi ile uyumun sağlanması amacıyla söz konusu değişikliğin yapıldığı, geçiş dönemi yapılaşma koşullarının her süre sonunda koşulsuz olarak uzatılamayacağı, ancak gerekçe gösterilmesi suretiyle uzatılabileceği, bu nedenle dava konusu yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
Değerlendirme ve Sonuç;
Değişiklik suretiyle Yönetmeliğin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunun 17/a-2 maddesine uygunluğunun sağlandığının, öte yandan geçiş dönemi yapılaşma koşullarının yalnızca gerekçe gösterilmek suretiyle uzatılabileceğinin anlaşılması, Kanun hükmünün Dairemizin E:2017/279 sayılı dosyasında Anayasaya aykırılık iddiasının da yerinde görülmemesi karşısında yönetmelik değişikliğinin bu kısmında da yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
3-Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi;
"Koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim-geçiş sahası ile doğal sit alanının bütününü kapsayacak şekilde veya Genel Müdürlükçe uygun görülen etaplar halinde, içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanması esastır. Ancak, farklı idari sınırlarda kalan alanların planları, varsa üst ölçekli plan kararlarına uymak ve plan birlikteliğini sağlamak koşuluyla yaptırılabilir." haliyle yürürlükte iken, dava konusu işlemle hüküm sonuna
"Kıyı alanlarında yapılacak yapı ve tesisler için sit alanı bütününde imar planı yapma ve etaplama şartı aranmaz. " şeklinde bir cümle eklenmiştir.
Dava dilekçesinde özetle;
Söz konusu maddedeki değişiklik ile; çeşitli yönetmeliklerle getirilen havza yönetim planı, sulak alan koruma planları gibi coğrafi ve ekolojik bütünlüğü öngören bilimsel yaklaşımın ve bütüncül planlama ilkesinin terk edilmesinin planlama ilkelerine aykırı olduğu iddia edilmiştir.
Davalı İdarenin savunmasında özetle;
Sit alanlarının çok küçük bir kısmını kaplayan ve büyük sit paftaları üzerinde gösterilmesi zorunlu olan ve etaplama mantığı içerisinde anlamsız kalan kıyı yapı ve tesisleri için bir istisna getirildiği, bunun alanın korunmasına yönelik bir boşluk oluşturmayacağı, kıyı yapı ve tesislerinin plansız yapılması anlamına gelmeyeceği, bu nedenle dava konusu yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
Değerlendirme ve Sonuç;
Kıyı Kanununun "Kıyının Korunması, Yapı Yasağı ve Kıyıda Yapılacak Yapılar" başlıklı 6. maddesinin 4. fıkrasında "Kıyıda, uygulama imar planı kararı ile;
a) İskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları gibi, kıyının kamu yararına kullanımı ve kıyıyı korumak amacına yönelik alt yapı ve tesisler, Sahil Güvenlik Komutanlığının faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılması mümkün olmayan Sahil Güvenlik Komutanlığı bağlısı gemi/bot karakolları ve destek birimi binaları,
b) Faaliyetlerinin özellikleri gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan tersane, gemi söküm yeri ve su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri gibi, özelliği olan yapı ve tesisler,
c) (Ek: 3/7/2005-5398/13 md.)Organize turlar ile seyahat eden kişilerin taşındığı yolcu gemilerinin (kruvaziyer gemilerin) bağlandığı, günün teknolojisine uygun yolcu gemisine hizmet vermek amacıyla liman hizmetlerinin (elektrik, jeneratör, su, telefon, internet ve benzeri teknik bağlantı noktaları ve hatlarının) sağlandığı, yolcularla ilgili gümrüklü alan hizmetlerinin görüldüğü, ülke tanıtımı ve imajını üst seviyeye çıkaracak turizm amaçlı (yeme-içme tesisleri, alışveriş merkezleri, haberleşme ve ulaştırmaya yönelik üniteler, danışma, enformasyon ve banka hizmetleri, konaklama üniteleri, ofis binalar) fonksiyonlara sahip olup, kruvaziyer gemilerin yanaşmasına ve yolcuları indirmeye müsait deniz yapıları ve yan tesislerinin yer aldığı kruvaziyer ve yat limanları,
d) (Ek: 31/7/2008-5801/3 md.) Uluslararası spor otoritelerinin, Türkiye’de spor faaliyetlerinin düzenleneceğine dair kararı gereğince Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu spordan sorumlu Bakanlığın izni doğrultusunda, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun (I) sayılı Cetvelinde düzenlenen genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, aynı Kanunun (II) sayılı Cetvelinde düzenlenen özel bütçeli idareler, belediyeler ile il özel idareleri tarafından her türlü spor aktiviteleri ve organizasyonların yapılmasına/yaptırılmasına yönelik spor tesisleri ve zorunluluk arz eden durumlarda bunların tamamlayıcı konaklama tesisleri,
e) (Ek: 18/6/2017-7033/33 md.) Trabzon ve Zonguldak illerinde 24/5/1933 tarihli ve 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu kapsamında kalan sağlık tesisleri hariç olmak üzere, Sağlık Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulunca alınacak kamu yararı kararı doğrultusunda kurulacak sağlık tesisleri ve alternatif alan bulunmaması durumunda 9/1/2002 tarihli ve 4737 sayılı Endüstri BölgeleriKanununa göre kurulan, işletilen ve mevcut en iyi teknikleri kullanan endüstri bölgeleri, yapılabilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Kıyıda Planlama" başlıklı 12. maddesinde; "Kıyılarda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılıp onaylanmadan uygulama ve yapılanmaya geçilemez. Kıyıda gerektiğinde ilgili kuruluşların görüşleri de alınarak sadece Kanunun 6 ncı maddesi ve bu yönetmeliğin 13 üncü maddesindeki yapı ve tesislerin inşaası amacıyla, imar planı yapılabilir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik kanununa göre belirlenen turizm bölge, alan ve merkezlerindeki turizme dönük kullanımlar ile aynı alanlarda yer alan sahil şeritlerindeki günübirlik turizm alanlarının veya sahil şeridi dışındaki konaklama tesislerinin tamamlayıcısı ve devamı niteliğinde olan ve bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin (a) bendinde sayılan yapı ve tesislere ait uygulama imar planları, aynı kanunun 7 nci maddesi uyarınca Turizm Bakanlığı'nca onaylanarak yürürlüğe girer.
(Değişik: RG- 13/10/1992-12374) İkinci fıkra kapsamı dışında kalan uygulama imar palanları 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca Bakanlık, valilik veya belediyesince onaylanarak yürürlüğe girer." hükmü, "Kıyıda Yapı" başlıklı 13. maddesinde ise; "Kıyıda onaylı uygulama imar planlarına göre ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin tüm önlemler alınmak koşulu ile aşağıdaki yapı ve tesislere yapılabilir:
a) Kıyının kamu yararına kullanımına ve kıyıyı korumak amacına yönelik altyapı ve tesisler: İskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları.
b) (Değişik:RG-2/4/2013-28606) Faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan yapı ve tesisler: Tersane, gemi söküm yeri, tekne imal yeri, su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri, denize iniş rampaları, yat limanı, kruvaziyer liman, balıkçı barınağı ve çekek yeri.
c) (Değişik: RG- 30/3/1994-21890) Kıyılarda ayrıca uygulama imar planı yapılmadan sabit olmayan duş, gölgelik, soyunma kabini, aralarında en az 150 metre mesafe olmak kaydı ile 6 m2 'yi geçmeyen büfe ve kirletici etkisi olmayan fosseptik yapımını gerektirmeyen seyyar tuvalet ve ahşap iskeleler yapılabilir.
(Ek fıkra: RG- 13/10/1992-21374) (a) ve (b) bendlerinde sayılan yapı ve tesis alanlarında, bu kullanımların tamamlayıcısı niteliğinde ve yapılması zorunlu alt ve üst yapı ve tesisleri yapılabilir. Günübirlik turizm yapı ve tesisleri yapılamaz. (Ek iki cümle:RG-2/4/2013-28606) Hangar, atölye, kontrol kulesi ve deniz feneri gibi bakım-onarım ve teknik altyapı yapılarının yükseklikleri ve yapılaşma şartları, teknik gerekçeler ve uluslararası standartlar gözetilerek imar planı kararları ile belirlenir. Ancak taban alanı 6 metrekareyi geçmeyen kontrol kulesi ve deniz fenerleri için yapının fenni ve teknik sorumluluğu ilgili idaresinde olmak kaydıyla imar planı aranmaz.
(Ek fıkra: RG- 30/3/1994-21890) Sahil şeridinin ikinci bölümünde ve sahil şeridi gerisinde kalan özel kullanımlara ait arıtma tesisleri kıyıda yapılamaz. Bu alanlarda sadece kamuya yararlı arıtma tesisleri yer alabilir.
Kıyılarda yapılan yapı ve tesisler, yapım amaçları dışında kullanılamazlar.
(Ek fıkra: RG- 30/3/2004-25418) Kıyıda kalıp 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca tescil edilen yapılar korunur; bu yapıların kullanım kararları ve yapılaşma şartları, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından belirlenir ve uygulama imar plânları hazırlanırken bu kararlar esas alınır." düzenlemesi yer almaktadır.
Sit alanı dışında kalsa bile kıyı alanında, kıyıdan başka yerde yapılmasına olanak bulunmayan yapı ve tesisler bile ancak uygulama imar planı kararı ile yapılabilmektedir.
Korunan bölgelerde yapılaşmanın daha sıkı koşullara bağlandığı hususu gözetildiğinde, dava konusu hüküm ancak sit alanı bütününde plan yapılmadan sadece kıyıda yapılacak yapı ve tesisleri ilgilendiren alanla sınırlı olmak üzere uygulama imar planı yapılabileceğini düzenlemektedir.
Yukarıda metnine yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu Yönetmelik değişikliğinin Kıyı Kanununun 6. maddesi ile Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 13. maddesinde sayılan yapı ve tesisler dışında herhangi bir yapılaşmaya neden olacak bir düzenleme olmadığı, Yönetmeliğin 12. maddesinde ise, kıyılarda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılıp onaylanmadan uygulama ve yapılanmaya geçilemeyeceği düzenlendiği, bu itibarla imar planı kararları olmadan yapılaşmanın gerçekleştirilemeyeceğinin açık olduğu, planlama yapılırken ise ilgili kurumlardan görüşlerin alınacağı, bunun aksine bir hüküm bulunmadığı, sadece sit alanlarının küçük bir kısmını kapsayan ve büyük sit paftaları üzerinde gösterilmesi zorunlu olan kıyı yapı ve istisnaları için istisna getirilerek sit alanı bütününde imar planı yapılmasına gerek olmadığının düzenleme altına alınmasına yönelik dava konusu işlemin bu kısmında da hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
4- Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. fıkrası;
"Bu planlar onay tarihinden itibaren İlgili idarelerce tespit ve ilan edilen yerler ile ilgili İdarelerin internet sayfalarında 30 gün süreyle ilan edilir." haliyle yürürlükte iken, dava konusu işlemle
"Bu planlar Bakanlıkça tespit edilen yer ile internet sayfasında 1 ay süreyle ilan edilir " şeklinde değiştirilmiştir.
Dava dilekçesinde özetle;
Söz konusu maddede yapılan değişiklik ile; hukuki belirsizlik oluştuğu iddia edilmiştir.
Davalı İdare savunmasında özetle;
Yönetmelikte yer alan ifadenin Kanun ile aynı olmasının temini bakımından değişikliğin yapıldığı, bu nedenle dava konusu yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
Değerlendirme ve Sonuç;
3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesinin (b) fıkrasında; "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar." hükmüne yer verilmiştir.
Davalı idarece hazırlanan Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 33. maddesinin 1. fıkrasında da uyuşmazlık konusu düzenlemeye benzer nitelikte bir hüküm getirilmiştir.
Her tür ve ölçekteki mekânsal planlar ile bu planlara ilişkin revizyon, ilave, değişikliklerin yapılmasına ve incelenmesine, özel amaçlı plan ve projelere yönelik usul ve esasları düzenleyen Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği, 14/06/2014 günlü, 29030 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş, söz konusu Yönetmeliğin 33. maddesinin 1. fıkrasında "Çevre düzeni planı ve imar planları onaylandığı tarihten itibaren en geç on beş iş günü içinde otuz gün süreyle herkesin görebileceği şekilde idarelerce tespit edilen ilan yerlerinde asılmak suretiyle ve idarelerin internet sayfalarında eş zamanlı olarak ilan edilir." hükmü yer almıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılan mülga Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 20. maddesinde ise onaylanmış planların; onay tarihinden itibaren ilgili idarece herkesin görebileceği şekilde ilan yerlerinde asılmak ve nerede nasıl görülebileceği mahalli haberleşme araçları ile duyurulmak suretiyle 30 gün süre ile ilan edileceği, 30 günlük ilan süresi içinde planlara itirazın, ilgili idare nezdinde yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Söz konusu Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin çeşitli maddelerinin iptali istemiyle, Danıştay Altıncı Dairesinin E:2014/6803 esas kaydıyla açılan davada, 20.12.2017 tarihli, K:2017/11043 sayılı kararıyla; dava konusu Yönetmelik ile yürürlülükten kaldırılan mülga Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 20. maddesinde onaylanmış planların; onay tarihinden itibaren ilgili idarece herkesin görebileceği şekilde ilan yerlerinde asılmak ve nerede nasıl görülebileceği mahalli haberleşme araçları ile duyurulmak suretiyle 30 gün süre ile ilan edilieceği, 30 günlük ilan süresi içinde planlara itirazın, ilgili idare nezdinde yapılacağı kurala bağlanmıştır. Söz konusu düzenlemenin uygulamada birlik ve öngörülebilirlik sağlanması ile olası uyuşmazlıkların önüne geçilmesi amacıyla bu şekilde düzenlendiği anlaşıldığı, dava konusu Yönetmeliğin 33. maddesinin 1. fıkrasında bu haliyle Kanuna ve hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Anılan Yönetmelik değişikliğinin herhangi bir belirsizliğe neden olmadığı, Yönetmeliğin Kanun ile uyumlu hale getirildiğinin anlaşılması karşısında, yönetmelik değişikliğinin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri ile 7. maddesinin 6. fıkrasında değişiklik yapan düzenleme bakımından oybirliğiyle DAVANIN REDDİNE
2.Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendine eklenen cümle bakımından ise oyçokluğuyla DAVANIN REDDİNE,
2.Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...- TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ...TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacılara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/03/2021 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY : Dava, 06.12.2016 tarihli, 29910 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinde düzenlenen Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde değişiklik yapan düzenleme ile (d) bendine eklenen cümlenin ve 3. maddesinde düzenlenen Yönetmeliğin 7. maddesinin 6. fıkrasında değişiklik yapan düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.
Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi;
"Koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim-geçiş sahası ile doğal sit alanının bütününü kapsayacak şekilde veya Genel Müdürlükçe uygun görülen etaplar halinde, içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanması esastır. Ancak, farklı idari sınırlarda kalan alanların planları, varsa üst ölçekli plan kararlarına uymak ve plan birlikteliğini sağlamak koşuluyla yaptırılabilir." haliyle yürürlükte iken, dava konusu işlemle hüküm sonuna
"Kıyı alanlarında yapılacak yapı ve tesisler için sit alanı bütününde imar planı yapma ve etaplama şartı aranmaz. " şeklinde bir cümle eklenmiştir.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin "Kıyıda Planlama" başlıklı 12. maddesinde; "Kıyılarda 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yapılıp onaylanmadan uygulama ve yapılanmaya geçilemez. Kıyıda gerektiğinde ilgili kuruluşların görüleri de alınarak sadece Kanunun 6 ncı maddesi ve bu yönetmeliğin 13 üncü maddesindeki yapı ve tesislerin inşaası amacıyla, imar planı yapılabilir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik kanununa göre belirlenen turizm bölge, alan ve merkezlerindeki turizme dönük kullanımlar ile aynı alanlarda yer alan sahil şeritlerindeki günübirlik turizm alanlarının veya sahil şeridi dışındaki konaklama tesislerinin tamamlayıcısı ve devamı niteliğinde olan ve bu Yönetmeliğin 13 üncü maddesinin (a) bendinde sayılan yapı ve tesislere ait uygulama imar planları, aynı kanunun 7 nci maddesi uyarınca Turizm Bakanlığı'nca onaylanarak yürürlüğe girer.
(Değişik: RG- 13/10/1992-12374) İkinci fıkra kapsamı dışında kalan uygulama imar palanları 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca Bakanlık, valilik veya belediyesince onaylanarak yürürlüğe girer." hükmü, "Kıyıda Yapı" başlıklı 13. maddesinde ise; "Kıyıda onaylı uygulama imar planlarına göre ve çevre kirliliğinin önlenmesine ilişkin tüm önlemler alınmak koşulu ile aşağıdaki yapı ve tesislere yapılabilir:
a) Kıyının kamu yararına kullanımına ve kıyıyı korumak amacına yönelik altyapı ve tesisler: İskele, liman, barınak, yanaşma yeri, rıhtım, dalgakıran, köprü, menfez, istinat duvarı, fener, çekek yeri, kayıkhane, tuzla, dalyan, tasfiye ve pompaj istasyonları.
b) (Değişik:RG-2/4/2013-28606) Faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan yapı ve tesisler: Tersane, gemi söküm yeri, tekne imal yeri, su ürünlerini üretim ve yetiştirme tesisleri, denize iniş rampaları, yat limanı, kruvaziyer liman, balıkçı barınağı ve çekek yeri.
c) (Değişik: RG- 30/3/1994-21890) Kıyılarda ayrıca uygulama imar planı yapılmadan sabit olmayan duş, gölgelik, soyunma kabini, aralarında en az 150 metre mesafe olmak kaydı ile 6 m2 'yi geçmeyen büfe ve kirletici etkisi olmayan fosseptik yapımını gerektirmeyen seyyar tuvalet ve ahşap iskeleler yapılabilir.
(Ek fıkra: RG- 13/10/1992-21374) (a) ve (b) bendlerinde sayılan yapı ve tesis alanlarında, bu kullanımların tamamlayıcısı niteliğinde ve yapılması zorunlu alt ve üst yapı ve tesisleri yapılabilir. Günübirlik turizm yapı ve tesisleri yapılamaz. (Ek iki cümle:RG-2/4/2013-28606) Hangar, atölye, kontrol kulesi ve deniz feneri gibi bakım-onarım ve teknik altyapı yapılarının yükseklikleri ve yapılaşma şartları, teknik gerekçeler ve uluslararası standartlar gözetilerek imar planı kararları ile belirlenir. Ancak taban alanı 6 metrekareyi geçmeyen kontrol kulesi ve deniz fenerleri için yapının fenni ve teknik sorumluluğu ilgili idaresinde olmak kaydıyla imar planı aranmaz.
(Ek fıkra: RG- 30/3/1994-21890) Sahil şeridinin ikinci bölümünde ve sahil şeridi gerisinde kalan özel kullanımlara ait arıtma tesisleri kıyıda yapılamaz. Bu alanlarda sadece kamuya yararlı arıtma tesisleri yer alabilir.
Kıyılarda yapılan yapı ve tesisler, yapım amaçları dışında kullanılamazlar.
(Ek fıkra: RG- 30/3/2004-25418) Kıyıda kalıp 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca tescil edilen yapılar korunur; bu yapıların kullanım kararları ve yapılaşma şartları, Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu tarafından belirlenir ve uygulama imar plânları hazırlanırken bu kararlar esas alınır." düzenlemesi yer almaktadır.
Sit alanlarının bütünlük arz eden alanlar olduğu, kıyılarda da bu bütünlüğün korunması gerektiği, parçacıl bir yaklaşımın doğru olmayacağı, Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin uygulanabilmesi için de yine imar planı yapılmasının bir gereklilik olduğu açık olup bu yönetmelik değişikliği ile imar planlarının göz ardı edilerek yapılaşma sağlanabileceği, kıyılardaki dokunun ortadan kaldırılabileceği, yukarıda metnine de yer verilen kıyı alanlarına ilişkin mevzuatı uygulanamaz kılan uygulamalara neden olabileceği ihtimalleri olduğundan, yukarıda yer verilen açıklamalar ışığında dava konusu işlemin bu kısmında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Yönetmeliğin anılan hükmünün iptaline karar verilmesi gerektiği oyuyla, Dairemiz kararının bu kısmına katılmıyorum.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi