Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2016/13318
Karar No: 2021/1679
Karar Tarihi: 18.03.2021

Danıştay 4. Daire 2016/13318 Esas 2021/1679 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/13318
Karar No : 2021/1679


TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Yayıncılık Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
… Başkanlığı/…

İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılarak ödenen vergi borçlarına gecikme zammı hesaplanmaması gerektiği iddiasıyla yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali ile ödenen gecikme zamlarının tahsil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; olayda, davacı şirkete ait vergi borçlarının 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılarak TMSF tarafından vergi dairesi müdürlüklerine ödendiği, 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan borçlara karşı dava açılamayacağı hususunun Kanunda açıkça düzenlendiği, vadesi geçmiş vergi borçlarına Tefe/Tüfe oranında faiz hesaplanması suretiyle ödenmesi işleminin, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun'da sayılan vergi ve hesap hataları kapsamında düzeltme ve şikayet konusuna girmediği, bu bakımdan; ancak vergilendirme işlemine, ödeme emri veya haciz işlemlerine karşı süresinde açılacak idari davada incelenebilecek olan hukuki uyuşmazlığın, 213 sayılı Kanun'un 124. maddesinde vergi hataları için öngörülen idari başvuru yolu ile izlenerek tesis ettirilen işlem sonucunda incelenmesi mümkün olmadığından, dava konusu düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 6183 sayılı Kanun'a göre hesaplanan gecikme zammının Vergi Usul Kanunu'na tâbi olmadığı, düzelme hükümleri çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, gecikme zammı hesabının yanlış yapılması dolayısıyla fazla alınan faizin istenmesi talebinin genel hukuk kuralları çerçevesinde ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borcun istenmesi olarak değerlendirilmesi gerektiği, gecikme zammının vergilendirme aşamasının bulunmadığı, gecikme zammı için ödeme emri düzenlenemeyeceği, gecikme zammına karşı tutar hesaplanıp tahsil edilen paradan mahsup edildikten sonra tahsil dairesine hesaplamanın yanlış yapıldığı ve fazla tahsilat yapıldığı belirtilerek fazla hesaplanan paranın iade edilmesinin istenileceği, ancak bu talebin karşılanmaması durumunda dava açılabileceği, diğer bir ifadeyle gecikme zammının iadesi talebinin 213 sayılı Kanun'a göre düzeltme şikayet yolu ile düzeltme talebi olmadığı, gecikme zammının ödenmesi aşamasında şirket ortaklarının seçtiği yönetimin değil, devletin yönetiminde olduğu için ortakların fiilen ve hukuken dava açma yetkisi olmadığı için, şirket yönetimi şirket ortaklarına geçtikten sonra fazla hesaplanıp tahsil edilen gecikme zamlarının iadesinin istenildiği, Vergi Mahkemesi kararında borçların TMSF tarafından vergi dairelerine ödendiğinin belirtildiği, yukarıda da belirtildiği gibi gecikme zammına tahsilattan önce dava açılmasının mümkün olmadığı, tahsilat sırasında da şirketin yönetimi TMSF'de olduğu için şirket ortaklarının yanlışı bilme ve düzeltilmesini istemelerinin fiilen mümkün olmadığı, dolayısıyla dava açılamayacağı yorumunun hak arama özgürlüğünü kısıtladığı, şirketin sahibi şirketin ortakları iken, işlemleri yapan ve şirketi yönetenin Devlet (TMSF) olduğu, şirketi yönetenlerin yanlış hesaplanan gecikme zammının düzeltilmesini istemediği ve dava açmadığı, akabinde şirket sahiplerinin yönetime geldikten sonra söz konusu hususun düzeltilmesini isteyemeyecekleri ve dava açamayacaklarını kabul etmenin, mülkiyet hakkının Devlet eliyle ihlâl edilebileceği ve buna karşı haklarını arayamayacaklarını kabul etmek anlamına geldiği, Vergi Mahkemesi kararı ile Anayasanın 35 ve 36. maddelerinin ihlâl edildiği, Vergi Mahkemesi kararında belirtildiğinin aksine 6111 sayılı Kanun'da yapılandırılan borçlara karşı dava açılamayacağı düzenlenmiş olup, borçlar için hesaplanan faize dava açılamayacağına dair herhangi bir hüküm bulunmadığı, hesaplanacak gecikme zammı için yeni bir oran belirlendiği ve hesaplamanın yapılmasının İdareye bırakıldığı, İdarenin hesaplayacağı faize karşı dava açılamayacağının kabul edilmesinin İdarenin yanlış yapması durumunda da dava açılamayacağı sonucunu doğuracağı, bu durumun ise hukuk devletinde kabul edilebilir bir şey olmadığı, Vergi Mahkemesince dava dilekçesinde yer alan iddiaların dikkate alınmadan karar verildiği, öte yandan Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından sunulan savunma dilekçesinde TMSF'den alınan … tarih ve … sayılı yazıda, şirketin 2000 yılından beri aciz halinde olduğunun bildirildiği, bu durumda 6183 sayılı Kanun'un 52. maddesinde yer alan aciz halinde bu durumun sabit olduğu tarihte gecikme zammının duracağı hükmünün uygulanması gerektiği belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, dava konusu olayda bir vergilendirme hatasının bulunmadığı, dolayısıyla düzeltme şikâyet başvurusuna konu olamayacağı, mücbir sebebin varlığı hâlinin alacağın tahakkuku ile ilgili süreler için uygulandığı, dava konusu olayda olduğu gibi tahakkuk eden ancak süresinde ödenmeyen vergi borçlarının tahsilindeki süreler için uygulanmasının mümkün bulunmadığı, 6183 sayılı Kanun'da mücbir sebep dolayısıyla ödeme sürelerinin uzayacağına ilişkin bir düzenlemenin yer almadığı, davacı şirkete 31/03/2007 tarihinde el konulmuş olması durumunun 213 sayılı Kanun'un 13. maddesi ile 6183 sayılı Kanun'un 52. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, şirketin TMSF'ye devredildikten sonra tahakkuk eden ancak ödenmeyen amme alacaklarına gecikme zammı uygulanmasının 6183 sayılı Kanun'dan kaynaklanan bir zorunluluk olduğu, davacının Beyoğlu Vergi Dairesine olan ve 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılan alacak aslının 10.887.584,03 TL, Tefe/Üfe tutarının 9.912.742,94 TL olmak üzere toplamda 20.800.326,97 TL olduğu, şirkete TMSF tarafından el konulduğu 31/03/2007 tarihinden sonra tahakkuk eden ve yapılandırmaya konu alacak aslının 43.639,25 TL, Tefe/Üfe tutarının 8.773,30 TL olmak üzere toplamda 52.446,55 TL olduğu, dolayısıyla 6111 sayılı Kanun kapsamında ödenen Tefe/Üfe tutarının sadece 8.773,30 TL'sinin şirkete TMSF tarafından el konulduğu tarihten sonraki dönemlere ilişkin olduğu, davacı şirkete ait amme borcunun süresinde ödenmemesinin, davacı şirket ile TMSF arasında çözüme kavuşturulması gerektiği, kamu alacağının Hazineye geç intikal etmesi sebebiyle hesaplanan gecikme zammının iadesinin ilgili Kurumdan talep edilmesi gerektiği, bu durumunda vergi uyuşmazlıkları kapsamında değerlendirilemeyeceği, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'na bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca, … TL maktu karar harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
5. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi