Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1526
Karar No: 2021/1674
Karar Tarihi: 11.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2021/1526 Esas 2021/1674 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1526
KARAR NO: 2021/1674
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/06/2021
NUMARASI: 2020/300 Esas 2021/603 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2021
Davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
DAVA : Davacılar vekili, davalı şirketin 07/12/2017 tarihli olağanüstü genel kurulunda alınan 8 numaralı karar ile davalı şirket esas sözleşmesinin Sermaye başlıklı 6.maddesinin değiştirilmesine ve şirketin sermayesinin 2.500.000-TL’den 7.000.000-TL’ye yükseltilmesine karar verildiğini, şirket hakim hissedarı ...’ın 1.765.056,23-TL sermaye borcunun 1.412.659,32- TL’lik kısmını ödemediğini, bu hususun özel denetçi raporu ile tespit edildiğini, sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmeden artırım kararı alınmasının TTK m.456/1’in emredici hükmüne aykırı olduğunu,yapılan sermaye artırımının azınlık pay sahiplerini zarara uğratmak maksadıyla yapıldığını, 27/01/2017 tarihli genel kurul toplantısında da sermaye artırımına ilişkin karar alındığını ancak müvekkillerince açılan dava sonucunda bu kararın iptaline karar verildiğini, davalı şirketin bu davanın aleyhine sonuçlanacağını anlaması üzerine dava sonuçlanmadan bu davaya konu genel kurul kararını aldığını, kararın dürüstlük kuralına da aykırı olduğunu, zira özel denetçi raporu ile şirketin zarara uğratıldığının tespit edildiğini, davalı şirket hakim hissedarlarının usulsüz işlemleri nedeniyle ceza davası açıldığını, ayrıca hakkında açılan fesih davasında haklı nedenleri ortadan kaldıramayacağını anlayan davalı şirketin hakim hissedarlarının müvekkillerinin hissesini %10’un altına düşürerek şirketin feshi davasının dava şartı yokluğundan reddini sağlamaya çalıştıklarını ileri sürerek davalı şirketin 07/12/2017 tarihli 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan sermaye artırımına ilişkin 8 nolu kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, genel kurul toplantısında alınan tüm kararların esas sözleşmeye, yasaya ve hukukun tüm temel ilkelerine, şirketlere hakim olan ana ilke çoğunluk ilkesine uygun olarak alındığını, davalı şirketin sermaye takviyesi olmadan ticari faaliyetlerini sürdürebilme olanağından yoksun olduğunu, bir şirketin başkaca finansal olanakları kullanması mümkün olmadığında başvuracağı tek yolun paydaşlarının sermaye takviyesi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, ortaklığın esas sermayesinin çok üstünde artırılması suretiyle azınlık veya iktisaden zayıf pay sahiplerinin yeni paylardan mevcut payları oranında alabilmelerinin önlenmesi ve sonuç olarak ortaklıktaki pay oranlarının düşürülmek istenmesi "hakların sakınılarak kullanılması ilkesi"ne ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu, dava konusu genel kurul kararının TTK'nun 456/1, 462/3 maddesi ve dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve bu sebeple iptal edilebilir nitelikte olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketin 07/12/2017 tarihinde yapılan 2016 yılı olağan genel kurulunda alınan sermaye artırımına ilişkin 8 nolu kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; istinaf mahkemesinin kaldırma gerekçesinde belirtilen hususların hükme esas alınan bilirkişi raporunda tümüyle aydınlatılmadığını, bilançoda, sermayeye eklenmesi mümkün olan fonların bulunması halinde dahi anonim şirketler tarafından bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden sermaye taahhüdü yoluyla sermayenin arttırılması kararı alınabileceğini, sermaye artırımı için bu yola başvurulan her durumda pay sahiplerinin haklarının ihlal edildiğini söylemenin mümkün olmadığını, mevcut pay sahiplerinin, iç kaynakları sermayeye eklemek yerine, sermaye taahüdü yoluyla ve her bir pay sahibinin payı oranında arttırılan sermayeye iştiraki suretiyle sermaye arttırımını gerçekleştirebileceğini,kararın finansal gerekçeler ve sermaye ihtiyacını karşılama amacı ile alındığını, özel denetçi raporu içeriği dolayısıyla şirketin ticari sırlarının açığa çıktığını, özel denetçi raporunda tespiti yapılan ödemeye davacıların itirazda bulunmayarak bu tespiti kabul ettiklerini, kararın çoğunluk ilkesine uygun olarak alındığını,kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının TTK 445 vd .maddeleri uyarınca iptali istemine ilişkindir. Dairemizin 03/04/2020 tarih ve 2018/1287 Esas- 2020/366 Karar sayılı ilamı ile şirketler muhasebesi ve finans konusunda uzmanlardan oluşan bilirkişi heyetinden alınacak denetime elverişli rapor sonucuna göre karar verilmesi gerektiği , bu dava açısından bağlayıcılığı bulunmayan özel denetçi raporuna dayanılarak, şirkette daha önce kararlaştırılan sermaye borcunun yerine getirilmediği, bu nedenle yeniden sermaye artışı yapılamayacağı gerekçesiyle sermaye artırımına ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmesi doğru görülmediği gerekçesiyle kararın HMK 353(1)a-6 gereği kaldırılmasına karar verilmiş,anılan kaldırma kararını müteakiben mahkemece bilirkişi heyeti oluşturularak davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Alınan bilirkişi raporu ile ;davalı şirketin 21/04/2008 tarihinde yapılan gelen kurulda sermayesinin 150.000-TL'den 2.500.000- TL'ye arttırıldığı, arttırılan sermayenin 1.765.056,23 TL'sinin "ortaklara borç" hesabından, kalanın nakit olarak karşılanmasına karar verildiği, davalı şirketin "ortaklara borç" hesabında oluşan 2007 bakiyesinin 1.412.569,32- TL olarak sermaye yedekleri hesabına virman yapıldığı, bununla birlikte davalı şirketin bakiyeyi doğrulayacak yeterli kanıt sunmadığı ,sermaye artırımı kararının TTK m.456/1 hükmündeki şartı ihlal ettiği,sermaye arttırım kararı alınan toplantıda ibraz edilen 31/12/2016 tarihli bilançosunda "yasal yedekler" hesaplarında ve takip eden "olağanüstü yedekler" hesabında yer alan 6.055.111,30- TL' ile "ortaklara borç" hesabında yer alan 330.310,27 TL'nin de sermayeye ilave edilebilir kaynak olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK nın 456. maddesi" (1) İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez. "şeklinde düzenlenmiştir. TTK'nın 462/3 maddesine göre, "Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir..." Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da davalı şirketin incelenen bilançolarından şirketin, dışarıdan sağlanacak kaynaklar ile sermaye arttırımına ihtiyacının olmadığı, bununla birlikte sermaye arttırımı açısından TTK m.462 hükmü uyarınca öncelikle kar yedekleri hesabında yer alan 6.055.111,30- TL'nin sermayeye eklenmesine karar verilmeden ,daha evvel artırılan sermaye ödenmeden nakit sermaye artırımına karar verilmesinin TTK nın 456 ve 462.maddelerine aykırı olduğu belirlendiğinden davalı şirket genel kurulunca alınan 8 numaralı kararın iptaline karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf nedenleri yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle: Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 'nun 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, Peşin harcın karar harcına mahsubuna başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Gerekçeli kararın bir örneğinin taraf vekillerine tebliğine, HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde temyiz yoluna başvurulabileceğine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle karar verildi. 11/11/2021

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi