
Esas No: 2021/11372
Karar No: 2022/3113
Karar Tarihi: 31.03.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/11372 Esas 2022/3113 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Kadastro Mahkemesi'nde açılan dava sonucunda mahkeme, müdahil ... ve arkadaşları ile davalı ... arasındaki davayı reddetti. Ancak dava tarafı olan müdahil ... ve arkadaşları ve davalı ... kararı temyiz ettiler. Yargıtay ise mahkeme kararını bozdu ve yeniden yargılama yapılmasını istedi. Yeniden yapılan yargılama sırasında müdahil ... ve arkadaşları dava evrakı ve yargılama tutanaklarına dayanarak dava açtılar, ancak davalı ... ile ilgili tespit yapılması için ilgili kurumdan yazı alınması gerektiği belirtildi. Yargılama sonucunda dava reddedilmesine karar verilse de hüküm kabul edilemez nitelikteydi. Bu nedenle karar bozuldu ve taraflar HUMK'un 428. maddesi ile ilgili karar düzeltme isteğinde bulunabileceklerdi. Söz konusu kararda, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi, 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi, 6100 sayılı HMK'nin 297. maddesi ve HUMK'un 428. maddesi gibi kanun maddelerine de atıfta bulunuldu.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
MÜDAHİL : ... Ve Arkadaşları
DAVA TÜRÜ : Kadastro
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün müdahil ... ve arkadaşları vekili ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Mahkemenin verdiği önceki tarihli karar Yargıtay tarafından bozulmuş olup, bozma ilamında özetle "öncelikle tutunulan tapu kayıtlarının ilk oluştuğu günden itibaren tüm tedavülleri ve haritalarıyla birlikte getirtilmesi, bundan sonra dayanılan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmaz yada taşınmazlara revizyon görüp görmediğinin Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden ayrı ayrı sorulup saptanması, revizyon görmüş ise dava konusu taşınmazlarla birlikte revizyon gördüğü dava dışı taşınmazları ve bu taşınmazlara da dıştan komşu taşınmazları bir arada gösterecek şekilde geniş kapsamlı birleşik haritanın Kadastro Müdürlüğünden getirtilmesi, bundan sonra dıştan komşu taşınmazların tespit tutanakları ve varsa dayanakları kayıtlar davalı iseler dava dosyalarının da getirtilmesi, dayanılan tapu kayıtlarının dava dışı başka taşınmazlara revizyon gördüğü ve davalı oldukları saptandığı takdirde usulün 43. ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca dava dosyalarının birleştirilip birleştirilmeyeceği yönü üzerinde durulması, daha sonra yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi, tutanak bilirkişilerinin tümü, tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar hazır olduğu halde dava konusu taşınmaz başında yeniden keşif yapılması, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kayıtlarının yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle ayrı ayrı yerine uygulanması, uygulamada dayanılan tapu kayıtlarının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulması, tapu kayıtlarında tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanması, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerini düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmesi, tapu kayıtlarının haritaya dayanması halinde kapsamlarının haritasına göre belirlenmesi, bu nedenle geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kayıtlarının dayanağı haritaların ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılarak yerine uygulanması, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin, dıştan komşu taşınmazların tespit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmesi, anılan kayıt ve belgelerde nizalı parsellerin ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterildiğinin belirlenmesi, bu yolla dava konusu taşınmazların dayanılan tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadığının duraksamasız saptanması, dayanılan tapu kayıtlarının iç içe girmesi bir başka deyişle örtüşmesi halinde önceki günlü doğru temele dayanan hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verileceğinin düşünülmesi, dava konusu taşınmazların tümü yada bir bölümü dayanılan tapu kayıtlarının kapsamı dışında kaldığı saptandığı takdirde tapu kayıtların kapsamı dışında kalan taşınmaz yada taşınmaz bölümleri yönünden yeterli biçimde zilyetlik araştırması yapılması, bu konuda zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgiler alınması, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı, gerekçeli rapor alınması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, ... ve arkadaşları tapu kaydı, miras yoluyla gelen hak ve taksime dayanarak davaya katılmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davaların reddine, çekişmeli 223 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, müdahil ... ve arkadaşları vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve uyulan bozma ilâmında açıklandığı üzere işlem yapılıp sonucu dairesinde hüküm tesis edildiğine göre, müdahil ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davalı ... Müdürlüğünün temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Mahkemece davaların reddi ile dava konusu taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de dava konusu 223 ada 9 parsel sayılı taşınmaz İl Özel İdaresi adına tespit edilmiş olup, tespit tarihinden sonra karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun'un 1. maddesi gereğince İl Özel İdaresinin tüzel kişiliği sona ermiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil, infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak ve taşınmaz hakkında sicil oluşturmaya elverişli şekilde karar vermek zorundadır.
Hal böyle olunca; ilgili kurumdan 6360 sayılı Kanun gereğince tüzel kişiliği sonra eren İl Özel İdaresine ait taşınmazların nereye devredildiği ve kim adına tescili gerektiği sorularak alınacak yazı cevabına göre tescil hükmü kurulması gerekirken tüzel kişiliği sona eren İl Özel İdaresi adına tescil hükmü kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de 6100 sayılı HMK'nin 297. maddesi uyarınca davanın taraflarının ve sıfatlarının kararda doğru şekilde gösterilmemiş olması, ayrıca davanın reddine karar verildiği halde kendini vekille temsil ettiren davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru bulunmadığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle müdahil ... ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanacak olan 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
29,20 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 51,50 TL'nin temyiz eden müdahil ... ve arkadaşlarından alınmasına 31.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
