
Esas No: 2019/511
Karar No: 2021/2114
Karar Tarihi: 16.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/511 Esas 2021/2114 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/511
KARAR NO: 2021/2114
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2016/95 Esas, 2018/1231 Karar
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen 26/06/2008 tarihli mermer üretim sözleşmesinden kaynaklanan davalıya yapılan ödemenin istirdatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, davacı ile davalı şirket arasında düzenlenen 26/06/2008 tarihli mermer üretim sözleşmesi gereğince davalının 39.072,48 USD karşılığında üretimi yapıp teslim etmesinin kararlaştırıldığını, 39.072,48 USD tutarında 5 adet çekin davalı şirket temsilcisi ...'ya teslim edildiğini, ancak teslim tarihi olan 15/07/2008 tarihinde ürünlerin teslim edilmediğini ve davalının temerrüde düştüğünü, ifadan vazgeçtiklerini belirterek, davalı şirkete ödenen 39.072,48 USD'nin temerrüt tarihi olan 15/07/2008 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının karşı edimi yerine getirmediği halde dava açmasının kötüniyetli olduğunu, davacının sözleşme gereği ödemesi gereken çekleri ödenmediği için hazır olan malları gelip teslim almadığını, müvekkili şirket yetkilisinin davacı tarafı arayıp ödemelerin yapılmasını talep ettiğini ve malların hazır olduğunu bildirmesine rağmen davacı tarafın kayıtsız kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, taraflar arasında 26/06/2008 tarihli mermer üretim sözleşmesi akdedildiği, sözleşme uyarınca davalı yüklenicinin mermerleri 15/07/2008 tarihinde İzmir Limanında yükleme yapacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla ifanın İzmir Limanında gerçekleştirileceği, ancak davalı beyanlarından anlaşıldığı üzere ifanın sözleşmede belirlendiği şekilde ifa edilmediğinden davalının temerrüde düştüğü, davacının TBK 125/2 uyarınca sözleşmeden dönme talebinin makul olduğu, TBK 125/3 uyarınca davacının avans olarak verdiği ve ödendiği anlaşılan çek bedellerini geri istemekte haklı olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile, 39.072,48 USD'nin 15/10/2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının çek bedellerini ödemediğini, ödediğini ispatlayacak nitelikte herhangi bir belgeyi dosyaya ibraz etmediğini, sadece elden ödeme yaptığını iddia ettiğini, ancak çek asıllarını dahi mahkemeye sunamadığını, mahkemenin kabul kararı itibariyle, faiz hesaplaması açısından keşide tarihlerinin esas alınmasının da hukuka aykırı bir yaklaşım olduğunu, faiz hesaplaması açısından da ödeme tarihlerinin esas alınması gerektiğini, davacı ne ödeme gerçekleştirdiğini ne de ödemeyi gerçekleştirdiği tarihi ispat edemediği için davanın asıl alacak ve faiz yönünden reddi gerektiğini, davacının taraf ürünleri teslim almakta temerrüde düştüğünü, davalıyı mağdur ettiğini, davacı tarafın davalı firmaya sipariş ettiği ve yaptırmış olduğu mermer işlerinin bedelini ödemediği gibi davalı tarafından yapılan işlerin yıllarca davalı firmanın deposunda durduğunu, davalının defalarca malları teslim edebilmek adına davacı ile iletişim kurduğunu, ancak davacının ürünleri teslim almaktan imtina ettiğini, temerrüde düştüğünü, çek bedellerini de ödemediği için davacının herhangi bir hak talebinde bulunmasının mümkün olmadığını, davacı firmanın sözleşme tarihinden yaklaşık 8 yıl sonra dava açtığını, bu süre zarfında davalıya yönelik herhangi bir ihtar vb. başvuruda bulunmadığını, dolayısıyla hem çekleri ödemeyip hem ürünleri teslim almakta temerrüde düşen davacının kötüniyetli kabul edilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Taraflar arasında imzalanan 26.08.2008 tarihli mermer üretim sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin bedelinin 39.072,48 USD olduğu, ödeme şeklinin mermer konteyner 90 gün 15.07.2008 liman teslim tarihinden itibaren, traverten konteyner 60 gün 15.07.2008 liman teslim tarihinden itibaren şeklinde olduğu, sözleşmede iş tesliminin 15.07.2008 tarihinde İzmir Limanda yükleme yapılacağı düzenlemesinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf sözleşme gereği ödenmesi gereken çeklerin ödenmediğini ve davacının hazır olan malları gelip almadığını beyan etmiştir. Sözleşme gereğince toplam 5 adet çek davacı tarafından davalı tarafa verilmiştir. Toplanan deliller, celp edilen kayıtlar, icra dosyası, davacı tarafından ibraz edilen çek suretleri ve davalı vekilinin 05.12.2017 tarihli beyanından da anlaşıldığı üzere, çeklerin müşteri çeki olarak davalı tarafından kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Eser sözleşmelerinde eserin sözleşmeye uygun olarak tamamlanıp teslim edildiğini ispat yükü yüklenicidedir. Sözleşmeye göre üretilen mermerlerin yüklenici tarafından İzmir Limanında teslim edilmesi gerekmektedir. Ancak davalı taraf çekleri müşteri çeki olarak kullanmasına rağmen mermerleri İzmir Limanında teslim etmemiş, bu şekilde temerrüde düşmüştür. Edimini yerine getirmeyen davalı yüklenici tarafın davacıdan sözleşme bedeline istinaden aldığı çeklerin karşılığı olan 39.072,48 USD bedeli iade etmesi gerekir. Bu nedenlerle yerel mahkemece 39.072,48 USD'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermesi yerinde olmuştur. Alacağa temerrüt faizi işletilebilmesi için borçlunun ihtar ile temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Ancak, davacının davalıyı temerrüde düşürdüğüne ilişkin bir delil sunulmadığı göz önüne alındığında, mahkemece bedelin davacının davalıya çekleri verdiği tarih olan 15.10.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesi hatalı olmuştur. Dosya kapsamı itibariyle davacının davalıyı temerrüde düşürmediği, dava tarihi itibariyle temerrüt oluştuğu anlaşıldığından, 39.072,48 USD'nin dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmü uyarınca Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK'nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, 39.072,48 USD'nin dava tarihi olan 29.01.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmü uyarınca Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 25/12/2018 tarih ve 2016/95 Esas, 2018/1231 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın KABULÜ ile, 39.072,48 USD'nin dava tarihi olan 29.01.2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmü uyarınca Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 7.928,65 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.975,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.953,56 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 1.975,09 TL peşin harç, 29,20 başvurma harcı, 176,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.180,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 14.976,53 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan 1.981,75 TL istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE, 2-Davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 83,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 204,30 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan/davalıdan alınarak davalı/davacı tarafa VERİLMESİNE, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 16/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
