Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/2388
Karar No: 2017/572
Karar Tarihi: 29.03.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2388 Esas 2017/572 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/2388 E.  ,  2017/572 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “zararın tahsili (asıl dava) ve işçilik alacağı (karşı dava)” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir 1. İş Mahkemesince asıl davanın reddine; birleşen davanın ise kısmen kabulüne dair verilen 24.12.2012 gün ve 2001/1158 E., 2012/923 K. sayılı kararın davacı-karşı davalı Denizbank A.Ş. vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 13.03.2014 gün ve 2013/6277 E., 2014/6017 K. sayılı kararı ile;
    "…Davacı-karşı davalı şirket vekili, işyerinde, müdür ve genel müdür vekili olarak çalışan ... ile müdür, genel müdür vekili ve genel müdür olarak çalışan diğer davalının, çalıştıkları süre içinde hatalı olarak 1997-1998-1999 yıllarına ait fazla yatırılan kurumlar vergisi tutarı 10.712,48 TL ve aylık ödenmesi gereken ve ödenmeyen BSMV tutarı 4.148,42 TL’nin vergi dairesince tahakkuk ettirilen faiz ve cezası yanında, bu tutarların alternatif getiri ve maliyetleriyle birlikte 20.566,01 TL şirket zararına yol açtığı, davalı-karşı davacı ..."ün çalışma süresi ve görevi uyarınca mevcut zararın 5.496,29 TL"sinden, diğer davalı ..."un ise çalışma süresi ve görevi gözetilerek zararın 1.957,00 TL’sinden sorumlu olduğununu iddia ederek; zarar toplamının 02.10.2001 tarihinden itibaren reeskont faizleri ile birlikte her bir davalının sorumlu olduğu tutar üzerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... vekili, hatalı yatırıldığı belirtilen kurumlar vergisinde hatanın nasıl meydana geldiğinin ortaya konulmadığını, iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin görevli bulunduğu dönemle ilgili olarak, davacı şirketin SPK"dan repo ve ters repo konusunda yetki belgesi bulunmadığından oluşan atıl parayı Tarişbank "ta repo veya mevduata yatırarak faiz geliri elde ettiğini, elde edilen faiz geliri ticari faaliyetine bağlı bulunduğundan Gelir Vergisi Kanunun 75.maddesi gereği ticari kazanç sayıldığını, kurumlar vergisinden tenzili gereken bir verginin olmadığını, ödenmediği belirtilen BSMV ile ilgili olarak da, bankada repo yaptırılarak elde edilen repo gelirinin, 6802 sayılı Gider Vergisi Kanununun kapsamı dışında kaldığını, bu nedenle hizmet, komisyon, ücret gibi değerlendirilemeyeceğini, BSMV’ye tabi herhangi bir gelirin sağlanmadığını, kaldı ki ödenmemiş BSMV ile fazla ödenmiş kurumlar vergisi bulunsa dahi bu sebeple kurumun uğradığı iddia edilen zararın, yeminli mali müşaviri, beyannameyi tanzim ve imzalayanların ve rapor düzenleyen denetçilerin de sorumlu tutulmaları gerektiğini beyanla davanın reddi gereğini savunmuştur.
    Davalı-karşı davacı ... vekili müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde 13.08.1998 tarihinde müdür olarak işe başladığını, 27.04.1999 tarihinde genel müdür kadrosuna vekaleten atandığını, 27.04.1999 tarihinden önceki dönem için genel müdür sıfatı ile sorumluluğu bulunmadığını, şirket muhasebesinin şirkete ait yönetmelikle belirlendiğini ve bunun sorumlusunun da muhasebe müdürü olduğunu, yapılan hata varsa da kimsenin şahsi çıkar veya kazancının söz konusu olmadığını; zarar doğurduğu iddia edilen olayı ortaya çıkaranın ve bu konuda denetim isteyenin de kendisi olduğunu, davacının Anonim Şirket olduğu, 1998 ve 1999 yıllarına ait tüm hesapları iç ve dış denetim tarafından incelendiğini, genel kurullarda bilançonun, hesapların ve yönetim kurulunun ibra edildiğini, yeminli malı müşavirlik firmasının da 1998 ve 1999 yıllarına ait kayıtları inceleyerek uygun bulduğunu belirterek, aleyhine açılan davanın reddi gereğini savunup; karşılık dava olarak da iş akdinin, belirtilen haksız suçlamalar kapsamında haksız feshedildiğini iddia ederek toplam 9.600,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir.
    Mahkemece, davacı şirket tarafından, ödenmemesi gereken Banka ve Sigorta Muamele Vergisi’nin ödenmesi suretiyle davalıların zarara yol açtığı iddiası yönünden yapılan incelemede, davacı Şirketin SPK"dan alınmış repo-ters repo yetkisi bulunmadığı için, nakdini bir bankaya repo yapılmak üzere yatırıp buradan elde ettiği geliri menkul sermaye iradı olarak şirket kazancına aktardığı, bu iradın 6802 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca banka muamele ve hizmeti karşılığı olan bir gelir olmaması nedeniyle BSMV"ye tabi tutulmadığı, ancak, İzmir Defterdarlığı ve Maliye Bakanlığı yetkili birimleri tarafından bu gelirlerin BSMV"ye tabi olduğunun bildirilmesi üzerine, pişmanlıktan yararlanılarak bu konuda gerekli ödemenin yapıldığı, ancak BSMV ödeme yükümlülüğü olmadığının yapılan yargılama sonucunda elde edilen kesin yargı hükmüyle de ortaya konulduğu, davacı şirket zararının belirlenmesi amacıyla yapılan müfettiş incelemesi sonucu düzenlenen raporda, "vergi mevzuatı uyarınca açıklayıcı bir hükme rastlanılmadığından, şirketin Tarişbank bünyesinde yaptığı mevduat işlemlerinden elde ettiği faiz gelirlerinin Banka Sigorta Muameleleri Vergisi"ne tabi olabileceği varsayımıyla hareket edilerek, Kurumlar Vergisi hesaplamalarının da bu doğrultuda yapıldığı, mevzuattaki belirsizlikler, vergi, tahakkuk ve tahsiliyle yetkili birimlerin konu hakkındaki çelişik ve uyulması zorunlu işlemleri, davalıların çalıştıkları konum itibariyle vergi tahakkukuna ilişkin konularda yöneticilik konumundan kaynaklı yetkilere sahip oldukları, asıl işlemlerin konuyla ilgili muhasebe ve tüm kanıtlar ile İzmir 3. Vergi Mahkemesi hükmü içeriği karşısında, davalıların tazminle sorumluluklarını gerektirir bir zarara yol açmadıkları sonucuna varıldığı, ..."ün, iş sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı işilik alacakları yönünden yapılan incelemede ise; 13.08.1998-09.08.2001 tarihleri arası dönemde, 2 yıl, 11 ay, 26 gün ve hizmet döküm cetvelindeki bilgi uyarınca tazminata esas günlük brüt 34,91 TL ücretle çalıştığı belirlendiği, çalıştığı süre karşılığı hak kazandığı 34 günlük ücretli izin kullanım veya karşılığı ücret ödemesi belgelenmeyen ..."ün 24 günlük yıllık izin karşılığı ücret alacaklısı olduğu, fazla çalışma iddiası konusunda yeterli kanıt sunulamadığı için bu konudaki istem yerinde bulunmayarak, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini kanıtlamakla yükümlü işveren tarafından bu konudaki kanıt yükümlülüğü yasal gereklere uygun biçimde yerine getirilmediğinden, kıdem tazminat tavanı da dikkate alınarak, ..."ün, 2.415,86 TL brüt kıdem tazminatı, 1.130,64 TL brüt ihbar tazminatı, 646,08 TL brüt yıllık izin ücreti alacağı bulunduğu, davacı şirketin BSMV’ye tabi olmadığı belirgin bulunan kazancından Maliye Bakanlığı ilgili birimlerinin işlemleri uyarınca BSMV kesintisi yapılarak ödeme yapılmasında ilgili birimlerin işlemlerinin etkili olduğu bu konuda davalılara herhangi bir kusur yüklenmesine olanak bulunmadığı, BSMV uygulamasına ilişkin işlemlerin hukuka uygun bulunmadığının yargı kararıyla tespit edilerek ortaya konulduğu yönleri de gözetilerek, davacı ...Ş. tarafından açılan davanın reddine, ... tarafından açılan karşı davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Somut olayda, dava konusu tazminatın kaynağı İzmir 3. Vergi Mahkemesinin 11.07.2005 gün ve 2005/4 Esas sayılı dosyasında dava konusu edilmiştir. Bu kararda, mahkemenin bu kararında esas alınmıştır. Ancak bu dosyada verilen en son karar temyiz edilmiş ve şu an dosya hala Danıştay da bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemece yapılması gereken, BSMV ve onun etkilediği Kurumlar Vergisi hakkında açılan bu davanın sonucunu beklemek ve çıkacak sonuca göre bu vergiler bağlamında herhangi bir zarar olup olmadığı konusunda karar vermektir.
    Açılan karşı davada ise, şirketin feshinin haksız olması nedeniyle kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiştir. Bu dava da asıl davanın sonucundan etkileneceğinden, yani sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı asıl davadaki sonuca göre belirleneceğinden, karşı davada da yapılması gereken asıl davada çıkacak sonuca göre haklı neden olup olmadığına karar verip kıdem ve ihbar tazminatı açısından karar vermektir.
    Mahkemece bu hususlar yerine getirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir..."

    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.



    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Asıl dava şirket zararının, karşı dava ise iş sözleşmesinin haklı sebep olmaksızın feshedildiği iddiasıyla kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı-karşı davalı vekili işyerinde, yönetici yetkisi ile çalışan davalı-karşı davacı ... ile davalı ...’in çalıştıkları sürede 1997-1998-1999 yıllarına ait kurumlar vergisini hatalı olarak fazla yatırdıkları, yine aylık ödenmesi gereken ancak ödenmeyen BSMV tutarının vergi dairesince tahakkuk ettirilen faiz ve cezasının bulunduğunu ve şirketin bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek zarar bedelinin 02.10.2001 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı-karşı davacıdan ve davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı-karşı davacı ... vekili müvekkilinin 27.04.1999 tarihinde genel müdür kadrosuna vekaleten atandığını, bu nedenle 27.04.1999 tarihinden önceki dönem için genel müdür sıfatı ile sorumluluğunun bulunmadığını, ilgili yönetmelik uyarınca sorumlunun muhasebe müdürü olduğunu, somut olayda müvekkilin şahsi çıkarının veya kazancının bulunmadığını, anonim şirket olan davacı-karşı davalının 1998 ve 1999 yıllarına ait tüm hesaplarının iç ve dış denetim tarafından incelendiğini, genel kurullarda bilançonun, hesapların ve yönetim kurulunun ibra edildiğini belirterek, haksız olarak açılan davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Davalı-karşı davacı ... vekili karşı davada iş akdinin-sözleşmesinin davacı-karşı davalı şirket tarafından haksız olarak feshedildiğini, zira müvekkile yöneltilen suçlamaların gerçeği yansıtmadığını ifade ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile izin bedeli, fazla çalışma ücreti ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
    Davalı ... Uzun vekili kurumlar vergisinde söz konusu hatanın nasıl meydana geldiğinin açıklanmadığını, müvekkilinin görevli bulunduğu dönemle ilgili olarak, SPK"dan alınan repo ve ters repoya ilişkin yetki belgesinin bulunmadığını, bu nedenle davacı-karşı davalı şirketin oluşan atıl parayı Tarişbank"ta repo veya mevduata yatırarak faiz geliri elde ettiğini, elde edilen bu faiz gelirinin ticari faaliyete bağlı bulunduğunu, dolayısıyla gelirin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca ticari kazanç sayıldığını, kurumlar vergisinden tenzili gereken bir verginin olmadığını, yine ödenmediği belirtilen BSMV ile ilgili olarak elde edilen repo gelirinin, 6802 sayılı Gider Vergisi Kanunu’nun kapsamı dışında kaldığını beyan etmiştir.
    Fer’i müdahil ... vekili tarafların sorumluluktan kurtulmak amacıyla kusuru müvekkile yüklemeye çalıştıklarını, fer’i müdahile seminer ya da bilgi aktarımı çalışmasına yönelik bir haber verilmediğini, kaldı ki zararın bir kısmının müvekkile ödenecek olan tazminattan kesilmek suretiyle karşılandığını, yapılan bu haksız işlemler nedeni ile müvekkil tarafından davacı-karşı davalı şirkete dava açıldığını, bir anonim şirkette yapılan işlemlerin sorumluluğunun yalnızca bölüm amirine ait olmasının mümkün bulunmadığını, muhasebe müdür yardımcısı Hurinur’un sıradan bir şirketin muhasebe müdür yardımcısı olmadığını, davacı-karşı davalı şirketin kayıtlarının gerek şirket bünyesinde iç ve dış denetimden, gerekse bağımsız mali müşavirlik şirketince yapılan denetimden geçmek suretiyle ibra edildiğini, ihbar olunanın zarardan sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını belirtmiştir.
    Mahkemece davacı şirketin SPK"dan alınmış repo-ters repo yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle nakdini bankaya repo yapılmak üzere yatırdığı ve elde ettiği geliri menkul sermaye iradı olarak şirket kazancına aktardığı, bu iradın 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu’nun 28. maddesi uyarınca banka muamele ve hizmeti karşılığı gelir olmaması nedeniyle BSMV"ye tabi tutulmadığı, ancak İzmir Defterdarlığı’nın ve Maliye Bakanlığı’nın yetkili birimleri tarafından gelirlerin BSMV"ye tabi olduğunun bildirilmesi üzerine gerekli ödemenin yapıldığı, konuya yönelik yapılan yargılama neticesinde ise BSMV ödeme yükümlülüğü olmadığının kesin yargı hükmüyle ortaya konulduğu, kaldı ki İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin konuya ilişkin açık hükmünün bulunduğu dikkate alınarak davacı-karşı davalı şirketin açtığı davanın reddine; davalı-karşı davacının ve davalının sorumluluklarını gerektirir bir zarara yol açmadıkları gerekçesiyle davalı-karşı davacı ...’ün açtığı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Davacı-karşı davalı şirket vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi gereken repo gelirinin banka ve sigorta muameleleri vergisinin konusuna girmediği belirtilerek açılan davada İzmir 3. İş Mahkemesi’nin kararı ile Maliye Bakanlığı"nın bu yöndeki işleminin iptaline karar verildiği, söz konusu kararın temyizi üzerine Danıştay 7. Dairesinin 30.10.2008 gün, 2005/5483 E., 2008/4206 K. sayılı kararı ile Maliye Bakanlığının temyiz başvurusunun reddedildiği ve red kararı üzerine işlemi gerçekleştiren davalı Bakanlık yönünden hükmün kesinleştiği, öte yandan mevcut işlemin Maliye Bakanlığı tarafından gerçekleştirildiği dikkate alındığında, İzmir Defterdarlığı ile Konak Vergi Dairesinin hasımlıktan çıkarılması gerektiği gerekçesiyle Defterdarlık ve Vergi Dairesi Müdürlüğü"nün temyiz istemlerinin kabul edildiği, bozma üzerine İzmir 3. İş Mahkemesince verilen yeni kararda da, ilk kararın davacı ve Maliye Bakanlığı yönünden kesinleştiği belirtilmek suretiyle dava konusu işlem yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm oluşturulduğu, buna göre Danıştay bozma kararı ile oluşan usuli kazanılmış hak karşısında bozma sonrası verilen kararın temyiz incelemesinin sonucunun beklenmesinde hukuki yararın bulunmadığı, usul ekonomisi ilkesi ile yargılamayı makul sürede sonuçlandırmaya yönelik ulusal ve uluslararası düzenlemelerdeki hükümler ve başka bozma gerekçesine yer verilmediği belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmü, davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, zararın tahsiline yönelik asıl davada Banka ve Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) ve Kurumlar Vergisi hakkında İzmir 3. Vergi Mahkemesinde açılan davanın sonucunun beklenmesinin gerekip gerekmediği, burada varılacak sonuca göre karşı davada iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilip feshedilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden eldeki dosya davalısı ... tarafından Maliye Bakanlığı, İzmir Defterdarlığı ve Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü aleyhine, davacı ...’un 24.12.1996 ila 28.4.1998 tarihleri arasında şirket ortağı, yönetim kurulu üyesi, müdür ve genel müdür olarak görev yaptığı Kordon Vergi Dairesi mükellefi olan Tariş Yatırım Menkul Değerler A.Ş.’nin ilgili işlemlerinin B.S.M.V.’ye tabi olduğu açıklanarak şirket tarafından 2001 yılında beyan edilip yatırılan vergilerin zamanında ödenmemesi nedeniyle uğranılan faiz ve zararlar karşılığının ilgili bölümünün davacıdan tazmininin sağlanması amacıyla İş Mahkemesinde açılan rücu davasında, İzmir Defterdarlığı ve Maliye Bakanlığı’nca işlemlerin vergiye tabi olduğunun bildirilmesi ve davacı tarafından bu işlemlerin vergiye tabi olmadığı yolundaki düzeltme isteminin de reddedilmesi nedeniyle oluşan olumsuz idari işleme karşı açılan davada İzmir Defterdarlığı’nca ilgili işlemin önce vergiye tabi olmadığı yönünde görüş bildirildiği, bir süre sonra ise işlemin vergiye tabi olduğunun söylendiği, adı geçen şirketin Sermaye Piyasası Kurulu’ndan alınmış repo ters-repo yapma yetkisi bulunmadığından bu işlemleri yapamadığı, diğer işlemlerden kazandıklarına ait B.S.M.V.’yi ödediği, kendi nakdini bir bankaya repo yapılması için yatırıp faiz geliri elde ettiği ve bunu da menkul sermaye iradı olarak kurum kazancına aktardığı, bu menkul sermaye iradının 6802 sayılı Kanun’un 28. maddesinde yer alan banka muamelesi ve hizmeti karşılığı elde edilen bir gelir olmadığı, dolayısıyla banka sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmadığı belirtilerek Maliye Bakanlığı’nın 05.07.2004 tarih ve 031699 sayılı işleminin ve düzeltme talebini reddeden olumsuz işlemin iptali istemiyle açılan eldeki davada İzmir Vergi Mahkemesi’nin 2005/4 E., 2005/599 K. sayılı kararı ile menkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi gereken repo gelirinin banka ve sigorta muameleleri vergisinin konusuna girmediği, dolayısıyla vergiye tabi tutulmaması gereken bir konuda davacıdan bu vergilere ait faiz farklarının istenilmesine karşın bu vergiyle ilgili sorumluluğun davacıya yansıtılan bölümünün kaldırılmamasına yönelik Maliye Bakanlığı"nın işleminin iptaline karar verildiği, söz konusu bu kararın davacı ... ile davalılar Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, İzmir Deftardarlığı ve Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından temyizi üzerine Danıştay 7. Dairesi’nin 30.10.2008 gün ve 2005/5483 E., 2008/4206 K. sayılı kararı ile davacı tarafından iptali istenilen işlemin menkul kıymet alım-satımı sonucu lehe kalan paranın banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu yolunda Maliye Bakanlığınca tesis edilen 05.07.2004 gün ve 031699 sayılı işleminin değiştirilerek aksi yolda işlem tesis edilmesi amacıyla yapılan başvurunun zımnen reddine dair işlemin Maliye Bakanlığı işlemi olduğu ve İzmir Defterdarlığı ile Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün herhangi bir işleminin dava konusu edilmediği, bu nedenle İzmir Defterdarlığı’nın ve Konak Vergi Dairesi’nin hasımlıktan çıkartılmasının gerektiği, yine davacı şirket tarafından Maliye Bakanlığı hasım gösterilerek açılan davada verilen kararın bozulması istemiyle taraf ehliyeti olmayan Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından düzenlenerek Gelir İdaresi Başkanı adına Gelir İdaresi Grup Başkanınca imzalanan dilekçe ile temyiz talebinde bulunulduğu, ancak Gelir İdaresi Başkanlığı’nın temyiz dilekçesinin kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle İzmir Defterdarlığı’nın ve Konak Vergi Dairesi’nin temyiz taleplerinin kabulü ile mahkeme kararının bu iki idare yönünden bozulmasına, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın temyiz isteminin ise reddine karar verildiği, bozma kararı üzerine mahalline iade edilen dosyanın İzmir Vergi Mahkemesi’nde yeniden esasa kaydedildiği ve aynı mahkemenin 31.07.2009 gün ve 2009/1036 E., 2009/1121 K. sayılı kararı ile davanın tarafı olan Maliye Bakanlığı’nın temyizinin bulunmadığı, bu yönü ile mahkeme kararının kesinleştiği belirtilmek suretiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
    Yukarıdaki belirtilen açıklama ışığı altında somut olay incelendiğinde; dava konusu tazminatın kaynağı İzmir 3. Vergi Mahkemesinin 11.07.2005 gün ve 2005/4 E., 2005/599 K. sayılı dosyası olup, söz konusu bu dosyada verilen iptal kararının davalı Maliye Bakanlığının temyizinin bulunmaması nedeniyle bu davalı bakanlık yönünden kesinleştiği, ancak İzmir Defterdarlığı ile Konak Vergi Dairesi Müdürlüğü yönünden ise bozulduğu, bu haliyle bozulan karar yönünden yapılan yargılamanın lehine bozma kararı verilen idareler yönünden etkili olacağı, kararı kesinleşen davalı Maliye Bakanlığı açısından kesinleşen bir kararın sonucunun beklenmesinin hukuken bir yarar sağlamayacağı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, Yerel Mahkemece, eldeki davanın dayanağı BSMV uygulamasına ilişkin işlemin usul ve yasaya aykırılığının kesinleşmiş kararla tespit edildiği ve Danıştay bozma kararı ile usuli kazanılmış hakkın oluştuğu belirtilerek verilen direnme kararı yerindedir.
    Ne var ki, Özel Dairece, davacı-karşı davalı Denizbank A.Ş. vekilinin hüküm altına alınan alacakların miktarına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
    S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan, davacı-karşı davalı Denizbank A.Ş. vekilinin hüküm altına alınan alacakların miktarına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 29.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi