
Esas No: 2017/2603
Karar No: 2021/1769
Karar Tarihi: 23.03.2021
Danıştay 4. Daire 2017/2603 Esas 2021/1769 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2017/2603
Karar No : 2021/1769
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF(DAVACI) : … Petrol Ürünleri Taşımacılık İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonu kararına dayanılarak tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle re'sen tarh edilen 2009/9,10,11 dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca ayrıntılı ve somut bir inceleme yapılarak düzenlenen vergi inceleme raporlarına dayanılarak cezalı tarhiyat yapılması gerekirken detaylı inceleme yetkisi bulunmayan takdir komisyonlarınca vergi tekniği raporunda davacı şirkete ait bir kısım belgelerin sahte olduğunun belirlendiği gerekçesine dayanılarak bulunan matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; Takdir komisyonlarınca mükelleflerin dönem matrahlarının takdirinde inceleme ve araştırma yapmaları mümkün ise de, bunun için takdire sevk nedenlerinin bulunması gerektiği, takdir sebebinin … tarih ve … sayılı Vergi Tekniği Raporu eki tutanakla ortaya çıkması nedeniyle bu tarihten önce tarh dosyasının belirtilen nedenle takdire sevki mümkün olmadığından 14/11/2014 tarihinde takdir komisyonuna yapılan başvurunun zamanaşımını durdurmasının mümkün bulunmadığı dava konusu ihbarnamelerin de son gün olan 31/12/2014 tarihinden sonra davacıya tebliğ edildiği görüldüğünden Vergi Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun belirtilen gerekçe ile reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirketin, ithal ettiği baz yağlara bazı maddeler karıştırarak kaçak akaryakıt elde ettiği ve sattığının, alışlarının önemli bir kısmını sahte faturalarla tevsik ettiğinin tespit edildiği dolayısıyla takdir komisyonu kararına done olarak sunulan Vergi Tekniği Raporunda tespit edilen matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 8. maddesinde mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun; 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, ehliyet hususu, ilk inceleme konuları arasında sayılmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmış olup; bu hükümlere göre, idari davalarda davayı açan ve davanın yöneltildiği kişilerde dava ehliyetinin varlığı, açılan davaların incelenebilmesi için zorunlu bulunmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu'nda şube kavramının tanımına yer verilmemiştir. Ancak Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 118. maddesinin 1. fıkrasında, “Bir ticari işletmeye bağlı olup ister merkezinin bulunduğu sicil çevresi içerisinde isterse başka bir sicil çevresi içinde olsun, bağımsız sermayesi veya muhasebesi bulunup bulunmadığına bakılmaksızın kendi başına sınai veya ticari faaliyetin yürütüldüğü yerler ve satış mağazaları şubedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Ticaret Kanunu'nun 40. maddesinin 3. ve 4. fıkrasında da şubelerin, Ticaret Sicili’ne tescil ve ilan olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesinde, medenî haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu belirtilmiş, aynı Kanun'un “Şubeler ve tüzel kişilerle ilgili davalarda yetki” başlıklı 14. maddesinin 1. fıkrasında, bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olduğuna hükmedilmiştir. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu'nda, başlıbaşına bir varlığı olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş olan bağımsız mal topluluklarının kendileri ile ilgili özel hükümler uyarınca tüzel kişilik kazanacakları; tüzel kişilerin, cins, yaş, hısımlık gibi yaradılış gereği insana özgü niteliklere bağlı olanlar dışındaki bütün haklara ve borçlara ehil olacakları; kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanacakları hükme bağlanmıştır.
Limited şirketler tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketlerindendir. Yürütülen ticari faaliyetlerin yaygınlaşması sebebiyle işlerin tek bir merkezden yönetiminin zorlaşması halinde kurulan ve şirketi temsil eden şubelerin ise ayrı bir tüzel kişiliği yoktur. Zira yukarıda belirtilen özel kanunlarda tanımlanan şubeler ticari işletmenin bir parçası olarak merkeze bağlıdır, şubenin kar ve zararı merkeze aittir; şube aracılığıyla elde edilen hakların, üstlenilen borçların sahibi de, şube değil işletmenin kendisidir. O halde, taraf ve dava ehliyeti şubenin bağlı bulunduğu gerçek veya tüzel kişiye aittir.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ticaret şirketleri ticaret siciline tescil ve ilan ile tüzel kişilik kazanmakta, ana sözleşmelerinde yazılı işletme konularında haklara ve borçlara sahip olmakta, organları tarafından temsil edilmekte, şirketin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde bu durumun ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmesiyle tüzel kişilikleri de sona ermektedir.
Bu düzenlemelere göre, sermaye şirketinin borçlu kılınabilmesi, tüzel kişiliğini kaybetmemiş olmasına bağlıdır. Tasfiyesi tamamlanarak bu husus ticaret siciline tescil edilmekle tüzel kişiliği sona eren şirketin haklara sahip olması ve borçlu kılınması mümkün bulunmadığından, esasen adına tarhiyat yapılması hiç bir hukuksal sonuç doğurmayacağı gibi kanuni organları aracılığıyla temsil edilebilen şirketin tüzel kişiliğinin sona ermesi, organların bu sıfatının da sona ermesine yol açacağından, yargı yerlerinde temsil edilmesi de olanaksızlaşır.
Öte yandan, Ticaret Kanunu ve Vergi Kanunlarında sorumluluklarını düzenleyen hükümler uyarınca münfesih şirketin ortakları veya kanuni temsilcileri ya da tasfiye memurları adına bu sıfatları nedeniyle tesis edilecek işlemlerin bunların menfaatini etkileyeceği tartışmasızdır.
Dosyanın ve ticaret sicil gazetelerinin birlikte incelenmesinden, davacı şirketin Merkezinin Tavşanlı olup münfesih sayılmasına karşın Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca münfesih olduğu hususuna ilişkin süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından bahisle 02/07/2014 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silindiği, şube iş yeri Eskişehir'in de merkezin terkini sebebiyle 23/03/2017 tarihinde ticaret sicilinden re'sen silindiğinin 30/03/2017 tarihli ve 9295 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği görülmüştür.
Bu durumda; davacı şirketin, dava açıldığı tarihten önce tüzel kişiliği sona ermiş olup dava ve taraf ehliyeti bulunmadığından dava konusu cezalı tarhiyatlara karşı davacı şirket tarafından açılan davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken, dava tarihi itibariyle tasfiyesi kapanarak tüzel kişiliği sona ermiş bulunan şirket adına esastan inceleme yapılarak kabul yönünde verilen Vergi Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 23/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
