17. Hukuk Dairesi 2015/5378 E. , 2015/11094 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/11/2014
NUMARASI : 2014/1499-2014/647
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracın neden olduğu çift taraflı trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralanarak malül kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 151.210,49 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; limitle sınırlı olarak sorumlu olduklarını, hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiğini ve kaza tarihinden itibaren avans faizi istenemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kısmen kabulü ile 120.968,39 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK"nın 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda mahkemece, hatır taşıması nedeniyle hesaplanan tazminattan indirim yapılmıştır. Davacı vekili tarafından ise müvekkilinin kazaya karışan araç sürücüsüyle iş ortağı olduğu, halden meyve ve sebze alıp pazarlarda sattıkları, kazanın Mersin halinden Adana"ya dönerken meydana geldiği bu nedenle hatır taşıması olmadığı iddia edilmiştir. Kolluk tarafından yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasında davacının pazarcılık yaptığı belirtilmiştir. Her ne kadar mahkemece hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmış ise de bu konuda yeterli araştırma yapılmamıştır. Zira davacının kaza yapan araçta neden bulunduğu hususu belirlenmiş değildir. Yine soruşturma dosyasının tamamı celbedilmediği için bu konudaki taraf beyanlarına da ulaşılamamıştır.
Bu durumda mahkemece, soruşturma dosyası celbedilerek, davacı tarafın iddiasına ilişkin belgelerin bulundukları yerlerden istenilmesi ve hatır taşıması bulunup bulunulmadığı hususu tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebinin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü veya Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi"nden alınan sağlık raporu hükme esas alınmış ve bu rapor uyarınca davacının %47 çalışma gücü kaybı olduğu kabul edilerek belirlenen maddi tazminata hükmedilmiştir. Hükme esas alınan sağlık kurulu raporunda davacının sağ kalça hareket kısıtlılığının yanı sıra “tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen uyum bozukluğu” nedeniyle %25 oranında maluliyete uğradığı belirtilmiştir. Söz konusu raporda Psikiyatri Anabilim Dalında 06.01.2014 tarihinde yapılan muayene ve tetkikler sonucunda davacıda “tedavi ile işlevselliği kısmen düzelen uyum bozukluğu” bulunduğunun
belirtilmesi nedeniyle davacının maluliyete uğradığı kabul edilmiştir. Ne var ki raporda davacının Psikiyatri Anabilim Dalında 24.02.2014 tarihinde sağlık kurulunda değerlendirildiği belirtilmesine rağmen buna ilişkin evraklar dosyada bulunmamaktadır. Yine söz konusu rahatsızlığının kaza sebebiyle olup olmadığı ve iyileşme imkanının bulunup bulunmadığı belirtilmemiştir. Bu nedenle hükme esas alınan maluliyet raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.
Bu durumca Mahkemece, kazayla ilgili tüm tedavi evrakları celbedilerek yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında Adli Tıp Kurumu"nun ilgili ihtisas dairesinden denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak maluliyet oranının belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 22/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.