8. Hukuk Dairesi 2014/25853 E. , 2017/202 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı alacaklı vekili, ........2013 tarihinde borçlu şirketin eski faaliyet adresinde haciz yapıldığını, borçlu şirket ile .... kişi şirketin aynı iş kolunda aynı adreste faaliyet gösterdiğini, taraflar arasında muvazaalı olarak gizli işyeri devri yapıldığını, bu nedenle .... kişinin istihkak iddiası üzerine İİK.nun 99. maddesine göre taraflarına ispat külfetinin yüklenmesinin usulsüz olduğunu iddia ederek davanın kabulü ile .... kişinin istihkak iddiasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı .... kişi vekili, borçlu şirket ile müvekkili şirketin adreslerinin aynı olmadığını, icra dosyasında borçlunun adresiyle ilgili talimat alınmasına rağmen müvekkili şirketin adresinde haciz yapıldığını, borçlu şirketin mahkeme kararı ile haciz yapılan adresten tahliye edildiğinin sabit olduğunu, haczedilen menkullerin müvekkiline ait olduğunu gösterir faturaların da sunulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; davalı .... kişi tarafından ibraz edilen faturalar bulunduğu, ... .... İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2012/701 esas 2012/1300 karar sayılı kararı ile davalı borçlunun taşınmazdan tahliye edildiğinin belirlendiği, ödeme emrinin de borçlunun değişen ve ticaret sicil gazetesinde de ilan edilen, “... Mah. ... Cad. .... Sok. No: ... ...” adresinde tebliğ edildiği, dava konusu haczin ise bu adreste yapılmadığı, davacı alacaklı tarafından ileri sürülen muvazaa iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi isteğine ilişkin olup, bu tür davalarda yargılama usulü olarak basit yargılama usulü uygulanmaktadır.
...-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşması öngörülmüştür. Bunlar sırası ile; dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise ön inceleme aşamasıdır. HMK’nun “ön incelemenin kapsamı” başlıklı 137. maddesinde “Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra ön inceleme yapılacağı, 138. maddesi dikkate alınarak öncelikle dava şartları ve ilk itirazlar hakkında dosya üzerinden karar verileceği, gerektiği takdirde bu konuda karar verilmeden önce, tarafların ön inceleme duruşmasında dinlenebileceği, ön inceleme duruşmasında tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde uyuşmazlık konularını tam olarak belirleyebileceği, hazırlık işlemleri ile tarafların delillerini sunmaları ve delillerin toplanması için gereken işlemleri yapacağı, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği davalarda onları sulhe veya arabuluculuğa teşvik edeceği ve bu hususların tutanağa geçirileceği belirtilmiştir. Ön inceleme duruşmasında dava şartları ve ilk itirazlar ile sınırlı olmak üzere tanık dinleme, belge inceleme, bilirkişi görüşü alma, keşif yapma ve yemin teklif etme gibi işlemler yapılabilir, ancak tahkikata yönelik işlemler yapılamaz. Ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemez ve tahkikat için duruşma günü verilemez (md. 137/..., md 320/...).
Basit yargılama usulünde ise yazılı yargılama usulünden farklı olarak ön inceleme ve tahkikat işlemleri basitleştirilmiştir. HMK"nun 320/.... maddesinde "Mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği" belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve "mümkün olan hallerde" olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. Eğer, dosya üzerinden karar verilmesi mümkünse (örneğin, geçici hukuki korumalarda), taraflar duruşmaya çağrılmadan sadece dilekçe ve delilleri dikkate alınarak karar verilebilir(m. 320/...). Dosya üzerinden karar verilemiyorsa, bu durumda mahkeme ön inceleme yapar. Burada da, mahkeme dava şartları ve ilk itirazların varlığını inceleyerek, hak düşürücü süreler ve zamanaşımı süreleri hakkında tarafları dinler. Bundan sonra hakim, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit ederek, tarafları sulhe ve arabuluculuğa teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları; sulh olmamışlarsa anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır ve tutanak hazır bulunanlarca imzalanır. Tahkikat bu tutanağa göre yürütülür (m. 320/...). Tahkikat tamamlandıktan sonra, yazılı yargılama usulünde olduğu gibi ayrıca sözlü yargılama için ayrı bir kesit öngörülmemiştir; bunun için ayrıca süre verilmez. Hakim tahkikatın tamamlandığı duruşmada, tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini belirterek hükmünü tefhim eder (m. 321/...). Bununla birlikte HMK"nun 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Şu halde, dava şartları ve ilk itirazlar, sulhe ve arabuluculuğa teşvik gibi konular ön inceleme safhasında mutlaka tutanağa geçirilip ön inceleme aşamasının icrası ve dairemizin uygulamasına göre duruşma açılması zorunludur.
Yukarıda açıklanan düzenlemeler ve içtihatlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; ön inceleme duruşmasında, ön incelemeye ilişkin uyuşmazlık tespiti yapılmadan, sulh tamamlanmadan ve taraflar arabuluculuğa teşvik edilmeden, deliller toplanmadan karar verilmiştir. Hal böyle olunca; mahkemece, ön inceleme aşaması tamamlandıktan tahkikat aşamasına geçilip tarafların iddia ve savunmada bulunmalarına imkan sağlandıktan sonra tarafların tüm delilleri toplanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, ön incelemede hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
...-Bozma nedenine göre davacı alacaklının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, (...) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına taraflarca İİK"nun 366/.... maddesi gereğince ... Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı ... gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine
....01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.