Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2455
Karar No: 2021/1956
Karar Tarihi: 18.11.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2455 Esas 2021/1956 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2455 Esas
KARAR NO: 2021/1956 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/03/2019
NUMARASI: 2013/88 E. - 2019/68 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflarınca 27/03/2013 tarihinde yapılan başvuru neticesinde Mahkemenin 2013/ 22 D. İş sayılı dosyası ile davalı şirket fiillerinin müvekkili olan şirkete ait marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespit edildiği, üretilip, satılıp, piyasaya sunulan ... ibareli bütün ürün, kutu ve ambalajların üretildikleri, satıldıkları, piyasaya sunuldukları ticari amaçla bulundukları yerlerden toplatılmasına el konulmasına ve yediemine verilmesine ve dava açıldığı esnada yayında olan ve satış ve tanıtımları müvekkili şirketin marka hakkına tecavüz teşkil eden 21 adet internet adresinin erişiminin engellenmesine 04/04/2013 tarihinde karar verildiğini, kararın gereği olarak teminat mektubunun ibraz edildiği, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nden kararın icrasının talep edildiğini, müvekkili şirket ...’ nin davaya konu ... numarası ile patent tescili ... içerikli ... markalı ürünün mucidi ve üreticisi olduğu ve web sitelerinin www...com olduğunu, web sitesi incelendiğinde ... markasının Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nde tescilli olduğunu, bu markanın Avusturya, Belçika, Brezilya, Almanya, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsviçre, Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’de satışının yapıldığını, www...com.tr adresinden web sitesinin 08/04/2011 tarihinden beri kullanıldığının tespit edilebileceğini, patent sahibi müvekkili şirketin söz konusu ürünü Türkiye pazarına sokmaya karar vermelerini takiben ... ortaklığında Türkiye’ de müvekkili şirketin kurulmuş ve müvekkili şirket üzerinden TPE nezdinde 16/06/2011 başvuru tarih, 30/10/2012 tescil tarih ve ... numarası ile ... markasının; 06/09/2011 başvuru, 03/01/2013 tescil tarih ve ... numarası ile ... markasının tescil edildiğini, ... ve ... markalı ürünün tek ithalatçısı ve distribütörü olduğu, bu markalı ürünün kilo alımını engelleyen ve verilen kiloların muhafazasını sağlayan ... gıda takviyesi tableti olduğu ve Dünya’nın birçok yerinde kullanılan ve tanınan bir marka olduğunu, bu markaların yüksek ayırt edicilik vasfını kazanmış markalar olarak mevzuat uyarınca koruma altında olduğu ve iltibasa neden olacak kadar benzerlerinin izinsiz üretimi ve kullanımının markalarla ilgili mevzuata aykırılık teşkil ettiğini, davalı ...’nın davacı müvekkilinden orijinal ürün satın almış ve satışını gerçekleştirirken bir anda müvekkiline haber vermeden markaya tecavüz eden davranışlarda bulunmaya başladığını, müvekkili şirket ile davalılar arasında herhangi bir lisans, acentelik, bayilik distribütörlük sözleşmesinin de imzalanmadığını, davalıların kötü niyetle hareket ederek herhangi bir hak devir sözleşmesine veya yasal bir gerekçeye dayanmadan müvekkilinin markasını, logosunu, ambalajını, ve satış yapılan web sitelerini taklit ederek kullandığı ve çok yüksek miktarlarda yüksek kazanç elde ettiğini, davalı tarafın patentli ve marka tescilli ... etken maddesini içeren ... markalı ürünü iltibasa neden olacak şekilde birebir benzerini üretmekte ve ürünlerinin üzerine ... ibaresini kullanmakta olduğunu, ... ibaresinin de patentli etken madde ... yerine üretildiği ve etken madde olduğunun iddia edildiği, ancak patentli olmadığını, ürünün ... Ltd. Şti tarafından üretildiği internet sitesi üzerinden satış yapıldığını, bu satışların ... ile aynı adreste yer alan ... tarafından yapıldığı, ayrıca teslim edilen kargo poşetinden ...’ a ait indirim kuponunun çıktığını, davalı tarafın müşterilere ... markasının değiştiği ve artık satışının yapılmayacağını, aldatıcı reklamlar yaparak müvekkili şirketin firmasının yerini alarak kasten haksız rekabete sebep olduğunu, buna ilişkin delillerin İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2013/ 22 D. İş sayılı dosyasında mevcut olduğunu, davalı tarafın kendi ürünlerini tanıttıktan ve satış işlemi aşamasına geçtiğinde müşterilerine ... ve ... markalı müvekkili ürünlerini gönderdikleri, bu durumun nedenini soran müşterilere markanın isminin değiştiğini söylediğini, ancak bu iddiaların gerçek dışı olduğunu, marka ve üründe herhangi isim, logo ve tasarım değişikliği olmadığı, müvekkili şirket ürünlerinin artık satılmayacağı yönünde yalan haberlerle tüketicinin kendi ürünlerini satın almaya yönlendirildiğini, davalının birçok internet sitesinde tüketicileri davacı şirketin ürünün yerine kendi ürününü satın almaya yönlendirdiğini, buna ilişkin internet sitelerinden alınan örneklerin dosyaya konduğunu, davalının kendi markaları olduğunu iddia ettikleri ... ve ... ibarelerinin ve o ibarelere ilişkin tanıtım, üretim ve satışı yapılan ürünlerin ambalajlarının davacı şirket ürünlerinin markası ve ürün ambalaj/ kutusunun taklidi olduğunu, davalıların işyeri ve depolarında, yapılan araştırmada yetkisiz olarak taklit ürünlerin üretildiğini, bulundurulduğu ve bunların satışının yapıldığı yönünde bilgiler öğrenildiğini, davacı şirketin bundan dolayı büyük zarara uğradığını, web sitelerinin incelenmesi sonucunda davacı şirkete ait markalı ürünün aynen taklit edilerek satışa sunulduğunu, ihtiyati tedbir kararının uygulanması sürecinde davacı şirket çalışanı tarafından www...com ve www...com adresli internet sitelerinden sipariş verildiği, teslim edilen ürünün davacı şirkete ait ... markalı ürün olduğunu, bu ürünün teslimine ilişkin ilgililere gönderilen kısa mesaj, e-posta çıktısı, kargo poşeti, gelen ürün, fatura ve ... Kargo tarafından tutulan durum tespit raporunun talimat dosyasında yer aldığını, davalıların işbu dava tarihine kadar bile kasten ve kötü niyetli hareketlere devam ettiğini, 08/04/2013 tarihinde Bakırköy ... İcra Müdürlüğü’ nün ... Talimat numaralı dosyası ile ilgili/tedbir kararına ilişkin olarak ... Ltd. Şti.’ne gidilmiş olduğu ve bir adet ... ibareli numuneye el konulduğunu, aynı gün ... Ltd. Şti.ne gidilmiş olduğu ve 1633 adet ... ibareli ürüne el konulduğu ve buna benzer aynı ürünün satıldığı ilgili şirketlere gidildiği, dosya kapsamında bulundurdukları ürünlere el konulduğunu, erişimi engellenen 21 adet internet sitesinin yerine farklı internet sitelerinin açılarak davacı şirketin markası ...’ ın izinsiz olarak kullanılmaya devam edildiği, ... yerine ... ve ... ibarelerinin yerleştirilmeye çalışıldığını, ... ibareli ürünün aynen ... gibi Avrupa'dan ithal gibi gösterilmeye çalışıldığını, ... ve ... tescilli markalı ürünlerin klinik araştırma sonuçlarının kendi sonuçlarıymış gibi gösterilmeye çalışılmakla aldatıcı reklam ile haksız rekabete neden olduğunu, tescilli marka olmamasına rağmen kamuya tescilliymiş gibi beyanda bulunduklarını, taklit ürünlerin ambalajlarının incelenmesi sonucu ilgili ürünlerin...g. Ürünler adlı ...’ya ait işyerinde davalı şirket ... tarafından fason olarak üretildiğini, ilgili talimat dosyası çerçevesinde üretim yerine gidilmiş olduğu ve 16.500 adet ... ürünlerine el konulduğunu, bu ürünlerin inceleme sonucu ambalaj üzerinde değişiklikler tespit edildiğini, davalının bu yolla kanunu dolanarak kasten ve kötü niyetle tedbir kararına muhalefet ettiğinin tespit edildiğini; davalıların kanunu dolanmak adına ayrıca sattıkları ürünlerin faturalarına “limon aramalı gıda takviyesi” ibaresini kullandıklarını; davalıların bu kullanımlarının 556 sayılı Markaların Korunması Hakkındaki KHK nin 61. maddesinde yer alan “tescilli bir markayla iltibaslar meydana getirmek suretiyle bir başkasının müşteri kitlesinden haksız olarak yararlanma” teşkil ettiğini; ayrıca TTK 55-a/1 -2-4-5 maddesinde yer alan haksız rekabet hükümlerine; reklam mevzuatı hükümlerinden 4077 sayılı TKHK’nin 16. maddesine; Ticari Reklam ve İlanlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik’in “Temel 5. maddesinin a, b. g fıkralarına, 7. ve 15. maddelerine; davacı markasının ayrıca alan adı ve Google Adwords sisteminde anahtar kelime olarak kullanılmasının haksız rekabet ve KHK 61 gereğince marka tecavüzü teşkil ettiğini, davalıların aylık 1.000.000,00-TL nin üzerinde haksız kazanç elde ettiğini belirterek, davalıların davacıya "..." ve "..." markalarının davalılar tarafından "..." ve "..." markalarını iltibasa yol açacak şekilde kullanmalarının, ürün ambalajlarının ve tasarımlarının taklit edilerek kullanılmasının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, bu fiillerin durdurulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, bu ibarelerin davalılar tarafından ürün amblajları üzerinde, internet ortamında, radyo ve televizyonda ve kullanıldıkları tüm mecralarda kullanılmasının önlenmesine, reklam ve tanıtımlarında, iş evrakında, tabelalarda, bilboardlarda ve her türlü mecrada kullanılmasının önlenmesine, bu markaları taşıyan ürün, ambalaj, iş evrakı ve tabela gibi tüm araçlara el konulmasına, karar kesinleştiğinde imha edilmelerine, davalıların "..." ve "..." markalarını kullandıkları internet sitesi alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasına ve iptaline ve erişimin engellenmesine, kararın Türkiye çapında yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede ilanına, 50.000,00 TL maddi tazminat, 50.000,00 TL itibar tazminatı ve 100.000,00 TL manevi tazminat 05/04/2013 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı ... Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin marka tescil süreci devam ederken, müvekkili şirket tarafından meydana getirilen hiç bir kullanımın hukuka aykırı olarak değerlendirilemeyeceğini, bu halde tescil başvurusu sahibinin markayı kullanmasının önüne geçilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvuru sürecinin bekletici mesele yapılması gerektiğini, ... ve ... markalarının hiçbir benzerlik taşımadığını, her iki kelimede kullanılan “...” ibaresinin “...” kelimesinin kısaltması olduğu ve sektörde çeşitli markalar tarafından sıklıkla kullanıldığı, 05. sınıfta tescil edilen birçok markanın “...” ibaresini içerdiği ve davalının tescil başvuru sonucunda tescile hak kazanacağının aşikar olduğu; “..." kelimesinin anlamının “...” ve “...” kelimesinin anlamının “...” olması nedeniyle aralarında benzerlikten söz edilemeyeceğini, dosyada birtakım internet siteleri ve marka benzerliğine ilişkin alınan rapor doğrultusunda verilen tedbir kararı ile kapatılmalarına karar verilen sitelerin davalı tarafa ait olmaması nedeniyle bu kararın hukuka aykırı olduğunu; bu raporlarda ürünlerin ...’tan temin edildiğinin yazılmış olması ya da ... adının geçiyor olmasının sitelerin davalı şirkete ait olduğu sonucunu doğurmadığı, bu iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, internetten yapılan yayınlardan sadece yayın sahiplerinin sorumlu tutulabileceğini, davalı ... ile ... arasında hiçbir hukuki ya da organik bağlarının bulunmadığını, davanın tarafı olarak kabul edilmemesi gereken ... şirketinin kayıtlarının müvekkili olan şirket aleyhine delil olarak kullanılmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafın tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, davacı tarafın maddi zararlarını somut delillerle ispat yükümlülüğü altında olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... Ltd. Şirketi'ne (eski unvanı ... Tic. Ltd. Şti.) tebligat yapıldığı halde duruşmaya katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 12.03.2019 tarihli 2013/88 E. - 2019/68 K. sayılı kararıyla; " davacı adına tescilli "..." markası ile işitsel olarak benzer olan "..." ibaresinin davalılar tarafından ürünleri üzerinde ve internet alan adında ve içeriğinde marka olarak kullanıldığı, yine davacı adına tescilli "..." markasının ise ürünler üzerinde ve internet ortamında aynen kullanıldığı, tarafların ürünlerinin zayıflamaya yardımcı ürünler olup, aynı tüketici kitlesine hitap ettikleri, davalının ürün ambalajlarının da davacının ambalajlarına benzetilerek aynı renk, logo yerleşimi, yazı stilinin kullanıldığı, davalıların bu eylemlerinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu, ayrıca davalıların internet sitesinde davacıya ait ürünlerin satışını yaparken müşterilerine kendi ürünlerini göndermek suretiyle müşterileri yanılttıkları, davacının ürünleri ve kendi ürünleri hakkında yanıltıcı beyanlarda bulundukları, bu eylemlerinin de ayrıca haksız rekabet teşkil ettiği, davacının tüm bu nedenlerle maddi ve manevi tazminat talep edebileceği...Her ne kadar muhasip bilirkişi tarafından davalının dava tarihine kadar ... markalı ürünlerle ilgili elde ettiği gelir 198.255,11 TL olarak hesaplanmışsa da, davacı tarafça yalnızca 50.000,00 TL maddi tazminat talep edildiğinden taleple bağlı kalınarak 50.000,00 TL maddi tazminat ile davalıların eylemlerinin yoğunluğu, süresi, tecavüzün sayısı, davalı şirketin ticari iş hacmi dikkate alınarak tecavüz sonucu ticari itibarı zedelenen davacı şirket yararına 50.000,00 TL manevi tazminat takdirine, maddi ve manevi tazminata ihtiyati tedbir kararının uygulama tarihi olan 05/04/2013 tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine, davalıların kötü üretim yaptıklarına dair delil sunulmadığından ve bu iddia kanıtlanamadığından itibar tazminatı taleplerinin de reddi gerektiği" gerekçesiyle; "Davanın KISMEN KABULÜNE, -Davalıların, davacıya ait ... numaralı ... ve ... numaralı ... markaları ile iltibas yaratacak şekilde marka ve ürün ambalajlarının benzerlerine ürünleri üzerinde internet alan adlarında ve site içeriğinde, tanıtım vasıtalarında, Google'da kullanmak sureti ile davacının marka haklarına tecavüz ettiklerinin ve haksız rekabette bulunduklarının TESPİTİNE, -Markaya tecavüz ve haksız rekabet eylemlerinin durdurulmasına, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, -Davacının marka haklarına tecavüz teşkil eden ... ve ... ibarelerinin ürün ambalajları üzerinden internet ortamından, radyo ve televizyonda ve kullandıkları tüm mecralarda, reklam ve tanıtımlarda, iş evrakında , tabelalarda ve her türlü mecralarda kullanılmasının ÖNLENMESİNE, -Bu markaları taşıyan ürün, ambalaj, iş evrakı ve tabela gibi tüm araçlara el konulmasına, karar kesinleştiğinde el konulan ürün ve ambalaj, iş evrakı ve tabela gibi tüm araçların imhasına, -www...com alan adının davalılara ait olmadığı anlaşıldığından, bu alan adının iptali talebinin REDDİNE, -Davalılara ait olduğu iddia edilen diğer internet sitesi alan adlarının kullanılmasının yasaklanmasına ve iptaline ilişkin taleplerinin alan adlarının yargılama sırasında kullanımlarına son verilmesi ve dava tarihinden sonra oluşturuldukları anlaşılmakla, karar verilmesine yer olmadığına, -Karar kesinleştiğinde, hüküm özetinin masrafı davalılardan alınmak suretiyle, Türkiye çapında yayınlanan tirajı yüksek bir gazetede ilanına, -50.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın 05.04.2013 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine -Davacının fazlaya ilişkin 50.000,00 TL manevi tazminat talebi ile 50.000,00 TL itibar tazminatı taleplerinin REDDİNE" karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin 100.000-TL manevi tazminat talebinin 50.000-TL'si kabul edilip fazla kısmın reddine, yine itibar kaybı tazminat talebinin kötü üretim yapıldığı ispat edilemediği gerekçesi ile reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinin ... ve ... markalı ürünün tek ithalatçısı ve distribütörü olduğunu, davalıların kötüniyetli hareket ederek müvekkiline ait markayı, logoyu, ambalajı ve gerçek ürünün satışının yapıldığı web sitelerini taklit ederek sahte ürünlerin tanıtımını ve satışını yaptığını, İstanbul Anadolu 1. FSHHM'nin 2013/22 D.İş sayılı dosyasında verilen tedbir kararı ile internet sitelerinin kapatıldığını, birçok noktaya baskın yapılarak sahte ürünlerin ele geçirildiğini, davalı şirket tarafından fason üretim yapıldığının tespit edilerek 16.500 adet sahte ... markalı ambalaj ve ürüne el konulduğunu, davalı ...'ın kendisini tasfiyeye soktuğunu, durumun fark edilmesi üzerine ihya davası açıldığını, müvekkillerinin davalıların yasaya aykırı ve haksız rekabet içeren eylemleri nedeniyle müvekkilinin ürünün satışını bırakmak zorunda kaldığını, davalıların aldatıcı reklamları ile ürünün sahip olduğu imajı ve bilinirliği zedelediğini, müvekkilinin itibar tazminatı talebinin sadece kötü üretim yapıldığının tespit edilemediği gerekçesiyle reddedilmesinin hatalı olup, sınırlandırıcı ve kanun koyucunun maddeyi ihdas amacına aykırı olduğunu, ithal edildiği için ilgili bakanlığın kontrolünden geçerek mevzuata uygunluğu denetlenen bir ürünün, on binlerce sahtesinin merdiven altı mekanlarda ele geçirilmesi ve davalılarca müvekkilin ürünüymüş gibi satılmasının kötü üretim yapıldığının ispatı olarak kabulü gerektiğini, bu hususlar değerlendirildiğinde talep ettikleri manevi tazminatın yarısına hükmedilmesinin de hakkaniyetli olmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak, itibar tazminatı ve manevi tazminat taleplerinin de kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ... Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesinde; müvekkilinin 23/02/2013 tarihinde ... no ile ... markası için tescil başvurusunda bulunduğunu, tescil süreci devam ederken kullanımlarının hukuka aykırı olarak değerlendirilemeyeceğini, marka tescil sürecinin bekletici mesele yapılmamasının takdire bırakıldığını, tab ibaresinin sektörde 05. Sınıfta sıklıkla kullanıldığını, lipi kelimesinin yağ, linea kelimesinin çizgi anlamına geldiğini, ... markasının tescil süreci sonunda müvekkilinin hak kazandığını, kapatılmasına karar verilen sitelerin davalı tarafa ait olmaması sebebiyle kararın hukuka aykırı olduğunu, ürünlerde "..." adının geçmesi yada ...'tan temin edildiğinin yazmasının sitelerin davalıya ait olduğunu göstermediğini, internetten yapılan yayınlardan sadece yayın sitelerinin sorumlu olduğunu, davalılar arasında organik bağ bulunmadığını, ... şirket kayıtlarının müvekkili aleyhine delil olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, internet sitelerinin müvekkiline ait olmadığından sorumluluk yüklenemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının satışı olmayan bir ürün için zarar doğma ihtimalinin bulunmadığını, davacının maddi zararlarını ispatlayamadığını beyanla haksız ve hukuka aykırı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... Ltd. Şirketi vekili 16/12/2020 tarihli istinaf dilekçesinde; davacı şirketin söz konusu karara dayanarak İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü ... E sayılı dosyasında icra takibi başlattığını ve toplam 182.982,61 TL olan borcun ödenmesi için takibi kesinleştirdiğini, kesinleşme üzerine alacağını tahsil edemeyen alacaklının İstanbul Anadolu 21. İcra Ceza Mahkemesi'nin 2020/61 Esas sayılı dosyasında müvekkil ... ve diğer şirket yetkilisi olan ... aleyhine alacaklıyı zarara uğratma suçundan cezalandırılması talepli dava açtığını, bu davanın tebliği üzerine mevcut davalardan haberdar olduklarını ve bu dosyaya vekalet sunduklarını, dosyadan geç haberdar olmaları sebebiyle istinaf dilekçesini ibraz ettiklerini. -Davacı şirketin süresinde istinaf yoluna başvurmadığını, davacı vekiline gerekçeli kararın 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, istinaf yoluna başvuru süresinin son günü 08/09/2019 tarihi olmasına rağmen 09/09/2019 tarihinde istinafa başvurduğunu, başvurunun süreden reddi gerektiğini. -Ceza davasında tanık olarak dinlenen müvekkilinin hukuk davasında davalı olarak gösterilmesinin hukuken mümkün olmadığını. -Müvekkilinin vekili olarak görev alan Av. ...'ın istifa dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini. -Mahkemenin gerekçeli kararının kendilerine tebliğ edilmediğini. -Müvekkili ...'in ... Limited Şirketi'ni 18.03.2013 tarihinde alınan kararı 19.03.2013 tarihinde noter tasdiki yapılmak sureti ile ... ve ...'dan satın aldığını, 26.03.2013 tarihinde ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini,11.03.2014 tarihinde de şirketin ünvanını ... olarak değiştirdiğini, ancak şirketin içinin ..., kardesi ..., ... ve diğer kişiler tarafından boşaltıldığını, müvekkilinin sadece resmiyette yönetici olarak gözükeceği, kazancın aralarında paylaşılacağı konusunda anlaşmalarına rağmen müvekkilinin büyük zarara uğratıldığını, ilgililerin 2016 yılında savcılığa şikayet edildiğini, İstanbul Anadolu 16. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/334 Esas sayılı dosyasınca yargılamaya başlandığını, müvekkilinin dava ve şirketin işlemleri ile ilgisinin bulunmadığını, ... isimli şirketin aktif olarak çalışmaması nedeniyle tebligatlardan haberdar olmadığını, vekilinin istifa dilekçesi ve gerekçeli kararın tebliğ edilmediğini, e-devlet üzerinden haberdar olduğunu. -Müvekkilinin ... isimli ürünle ilgisinin bulunmadığını, ürünün gerek dağıtımında gerekse tescilinde hiçber zaman yer almadığını. -Yargılamada sadece ... yönünden inceleme yapıldığını, müvekkili yönünden hiçbir inceleme yapılmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesine cevabında; davalı şirketin dosya istinaf mahkemesine gönderildikten 1 sene 3 ay sonra istinaf başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin süresinde istinaf başvurusunda bulunmadığını, davalı şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresinin halen "... Mah. ... Cad. ... No:... K.6/45 Kartal İstanbul" olarak kayıtlı olduğunu, Tebligat kanunu 35/4 maddesine uygun olarak tebligat yapıldığını, 03/05/2018 tarihli ara karar gereğince, davalı şirketin unvan ve adres değişikliğinin UYAP'a kaydedildiğini, kendilerinin ise süresinde istinaf başvurusunda bulunduklarını, 08/09/2019 tarihinin Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle 09/09/2019 tarihinde istinaf başvurusunda bulunduklarını, ihtiyati tedbir kararı uygulanırken davalı ... yetkilisinin bizzat hazır olduğunu, vekilinin istifa dilekçesi ve duruşma gününün de kendisine tebliğ edildiğini beyanla başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Dosya içerisinde bulunan ticaret sicil kayıtlarından; davalı ... Limited Şirketi'nin ticaret sicil kaydının terkin edildiği, davacı tarafça yeniden ihyası için dava açıldığı ve İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/576 Esas, 2016/325 Karar sayılı ilamı ile ihyasına karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Dosya içerisinde bulunan davacıya ait marka tescil kayıtlarından ; ... numaralı "..." markasının 29. Sınıfta 03/01/2013 tarihinde, ... numaralı "..." markasının 03,05,29. Sınıflarda 30/10/2012 tarihinde davacı adına tescil edildiği, halen koruma sürelerinin devam ettiği tespit edilmiştir. Davalı ... Ltd. Şirketi'nin ... numaralı "..." markasının 03 ve 05. sınıflarda tescili için yaptığı marka başvurusunun YİDK kararı ile reddedildiği ve müddet olduğu tespit edilmiştir. -Mahkemenin 2013/22 D.İş sayılı dosyası incelendiğinde, davacının talebi üzerine davalılara ait olduğu iddia edilen internet sitelerine erişimin engellenmesi için 04/04/2013 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, kararın infazı için 05/04/2013 tarihinde davacı tarafından talepte bulunulduğu görülmüştür.İlk derece mahkemesince bilişim uzmanı bilirkişiden alınan 05/06/2013 tarihli raporda; www...net, ...com.tr alan adlarının erişime kapalı oldukları, www...net alan adına ulaşılamadığı, ...tr ve www...pro alan adlarının ...'a, ...gen.tr alan adının ...'e, www...com alan adının ...'ya ait olduğu, diğer internet sitelerinin kullanıma açık olup, alan adı sahipliği bilgilerinin gizlendiği belirtilmiştir. İlk derece mahkemesince alınan 09.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafa ait "..." markası ile davalının kullandığı "..." markasının görsel ve kavramsal açıdan benzerlik taşımasa da, işitsel olarak benzer oldukları, sınıfsal bezerlik de dikkate alındığında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, ayrıca davacıya ait ürün ambalajları ile davalıya ait ürün ambalajlarının renk, logo yerleştirme şekilleri, yazı stilleri dikkate alındığında ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, yine davacıya ait "..." markasının da davalı tarafça internet sitesinde aynen kullanıldığı, davacı ile meşru bir bağlantısı olmayan davalıların davacıya ait markaları internet alan adında ve internet sitesi içeriklerinde kullandıkları, tarafların ürünlerinin zayıflamaya yardımcı ürünler oldukları, aynı kitleye hitap ettikleri, bu nedenlerle davalının kullanımlarının davacının marka haklarına tecavüz teşkil ettiği, davalı yanın aynı alanda faaliyet gösteren tescilli bir marka mevcut iken daha sonra karışıklığa yol açacak nitelikte bir marka başvurusu yapmakta kötü niyetli olduğu ve özellikle TTK'nun 18/2. maddesi çerçevesinde basiretli bir tacir gibi hareket etme yükümlülüğüne aykırı davrandığı, internet ortamında satışa sunulan davalılara ait ürünlerin ambalajlarının davacının ürünleri ile küçük farklılıklar dışında benzer oldukları, bu durumun da haksız rekabet teşkil ettiği, davalı yanın "..." ibaresine ilişkin kullanımının davacının ... markasına tecavüz teşkil ettiğini, davalı yanın ... ibaresine ilişkin kullanımının davacı yanın ... markasına tecavüz teşkil ettiğini, markanın internet ortamında ticari etki yaratacak şekilde ve internet alan adında kullanılması hususunun davacı yana ait markaları 556 sayılı KHK'nin 9/2-e hükmüne de aykırı şekilde kullanıldığını ve bu hususun marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalı yanın kullanım şekillerinde; ürün ya da ambalaj benzerliği hususunun, internet alan adında tescilli markanın kullanılması hususunun, dürüstlük kuralının ihlal edilmesi, başkasına ait ürünü kendisinin ürünüymüş gibi satışa sunulması hususunun, kendi ürünü hakkında aldatıcı beyanlarda bulunma, davacı markasının alan adı ve Google Adwords sisteminde anahtar kelime olarak kullanılması, tescilli marka ile benzerliğini, müşteri çevresini kullanarak ticari faaliyetlerde bulunması hususunun TTK'nun 54. ve devamı hükümleri çerçevesinde haksız rekabet teşkil ettiğini, somut olayda maddi tazminat şartlarının oluştuğu, maddi tazminat değerlendirilmesi yapılırken tecavüz teşkil eden husus ile haksız rekabete sebebiyet veren hususların birbirinden farklı olduğu konusunun dikkate alınması gerektiğini, somut olayda manevi tazminat şartlarının oluştuğu, itibar tazminatına ilişkin olarak davalı yanın aldatıcı beyanlarda bulunduğu hususları dikkate alınmak suretiyle takdirin Mahkemeye ait olduğu; muhasip bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde; davalı tarafın...markalı ürünlere ait gelir ve gider arasında 198.255,11 TL olumlu bir fark olduğunun tespit edildiği beyan edilmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... ve ... ibareli markalarının tescilli olduğunu, davalılar tarafından üretilerek satışa sunulan ... ve ... ibareli zayıflama ürünlerinin ve ürünler üzerinde kullanılan ... ibaresinin müvekkilinin markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, meni, refi, internet sitelerinin kapatılmasını, 50.000 TL maddi tazminat, 50.000 TL itibar tazminatı ve 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan reeskont faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkemece manevi tazminat talebinin 50.000 TL'lık kısmı ile itibar tazminatı talebinin reddine, diğer taleplerin kabulüne karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuş, davalılardan ... Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmamıştır. Davalı ... şirketinin ticaret sicil kaydından, ... Ltd. Şti. Unvanının ... olarak değiştirilerek 10/03/2014 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiği, ticaret sicilde şirketin adresinin "... Mah. ... Cad. ... n.... K.... Kartal İstanbul" olarak kayıtlı olduğu, gerekçeli kararın sicilde kayıtlı adresine Tebligat Kanunu 35. Maddeye göre 23 Temmuz 2019 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde davalı şirketin faal olmaması nedeniyle, gerekçeli karardan haberdar olmadıklarını, kararın tebliğ edilmediğini ileri sürmüşse de, dosya kapsamında bulunan sicil kaydından ve davalı vekilinin 31/01/2019 tarihli vekaletnamesinden, davalı şirketin halen aynı adreste tescilli olduğu, Tebligat Kanunu 35. Maddesine göre çıkartılan tebligatın usulüne uygun olduğu ve 16/12/2020 tarihli istinaf başvurusunun süresinde yapılmadığı anlaşılmakla, davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekiline gerekçeli kararın 16/07/2019 tarihinde tebliğ edildiği, HMK 345. Madde gereğince iki haftalık istinaf başvuru süresinin son gününün 08/09/2019 Pazar gününe denk geldiği, izleyen iş günü olan 09/09/2019 tarihinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili istinaf dilekçesinde mahkemece reddine karar verilen itibar tazminatı koşullarının oluştuğunu ileri sürmüştür. Markaya tecavüz eylemleri nedeniyle, itibar tazminatı 556 Sayılı KHK' nın 68. maddesinde; "Marka hakkına tecavüz eden tarafından markanın kötü veya uygun olmayan bir şekilde kullanılması sonucunda, markanın itibarı zarara uğrarsa, marka sahibi bu nedenle, ayrıca tazminat isteyebilir" şeklinde düzenlenmiştir. İtibar tazminatına hükmedilebilmesi için, itibar zararını doğuran sebepler "kötü üretim", "uygun olmayan tarzda piyasaya sürme" ve "markanın kötü bir şekilde kullanılması" fiilleridir. Davalı tarafça internet üzerinden satış yapıldığı, dosya kapsamında davalı tarafça satılan takviye edici gıda vasfında bulunan davalı ürünlerinin içeriği ve sağlığa zararlı olduğuna dair herhangi bir inceleme yahut rapor sunulmadığı, kötü üretim, uygun olmayan tarzda piyasaya sürme ve markanın itibarının zarar görmesi koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı vekilinin merdiven altı üretim yapıldığının tespit edildiği ve bunun kötü üretim olduğu ileri sürülmüşse de, bu hususlar maddi ve manevi tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınacaktır. Davacı tarafça 100.000 TL manevi tazminat talep edildiği, mahkemece 50.000 TL manevi tazminata hükmedilerek, kalan kısmın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça 27/03/2013 tarihli dilekçe ile İstanbul Anadolu FHHM'nin 2013/22 D.İş sayılı dosyasında delil tespiti ve tedbir talep ettiği, davalıların adresinde tespit yapıldığı, ürün örneklerinin dosya kapsamına alındığı, dosya kapsamında alınan bilişim raporu ile internet sitelerinde satış ve tanıtımının yapıldığının tespit edildiği, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporunda muhasip bilirkişinin davalı defterlerinde yaptığı incelemeden ... isimli ürünün satış kayıtlarının başlangıç tarihinin 09/03/2013 olduğu, dava tarihi olan 19/04/2013 tarihine kadar 1 ay 10 günlük ihlal süresi, ihlalin şekli ve niteliği, ağırlığı gözetilerek hükmedilen 50.000 TL manevi tazminatın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin manevi tazminata yönelen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı ... vekilinin istinaf başvurusunun süresinde yapılmadığından HMK 345 ve 352. Maddeler gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Davacı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmemekle, davacı yandan alınması gereken 59,30TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına, 4-Davalı vekilinin istinaf istemi usulden red edilmekle, davalı yandan alınması gereken 59,30 TL maktu harcın, peşin alınan 1.708,00 TL harçtan mahsubu ile, fazla alınan 1.648,70 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya ödenmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 123,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 61,50 TL'sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 12,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 6,00 TL'sinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekili yönünden miktar itibarıyla kesin, davalı vekili yönünden iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi