
Esas No: 2021/229
Karar No: 2021/2165
Karar Tarihi: 18.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2021/229 Esas 2021/2165 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/229
KARAR NO: 2021/2165
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/10/2018
NUMARASI: 2016/28 Esas, 2018/1024 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı yan arasında mevcut ticari ilişkiye istinaden davalı yanın cari hesabında 18.744,94 TL bakiye borç oluştuğunu, davalının ödeme yapmaması üzerine aleyhine Gaziosmanpaşa ... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini ve davalının itirazı ile takibin durduğunu, davacının soğuk hava deposu imalatı işi yaptığını, davalıya hem mal satıp hem de montajını yaptığını, iş bedelinin ödenmediğini, müvekkilinin PVC perdelerin montajnı eksiksiz tamamladığını, davalı personelinin PVC perdeyi kullanmak istemediğinden çalışma esnasında forkliftle geçerken perdeleri ezerek ve çekerek zarar verdiğini ve yerinden koparttığını, davacının kendinden kaynaklı olmamasına rağmen onarımı yaptığını, çelik dübellerle yapılan montajın kopmasının mümkün olmadığını, PVC perdelerin yanlış ve kötü kullanımdan kaynaklı zarar gördüğünü belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, var olduğu iddia edilen cari hesap ilişkisinin sona erdirilmesine ilişkin herhangi bir hesap kat ihtarının müvekkili şirkete gönderilmediğini, davacının ne hizmet verdiğini veya ne ürün sattığını yazılı ve somut delillerle ile ispatlamak zorunda olduğunu, davalı şirkete tebliğ olunan ve ticari defterlerine kayıtlı olan bir fatura bulunmadığını, davacının iddia ettiği alacağı ile ilgili olarak müvekkili şirketle arasında var olduğunu iddia ettiği akdi ilişkiyi ispatla yükümlü olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında yazılı olmayan bir eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, davacı yüklenicinin bu sözleşmeden doğan edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiği ve talep ettiği bakiye ücret alacağına hak kazandığı, dosyada herhangi bir ayıp ihbarı ya da ihtarı bulunmadığından davalı iş sahibinin ayıplı ifa savunmasının kabule şayan sayılamayacağı, davalının icra takibine vaki itirazının 18.747,94 TL bakımından haksız olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının Gaziosmanpaşa ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynı şartlarla devamına, alacağın varlığının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden ve şartları oluşmadığından davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunmadığını, cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak yapılması gerektiğini, davacı tarafından cari hesap ilişkisinin ispat edilemediğini, taraflar arasında yazılı olmayan bir eser sözleşmesi olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, yazılı eser sözleşmesi ibraz edilmediğinden davanın reddi gerektiğini, davalı tarafından yapılacak ayıp ihbarının herhangi bir şekle bağlı olmadığını, her türlü delil ile ispat edilebileceğini, dinlenen davalı tanığının ayıplı işlerin davalı şirkete bildirildiği yönündeki beyanından ayıp ihbarının yapıldığının anlaşılmasına rağmen, bu beyanın dikkate alınmadığını, hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu, kök ve ek raporun çelişkili olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 19/02/2018 teslim tarihli raporda, taraflar arasında yazılı olmayan bir eser sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, davacı yüklenicinin bu sözleşmeden doğan edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirdiği ve talep ettiği bakiye ücret alacağına hak kazandığı, dosyada herhangi bir ayıp ihbarı ya da ihtarı bulunmadığın davalı iş sahibinin ayıplı ifa savunmasının kabule şayan sayılamayacağı, davalının icra takibine vaki itirazının 15.350,00 TL bakımından haksız olduğu ve kaldırılması gerektiği belirtilmiş; bilirkişi raporlarına itiraz üzerine alınan 08/06/2018 teslim tarihli ek raporda; kök rapordaki tespitlerin doğru olduğu, davacı tarafından davalı tarafa 11.800 Euro bedelli fatura kesildiği, davalı tarafından 5.000 Euro çek ile ödeme yapıldığı, bakiye alacak olan 6.800 euro bedelin icra takip tarihi olan 01.12.2015 tarihi itibariyle 19.829,48 TL olduğu, taleple bağlılık gereğince davacının icra takibine konu edilen 18.747,94 TL asıl alacağı bulunduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamındaki tarafların dilekçe ve beyanları bir arada değerlendirildiğinde taraflar arasında sözlü olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulmuş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece dinlenen davalı tanığı ...'ın beyanında, depo kapılarının rampalarına PVC perde yaptırılmak üzere davacı ile anlaşıldığı, ilk ödemenin yapıldığı, ikinci ödemenin eksik işler nedeniyle yapılmadığı, anlaşma gereği 44 tane kapıya PVC perde yapılması gerektiği, ancak 4 ya da 5 kapıya perdelerin yapılmadığı, takılanlarda da rampa yüksekliğine göre net şekilde ayarlanmaması, üst tarafa perdelerin takılması için çakılan dübellerin çok çabuk yerinden çıkıyor olması gibi ayıplı işler bulunduğu, bu ayıplı işlerin de davacı şirkete bildirildiği, davacının gelip bir çok eksiği tamamladığı belirtilmiş olup, tanık beyanından, yüklenici tarafından yapılan işlerde ayıp bulunduğuna ilişkin davacı yükleniciye bildirimde bulunulduğu ve yüklenicinin bir kısım işlerde düzeltme yaptığı belirtildiğinden, yükleniciye ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin 11.07.2017 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı ile bilirkişi incelemesi yapılması ve 3 nolu ara kararı ile de inşaat mühendisi bilirkişiye mahallinde inceleme yapmak üzere HMK'nın 278/4 maddesi uyarınca yerinde inceleme yetkisi verilmesine karar verildiği, ancak inşaat bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda dosya üzerinde yapılan inceleme doğrultusunda rapor hazırlandığı belirtilmiştir. Somut olayda, davacı tarafça eser sözleşmesi kapsamında yapmış olduğu işlerin bakiye bedelinin tahsili için icra takibi yapılmış, davalı tarafın itirazı üzerine, itirazın iptali ve duran icra takibinin devamı talebiyle dava açılmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında davalıya ait soğuk hava deposunun kapıların PVC perde yapılması konusunda sözlü eser sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece dinlenen davalı tanığının, davalı tarafça davacı yükleniciye ayıp ihbarının yapıldığı ve bir kısım işlerin yüklenici tarafından düzeltildiğine ilişkin beyanından, davalı tarafından yükleniciye ayıp ihbarının yapılmış olduğu sonucuna varılmaktadır. Davacı da kendi sorumluluğunda olmamasına rağmen bir kısım işleri onardıklarını belirtmiştir. Bu durumda, mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle yüklenici tarafından yapılan imalatta eksik ve ayıplar bulunup bulunmadığının belirlenmesi zorunluğu bulunmasına rağmen, mahkemece görevlendirilen inşaat mühendisi bilirkişi tarafından dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda rapor düzenlenmiş olması hatalı olmuştur. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle üzerinde anlaşılan bir iş bedeli de yoktur. Tarafların iş bedeli üzerinde anlaşamaması halinde, iş bedelinin TBK'nın 481. Maddesine göre belirlenmesi gerekir. TBK'nın 481. Maddesinde "Eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir." hükmü düzenlenmiştir. Buna göre, yüklenici tarafından yapılan işin bedeli, işin yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayiçleri esas alınarak hesaplanmalıdır. Şu halde, mahkemece mahallinde keşif yapılmak suretiyle, öncelikle TBK'nın 481.maddesine göre işin yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayiçleri esas alınarak yüklenici tarafından yapılmış olan işin bedeli hesaplanmalıdır. Öte yandan, yüklenici tarafından yapılan işte ayıp bulunup bulunmadığı, varsa ayıplı işlerin bedeli de yine işin yapıldığı yer ve zamandaki serbest piyasa rayicine göre bilirkişi tarafından belirlenerek, tespit edilen ayıplı işler bedeli ile yükleniciye yapılan ödemeler belirlenen iş bedelinden mahsup edilerek, yüklenicinin bakiye iş bedeli alacağı bulunup bulunmadığı tespit edilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 05/10/2018 tarih, 2016/28 Esas, 2018/1024 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
