
Esas No: 2019/1411
Karar No: 2021/1390
Karar Tarihi: 18.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1411 Esas 2021/1390 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1411
KARAR NO: 2021/1390
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/04/2019
NUMARASI: 2017/126 Esas 2019/461 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, davasında özetle; tasfiye halindeki müvekkili şirketin iki ortaklı olduğunu, davacı şirket tarafından muhtelif tarihlerde davalıya 142.894,55 TL borç verildiğini, sözlü ve yazılı taleplerden sonra 02-02-2012 tarihinde Adana ... Noterliğinden ... yevmiye numarasıyla keşide edilen ihtarname ile verilen borcun geri istendiğini, bu arada ortaklar arasındaki ihtilaflar sebebiyle istanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/803 E- 2012/622 K sayılı kararı ile müvekkili şirketin tasfiyesine karar verdiğini, bu sürece kadar davacı şirketin alacağının tahsili için yasal işlemlere başlayamadığını, tasfiye memurunun atanmasını müteakip kayıtların incelendiğini ve davalının borçlu olduğunun tespit edildiğini, tasfiye memurunun 02-02-2012 tarihli ihtarnameye atıf yaparak davalıyı borcunu ödemesini bir kez daha ihtar ettiğini, ancak bir netice alamadığını, davalının münferit imza yetkilisi olduğunu, şirketin faal olduğu dönemde bir karar olmadan aylık maaş ve sair adlar altında çektiği 142.894,55 TL'yi ödemediğini, kendisinden talep edildiğinde de direngen davrandığını, davalının borçlarının şirketin defterlerinde kayıtlı bulunduğunu, davalının faiz ödemesi de gerektiğini iddia ederek; 142.894,55 TL alacağın, ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 07.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte, davalıdan tahsiline ve müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin davacı şirketin ortağı olduğunu, tasfiye memurluğuna atanan ...'ın müvekkiline gönderdiği 13.01.2017 ve 18.01.2017 tarihli e-postalar ile 142.894,55 TL'nin ödenmesini istediğini, müvekkilinin de bu talebe karşılık gönderdiği 23-01-2017 tarihli cevabi e-posta ile gerçek değerinin çok altında satılan şirkete ait taşınmazdan elde edilen paranın şirket ortağı ... ve ... Limited Şirketi'nin hesabına aktarılmasının hatalı olduğuna ilişkin görüşünü ilettiğini, müvekkilinin aynı yazışmada şirkete borcunun bulunmadığını, kâr payı alamadığını, ... tarafından iş akdinin sonlandırılması sebebiyle müvekkilinin tazminat ve sair işçi haklarının söz konusu olduğunu da bildirdiğini, davacının da taraf olduğu istanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1605 ve İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1346 Esas saylı dosyaları üzerinden görülen davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini, şirket kayıtlarının Yahya Yabalı tarafından tutulduğunu, bir takım hileli işlemler ile müvekkilinin borçlu gösterilmeye çalışıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Davacı vekili tasfiyeye giren müvekkili şirketin ortağı olan davalıdan 142.894,55 T.L. sı alacağı bulunduğunu, bu alacağın tasfiye öncesinden şirketten çektiği paralardan kaynaklandığını iddia ederek; müvekkilinin alacağının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise müvekkilinin borcunun bulunmadığını, davacı şirketin kâr payı alamadığını, tazminat ve sair haklarının ödenmediğini savunarak; davanın reddini dilemiştir. Davacı ... Limited Şirketi, istanbul Ticaret Sicili Müdürlüğümde ... sicil numarasıyla kayıtlı olup, 15-02-2002 tarihinde tescil edilerek kurulmuştur. Davalı şirketin sermayesi 1.000.000.- T.L. sı olup, bu sermayenin; 600.000.- T.L. lık kısmı dava dışı ...'ya, 400.000.- T.L. lık kısmı da davalı ...'e aittir. Her iki ortak da müdür olup, şirketi münferiden temsil haizdirler. Mahkememizin Esas No:2011/803, Karar No:2012/622 olan 12-06-2012 tarihli kararı ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermiştir, ilk başta tasfiye memuru olarak ... atanmışsa da, 12-06-2015 tarihli ara karar ile ...'ın yerine bu defa ...'ın ataması yapılmıştır. Davacı şirketin davalı ortağı ...'den olan söz konusu alacağı, davalı ...'in de müdür ve imza yetkili olduğu dönemde oluşmuştur. Müdürler aralarında görev bölümü yapmamışlardır. Bu nedenle davalının da, kayıtlarda gözüken borcundan haberdar olduğunun kabulü gerekir. Davacı şirket kâr dağıtımı yapmamıştır. Dağıtacak durumda da değildir. Çünkü 2012 senesi sonu itibarıyla oluşan zararlar nedeniyle öz kaynaklan, ödenen sermayenin altına düşmüştür. Davacı şirketin dava dışı diğer ortağı ...'dan alacağı yoktur. Bilâkis ...'nın davacı şirketten 373.362,20 T.L. sı alacağı vardır. Dava dışı ...verdiği borç paralardan ötürü davacı şirketten alacaklı olmuştur. Tasfiye halinde ... Limited Şirketinin incelenen ticari defter kayıtlarına göre davalıdan 169.873,04 TL alacağı bulunduğu, bu alacağın 142.894,55TL'lik kısmını dava konusu ettiği, davalıyı Adana ... Noterliğinin ... yevmiye numaralı 02.02.2012 tarihli ihtarnamesiyle 08.04.2012 tarihi itibariyle temerrüde düşürdüğü görülmüştür. Davalı vekilinin bilirkişi raporuna beyan ve itirazlarını bildirir 05.03.2019tarihli dilekçesinde tazminat ve sair işçilik alacakları nedeniyle takas- mahsup talebinde bulunduğu, ancak ilke olarak takas def'i de diğer def'iler gibi cevap dilekçesinde süresinde açıkça ileri sürülmelidir, davalı cevap dilekçesinde süresinde açıkça takas def'ini ileri sürmeyerek savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı davranmıştır. Süresinde yapılmayan takas def'ine karşı HMK'nın 141/2.maddesi gereği davacınında açıkça muvafakat etmediği aksine savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediği görülmekle, davalının takas ( Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/21672 Esas, 2018/196 Karar) def'inin reddi ile davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya vermiş oldukları cevap dilekçesinde, davalı müvekkilin davacı şirketin aynı zamanda on yılı aşkın süreli iş akdi ilişkisi olduğunu ve SGK çıkışının yapıldığını, buna ilişkin tazminat ve sair işçilik haklarının verilmediğine ilişkin beyan ve itirazda bulunulduğunu, ayrıca bilirkişi raporuna beyan ve itirazları içerir 05.03.2019 tarihli dilekçede bu hususun bir kez daha belirtildiğini, buna rağmen mahkemece takas ve mahsup talebinin süresinde açıkça ileri sürülmediği yönünde hukuka aykırı karar verildiğini, Ayrıca taraflar arasında halen derdest olan ve sonuçlan bu davayı etkileyecek olan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1605 E ve istanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016 1346 E sayılı dosyalarının bekletici mesele yapılmadan ve sonuçlanmadan karar vrildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tarafların ortağı olduğu şirketin davalıya borç olarak verdiği paranın ödenmediği iddiasına dayalı olarak açılmış bir alacak davasıdır. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Tasfiye halindeki davacı ... Ltd. Şirketi'nin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde ... sicil numarası ile kayıtlı olduğu, söz konusu şirketin 100.000 TL sermaye ile kurulduğu, şirket ortaklarının 600.000,00 TL tutarındaki ortaklık payı ile ... ve 400.000,00 TL tutarındaki ortaklı payı ile davalı ... oldukları, her iki ortağın da şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili oldukları anlaşılmaktadır. Dosya içerisindeki 10 Temmuz 2015 tarihli, 8860 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi suretinden anlaşılacağı üzere, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/803 E- 2012/622 K sayılı, 12/06/2002 tarihli kararıyla şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiği, tasfiye memuru olarak ...'ın atandığı, İstanbul Anadolu 2. ATM 2011/803 sayılı dosyasında 12/06/2015 tarihli ara kararı ile tasfiye memuru ...'ın yerine bu kez ...'ın atandığı anlaşılmaktadır. İTO'nun 05/03/2013 tarihli cevabı yazısından anlaşılacağı üzere, şirket ortaklarının ... ve ... oldukları, her iki ortağın da 21/05/2018 tarihine kadar şirketi münferiden temsile yetkili oldukları, ...'ın tasfiye memuru olarak atandığı ve göreve başlangıç tarihinin 12/06/2015 olduğu, şirketin son tescil işleminin 06/07/2015 tarihinde yaptırdığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yargılama aşamasında alınan 18/02/2019 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; davacı şirketin 2011 senesine ait yevmiye ve emvaltel defterleri incelenmiş, davacı şirketin 2012 yılı itibariyle davalı ...'den 169.873,04 TL alacaklı olduğu, eldeki davada ise söz konusu alacağın 142,894,55 TL tutarındaki kısman talep edildiği, bu miktarın alacağın aslını oluşturduğu, bunun dışındaki kısmın faiz hesabından kaynaklandığı, ...'in şirketi münferiden temsile yetkili olduğu dönemde söz konusu alacağın oluştuğu, 2012 senesi sonu itibariyle şirketin öz kaynaklarının ödenen sermayenin altına düştüğü, bu sebeple şirketin kâr dağıtmasının beklenemeyeceği, diğer ortak dava dışı ...'nın davacı şirketten 373.362,20 TL alacaklı olduğu, davalının davacı şirketten tazminat ve sair işçi haklarından kaynaklı alacağı bulunduğu ileri sürülmüş olsa da bu yönde herhangi bir delil dosyada olmadığı hususlarında değerlendirme yapılmıştır. Dosya içerisinde yer alan Adana ... Noterliğine ait 2 Şubat 2012 tarihli, ... yevmiye nolu ihtarnamesinin incelenmesinde; keşidecinin ..., muhatabın ... olduğu, ...'de muhatabın almış olduğu borcun reeskont faiziyle birlikte ödenmesi konusunda (ana para 142.894,55 TL ) toplam 169.873,04 TL tutarına ilişkin ihtar içerdiği, ihtarnamede tebliğden itibaren üç günlük ödeme süresinin verildiği, söz konusu ihtarnamenin muhataba 04/02/2012 tarihinde tebliğ edildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu 4. ATM'nin 2014/1605 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının ..., davalıların ... ve tasfiye halinde ... Ltd. Şti. oldukları, ...'nın davacıya isabet eden geçmiş yıllara ait kâr tutarlarını ödememek için hukuki mesnedi bulunmayan faturalar keşide etmek suretiyle bahsi geçen müvekkiline ait kârların ...'nın tek başına müdür olduğu, ...'in de ortak bulunduğu ... Ltd. Şti. aracılığı ile kendi mallarına aktardığı iddiasıyla, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10,000 TL alacağın tahsilinin talep edildiği görülmüştür. Kadıköy 2. ATM'nin 2011/803- 2012/622 karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacının ..., davalının ... Ltd. Şti. olduğu, davanın konusunun davalının kusurlu hareketleri ile kendisine düşen ana sermaye payını ödemediği, müvekkilinin payına düşen sermaye arttırımının tamamının ödemiş olmasından bahsiyle, şirketin tasfiyesi ve yeni yürürlüğe girecek TTK uyarınca ortaklıktan çıkarılma payının saklı tutulmasına karar verilmesi talebiyle dava açtığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiği, söz konusu kararın onanarak 11/04/2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstanbul 9. ATM'nin 2016/1346 esas sayılı dosyasına ait eldeki dava dosyasına gelen tutanak ve belgenin incelenmesinde; davacının ..., davalının ... oldukları, dava konusunun davacı ve davalının ortağı olduğu tasfiye halindeki ...'nin davalı tarafın gerçeğe aykırı fatura keşide edilmek suretiyle zarara uğratıldığı, bu kapsamda davacının şirket ortağı olarak ortaya çıktığını iddia ettiği zararların, davalıdan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususlarına yönelik bulunduğu görülmüştür. Eldeki dava yönünden ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesi, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 169.873,04 TL alacaklı olduğu, bu alacağın 142.894,55 TL tutarındaki kısmının davaya konu edildiği, davacının davalıyı dosya kapsamındaki ihtarname ile 08/04/2012 tarihinde temerrüde düşürdüğü, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde takas mahsup defini ileri sürdüğü ve bu şekilde cevap dilekçesinde ileri sürmeyerek savunmanın genişletilmesine aykırı davrandığı, süresinde yapılmayan takas define karşına davacının da açık muvafakatının da bulunmadığı gerekçeleri ile davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekilinin söz konusu bilirkişi raporuna karşı 05/03/2019 tarihli beyan ve itiraz dilekçesinde; müvekkilinin davacı şirketin hem müdürü hem de sigortalı çalışanı olduğunu, müvekkilinin SGK çıkışı verildiğini ancak buna rağmen kıdem, ihbar tazminatı ve yıllarla sınırlı olmamak üzere diğer alacaklarının ödenmediğini, bahsi geçen sebeplerden ötürü her ne kadar ilk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 18/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının müvekkilinden 169.873,04 TL alacaklı olduğu yönünde değerlendirme yapılmış olsa da dosyanın yeniden bilirkişiye tevdi ile müvekkilinin bahsi geçen alacaklarının belirlenmesine söz konusu miktar bilirkişi raporunda belirlenenden fazla ise davanın reddine, az ise takas mahsup yapılarak davacı şirketin nihai alacağının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ilk kez bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, şirketin davalıdan alacaklı alacaklı olmasıhalinde bu alacağın davalıya olan borcundan takas edilmesini istemiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 143/1. maddesi uyarınca takas, borçlunun takas iradesini alacaklıya bildirmesiyle vaki olacağından, takasın sağlanması için mutlaka ayrı bir dava veya karşı dava açılması gerekmez. Borçlu, kendisine karşı açılmış olan bir dava içerisinde takas-mahsup talebinde bulunabilir ve böylesi bir talep, usul hukuku anlamında bir defi niteliği taşır. Davalı karşılık dava açmadan sadece takas savunmasında bulunmakla yetinebilir. Ne var ki bir definin esasa cevap süresi geçtikten sonra bildirilmesi savunmanın genişletilmesi anlamına geleceğinden, böylesi bir definin mahkemece dikkate alınabilmesi için karşı tarafın buna muvafakat etmiş olması gerekir. Somut olayda davacının açık bir muvafakatı bulunmadığından davalının ileri sürdüğü takas mahsup definin dinlenilmesi mümkün değildir. Bahsi geçen sebeplerle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Az yukarıda bahsi geçen sebeplerden ötürü davalı vekilinin ileri sürdüğü takas mahsup talebinin hukuki sonuç doğurması beklenemeyceğinden takas mahsup definin konusunu oluşturan alacaklara yönelik davaların eldeki dava açısından bekletici mesele yapılmasında herhangi bir hukuki yarar bulunmadığından bu yöndeki davalı vekili istinaf başvurusunu da esastan reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esestan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına; bakiye 7.320,13 TL nispi istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK'nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi.18/11/2021
KANUN YOLU: HMK'nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
