
Esas No: 2022/26672
Karar No: 2022/4821
Karar Tarihi: 22.09.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/26672 Esas 2022/4821 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2022/26672 E. , 2022/4821 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanık müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, ilk derece ve bölge adliye mahkemesinde, silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik
CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Sanık hakkında devletin birliğini ve üke bütünlüğünü bozma suçundan verilen hüküm yönünden yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu anlaşılmakla sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.03.2021 tarih ve 2019/1-289 esas ve 2021/109 sayılı kararında açıklandığı üzere;
07.06.1976 tarihli ve 3-4 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; kanun koyucu, hâkime takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak, uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme imkânı bulunmayan çeşitli hâlleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında, hâkimin bu yetkisini sınırlamaktan özenle kaçınmış, bu tavrını 5237 sayılı TCK’da da devam ettirmiştir.
Ancak, hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tâbi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.
Anayasanın 141. ve 5271 sayılı CMK'nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının gerekçeli yazılması zorunludur. Gerekçe, verilen hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun olarak izah edilmesidir. Yasal ve yeterli olmayan, dosya içeriğine uymayan bir gerekçeyle karar verilmesi hem kanun koyucunun amacına uygun düşmeyecek, hem de tarafları tatmin etmeyerek keyfiliğe yol açacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Takdiri indirim nedeni olarak; failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği gözetilmeden, geçmişte suç kaydı ve sabıkası olmayan, kendisine isnat edilen suçlamalarla ilgili susma hakkı bulunan ve suçunu kabul etmeyen sanığın pişman olduğunu beyan etmesinin beklenemeyeceği, yargılama boyunca duruşmanın düzenini bozduğuna veya başkaca bir olumsuz tutum veya davranışının bulunduğuna ilişkin tutanaklara yansıyan bir durum bulunmayan sanık hakkında hükmolunan cezadan TCK'nın 62. maddesi uyarınca indirim yapılması gerekirken; savunma hakkı kapsamında
değerlendirilmesi gereken suçu inkâra yönelik beyanların, sanığın pişman olmadığını gösteren bir beyan olarak kabul edilerek yetersiz ve dosya kapsamıyla uyumlu olmayan gerekçelerle takdiri indirim yapılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
2-Sanık hakkında mağdur ...'a yönelik cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçundan verilen hüküm yönünden yapılan incelemede;
Kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçuna ilişkin mağdur ... tarafından 06.01.2016 tarihinde şüpheli sıfatıyla kollukta müdafisiz olarak yaptırılan fotoğraf teşhisinde sanığın fotoğrafını "bu şahıs YDG-H içerisinde aktif olarak bulunur. Yaklaşık 1 yıl önce elinde tabanca ile beni ... Mahallesinden silah zoru ile alarak ... mahallesinde bir eve götürmüştür ve burada bana cebir uygulamıştır" şeklinde teşhis ettiği ancak aynı tarihte savcılık ifadesinde kendisini kaçıran şahısların ismini "... (K), ... (K), ... ... ve ... ... (K)" olarak açıkladığı, dosya kapsamında sanığın belirtilen kod adlarından birini taşıdığına dair herhangi bir delil olmadığı, ayrıca mağdur ...'un 20.07.2016 tarihinde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığında talimat yoluyla müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde, kendisini kaçıran kişilerin yüzlerinin kapalı olduğunu ancak bu kişilerin sesinden ... olduğunu düşündüğünü, ...'nın bunu reddettiğini, daha sonra bu kişinin ... olmadığını anladığını beyan ettiği, yine mağdurun dosya kapsamında mahkemece alınan beyanlarında; kollukta yaptırılan teşhisi kabul etmediğini, evrakları okumadan imzaladığını beyan ettiği, mağdurun sanık tarafından zorla örgüte götürüldüğüne dair kollukta müdafisiz yaptığı teşhis dışında başkaca bir delil olmadığı, söz konusu teşhisi de inkar ettiği görülmekle, sanığın üzerine atılı mağdur ...'a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçunu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak kesin delil elde edilemediğinden atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz talepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan anılan hükmün belirtilen sebeplerden dolayı CMK'nın 302/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık ...'nın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, verilen ceza miktarı, bozma nedenleri ve tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alındığında, sanık müdafiinin tahliye talebinin reddi ile tutukluluk halinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 18. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE 22.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
