Abaküs Yazılım
12. Daire
Esas No: 2018/1710
Karar No: 2021/1595
Karar Tarihi: 24.03.2021

Danıştay 12. Daire 2018/1710 Esas 2021/1595 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/1710
Karar No : 2021/1595

DAVACI : ...
DAVALILAR : 1- ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
2- ... Bakanlığı
VEKİLİ : ...
3- ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
4- ... Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : ...

DAVANIN KONUSU : Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde teknik personel görev yapan davacının, 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesi uyarınca "sürekli işçi" kadrosuna atamasının yapılmamasına ilişkin ... tarih ve. .. sayılı işlem ile 01/01/2018 tarih ve 30288 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24. Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi olan "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir" ibaresinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Usul ve Esaslarda yer alan tespit komisyonu kararlarının kesin olduğu yolundaki ibarenin Anayasa’ya, İş Kanunu'na, 657 sayılı Kanun'a ve dayanağı olan 375 sayılı KHK’ya aykırı olduğu, hiçbir komisyon ve kurulun kararlarının idari yargı denetimi dışı bırakılamayacağı, bireysel işlemin güvenlik soruşturmasının olumsuz olması sebebiyle tesis edildiği, oysa kendisinin hiç suç kaydı bulunmadığı, ...’da hesabı olduğu için alınmadığı, bunun “yasaklı vatandaş” olmasını gerektirmediği, ...’nın yasal bir banka olduğu, BDDK tarafından denetlendiği, Devletin suçu ve suçluyu bilmediği bir yerde vatandaşın bilmesinin beklenilemeyeceği, borçları nedeniyle başka yerden kredi kullanamadığı için bu bankadan kredi kullanmak durumunda kaldığı, kredi kullandığı için de hesap açtırdığı, evliliği nedeniyle edindiği takıları bu hesaba yatırdığı, böyle bir eylem nedeniyle işinden olmasının hukuk devleti anlayışı ile bağdaşmayacağı ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARELERİN SAVUNMALARI:
Davalı Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın Savunmasının Özeti: 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24. Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesindeki, "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." ibaresinin, tespit komisyonu tarafından hatalı bir karar verilmesi durumunda söz konusu kararın yeniden gözden geçirilerek varsa yapılan hatanın düzeltilmesine olanak veren bir itiraz müessesesini düzenlediği, düzenlemenin o işlem için artık idari sürecin son bulduğu, başka bir idari başvuru yolunun olmadığı anlamına geldiği, tespit komisyonu kararına karşı Anayasa'nın 125. maddesi uyarınca yargı yolunun açık olduğu, dava yolunu kapatan bir düzenleme olmayıp aksine idari işlemi kesinleştiren bir düzenleme olduğundan hukuka aykırılık bulunmadığı; öte yandan, alt işveren işçilerinin kamuda istihdamına ilişkin iş ve işlemler, belirlenen esaslar çerçevesinde ilgili kamu kurumlarınca yürütüldüğünden, bireysel işlem yönünden Bakanlığın hasım kısmından çıkarılması gerektiği savunulmaktadır.
Davalı İçişleri Bakanlığı'nın Savunmasının Özeti: "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." ibaresinin, idare tarafından verilen kararların kesinleşmesini ifade ettiği, yargı yolunun kapatılması sonucunu doğurmayacağı, bireysel işlem yönünden ise hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın Savunmasının Özeti: 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesi kapsamında bulunan idarelerde, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 04/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olan işçilere maddede yer alan diğer şartları taşımaları ve başvuruda bulunmaları halinde sürekli işçi kadrolarına geçme hakkı verildiği, sürecin 90 gün içerisinde sonuçlandırılacağının düzenlendiği, "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." ibaresinin, kadroya geçiş işlemlerinin 90 gün içerisinde tamamlanması amacıyla düzenlendiği ve Anayasa'nın 125. maddesine aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı ... Üniversitesi Rektörlüğü Savunmasının Özeti: Uyuşmazlığın Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı uyuşmazlıklardan olmadığı, bu nedenle davanın görevsizlik nedeniyle reddiyle dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesi gerektiği, 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesi kapsamında bulunan idarelerde, hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 04/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olan işçilere maddede yer alan diğer şartları taşımaları ve başvuruda bulunmaları halinde sürekli işçi kadrolarına geçme hakkı verildiği, Usul ve Esasların “Başvuruda istenen belgeler, başvuru şekli” başlıklı 7/3 maddesinde, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına uygunluğun tespit komisyonunca değerlendirileceğinin belirtildiği, davacının kendisi hakkında; “PYD/FETÖ ... Bankası A.Ş hesap bakiyesini artıran şahıs, babasının PYD/FETÖ ... Bankası A.Ş hesap bakiyesi bulunan, PYD/FETÖ’ye müzahir ... Derneğine birden fazla bağışta bulunan şahıs, annesinin “PYD/FETÖ ... Bankası A.Ş hesap bakiyesini artıran şahıs” şeklinde bilgi edinildiği, ibraz ettiği makbuzlarda bazı işlemlerin açıklanmasında “babam sağolsun” gibi açıklamalar bulunduğu, işlemin hukuka uygun olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24. Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi olan, "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." ibaresinin iptali istemi yönünden davanın reddine, davacının sürekli işçi kadrosuna alınma istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 03/04/2018 tarihli işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI: ...
DÜŞÜNCESİ : Dava, davalı idare bünyesinde taşeron işçi olarak çalışmış olan ve bu nedenle 696 sayılı KHK çerçevesinde Sürekli veya İşçi kadrolarına geçmek isteyen davacı tarafından, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İdari ve Mali İşler Dairesi'nin "sürekli işçi" kadrosuna atamama kararına ilişkin ... tarihli ve ... sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan 01/01/2018 tarihli ve 30288 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24 üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslara İlişkin Tebliğ"in iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı İdarelerden Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörlüğü'nün usule ilişkin iddiası yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi:
Kamu hizmetinin eksiksiz ve düzenli yürütülmesinden sorumlu olan idarece; mevzuatın öngördüğü şekilde hizmetin gereklerini esas alarak, "Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilecek" personelle ilgili olarak usul ve kriterleri belirleyerek hizmetin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini temin etme amacına yönelik olarak çıkarılan uyuşmazlık konusu Tebliğ hükmünde ve buna dayalı olarak tesis edilen işlemde, kamu yararı ve hizmet gerekleri yönünden hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, davalı idarelerden Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörlüğünün davanın ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'da değil, ... İdare Mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin görev itirazı yerinde görülmeyerek, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dosyanın incelenmesinden; Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesinde teknik personel olarak görev yapan davacının, "sürekli işçi" kadrosuna atamasının yapılmamasına ilişkin ... tarih ve ... sayılı işlem ile 01/01/2018 tarih ve 30288 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24. Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi olan "itiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir" ibaresinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT :
24/12/2017 tarih ve 30280 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 127. maddesiyle 27/06/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen Geçici 23. maddenin birinci fıkrasında; "5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri (MİT Müsteşarlığı hariç) ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (I) sayılı listede yer alan idarelerin merkez ve taşra teşkilatlarında; ödemeleri merkezi yönetim, sosyal güvenlik kurumu, fon, kefalet sandığı, yatırım izleme ve koordinasyon başkanlığı, gençlik hizmetleri ve spor il müdürlüğü bütçelerinden veya döner sermaye bütçelerinden, anılan liste kapsamındaki diğer idareler için ise kendi bütçelerinden karşılanan 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında yükleniciler tarafından 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanlar; a) 657 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak, b) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak, c) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair yazılı beyanda bulunmak, ç) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı bu madde ile tanınan haklar karşılığında herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini yazılı olarak beyan etmek kaydıyla, bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren on gün içinde idaresinin hizmet alım sözleşmesinin yapıldığı birimine, sürekli işçi kadrolarında istihdam edilmek üzere yazılı olarak başvurabilirler. Başvuranların şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, bu tespite itirazların karara bağlanması, şartları taşıyanların idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü ya da uygulamalı sınava alınması, sınav sonuçlarına itirazların karara bağlanması ve sınavda başarılı olanların kadroya geçirilmesine ilişkin süreç bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde idarelerince sonuçlandırılır....." yer verilmiştir.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Geçici 23. maddesinin ikinci fıkrasında, "Birinci fıkrada yer alan 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışıyor olmak şartının tespitinde, Sosyal Güvenlik Kurumuna verilmiş olan sigortalı işe giriş bildirgeleri, işten ayrılış bildirgesi ve aylık prim ve hizmet belgeleri esas alınır. Ancak söz konusu tarihe ilişkin olarak anılan Kuruma yasal süresi dışında verilen belgelere dayanılarak bu madde hükmünden yararlanılamaz. 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olduğu idarelerince tespit edilenlerden, hakkında bu tarihten sonra işten ayrılış bildirgesi verilenler bu madde hükümlerinden yararlanabilir."; üçüncü fıkrasında ise, "Birinci fıkradaki personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında bulunmakla birlikte 4/12/2017 tarihinde doğum veya sağlık kurulu raporuyla belgelendirilen sağlık sorunları nedenleriyle iş sözleşmeleri askıda olanlar veya anılan tarih itibarıyla askerde bulunanlar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır. Birinci fıkrada belirtilen süreler, askerlik veya askı süresinin sona erdiği tarihten itibaren başlar. Sürekli işçi kadrolarına geçirilme süreci, birinci fıkra kapsamında olmakla birlikte bu sürecin tamamında veya herhangi bir aşamasında askerde bulunanlar için askerlik süresinin sona erdiği tarihten itibaren başlar veya kaldığı yerden devam eder." düzenlemeleri yer almaktadır.
01/01/2018 tarih ve 30288 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24 üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın "Geçici 23 üncü maddenin Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar" ın düzenlendiği ikinci bölümünde yer alan "Hak Sahipliği Açısından Kapsamın Belirlenmesi" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında; 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Geçici 23 üncü madde ile tanınan sürekli işçi kadrolarına geçirilme hakkından yararlanılabilmesi için bu Usul ve Esasların 3 ve 4 üncü maddelerinde belirtilen idarelerin söz konusu bütçelerinden karşılanan personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışıyor olmak gerektiği düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; kapsama giren işçilerin madde ile tanınan sürekli işçi kadrolarına geçiş hakkından yararlanabilmesi için, "a) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak, b) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak, c) Bu kapsamda çalıştırılmalarına ilişkin olarak idarelere karşı açtıkları davalardan ve/veya icra takiplerinden feragat edeceğine dair idareye yazılı beyanda bulunmak, ç) En son çalıştığı idare ile daha önce kamu kurum ve kuruluşlarında alt işveren işçisi olarak çalıştığı iş sözleşmelerinden dolayı 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen geçici 23 üncü madde ile tanınan haklar karşılığında idarelerden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmayacağını ve bu haklarından feragat ettiğine dair yazılı bir sulh sözleşmesi yapmayı kabul ettiğini idareye yazılı olarak beyan etmek." şartlarını taşımaları gerektiği, üçüncü fıkrasında; personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında bulunmakla birlikte 04/12/2017 tarihinde doğum (doğum öncesi ve sonrası ücretli veya ücretsiz kanuni izinler dahil) veya sağlık kurulu raporuyla belgelendirilen sağlık sorunları nedenleriyle iş sözleşmeleri askıda olanların veya anılan tarih itibarıyla askerde bulunanların da başvuru hakkından yararlandırılacağı ve bu durumdakiler için başvuru ve geçiş sürelerinin, askerlik veya askı süresinin sona erdiği tarihten itibaren başlayacağı kuralı getirilmiştir.
Anılan Usul ve Esasların 8. maddesinde "Tespit Komisyonu", 9. maddesinde tespit komisyonunun "İnceleme Kriterleri" düzenlenmiş olup, maddenin birinci fıkrasında, "Başvuruları alan birimler, başvuruları derhal tespit komisyonuna intikal ettirir. Tespit komisyonu başvuruları ön inceleme ve esas inceleme olmak üzere iki aşamada inceler." düzenlemesine; ikinci fıkrasında, "Ön incelemede, başvuru formunun tam ve eksiksiz şekilde doldurulup doldurulmadığı, yapılan beyanların aranılan şartlara uygun olup olmadığı, usule ilişkin şekil şartlarına uyulup uyulmadığı incelenir." düzenlemesine; üçüncü fıkrasında, "Esas incelemede, yetkili EKAP kullanıcısı tarafından altisveren.gov.tr internet sayfasına girilerek; a) İşçinin istihdam edildiği sözleşmenin kanun hükmünde kararname kapsamında personel alımına dayalı hizmet alımı sözleşmesi olup olmadığı hususu Kamu İhale Kurumu kayıtlarından kontrol edilir. Ayrıca idare kayıtlarından da teyit edilir. b) İşçinin bu personel alımına dayalı hizmet sözleşmesi kapsamında o işyerinde 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışıp çalışmadığı hususu Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarından kontrol edilir. Ancak, altisveren.gov.tr internet sayfasında yer almayan hizmet alım ihalelerinin, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı ile diğer hizmet alımlarının birlikte yapıldığı hizmet alım ihalelerinin personel çalıştırılmasına dayalı olup olmadığı hususu idarelerce değerlendirilir. Bu durumda, 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalışan işçi listesi, altisveren.gov.tr internet sayfasına işyeri sicil numarası girilmek suretiyle kontrol edilir. İşçinin bu tarih itibarıyla bu işyerinde çalıştığının tespit edilmesi halinde hizmet alımı suretiyle personel çalıştırılması tanımına uygun istihdam edilip edilmediği değerlendirilerek karar verilir. Tereddüt olması halinde tespit komisyonu tarafından söz konusu hizmet alımının, bu Usul ve Esaslarda belirtilen personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olup olmadığı detaylı olarak incelenip araştırılır, personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olduğunun belirlenmesi halinde gerekçeleri tutanak altına alınır." düzenlemesine; dördüncü fıkrasında, "Üçüncü fıkranın (b) bendine ilişkin olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna yasal süresi dışında verilen belgeler bu tespitte dikkate alınmaz. Ayrıca, idarelerince 4/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olduğu tespit edilenlerden, hakkında bu tarihten sonra işten ayrılış bildirgesi verilenler de bentte aranan çalışma şartını sağlıyor kabul edilir." düzenlemesine yer verilmiştir.
Tespit Komisyonu kararına itiraz ve süresini düzenleyen 11. maddesinde ise, "Tespit komisyonu kararına göre sınava girme hakkı elde edemeyenler, ilan tarihinden itibaren öngörülen süre içerisinde gerekçesini de belirtmek suretiyle yazılı olarak itirazda bulunabilir. İtirazlar derhal incelemeyi yapan tespit komisyonuna intikal ettirilir. Talep, komisyonca değerlendirilerek öngörülen süre içerisinde karara bağlanır ve sonuç ilgilisine yazılı şekilde tebliğ edilir. İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." düzenlemesi yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, 01/01/2018 tarih ve 30288 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24. Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi olan, "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." ibaresi yönünden incelendiğinde;
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 23. maddesinde, başvuranların şartları taşıyıp taşımadıklarının tespiti, bu tespite itirazların karara bağlanması, şartları taşıyanların idarelerince belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak yazılı ve/veya sözlü ya da uygulamalı sınava alınması, sınav sonuçlarına itirazların karara bağlanması ve sınavda başarılı olanların kadroya geçirilmesine ilişkin sürecin bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren doksan gün içinde idarelerince sonuçlandırılacağı belirtilmiş olup, böylelikle idari başvuru sürecinin tamamlanmasının amaçlandığı ve bu aşamadan sonra idare yapısı içinde itiraz ve başvuru usulü öngörülmediği; ayrıca, düzenlemenin, yargı merciilerine başvuru yolunun kapatılması gibi Anayasaya aykırı bir amaç da içermediği anlaşıldığından, dava konusu düzenleyici işlemin üst normlara, kamu yararına ve hukuka uygun olarak tesis edilmiş olduğu sonucuna varılmıştır.
Dava davacının sürekli işçi kadrosuna atamasının yapılmamasına ilişkin 03/04/2018 tarihli bireysel işlem yönünden incelendiğinde;
Anayasa'nın 20. maddesinin üçüncü fıkrasında; herkesin, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahip olduğu, bu hakkın, kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsadığı, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği hükmüne yer verilmiştir.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (8) numaralı alt bendinde; güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak, Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel şartlar arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen Geçici 23 ve 24. maddelerde; 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II), (III) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri ile bunlara bağlı kuruluşlarda (...) il özel idareleri ve belediyeleri ile bağlı kuruluşlarında ve bu kuruluşlara ait şirketlerde 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuat hükümleri uyarınca personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alım sözleşmeleri kapsamında 04/12/2017 tarihi itibarıyla çalıştırılmakta olanların, 657 sayılı Kanun'un 48. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (1), (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları ve diğer şartları taşımak kaydıyla sürekli işçi kadrolarına geçirilecekleri hükme bağlanmıştır.
7070 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun'un 60. maddesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. Maddesinin birinci fıkrasının (A) bendine eklenen (8) numaralı alt bendinin iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesi'nin 29/11/2019 tarih ve 30963 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 24/07/2019 tarih ve E:2018/73, K:2019/65 sayılı kararı ile; Anayasa’nın 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceğinin ifade edildiği; 20. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu, özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamayacağının belirtildiği ve üçüncü fıkrasında, “Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir." denilerek, kişisel verilerin korunmasının özel hayatın gizliliğinin korunması kapsamında güvenceye kavuşturulduğu; 129. maddesinin birinci fıkrasında, memurlar ve kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunma yükümlülüklerinin düzenlendiği; Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere “...adı, soyadı, doğum tarihi ve doğum yeri gibi bireyin sadece kimliğini ortaya koyan bilgiler değil; telefon numarası, motorlu taşıt plakası, sosyal güvenlik numarası, pasaport numarası, özgeçmiş, resim, görüntü ve ses kayıtları, parmak izleri, IP adresi, e-posta adresi, hobiler, tercihler, etkileşimde bulunulan kişiler, grup üyelikleri, aile bilgileri, sağlık bilgileri gibi kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak belirlenebilir kılan tüm verilerin…” kişisel veri olarak kabul edildiği; dolayısıyla, kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kuralın kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu; ancak, bu alanda düzenleme getiren kuralların kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbirler uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğini yeterince açık olarak göstermesi ve olası kötüye kullanmalara karşı yeterli güvenceleri sağlaması gerektiği; kuralda güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılması memurluğa alımlarda genel şartlar arasında sayılmasına karşın, güvenlik soruşturmasına ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı, diğer bir ifadeyle güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasına ve elde edilecek verilen kullanılmasına ilişkin temel ilkeler belirlenmeksizin, kuralla sadece güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılmasının Devlet memurluğuna alımlarda aranacak şartlar arasında sayıldığı; güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sonucunda devlet memurluğuna atanmada esas alınacak kişisel veri niteliğindeki bilgilerin alınmasına, kullanılmasına ve işlenmesine yönelik güvenceler ve temel ilkeler kanunla belirlenmeksizin bunların alınmasına ve kullanılmasına izin verilmesi Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddeleriyle bağdaşmadığından, kuralın Anayasa’nın 13., 20. ve 128. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Dava konusu işlemin dayanağını oluşturan yasa kuralı Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, Anayasa Mahkemesi kararının geriye yürümesi ve söz konusu karardan önce yürürlükte olan Anayasaya aykırı kurala göre tesis edilen işlemlere karşı açılan ve halen görülmekte olan davaların Anayasa Mahkemesi kararından ne şekilde etkileneceği hususunun öncelikle açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Anayasa'nın 153. maddesinin üçüncü fıkrasında, "Kanun, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez"; beşinci fıkrasında, "İptal kararları geriye yürümez"; altıncı fıkrasında ise, "Anayasa Mahkemesi Kararları Resmi Gazete'de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." kuralları yer almaktadır.
Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemez. Aksine durum ise, Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğu yönündeki hükme aykırılık oluşturur.
Yukarıda açık metinlerine yer verilen ve Anayasa'da düzenlenmiş olan kurallar ile Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuksal durumun doğal sonucu olarak, bir kanun ya da kanun hükmünde kararnamenin uygulanması nedeniyle dava açmak durumunda kalan ve Anayasa'nın 153. maddesi uyarınca itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurma hakkına sahip olan kişilerin de, kendi hak ve menfaatlerini ihlal eden kuralın iptal davası veya itiraz yoluyla daha önce yapılan başvuru sonucunda Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş hükmünün hukuki sonuçlarından yararlanmaları gerektiği açıktır.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de, devletlerin milli güvenliğin korunması amacını gerçekleştirmede sahip oldukları takdir yetkisinin geniş olduğunu kabul etmektedir. AİHM, Sözleşme'ye taraf devletin milli güvenliği korumak için yetkili ulusal makamlarına ilk olarak kişiler hakkında bilgi toplama ve halka açık olmayan siciller tutma, ikinci olarak milli güvenlik bakımından önemli kadrolarda çalışmak isteyen adayların bu işe uygunluğunu takdir ederken bu bilgiyi kullanma yetkisi veren kurallara sahip olmaları gerektiğinde kuşku bulunmadığını belirtmektedir. (Leander/İsveç, SB.No: 9248/81, 26/3/1987)
Anayasa Mahkemesinin kararına ve AİHM içtihatlarına göre; kamu görevine atanmadan önce kişilerin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının yapılmasını öngören kural getirilmesi kanun koyucunun takdir yetkisindedir. Ancak, bu alanda düzenleme getiren kurallarda kamu makamlarına hangi koşullarda ve hangi sınırlar içinde tedbir uygulama ve özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisi verildiğinin açıkça gösterilmesi ve olası kötüye kullanmalara (keyfiliğe) izin verilmeyecek şekilde yeterli güvencelerin sağlanması gerekmektedir.
Bu duruma göre, Anayasa Mahkemesi'nin yukarıda sözü edilen iptal kararı; gerekçesi dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilecek personel hakkında güvenlik soruşturmasının hiç bir şekilde yapılmayacağını değil; aksine, güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına dair detayların kanunda gösterilmesi, kişisel verilerin güvenliğine ve özel hayatın gizliliğine ilişkin güvenceleri sağlayan kuralların kanunda yer alması koşuluyla güvenlik soruşturmasının veya arşiv araştırmasının yapılabileceğini ortaya koymuştur.
Bakılan uyuşmazlıkta, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu, nasıl elde edileceği, kullanılacağı ve işleneceğine yönelik güvenceler ve temel ilkeler belirlenmeksizin, bunların alınması ve kullanılmasına izin verilmesine dair yapılan kanuni düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararıyla iptal edildiği ve bu kararın da Resmi Gazete'de yayımlandığı 29/11/2019 tarihinde yürürlüğe girdiği, kanun koyucu tarafından bu konuda henüz bir düzenlemenin de yapılmamış olduğu anlaşıldığından; Anayasa'nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcı olduğuna dair hüküm ile Danıştay'ın yerleşmiş içtihatlarıyla istikrarlı bir şekilde belirtildiği üzere, Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmesinin, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olacağı hususu göz önünde bulundurulduğunda, Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal edilmiş olan Kanun hükmüne göre elde edilen kişisel verilere dayanılarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlandığından bahisle davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararının ilgililer hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılamayacağı yönünde olmayıp, aksine, kararda; kamu görevinde çalıştırılacak kişiler hakkında Anayasanın 129. maddesi uyarınca kamu hizmetinin etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini teminen haklarında güvenlik soruşturması yapılması yönünde düzenlemeler getirilmesinin kanun koyucunun takdir yetkisinde olduğu hususu açıkça belirtilmiştir.
Ancak, Anayasanın 138. maddesinin son fıkrası ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; davacı hakkında verilecek, maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan iptal kararının “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulanması amacıyla davalı idarece işlem tesis edileceği de açıktır. Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan kararı ve gerekçesi dikkate alınarak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması hususunda yeni yasal bir düzenleme yapılması halinde, davacı hakkında verilecek iptal kararının uygulanması aşamasında ya da göreve başlatıldıktan sonra, davalı idarece davacının durumunun yeniden değerlendirileceğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23.ve Geçici 24 üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslar'ın 11. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi olan, "İtiraz üzerine tespit komisyonunca verilen kararlar kesindir." ibaresinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE,
2. Davacının sürekli işçi kadrosuna alınma istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin İPTALİNE,
3. Dava kısmen ret, kısmen iptal ile sonuçlandığından, ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ... TL yargılama giderinin yarısı olan ... TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, ... TL'nin ise davalı Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Rektörlüğü'nden alınarak davacıya verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen ... - TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak, davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 24/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi