Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2017/15564
Karar No: 2019/1426

Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan - Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/15564 Esas 2019/1426 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Mahkeme, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için, resmi belgenin beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerektiğini ve yalan beyanın tek başına kanıtlama gücü bulunmadığını belirtti. Mahkeme, sanığın kavga nedeniyle ifadesi alınırken kendisini yanlış isimle tanıttığı için yalan beyan suçunun oluştuğuna karar verdi. Ancak, tekerrürle ilgili TCK'nin 58. maddesi uygulanmadığı için hükmün sadece yargılama gideri yönünden düzeltilerek onanması gerektiğini belirtti.
Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi, görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye elli Türk Lirası idari para cezası verilmesini öngörürken, TCK'nin 206. maddesi, kamu görevlisine görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde uygulanır.
11. Ceza Dairesi         2017/15564 E.  ,  2019/1426 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücü bulunmadığından, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olması durumunda, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan, yalan beyan üzerine memurun yaptığı araştırmaya göre doğru şekilde belge oluşturulması durumunda da belirtilen suç oluşmaz.
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrasında “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmü öngörülmüş olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisine, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması üzerine, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın karıştığı kavga nedeniyle 25.12.2011 tarihinde polis merkezinde şikayetçi olarak ifadesi alınırken, kendisini ... olarak tanıttığı ve ... adına ifade tutanağı ve merkeze getirme tutanağının düzenlendiği, sanığın ... adıyla tutanağı imzaladığı anlaşıldığından; sanığın üzerine atılı 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen yalan beyan suçunun oluşması nedeniyle tebliğnamedeki bu konuya ilişkin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
    Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkeme’nin oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
    1- Sanığın temyizi üzerine bozulan ilk hükümde tekerrürle ilgili TCK"nin 58. maddesi uygulanmadığı halde, kazanılmış hakkı gözetilmeden sanık hakkında bu maddenin uygulanması,
    2-İlk hüküm, sanığın temyizi üzerine sanık lehine bozulduğu halde, dosyanın Yargıtaya gidiş gelişi ile ilgili posta ücretinin de sanıktan tahsiline karar verilmesi,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz talebi bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
    a)Hüküm fıkrasından, tekerrür uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması,
    b)Hüküm fıkrasının yargılama giderine ilişkin bölümün ""Dosyanın Yargıtaya gidiş geliş ücreti hariç olmak üzere toplam 70.50 TL yargılama giderinin sanıktan tahsiline"" şeklinde değiştirilmesi",
    Suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, Başkan vekili ..."nın tekerrür yönünden karşı oyu ve oy çokluğu ile 13.02.2019 tarihinde karar verildi.

    KARŞI OY GEREKÇESİ

    Tekerrür, 5237 sayılı TCK’nin birinci kitabının, üçüncü kısmının, ikinci bölümünde yer alan “güvenlik tedbirleri" başlığı altındaki 58. maddesinde düzenlenmiş; aynı Kanun"un 7. maddesinde ise bir “infaz rejimi ” olduğu belirtilmiştir.
    Cezayı etkileyen bir neden olarak kabul edilmediğinden, gerek 1412 sayılı CMUK"nin halen yürürlükte olan 326. maddesinin son fıkrasında, gerekse 5271 sayılı CMK"nin 307. maddesinin (4) numaralı fıkrasında öngörülen “hükmün sanık lehine temyizi üzerine bozulmasından sonra yeniden verilen hükmün, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz” biçimindeki kuralın kapsamı dışında kalmaktadır.
    Somut olayla ilgili olarak, sanığın temyizi üzerine bozulan ilk hükümde uygulanmamış olmasına rağmen, tekerrür oluşturan mahkûmiyeti nedeniyle sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 58. maddesinin 6 ve 7. fıkralarının uygulanması doğrudur.
    Açıklanan nedenle, sanık hakkındaki hükmün, sadece yargılama gideri yönünden düzeltilerek onanması gerektiği kanısını taşıdığımdan, tekerrür uygulamasına ilişkin bölümün hüküm fıkrasından çıkarılmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 13.02.2019

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi