3. Hukuk Dairesi 2020/9474 E. , 2021/4939 K.
"İçtihat Metni"Davacı ... ile davalı ... arasındaki menfi tespit davasına dair İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23/01/2018 tarihli ve 2015/477 E. 2018/9 K. sayılı hükmün bozulması hakkında dairece verilen 29/06/2020 tarihli ve 2020/2615 E. 2020/3654 K. sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; eczacı olduğunu; davalı kurumun 16/03/2012 tarih ve 93142 /İNC/07 sayılı yazısı ile kuruma teslim edilen reçeteler üzerinde yapılan inceleme sonucunda, sahte rapora dayalı reçeteler ile hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait fiyat kupürlerinin yer aldığı reçetelerin kuruma fatura edildiğinin tespit edildiğinden bahisle, hakkında cezai işlem uygulandığını; 2009 yılı Eczane Protokolünün 6.3.10 maddesi gereği kupür bedeli olan 9.984,94 TL"nin 5 katı tutarında 49.924,70 TL cezai şart ile aynı protokolün 4.3.6 maddesi uyarınca kupür bedeli olan 9.984,94 TL"nin faizi ile birlikte tahsil edileceğinin bildirildiğini; reçetelerin dayanağı olan raporların sahte olduğunun tarafınca tespit edilmesinin mümkün olmadığını, yine reçetelere konu ilaçları teslim alan kişilerin hasta yakını olup olmadığını da araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını ileri sürerek; bahse konu davalı kurum işlemi ile adına tahakkuk ettirilen toplam 59.909,64 TL"den davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacının sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, kurum işleminin yasal mevzuat ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi kök raporu doğrultusunda; reçetelerdeki sahteliğin davacı tarafından bilinip bilinmeyeceğinin neticeye etkisi olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine; Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30/09/2015 tarihli ve 2014/34057 E. 2015/28053 K. sayılı ilamıyla, "...Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği gözetilerek, konusunda uzman bilirkişinin de yer aldığı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olacak ve bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilecek şekilde rapor hazırlanması sağlanarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırıdır..." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde alınan 08/04/2016 tarihli bilirkişi kök raporu doğrultusunda; davaya konu reçetelerin eczacının kastı dışında üçüncü kişilerce düzenlenmiş olduğu, bu nedenle 2009 yılı protokolünün 6.3.10 maddesi uyarınca davacı hakkında uygulanan cezai işlemin yerinde olmadığı, buna rağmen davaya konu 13 adet reçetenin arka yüzüne, protokolün 3.2.3 maddesine göre yazılması gereken bilgilerin tam olarak yazılmadığı, reçete sahiplerinin reçetelerden haberdar olmadığı, bu nedenle 13 adet reçete bedeli olan 9.984,94 TL"nin davacı tarafından davalı kuruma ödenmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 2009 yılı protokolünün 6.3.10 maddesi gereği tahakkuk ettirilen 49.924,70 TL cezai şart nedeniyle davacının davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen karar tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 29/06/2020 tarihli ve 2020/2615 Esas 2020/3654 Karar sayılı ilamla; yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına karşı, davacı taraf karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
1-Düzeltilmesi istenilen Yargıtay kararında benimsenen mahkeme kararındaki gerekçelere göre, HUMK"nın 440 ıncı maddesindeki yazılı hallerden hiç birisine uymayan davacı tarafın sair karar düzeltme isteminin reddi gerekir.
2-Karar düzeltme istemi üzerine yapılan incelemede düzeltilmesi istenilen bozma ilamında, davalı kurum tarafından, davaya konu cezai şart ve reçete bedelinin davacının kurumdan olan alacaklarından mahsup edilerek tahsil edildiğinin görüldüğü belirtilmiş ise de; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 23/01/2014 tarihli yazısından; İstanbul 8. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 01/11/2012 tarihli tedbir kararına istinaden 06/01/2014 tarihinde 9.984,94 TL kurum zararı ve bu tutara ilişkin tahsil edilen 2.418,34 TL faiz olmak üzere toplam 12.403,28 TL"nin ve 49.924,70 TL cezai şart bedelinin davacıya iade edildiği belirtildiğinden davaya konu kurum zararının ve cezai şartın davacıdan tahsil edilmediği anlaşılmakla, davacının bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabul edilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair karar düzeltme isteminin reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle Dairece verilen 29/06/2020 tarihli ve 2020/2615 Esas 2020/3654 Karar sayılı bozma ilamının gerekçe kısmında yazılı olan "davalı kurum tarafından, davaya konu cezai şart ve reçete bedelinin davacının kurumdan olan alacaklarından mahsup edilerek tahsil edildiği görülmüştür. Buna rağmen, " ifadesinin çıkartılmasına, yerine "davalı kurum tarafından kurum zararı ve cezai şart bedelinin tahsil edildiği ancak mahkemece verilen 01/11/2012 tarihli tedbir kararına istinaden 06/01/2014 tarihinde tahsil edilen bedelin davacıya iade edildiği görülmüştür." ifadesinin yazılmasına, peşin alınan karar düzeltme harcının istek halinde düzeltme isteyene iadesine, 29/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.