
Esas No: 2020/2084
Karar No: 2021/625
Karar Tarihi: 29.03.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2084 Esas 2021/625 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2084
Karar No : 2021/625
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Vakfı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … (…)
VEKİLİ: Huk.Müş. …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ: Huk. Müş. …
İSTEMİN KONUSU :Danıştay Onikinci Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2018/1375, K:2019/8346 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 27/09/2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Vakıflar Yönetmeliği’nin 156, 157, 158, 159, 160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167, 168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176 ve 177. maddelerinin iptali istemi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin 06/11/2019 tarih ve E:2018/1375, K:2019/8346 sayılı kararıyla;
Danıştay Beşinci ve Onikinci Daireleri Müşterek Kurulunca verilen 27/02/2014 tarih ve E:2009/6829, K:2014/1147 sayılı davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kararın, karar düzeltme aşamasında Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 28/12/2017 tarih ve E:2017/109, K:2017/4838 sayılı kararı ile bozulması üzerine, bu usuli bozma kararına uyularak işin esası incelenmiş,
5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun Vakıflar Yönetmeliği'nin yürürlüğe girdiği 27/09/2008 tarihinde yürürlükte olan 69. maddesiyle, Genel Müdürlük görevlerinin gerektirdiği uzmanlık hizmetlerinin vakıf uzman ve uzman yardımcılarından oluşan meslek personeli eliyle yürütülmesi, bu personelin nitelikleri, mesleğe giriş ve atanmaları düzenlenmiş olup, çalışma usul ve esaslarının yönetmelik ile düzenlenmesinin öngörüldüğü,
Vakıflar Yönetmeliği'nin yürürlük tarihi itibarıyla üst norma uygun olarak hazırlandığı, 5737 sayılı Kanun’un 69. maddesinin, 02/07/2018 tarih ve 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 102. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı ancak 15/07/2018 tarih ve 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 720. maddesi ile “Vakıf Uzmanlığı ve Vakıf Uzman Yardımcılığı”nın yeniden düzenlenmesi ile vakıf uzmanlığı kadrosunun istihdamı konusunda aynı iradenin devam ettirildiği,
27/09/2008 tarih ve 27010 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Vakıflar Yönetmeliği’nin iptali istenen Üçüncü Bölümünde yer alan 156’dan 177’ye kadar olan maddelerinin, vakıf uzmanlığı ve vakıf uzman yardımcılığına ilişkin düzenlemeleri kapsadığı, 156. maddede öncelikle “vakıf uzmanlığı” kadrosu belirtilerek, devam eden maddelerinde atama, aranan şartlar, yarışma sınavı, sınav kurulu, tez hazırlanmasına ilişkin esaslar, yeterlilik sınavı, uzman yardımcısının görevleri gibi hususların düzenlendiği, davacının, dava konusu Yönetmeliğin 156-177. maddelerinin tümünün iptalini talep ettiği, ancak ana itirazının 156. maddede yer verilmiş olan “vakıf uzmanlığı ve vakıf uzman yardımcılığı” şeklinde bir istihdam kadrosu olamayacağı, bu düzenlemenin 5737 sayılı Kanun’da yer verilmiş olan vakıf uzmanlığı ve vakıf uzman yardımcılığına uygun olmadığı ve vakıf uzmanlığını düzenleyen bu maddenin iptali durumunda, bunun doğal sonucu olarak vakıf uzmanlığını düzenleyen devamı maddelerinin de iptalinin gerekeceği yolunda olduğu,
Yönetmeliğin 156. maddesi bakımından, vakıf uzmanlığı ve vakıf uzman yardımcılığı istihdam kadrolarının, öncelikle 5737 sayılı Kanun’un 69. maddesi ile ihdas edilmiş olduğu, davacının iddiasının aksine bu düzenlemede herhangi bir meslek disiplinine ait uzmanlık kategorilerinin bulunmadığı, diğer bir ifadeyle Kanun’da özel uzmanlık alanlarına yer verilmediği, genel bir vakıf uzmanlığı ve uzman yardımcılığının düzenlenmiş olduğu, aynı iradenin 05/07/2018 tarih ve 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 720. maddesi ile de devam ettirildiği, dava konusu Yönetmeliğin ise Kanun’daki vakıf uzmanlığı ve uzman yardımcılığı istihdam alanına ilişkin yeni durum getirmediği, bu sebeple Yönetmelik'teki vakıf uzmanlığı ve vakıf uzman yardımcılığının, dayanak kanuni düzenlemelere uygun olduğu,
Yönetmeliğin iptali istenen diğer maddelerinde de üst hukuk normlarına aykırılık görülmediği, idarelerin kendilerine tanınan düzenleme yetkisini Anayasa ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde kullanmasının gerektiği, Kanun'a dayanılarak idarelere tanınan yetki çerçevesinde vakıf uzmanlığı ve vakıf uzman yardımcılığı istihdamı sürecinin koşullarının belirlendiği, bu hususlar belirlenirken de objektif kriterlerle belirleme yoluna gidildiği, iptali istenilen Yönetmelik maddelerinin idareye tanınan takdir yetkisi sınırları içinde, üst hukuk normları ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlandığı, bu nedenle dava konusu düzenlemelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, uzman kelimesinin belli bir işte belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse, mütehassıs olarak tanımlandığı, Vakıflar Kanunu’nun 69. maddesinde de “Genel Müdürlük görevlerinin gerektirdiği uzmanlık hizmetleri” ibaresi ile Genel Müdürlüğün faaliyetine konu olan her uzmanlık alanı için geniş bir uzmanlık tanımının yapıldığı, farklı mesleki uzmanlıklar için açılan sınavdan söz edildiği, oysa Yönetmelik'te getirilen hükümle genel bir uzmanlık alanı yaratıldığı, Yönetmelik'te uzmanın kim olduğu, nasıl bir lisans eğitimi almış olması gerektiği konularında bir düzenleme getirilmediği, uzmanlığın ancak meslek disiplini ile olabileceği, örneğin Osmanlıca uzmanlığı, eğitim uzmanlığı, eski eser uzmanlığı gibi sıfatların reel karşılıklarının Yönetmelik'te bulunmadığı, dolayısıyla Vakıflar Kanunu’nun belirttiği Genel Müdürlüğün gerektirdiği uzmanlık hizmetlerinin neler olduğunun Yönetmelik'te açıkça belirtilmesi gerekirken bunun yapılmadığı, hukuka uygun olmayan, ucu açık, içi doldurulmamış bir uzmanlık alanı yaratılarak sayısı üç bini aşan yeni vakıfların, sayısı Genel Müdürlükçe belli olan mazbut, mülhak, esnaf ve azınlık vakıflarının ihtiyacının karşılanamayacağı, bunun için genel ve içi doldurulmamış vakıf uzmanı değil, örneğin vakıf ziraat uzmanı, vakıf Osmanlıca uzmanı, vakıf Arapça uzmanı, vakıf eski eser onarım uzmanı, vakıf taşınmaz kültür varlıkları uzmanı gibi belirlemelerin yapılmasının gerektiği ve Yönetmeliğin buna göre düzenlenmesinin gerekli olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idareler tarafından, Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onikinci Dairesinin temyize konu 06/11/2019 tarih ve E:2018/1375, K:2019/8346 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
