4. Ceza Dairesi 2017/414 E. , 2017/3725 K.
"İçtihat Metni"Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheliler ..., ..., ... ve ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/08/2016 tarihli ve 2016/75626 soruşturma, 2016/38256 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı, müşteki tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin, Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/10/2016 tarihli ve 2016/3763 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06/01/2017 gün ve 402358 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müşteki Mehmet Kargili’nin 25/07/2016 tarihli ifadesinde şüphelilerin muhtelif tarihlerde ağabeyi ...’yi ve kendisini aradıklarını ve kendisine hakaret ve tehdit içerikli sözler söylediklerini beyan etmesi karşısında, müşteki ile şüpheli arasında geçen telefon görüşmelerini gösterir HTS kayıtları ile şüphelilerin ve tanıkların ifadeleri alınmadan eksik soruşturmaya dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir .”denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit ve hakaret suçlarından şüpheliler ..., ..., ... ve ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17/08/2016 tarihli kararı ile delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müştekinin karara itirazı üzerine, merci Bakırköy 6. Sulh Ceza Hakimliğinin 06/10/2016 tarihli kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müştekinin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 173. maddesinin 3. fıkrasında ise “Mahkeme, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hâkimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder;" hükümleri yer almaktadır.
Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
İncelenen dosyada, müştekinin, Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 25.07.2016 tarihli ifadesinde, şüphelilerin, ağabeyi ..."yi ve kendisini cep telefonundan arayıp tehdit ve hakaret ettiklerini belirterek şikayetçi olduğu, yapılan soruşturma sonucunda şüpheliler dinlenmeden ve müştekinin ifadesinde belirttiği telefon numaralarının HTS raporları getirtilmeden delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle itiraz merciince soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, gereğinin takdir edilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Somut olayda, CMK"nın 160. maddesinin Cumhuriyet Savcısına yüklediği maddi gerçeği araştırma sorumluluğunun gereği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yerine getirilmemiştir. Ancak bu durumda soruşturmanın hangi merci tarafından yapılması gerektiği sorunu ortaya çıkmaktadır. YCGK"nın, 04.12.2007 tarih ve 2007/247-257 sayılı kararında özetle "Cumhuriyet Savcısı tarafından ceza yargılamasının temel hedefi olan maddi gerçeğe ulaşma amacına yönelik olarak gerekli kanıtların toplanmadığı hatta buna teşebbüs bile edilmediği çok açık olarak anlaşılmakta, başka bir anlatımla soruşturma evresinin tamamlanmadığı net bir biçimde tespit edilmekteyse,
soruşturma evresi Cumhuriyet Savcısınca tamamlanmalıdır. Aksinin kabulü halinde, soruşturma safhasının asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı varken istisnai yetkili olan sulh ceza hakiminin soruşturmayı yapması sonucuna ulaşılır ki bu CMK"nın getirdiği sisteme ve yasanın amacına aykırıdır." denilerek soruşturma eksikliğinin nasıl giderilmesi gerektiği gösterilmiştir. Yapılan açıklamalara göre itiraz merciinin, itirazı kabul edip dosyayı soruşturmayı tamamlaması için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi gerekmektedir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Bakırköy 6.Sulh Ceza Hakimliğinin 06/10/2016 tarihli ve 2016/3763 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin itiraz mercii tarafından mahallinde tamamlanmasına, 09.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.