3. Ceza Dairesi 2018/12234 E. , 2019/1321 K.
"İçtihat Metni" Silahla kasten yaralama suçundan suça sürüklenen çocuk ..."ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 86/3-e, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231 ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu"nun 23. maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 3 yıl denetim süresi belirlenmesine dair Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/52 Esas, 2014/438 sayılı kararının 09.02.2015 tarihinde kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde 10.07.2016 tarihinde kasıtlı olarak işlediği basit yaralama suçundan Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 12.10.2017 tarihli ve 2016/339 Esas ve 2017/314 sayılı kesin kararıyla mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanması ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/1, 86/3-e, 31/3 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2017/339 Esas, 2017/413 sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 21.11.2018 tarih ve 2018/4350 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.11.2018 tarih ve 2018/95632 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
Mezkur ihbarnamede;
1) Suça sürüklenen çocuğun yokluğunda verilen 18.12.2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de, 6099 sayılı Kanun"un 3. maddesiyle değişik 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, “(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle suça sürüklenen çocuğun savunmasında bildirdiği adresine tebligatın çıkarılması gerektiği, tebliğ edilmediği takdirde adres kayıt sistemindeki en son yerleşim yeri adresine tebliğ işlemi yapılabileceğinden, yapılan tebligatın geçerli sayılamayacağı gibi; 23.10.2014 tarihli oturumda müdafiisi huzurunda savunmasını yapan kayden 01.01.1997 doğumlu olan suça sürüklenen çocuğun, müdafiisi huzurunda savunmasını vereceğini beyan ettiği ve vekille temsil edildiğinden bilgisi bulunduğu ve karar tarihinde de henüz 18 yaşını tamamlamamış olduğu gözetildiğinde, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Vekile ve kanuni mümessile tebligat” başlıklı 11. maddesindeki “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır.” şeklindeki emredici düzenleme uyarınca, kararın esasen müdafii Avukat İbrahim Taşdemir"e tebliğ yapılması gerekirken müdafiiye karar tebliğ edilmediğinden henüz kesinleşmemiş olduğu ve denetim süresi başlamadığı gözetilmeden yazılı şekilde hükmün açıklanmasına karar verilmesinde,
2) Evvelce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla, mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” hükmü uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
3) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/4. maddesinde yer alan “Kısa süreli hapis cezası ertelenmiş veya fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme karşısında, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış olan suça sürüklenen çocuk hakkında, aynı Kanun’un 53/1. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarına hükmedilmesinde, isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK"nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
Gereği görüşülüp düşünüldü:
1) Tebliğnamedeki 1 no’lu bozma görüşüne yönelik yapılan incelemede;
Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 18.12.2014 tarih, 2014/52 Esas, 2014/438 karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının suça sürüklenen çocuk ...’ın vekaletnameli müdafii Av....’in yüzüne karşı verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, yeniden suça sürüklenen çocuğa gerekçeli karar tebliğine gerek olmadığı anlaşılmakla;
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görülmeyerek kanun yararına bozma talebinin REDDİNE,
2) Tebliğnamedeki 2 ve 3 no’lu bozma görüşlerine yönelik yapılan incelemede;
Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden; Kelkit Asliye Ceza Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2017/339 Esas, 2017/413 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nin 309/4. maddesinin (d) bendi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, daha önce hapis cezasına mahkumiyeti olmayan suça sürüklenen çocuğa tayin edilen 10 ay hapis cezasının TCK"nin 50/1-d maddesi gereğince 5 ay süre ile ikamet ettiği mücavir alan sınırları içerisindeki internet kafelere gitmekten yasaklanma tedbirine çevrilmesine, hükümden TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin paragrafın çıkartılmasına, infazın bu şekilde yapılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen bırakılmasına; dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.01.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.