9. Hukuk Dairesi 2015/28853 E. , 2019/2122 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı-karşı davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacı işçinin davalı şirketin restaurantlarında 21/10/2005 -02/04/2013 tarihine kadar restaurant müdürü olarak çalıştığını, davacının son ücretinin net 1.450,00 TL. olduğunu, öğle yemeğinde 21,00 TL. değerinde pizza verildiğini, davalı işverenin daha az prim ve vergi ödemek için davacının maaşının düşük gösterdiğini, şirket müdür İlyas Yalçınkaya davacının görüşmediği oğlu İhsan Yalçınkaya"nın adamı olduğunu ve şirkete bir daha gelmemesini söylediğini ve kıdem tazminatının 4.399,46 TL.lik kısmını 17/04/2013 tarihinde bankaya yatırdığını, davalı işyerinde çalışma saatlerinin vardiya sistemine göre yürütüldüğünü, bazı günlerde saat 10:00-20:30 arası diğer günlerde ise 17:00-02:30 arasında çalışılacağı hususunda tarafların anlaştığını, ancak davacının ortalama günde 1 saat fazla çalışma yaptığı fakat bu fazla çalışma ücretlerinin ödenmediğini, davacının fedakarlıklarına rağmen fazla mesai ve çalışma ücretini alamaması yüzünden güç duruma düştüğünü iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 21/10/2005 tarihinde çalışmaya başladığını, 30/06/2007 tarihinde de kendi isteğiyle işten ayrıldığını, söz konusu hizmet sözleşmesi sebebiyle doğan tüm alacaklarının davacıya ödendiğini, bu hususun 30/06/2007 tarihinde imzalanan ibraname ispat edilebileceğini davacının iş akdini tek taraflı olarak feshettiğini tazminata hak kazanamayacağını, kıdem tazminatının haklı bir yanı olmadığını, 2007 yılından önceki çalışmalar için 5 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının 28/10/2008 tarihinde yeniden şirkette çalışmaya başladığını, ancak 02/04/2013 tarihinde iş akdi davalının kasasında 3.268,00 TL. kasa açığı oluşması sebebiyle feshedildiğini, davacının diğer şirket çalışanları ile birlikte İhsan Yalçınkaya"nın zimmetine para geçirmesine göz yumduğunu ve şirketi zarara uğrattığını, davacının prim ödemelerinin düşük olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, 30 günlük brüt maaşın 1.000,00 TL. olduğunu, davalının iş akdini haklı olarak feshettiğini bu sebeple ihbar ve kıdem tazminatı ödeme zorunluluğu bulunmadığını buna rağmen 4.399,46 TL. kıdem tazminatı ödendiğini, günde ortalama 1 saat fazla mesai yaptırıldığı, davacının maaşlarını almadığı, davacının zor duruma düştüğü yönündeki iddiasının doğru olmadığını, ihtiyati tedbir talebinin de gerekçe bir sebep gösterilmediğinden reddedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz başvurusu :
Karara karşı davalı - karşı davacı vekili tarafından süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
E) Gerekçe:
Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır. (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta mahkemece, karşı dava yönünden hüküm kurulmaması ve karar gerekçesinde davacının 21/10/2005 -02/04/2013 tarihleri arasında çalıştığı şeklindeki açıklama ile kesintisiz çalışma iddiasını kabul ettiği anlamında gerekçe oluşturulduğu halde bilirkişinin iki dönem halinde çalışma olduğunu kabul eden hesaplamasına itibar ederek hüküm kurmak suretiyle gerekçe - hüküm çelişkisi yaratıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemenin gerekçeli kararı yukarıda içeriği belirtilen HMK.nın 297. ve 298. maddelerine uygun değildir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın sair yönler incelenmeksizin BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23/01/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.