
Esas No: 2015/1391
Karar No: 2017/434
Karar Tarihi: 08.03.2017
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1391 Esas 2017/434 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ilave tediye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 3. İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 01.11.2012 gün ve 2012/184 E., 2012/540 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 12/11/2013 gün ve 2012/27453 E., 2013/24152 K. sayılı kararı ile;
"…Davacı, davalı iş yerinde 17/11/1995-16/02/2011 tarihleri arasında çalıştığını, davalı şirketin hisselerinin % 52’sinin Türk Standartları Enstitüsüne ait olması nedeni ile 6772 sayılı Kanun"un 1. maddesi gereğince ilave tediye alacağına hak kazandığını ileri sürerek ödenmeyen ilave tediye ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesine istemiştir.
Davalı vekili müvekkili kamusal niteliği olmayan bu nedenle kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanmayan özel hukuk hükümlerine tabi bir şirket olduğunu, 6772 sayılı Kanun"un 1. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalı şirketin 6722 Sayılı Kanun kapsamında devlete veya ona bağlı müessese niteliğini taşımadığı bu nedenle davacının ilave tediye ücret alacağına hak kazanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı taraf temyiz etmiştir.
Dosya içeriğine göre davacı işçi ile davalı işveren arasında, davalı şirketin 6772 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ilave tediye alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanun ile düzenlenmiştir. Kanunun 1 inci maddesinde, Devlete ve ona bağlı olmak üzere,
1. Genel, katma ve özel bütçeli daireler,
2. Sermayesi değişen kurumlar,
3. Sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlar,
4. Belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşlar,
5. 3460 ve 3659 sayılı Kanun kapsamına giren, sermayesinin tamamı devlete ait olan veya bu sermeye ile kurulan iktisadi devlet kuruluşlarında çalışan işçilerin ilave tediye uygulamasından yararlanabilecekleri düzenlenmiştir
Yukarıda belirtilen kurumlarca, sermayesinin yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan kuruluşlar ve bunların aynı nispette iştirakleriyle vücut bulan kurumlar, ticaret ve sanayi odaları ve borsalar veya satın alınıp belediyelere bağlanan müesseseler de Kanun kapsamına alınmıştır.
Keza 5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununda, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri ekli cetvellerde sayılmıştır. Bu cetvellerde Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri, Özel Bütçeli İdareler, Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar ve Sosyal Güvenlik Kurumlarında çalışanların kanun kapsamında olduğunun kabulü gerekir.
Sonuç itibari ile kapsam bakımından, Devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlarda iş sözleşmesi ile çalışanlara uygulanacağı görülmektedir.
Somut olayda, davalı vekilinin cevap dilekçesi ekinde sunduğu belgelerin incelenmesinde, davalı şirketin 14.01.1993 tarihinde Türk Standartları Enstitüsü ile Sojuztest-Moscov firması tarafından kurulan bir limited şirket olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketin statüsü ile hisse durumunu gösterir belgeler celp edilmeksizin, sadece özel hukuk tüzel kişisi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Davalı şirketin hukuki statüsü ve hisselerinin yarısından fazlasının devlete ait şirket veya kurumlara ait olup olmadığı hususunda gerekli araştırma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır..."
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ilave tediye alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin, 16.02.2011 tarihinde emekli olarak işyerinden ayrıldığını, davalı TSE Sojuztest şirketinin kamu ortaklı bir şirket olduğunu, şirketin %50’sinden fazlasının Türk Standardları Enstitüsü’ne ait olduğunu, 6772 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca ödenmesi gereken ilave tediye alacağının ödenmediğini ileri sürerek ilave tediye alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili talep konusu alacakların bir kısmının zamanaşımına uğradığını, şirketin resmi kurum ya da kamu işvereni olmadığı gibi davacının da kamu işçisi olmadığını, dolayısıyla 6772 sayılı Kanunda öngörülen ilave tediyeden yararlanma imkânı bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davalı şirketin, 6772 Sayılı Kanun kapsamında devlete veya ona bağlı müessese niteliğini taşımadığı, özel hukuk kurallarına göre kurulmuş ve buna göre işletilen bir şirket olduğu, bir devlet kuruluşu olan TSE’nin davalı şirkette hissedar olmasının 6772 Sayılı Kanunun uygulanmasını gerektirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece davalı şirketin devlet tarafından kanun ve kanunun verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanmaması, Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olması ve buna göre yönetilmesi, hissedarlar içerisinde kamu payının olmasının şekil olarak yeterli olmadığı belirtilerek ve önceki gerekçeler de eklenmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı şirketin hukuki statüsü değerlendirilerek 6772 sayılı Kanun kapsamında bulunup bulunmadığı, bu hususta mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanamadığı noktasında toplanmaktadır.
6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre “Umumi, mülhak ve hususi bütçeli dairelerle mütedavil sermayeli müesseseler, sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlarla belediyeler ve bunlara bağlı teşekküler, 3460 ve 3659 sayılı kanunların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmiyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanununun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır.” Buna göre, sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan ticaret şirketlerinde çalışan işçilere de ilave tediye ödemesi yapılması gerekmektedir.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, Özel Dairece davalı şirketin statüsü ile hisse durumunu gösterir belgelerin getirtilerek, davalı şirketin hukuki statüsü ve hisselerinin yarısından fazlasının devlete ait şirket veya kurumlara ait olup olmadığı hususunda gerekli araştırma yapılması yönünde bozma kararı verilmiş ise de, dosya içeriğinde bulunan 29.01.1993 tarihli ticaret sicili gazetesi sureti, 18.11.2009 ve 29.04.2010 tarihli Ortaklar Kurulu Kararları ile davalı savunması ve tüm dosya kapsamına göre, 29.04.2010 tarihine kadar davalı şirketin %52,2 hissesine Türk Standartları Enstitüsü’nün, kalan hisseye ise Sojuztest-Moscov özel şirketinin sahip olduğu, 29.04.2010 tarihli hisse devri ile TSE"nin %3,2 hissesini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne devrettiği ve bu tarihten itibaren Türk Standardları Enstitüsü’nün davalı şirketteki payının %50’nin altına düştüğü anlaşıldığından, Özel Dairenin araştırmaya yönelik yapılan bozma kararının bu yönü itibariyle isabetli olmadığı açıktır.
Bu tespitler karşısında, davalı şirketin 6772 sayılı Kanunun birinci maddesi kapsamında bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
132 sayılı Türk Standardları Enstitüsü Kuruluş Kanununun 1. maddesinin 2. fıkrası “Enstitü, tüzelkişiliği haiz, özel hukuk hükümlerine göre yönetilen bir Kamu Kurumu olup kısa adı ve markası "TSE" dir. Bu marka çeşitli şekillerde gösterilir. Türk Standardları Enstitüsünün müsaadesi olmadan bu marka hiçbir şekil ve şart altında kullanılamaz.” şeklindedir. Açık kanuni düzenlemeye göre kamu kurumu olan Türk Standardları Enstitüsünün davalı şirketteki hissesinin 29.04.2010 tarihine kadar %52,2 olduğu gözetildiğinde, belirtilen tarihe kadar davalı şirketin ilave tediye ödemekle yükümlü olduğu tartışmasızdır. Bununla birlikte, 29.04.2010 tarihinden sonra TSE"nin %3,2 hissesini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine devrettiği olgusu dikkate alınarak, anılan tarihten sonraki durumun da değerlendirilmesi gerekmektedir.
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 4. maddesine göre “Odalar; üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslekî disiplin, ahlâk ve dayanışmayı korumak ve bu Kanunda yazılı hizmetler ile mevzuatla odalara verilen görevleri yerine getirmek amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.”
Aynı Kanunun 54. maddesinin birinci fıkrasına göre ise “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, odalar ve borsalar arasındaki birlik ve dayanışmayı temin etmek, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, oda ve borsa mensuplarının meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, bunların birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere, meslek disiplinini ve ahlâkını korumak, ülkenin kalkınması, ekonominin gelişmesi için gerekli çalışmaları yapmak ve bu Kanunda belirtilen hizmetleri yerine getirmek amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde meslek üst kuruluşudur.” Madde metninde açıkça belirtildiği üzere Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kamu kurumu niteliğinde meslek üst kuruluşudur.
Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları 1982 Anayasasının 135. maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrası, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.” şeklindedir.
Anayasaya göre, meslek kuruluşları doğrudan doğruya kamu kurumu değil, kamu kurumu niteliğinde sayılmışlardır. Gerçekten meslek kuruluşları, kamu kurumları gibi belli bir veya birkaç hizmeti yürütmekle görevli olmadıkları gibi, belli bir hizmetle sınırlı olarak da faaliyet göstermezler. Bunlar belli bir meslekte çalışan insanların ortak gereksinimlerini karşılamak üzere faaliyet gösterirler. Bu nedenle, daha ziyade özel yararların gereklerine göre faaliyette bulunurlar ve bu özellikleri ile dernek ve sendikalara yaklaşırlar. Ancak Devlet, bu özel yarar odaklarının kamu yararına aykırı bir biçimde gelişmelerini ve faaliyette bulunmalarını önlemek için, bunları tamamen özel hukuk çerçevesinde faaliyet gösteren kuruluşlar olmaktan çıkarmış, bunlara kamu tüzelkişiliği vermiş ve mesleki faaliyetlerin yerine getirilmesi bakımından bunları kamu hukuku kurallarına tabi tutarak, bazı kamu görev ve yetkileri ile donatmıştır. Doğal olarak, meslek kuruluşlarının kamusal yetki ve görevleri sadece mensupları için etkili ve geçerli olup, üçüncü kişileri kapsamaz. Özetle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, hem sendika ve dernek gibi tamamen özel hukuk hükümlerine tabi kuruluşlardan ve hem de tüm faaliyetleri kamu hizmeti görmekten ibaret bulunan kamu kurumlarından ayrılmaktadırlar (Günday M.: İdare Hukuku, 10. Baskı, Ankara 2013, s. 566).
Belirtmek gerekir ki, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, belirli bir kamu hizmetini görmek üzere kurulmuş olmadıkları için, kamu kurumu olarak adlandırılmamışlar; kamu kurumu niteliğinde kuruluşlar şeklinde tavsif edilmişlerdir. (Yıldırım/ Yasin/ Karan/ Özdemir/ Üstün/ Tekinsoy: İdare Hukuku, 4. Baskı, İstanbul 2012, s. 276).
Bu kuruluşlar, esas itibariyle meslek mensupları toplulukları olup, dernek ve sendikalar gibi özel değil, kamusal nitelik taşımaktadırlar. “Kamu kurumu niteliğinde” ibaresi bir yakınlaştırmayı sağlayan ve bu kişileri kamu kesimine sokan, yani “kamu tüzelkişiliğini” belirleyen bir kayıttır. Yoksa, meslek teşekküllerinin kamu kurumu olduğu kabul edilmek istenseydi, doğrudan doğruya “mesleki kamu kurumları” deyiminin kullanılması gerekirdi (Özdemir İ.: Meslek Kuruluşlarının Kamu Kurumu Niteliği, TOBB Yayınları, Ankara 2004, s.24).
Bu noktada ifade etmek gerekir ki, meslek kuruluşlarının vücuda gelişleri, yapıları, kamu kudreti kullanmaları, üyeleri üzerindeki yetkileri ve otonom durumları göz önünde alındığında, kamu tüzelkişileri arasında, “kamu idareleri” ve “kamu kurumlarından” ayrı başka üçüncü bir kategori olarak ortaya çıktıkları görülmektedir (Özer A.: Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları (Anayasa Hukuku Açısından), Ankara 1994, s.13) Bir başka deyişle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu kurumu olmaktan uzaklaştırılarak kamu kurumu niteliğinde kabul edilmekle, kamu idaresi ve kamu kurumu dışında bunlardan ayrı ve farklı, nevi şahsına özgü (sui generis) bir kamu tüzelkişiliğine sahip kılınmışlardır (Özdemir, s. 25, 26). Yapısı ve görevleri yönünden diğer kamu kurumlarından ayrılırlar ve bunlar da kamu tüzel kişileridir (Gözübüyük, Ş./Tan, T.: İdare Hukuku, C. 1, 8. Bası, Ankara 2011, s.298). Bu Anayasal durum karşısında pozitif hukukumuzda kamu kurumu deyiminin yer aldığı hükümlerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını kapsamadığı, buna karşın kamu tüzel kişisi deyiminin bulunduğu maddelerin, bu kuruluşları içerdiğini kabul etmek gerekir (Özdemir, s. 25, 26).
Bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 6772 sayılı Kanun kapsamında “kamu kurumu” niteliğinde olmadığından, Türk Standardları Enstitüsünün %3,2 hissesini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine devrettiği 29.04.2010 tarihinden itibaren davalı şirketteki devlete ait hisse oranının %50’nin altına düştüğü dikkate alındığında, davacının ilave tediye alacağının 29.04.2010 tarihine kadar hesaplanması gerekmektedir.
Yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, Türk Standardları Enstitüsünün davalı şirketteki hisselerinin bir kısmını Türkiye Odalar Borsalar Birliğine devretmesi sonucu davalı şirketteki hissesinin %49’a düşmesinin, davacının hisse devir tarihinden sonra ilave tediye alacağının bulunmayacağı anlamına gelmediği, zira Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin de ilave tediye ödemesi gereken kamu kurumlarından olduğu, 5174 sayılı Türkiye Odalar Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 4. maddesinde odaların, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğunun belirtildiği, devir tarihi olan 29.04.2010 tarihinden sonraki dönem için de davacının ilave tediye alacağı bulunduğu ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Buna göre yerel mahkeme direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 08.03.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı vekili müvekkilinin,16.02.2011 tarihinde emekli olarak işyerinden ayrıldığını, yasal haklarının ödenmediğini, davalı TSE Sojuztest şirketi kamu ortaklı bir şirket olduğunu, şirketin %50’sinden fazlasının TSE’ye ait olduğunu, 6772 sayılı Kanun’un 1. maddesi uyarınca ödenmesi gereken ilave tediye ödemesinin yapılmadığını ileri sürerek ilave tediye tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili talep konusu alacakların bir kısmının zamanaşımına uğradığını, şirketin resmi kurum-kamu işvereni olmadığı gibi davacının da kamu işçisi olmadığını, dolayısıyla 6772 sayılı Kanunda öngörülen ilave tediyeden yararlanma imkânı bulunmadığını bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece davalı şirketin 6772 Sayılı Yasa kapsamında devlete veya ona bağlı müessese niteliğini taşımadığı, özel hukuk kurallarına göre kurulmuş ve buna göre işletilen bir şirket olup, bir devlet kuruluşu olan TSE nin davalı şirkette hissedar olmasının 6772 Sayılı Yasanın uygulanmasını gerektirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi tarafından özetle “ davalı şirketin 14.01.1993 tarihinde Türk Standartları Enstitüsü ile Sojuztest-Moscov firması tarafından kurulan bir limited şirket olduğu, davalı şirketin statüsü ile hisse durumunu gösterir belgeler celp edilmeksizin, sadece özel hukuk tüzel kişisi olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, davalı şirketin hukuki statüsü ve hisselerinin yarısından fazlasının devlete ait şirket veya kurumlara ait olup olmadığı hususunda gerekli araştırma yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği “ gerekçesiyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle ve davalı şirketin devlet tarafından yasa ve yasanın verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanmaması, Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olması ve buna göre yönetilmesi, hissedarlar içerisinde kamu payının olmasının şekil olarak yeterli olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmelerde dosyada bulunan ve TSE. nin davalı şirketteki % 3.2 hissesinin 29.04.2010 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ ne devredildiğine ilişkin Ticaret Sicil Gazetesi de dikkate alınarak ayrıca bir araştırma yapılmasına gerek olmadığına oy birliği ile karar verilmiş ve uyuşmazlık olarak “ TSE. nin davalı şirketteki hissesinin % 49’ a düşmesinin hukuki sonuçları” tartışılmıştır.
Hukuk Genel Kurulunda davalı TSE Sojuztest Metroloji ve Kalibrasyon Ltd. Şti. nin kurucu ortağı TSE. nin şirketteki hissesinin % 52 olduğu dönem açısından 6772 sayılı Yasa kapsamında olduğu konusunda hiç bir ihtilaf yoktur.
Hukuk Genel Kurulun’ da tartışılan husus “davalı TSE Sojuztest Metroloji ve Kalibrasyon Ltd. Şti. nin kurucu ortağı TSE. nin şirketteki hissesinin % 49’ a düştüğü 29.04.2010 tarihinden itibaren 6772 sayılı Yasa kapsamından çıkıp, çıkmadığıdır.
Çoğunluk görüşü, TSE. nin % 3,2 hissesini devrettiği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ nin “ kamu kurumu “ niteliğinde olmadığı ve davalı şirketin TSE. nin davalı şirketteki hissesinin % 49’ a düştüğü 29.04.2010 tarihinden itibaren 6772 sayılı Yasa kapsamından çıktığı, bu nedenle davacının hisse devir tarihine kadar ilave tediye alabileceği, ancak hisse devir tarihinden sonra ilave tediye alamayacağı şeklindedir.
Uyuşmazlık, TSE. nin % 3,2 hissesini devrettiği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ nin “ kamu kurumu “ niteliğinde olup, olmadığıdır.
Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının dayanağı 1982 tarihli T.C. Anayasası’ nın 135. maddesidir.
Maddeni 1. fıkrası aynen;
“ Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları;
MADDE 135. – Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir. “ şeklindedir.
Somut uyuşmazlıkta, TSE. nin % 3,2 hissesini devralan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 5174 SAYILI TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ İLE ODALAR VE BORSALAR KANUNU ile kurulmuştur.
5174 sayılı Yasanın 4. maddesinde Odalar;
“ Odalar; üyelerinin müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, mensuplarının birbirleri ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslekî disiplin, ahlâk ve dayanışmayı korumak ve bu Kanunda yazılı hizmetler ile mevzuatla odalara verilen görevleri yerine getirmek amacıyla kurulan, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. “ şeklinde tanımlanmıştır.
1982 tarihli T.C. Anayasası’ nın 135. Maddesinden alınan yetki ile çıkarılan 5174 sayılı Yasa’ nın 4. maddesinde açıkça “tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu “ olarak tanımlanan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ nin kamu kurumu niteliğinde olup, olmadığının tartışılması, yasal düzenleme karşısında mümkün değildir.
Üst norm niteliğindeki Anayasal hüküm ile aynı doğrultudaki yasal düzenlemede Anayasa koyucu ile Yasa koyucu bir nitelik belirlemesi yapmış ise artık bu hususta ayrıca bir nitelik tayini gidilmesi hukuka uygun kabul edilemez. Yüksek HGK. nun bu yolda bir nitelik tayini cihetine gitmesi Anayasal ve Yasal düzenlemelerin vazedilme amacına aykırılık teşkil eder.
Davalı Şirketteki TSE. nin % 49 hissesi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ nin % 3,2 hissesi toplamının % 52,2 olup, bu hisse oranına göre davalı şirket 6772 sayılı Yasa’ nın 1. maddesindeki “sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket “ konumunda olduğundan, davacının devir tarihinden sonra da ilave tediyeye müstahak olduğu açıktır.
Bu nedenlerle HGK. nun “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ nin 6772 sayılı Yasa açısından kamu kurumu niteliğinde olmadığına, buna bağlı olarak TSE. nin davalı şirketteki hissesinin % 49’ a düştüğü 29.04.2010 tarihinden itibaren 6772 sayılı Yasa kapsamından çıktığı, bu nedenle davacının hisse devir tarihine kadar ilave tediye alabileceği, ancak hisse devir tarihinden sonra ilave tediye alamayacağına ilişkin Sayın çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
