Abaküs Yazılım
16. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/2261
Karar No: 2020/3520
Karar Tarihi: 03.07.2020

Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/2261 Esas 2020/3520 Karar Sayılı İlamı

16. Ceza Dairesi         2020/2261 E.  ,  2020/3520 K.

    "İçtihat Metni"

    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.02.2020 tarih ve 2020/20023 sayılı yazısı ile; FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda beraatine dair Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/10/2019 tarihli ve 2018/361 esas, 2019/355 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, Denizli İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapan sanığın örgüt bağlantısı nedeniyle kamu görevinden ihraç edildiği, FETÖ/PDY Terör Örgütü tarafından yapılan fişleme işleminde örgüt bağlantısı bulunduğu şeklinde kodlandığı ve hakkında örgüt içerisinde yer aldığı ve gizlice düzenlenen toplantılara katıldığı yönünde beyanlar bulunduğundan bahisle eylemine uyan silahlı terör örgütüne üye olma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, her ne kadar Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince "sanık ..."nın fetö/pdy silahlı terör örgütünün gizli haberleşme aracı olan bylock veya eagle kullanmadığı, bankasya bankasında hesabının bulunmadığı, Fetö/Pdy ile irtibatlı herhangi sendika veya derneğe üye olmadığı, sohbet toplantılarına katıldığına ilişkin tanık beyanının bulunduğu, FETÖ mensubu olup herşeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memuru olarak kodlandığına ilişkin veri inceleme raporunun bulunduğu, ancak veri inceleme raporunu destekleyici mahiyette her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı yan delilin bulunmadığı" şeklindeki gerekçe ile beraatine karar verilmiş ise de,
    Manisa İl Emniyet Müdürlüğünün 12/03/2019 tarih ve 2019/5670714 sayılı yazısı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2016/180056 numaralı dosya üzerinden yürütülen FETÖ/PDY soruşturma kapsamında, bir kısım şüpheliler hakkındaki Bylock mesaj içeriklerinin Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, sanığa ait 330949 ID numaralı Bylock hesabına ilişkin evrakın ise Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, ayrı soruşturmaya konu olan ancak sonradan ortaya çıkan ve son online tarihi 14/01/2015 tarihi olan Bylock delilin, Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/361 esas sayılı dosyasında düzenlenen 12/07/2018 tarihli iddianameden önce olduğunun anlaşılması karşısında, silahlı terör örgütünün gizli haberleşme aracı olan bylock kullandığı anlaşılan sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne örgütsel olarak bağlı olduğuna dair cezalandırılmasına yeterli delil bulunduğu ve üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 11/02/2020 gün ve 94660652-105-20-21860-2019-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY;
    Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarına yönelik yürütülen soruşturma dosyaları kapsamında, İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda polis memuru olarak görev yapmakta iken 14.07.2017 tarihinde 692 sayılı KHK ile görevinden ihraç edildiği, ... ve ..."in beyanlarıyla sohbetlere katıldığı bildirilen ancak ByLock kullanıcısı olmadığı ve yapılan araştırmalarda örgütle iltisakının tespit edilemediğinden silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hakkında başlatılan soruşturma dosyalarında süreçte kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlar verildiği anlaşılan sanığın; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/68532 sayılı dosyası kapsamında elde edilen emniyet teşkilatı içerisinde yer alan örgüt mensuplarına yönelik bilgileri ve fişlemeleri barındırdığı değerlendirilen mikro SD kart içerisindeki verilerde kaydına rastlanıldığına dair yeni delile istinaden, süreçte verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların kaldırılmasına yönelik Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan istemin, Denizli 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 2018/2715 değişik iş sayılı 07.06.2018 tarihli kararı ile kabulü ile Cumhuriyet Başsavcılığının 27.02.2018 tarih 2018/7688 soruşturma 2018/5217 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile sanık yönünden 2016/25703 soruşturma sayılı 20.04.2017 tarihli ve 22.07.2017 tarih 2017/21355 soruşturma, 2017/13833 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların kaldırılmasına karar verilmesine müteakip; Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/21642 soruşturma, 2018/8101 esas ve 2018/1725 iddianame numaralı 12.07.2018 tarihli iddianamesi ile özetle; ele geçen SD kart içerisinde isminin bulunduğu, "SAY" ve "EA" olarak kodlandığı, ..."ın ve ..."in ifadelerinde sohbetlere katıldığına dair beyanlarda bulunulduğu ve teşhis edildiği de belirtilerek örgütün diğer üyeleri ile birlikte sürekli ve gizli bir şekilde temas ve organizasyon içinde faaliyette bulunduğu, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu ve silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılması gerektiği iddiası ile 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 53, 58/9 ve 3713 sayılı TMK"nın 5/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
    Samsun 3. Ağır Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulüne karar verilmesine müteakip mahkemenin 2018/361 esasına kayden yürütülen, tanık ..."ın talimatla ifadesinin alındığı, tanık ..."in ise adresinin tespit edilememesi nedeni ile talimat evrakları kapsamında çıkartılan zorla getirme kararının ifa edilememesi nedeni ile dinlenilmesinden vazgeçilmesine karar verilerek önceki beyanlarının okunduğu, süreçte örgütle iltisaklı olup olmadığının tespitine yönelik araştırmaların yapıldığı, ByLock kullanıcısı olmadığının bildirildiği, ele geçen materyallerin ve HTS kayıtlarının incelenmesine yönelik hususlarda raporların tanzim edildiği ve idda makamınca belirtildiği şekli ile "...yapılan yargılama neticesinde sanığın ByLock kullanım kaydı bulunmadığı, sanığın örgüte müzahir eğitim kurumu sendika, dernek, vakıf veya şirkette herhangi bir kaydına rastlanmadığı gibi, sanığın örgütün mali yapılanması içinde yer alan bank asya isimli bankada hesabının bulunmadığının görüldüğü, tanıklar ... ve ..."in ifadelerinde sanığın örgütün sohbet toplantılarına geldiğini belirttikleri görülmüş ise de, sanığın atılı suçlamayı kabul etmediği ve iddiaya konu sohbetlere sanığın 2014 yılından sonra katıldığına ilişkin somut bir delil ve iddia bulunmadığı, sanığın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca ele geçirilen SD kartta SAY ve EA olarak kodlandığı belirtilmiş ise de; anılan delilin başka yan delillerle desteklenmediği ve tek başına sanığın örgüt üyesi olduğuna delil teşkil etmediği, sanığın atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeter delil elde edilemediğinden CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi" mütalaasında bulunulduğu görülen kovuşturma sonucunda 08.10.2019 tarihli duruşmada sanık ve müdafiinin huzurunda tefhim olunan hükümle sanığın, üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu işlediği sabit olmadığından CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraatine istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
    Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/361 esas 2019/355 karar sayılı 08.10.2019 tarihli kararında özetle belirtildiği şekilde; "sanığın gizli haberleşme aracı olan bylock veya eagle kullanmadığı, Bank Asya hesabının bulunmadığı, FETÖ/PDY ile irtibatlı herhangi sendika veya derneğe üye olmadığı, sohbet toplantılarına katıldığına ilişkin tanık beyanının bulunduğu, FETÖ mensubu olup herşeyiyle teslim olan ancak yöneticilik vasıfları olmayan polis memuru olarak kodlandığına ilişkin veri inceleme raporunun bulunduğu, ancak veri inceleme raporunu destekleyici mahiyette her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı yan delilin bulunmadığı hususları bir arada değerlendirildiğinde 5237 sayılı yasanın 314/2 maddesinde düzenlenen suçun unsurlarından olan çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerinin dosya kapsamı itibariyle sanık açısından tespit edilemediği, bu kapsamda yapılan değerlendirmede sanığın eylemlerinin sempatizanlık boyutunu aşmadığı sanığın cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak delil elde edilmediği anlaşılmakla beraatine" karar verildiğinin belirtilmiştir. İstinaf edilmediğinden karar 15.10.2019 tarihinde kesinleşmiştir. Ayrıca 24.10.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca kararın "görüldü"sü yapılmıştır.
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/180056 sayılı soruşturmasına istinaden yapılan çalışmalarda Denizli ili Emniyet mahrem imamlarından olan Samet Buğra Küçük"e ait olduğu değerlendirilen 6644 ID nolu ByLock tespit ve değerlendirme tutanağında bulunan tespit edilemeyen ID"lere yönelik çalışmalarda, oluşturduğu "grup" içerisinde yer alan tespit edilen kullanıcıların Denizli"de polis olmaları göz önüne alınarak, 330949 ID nolu kullanıcının adının Durmuş olduğu, kullanıcı şifresinde yer alan "Ra" kısmının ad ve soyadının baş harfleri, "253002" rakamlarının ise sicil numarası olduğu değerlendirilerek ByLock kullanıcısı olduğu ve Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinde sanık olarak yargılandığının belirtildiği 22.02.2019 tarihli tespit ve değerlendirme tutanağın Manisa İl Emniyet
    Müdürlüğünün 12.03.2019 tarihli yazısı ile Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, 25.10.2019 tarihinde evrakın Cumhuriyet savcısınca havalesinin yapıldığı, Manisa Cumhuriyet Başsavcılığının 13.11.2019 tarihli 2019/18520 soruşturma, 2019/2117 karar sayılı yetkisizlik kararı ile de sanığın 330949 ID, Durmuş kullanıcı adı ile ByLock programını kullandığının tespit edildiği, UYAP sisteminde yapılan sorgulamada Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/361 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamasının devam ettiği anlaşıldığından mükerrer soruşturma kapsamında sanıkla ilgili dosyanın birleştirilmek üzere yetkisizlik kararı verilerek Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmiştir.
    13.11.2019 tarihli Uyap sisteminden alınan raporda dosyanın kapalı olduğu, beraat kararı verildiği ve istinaf edilmeden kesinleştiğinin belirtilmiş olduğu görülmüştür.
    Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/37778 soruşturma, 2019/20393 karar sayılı 21.11.2019 tarihli, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile silahlı terör örgütüne üye olma suçundan sanık hakkında; UYAP sisteminde yapılan inceleme sonucunda şüpheli hakkında aynı suçtan açılan kamu davasında yapılan yargılama neticesinde verilen beraat kararının kesinleştiği, ByLock delilinin en son online tarihinin 14.01.2015 tarihi olduğundan tanzim edilen iddianame tarihinden öncesine ait olduğu, bu kapsamda sanık hakkında yeniden iddianame tanziminin mümkün olmadığı, yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluşmadığı, bu nedenle yeni delil kapsamında karara yönelik kanun yararına bozma yasa yoluna başvurulabileceğinin aynı suçtan verilen kesinleşmiş bir beraat kararı bulunduğundan yeniden soruşturma yapılamayacağı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına ve karardan bir suretin kanun yararına bozma yasa yoluna gidilip gidilmeyeceği hususunda gereğinin takdir ve ifası için Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinde iddia makamını temsil etmek ve gerektiğinde yasa yollarına ilişkin işlemleri yapmak ile görevli Cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar verilmiştir.
    20.12.2019 ve 13.01.2020 tarihli görüş yazılarında Cumhuriyet savcısınca 12.07.2018 tarihinde açılan kamu davasına yönelik yapılan yargılama neticesinde 08.10.2019 tarihinde beraat kararı verilerek istinaf edilmeden kesinleşen dosya kapsamında iki kez ByLock kullanıcısı olmadığı bildirilen sanık hakkında, Manisa İl Emniyet Müdürlüğünün 12.03.2019 tarihli yazısı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturması kapsamında tespit edilen mesaj içeriklerini içerir ByLock tutanağının Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, sanığa ait 330949 ID numaralı ByLock hesabına ilişkin evrak yönünden soruşturmaya başlandığı ve kamu davasının açılmış olması nedeniyle 13.11.2019 tarihinde yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, ortaya çıkan yeni delilin verilen hüküm nedeniyle kanun yararına bozma yoluna gidilmek suretiyle değerlendirilebileceği, aynı suçtan yapılan bir yargılama ve kesinleşmiş hüküm bulunması sebebiyle soruşturma yapılamayacağından kesinleşen karara yönelik kanun yararına bozma yoluna gidilmesine dair görüş ve istemde bulunulması üzerine; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesinleşen beraat kararının kanun yararına bozulmasının Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 11.02.2020 tarihli yazısı ile istenilmesine müteakip dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Kesinleşen hükümden sonra ortaya çıkması nedeniyle CMK"nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmeyen fakat suçun sübutu bakımından belirleyici nitelikte olduğu kabul edilen delilin, anılan kanunun 223/2-e maddesi gereğince verilen beraat kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile kanun yararına bozma yasa yoluna konu olmasına imkan verip veremeyeceğine ilişkindir.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    Kanun yararına bozma, kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olduğundan, inceleme karar tarihindeki mevzuat hükümlerine göre yapılmıştır.
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü ve istisnai bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması, hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Hakim ya da mahkeme tarafından değiştirilmesi, geri alınması her zaman mümkün olan kararlarda yasanın aradığı kesinlikten bahsedilemez.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Sübutu kabul edilen eylemin suç oluşturup oluşturmayacağı ya da hangi suçu oluşturacağı yönündeki hukuki tespit, kabul ve uygulamaların yukarıda sayılan, uygulama birliği ve hukuk güvenliği amaçları bağlamında kanun/kamu yararı taşıdığından kanun yararına bozma yasa yoluna konu olabileceğinde şüphe yoktur. Yüksek Ceza Genel Kurulu da aynı görüştedir(23.6.2009 t,2009/7-69,176 sy).Ancak ayrıntıları Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 tarih 260/281 sayılı kararında da açıklandığı üzere; olaya ilişkin deliller toplanıp değerlendirilmişse, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine noksan kovuşturma yapıldığından ya da takdirinde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozmaya gidilemez.
    Diğer taraftan AİHS"nin 6. ve Anayasanın 36/1. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılama hakkı kapsamında kalan ve ceza yargılama hukukunun temel ilkelerinden olan "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralı gereğince, nihai bir kararla mahkum edilen ya da beraat eden kimse, aynı egemenlik alanı içinde aynı fiilden dolayı yeniden yargılanamaz ve cezalandırılamaz. AİHS 7 nolu protokolün 4. maddesi ile Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesinin 14/7. maddeleri de bu kuralı güvenceye bağlamıştır.
    Ne var ki, asıl amacı maddi gerçeğe insan onuruna yaraşır biçimde ulaşmak olan ceza yargılamasının, adli hatalar nedeniyle mutlak hakikate ulaşamaması muhtemel ve vakıadır. Bu nedenle kesin hükmün otoritesine istisna olmak üzere olağanüstü yasa yolları benimsenmiştir. 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinde düzenlenen kanun yararına bozma, 311-314. maddelerinde düzenlenen yargılamanın yenilenmesi ve 308. maddesinde yer alan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı da bu istisnalardandır.
    Yukarıda değinildiği gibi kanun yararına bozma talebine ilişkin inceleme, talebe esas teşkil eden hüküm ya da kararın tesis edildiği tarih ve şartlar itibariyle değerlendirilmesini gerekli kılar. Hüküm ya da karar tarihinden sonra ortaya çıkan deliller, şartları varsa yargılamanın yenilenmesini gerektirebilir ise de kesinleşen hüküm veya kararı kanun yararına bozma talebinin konusu haline getiremez. Aksi düşünce hem kesin hükmün otoritesini sarsar hem "çifte yargılama yasağı/Ne bis in idem" kuralını ihlal eder hem de hukuk güvenliğini zedeleyerek toplumsal tedirginlik ve huzursuzlukları besler.
    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında ByLock kullanıcısı olmadığı bildirilen sanık hakkında, Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.10.2019 tarihli ve 2018/361 esas, 2019/355 sayılı kararı ile verilen beraat hükmünün istinaf edilmeden kesinleşmesinden önce 22.02.2019 tarihli tespit ve değerlendirme tutanağı ile tespiti yapılarak 11.03.2019 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmek üzere İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerine teslimine müteakip soruşturmaya kaydı yapılarak 13.11.2019 tarihinde yetkisizlik kararı veren Manisa Cumhuriyet Başsavcılığınca, kararın kesinleşmesinden sonra kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile ihbarda bulunan Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen ve suçun sübutu bakımından belirleyici nitelikte olmasına rağmen CMK"nın 217. maddesi gereğince duruşmada tartışılıp değerlendirilmeyen delilin, suçun sübutu yönünden eksik araştırma ya da delillerin hatalı değerlendirildiğinden bahisle kanun yararına yasa yoluna gelinemeyeceği kuralıda gözetildiğinde, kesinleşen hükmü kanun yararına bozma talebinin konusu haline getiremeyeceğinden, talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
    V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği 17.02.2020 tarih ve 2020/20023 sayılı tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma isteğinin REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi