Abaküs Yazılım
13. Daire
Esas No: 2021/618
Karar No: 2021/1147
Karar Tarihi: 31.03.2021

Danıştay 13. Daire 2021/618 Esas 2021/1147 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONÜÇÜNCÜ DAİRE
Esas No:2021/618
Karar No:2021/1147

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Boru Makina Sanayi ve Ticaret A.Ş.

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş.

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : .... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından, Afyon-Seçköy (Bursa) DGBH Faz-1, Burhaniye-Edremit İlçeleri Faz-1 ve Gölmarmara-Salihli-Alaşehir-Kula İlçeleri DGBH Faz-1 için Çelik Boru Alımı işine ilişkin sözleşmenin feshine ilişkin işlemler ile buna bağlı olarak tesis edilen işlemlerin geri alınarak kaldırılması yönünde yapılan 13/10/2020 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ve teminatın irat kaydedilmesine yönelik işlemlerin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesi'nce; davacı şirket ile davalı idare arasında akdedilen sözleşmelerin, davalı idarece tek taraflı olarak feshedildiği ve buna bağlı olarak işlemler tesis edildiği (teminatın irat kaydı, hak ediş kesintisi vb.), ancak fesih işlemlerinin gerekçesi olan ihaleden yasaklılık işleminin dayanağı mevzuat hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa'ya aykırı bulunması nedeniyle iptaline karar verildiği ve 13/02/2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlandığı, akabinde Bakanlık Makamının … tarih ve … sayılı oluru ile davacı şirketin ihalelere katılmaktan yasaklılık kararının kaldırıldığı, bunun üzerine davacı tarafından, sözleşmenin feshine ilişkin işlemler ile buna bağlı olarak tesis edilen işlemlerin geri alınarak kaldırılması yönünde yapılan 13/10/2020 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ve teminatın irat kaydedilmesine yönelik işlemlerin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, gerek 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun gerekse 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu'nun kamu hukukunu ilgilendiren kanunlar olduğu, bu nedenle özel hukuk sözleşmesi niteliğindeki ihale sözleşmelerinde sözleşme aşamasına kadar bu kanunlara dayanılarak idarece yapılan işlem ve alınan kararların iptali istemiyle açılan davaların idari yargı yerinde görüleceği, sözleşme yapıldıktan sonra sözleşme hükümlerinin uygulanması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkların ise özel hukuk hükümlerine göre adli yargıda görülmesi gerektiği, sözleşmelerin akdinden sonraki aşamaya ilişkin olan ve özel hukuk sözleşmelerinin uygulanmasına ilişkin olduğu hususunda tereddüt bulunmayan uyuşmazlığın görüm ve çözümü adli yargının görev alanına girdiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, fesih işleminin sözleşmeden doğan bir hakkın kullanımı niteliğinde olmadığı ve davalı idarenin tek yanlı kamu gücüne dayanılarak dava konusu işlemleri tesis ettiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, davanın süresinde de açılmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kapsam ve nitelik" başlıklı 1. maddesinin ilk fıkrasında, "Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümü, bu Kanunda gösterilen usûllere tâbidir." kuralına yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun'a 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle eklenen "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ihaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemlerinden doğan uyuşmazlıklarda söz konusu yargılama usulünün uygulanacağı; (g) bendinde ise, verilen nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değiştirilen "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; 6. fıkrasında, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu, 8. fıkrasında ise, ivedi yargılama usulüne tâbi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı kuralları yer almıştır.
6545 sayılı Kanun'un genel gerekçesinin idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesine ilişkin kısmında, "İdari yargı ilk derece mahkemelerince verilen nihai kararların bir kısmı bölge idare mahkemesince, kalan kısmı ise Danıştay tarafından denetlenmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45’inci maddesinde itiraz üzerine bölge idare mahkemelerinde kesinleşecek davalar sayılmış olup, bunlar dışındaki tüm davalar temyiz üzerine Danıştay tarafından incelenmektedir. Bu uygulama sebebiyle idare ve vergi mahkemelerinin nihaî karara bağladığı dosya toplamının yaklaşık yüzde yetmişi Danıştay'da, yüzde otuzu ise bölge idare mahkemelerinde denetlenmektedir. Anılan iş yükü sebebiyle Danıştay'a gelen dosyaların kesinleşme süresi uzamaktadır. Bu bağlamda, idari yargıda istinaf kanun yolunun getirilmesi konusu öteden beri yargı paydaşları arasında tartışılmaktadır. ... 2577 sayılı Kanun’un 46’ncı maddesinde yapılan değişiklikle, istinaf mahkemelerince karara bağlanacak konulardan hangisinin temyiz yolu ile Danıştay'a gideceği belirlenmekte olup, bu maddede tahdidi olarak sayılan bu konular dışındaki davaların bölge idare mahkemelerinde istinaf incelemesi neticesinde kesinleşmesi öngörülmektedir. Böylece Danıştay’ın temyizen karara bağladığı iş yükünün yaklaşık yüzde seksen oranında azaltılarak Danıştay’ın içtihat mahkemesi rolünün güçlendirilmesi amaçlanmaktadır." ifadelerine yer verilmiştir.
Anayasa'nın 142. maddesi uyarınca, Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir. Kanun yolları da, yargılama usûlleri arasında yer alır. Yargı yerlerince yapılacak incelemeler sonunda verilecek kararlardan hangisinin kesin olduğunun belli edilmesi dahi, anılan madde hükmü ile Anayasa'daki temel ilkelere ve güvence kurallarına aykırı olmamak üzere yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır (AYM kararı, E:1985/23, K:1986/2, Karar tarihi: 20/01/1986).
Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceğini belirten Anayasa’nın 142. maddesinin de kanuni hâkim güvencesinin değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kanuni hâkim güvencesi, mahkemelerin kuruluş ve yetkileri ile izleyecekleri yargılama usulünün kanunla düzenlenmesini ve dava konusu olay ortaya çıkmadan önce belirlenmesini gerektirir. Bu düzenleme Anayasa Mahkemesi kararlarında, kişinin hangi mahkemede yargılanacağını önceden ve kesin olarak bilmesini gerektiren doğal hâkim ilkesini koruyan bir hüküm olarak ele alınmaktadır (AYM kararı, Muhammed Deniz başvurusu, B. No: 2014/10728, Karar tarihi:18/07/2018).
Aktarılan kanuni düzenlemelere göre, 6545 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle birlikte 20/07/2016 tarihinden sonra ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı genel kanun yolunun istinaf olarak belirlendiği, yalnızca 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinde tahdidî olarak sayılan uyuşmazlıklarla ilgili kararlara karşı istinaf kanun yolundan sonra temyiz kanun yoluna da başvurulabileceği, 2577 sayılı Kanun'da düzenlenen özel ve istisnai bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usulüne tâbi olan uyuşmazlıklarla ilgili olarak ise ilk derece mahkemelerince verilen kararlara karşı hangi tarihte verildiğine bakılmaksızın doğrudan temyiz kanun yoluna başvurulabileceği açıktır.
2577 sayılı Kanun'un 1. maddesinin ilk fıkrası uyarınca idarî yargının görevine giren uyuşmazlıkların çözümü bu Kanun'da gösterilen usûllere tâbi bulunduğundan ve anılan Kanun'un 20/A maddesinde yer verilen ivedi yargılama usûlü öncelikle ve süratle sonuçlandırılması önem taşıyan bazı idarî dava türleri için öngörülen özel bir yargılama usûlü olduğundan; adlî yargının görevinde olduğu değerlendirilen uyuşmazlıklar bakımından Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak usûlü belirleyen 2577 sayılı İdari Yargılama Usûlü Kanunu'nda düzenlenen özel bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca, istisnaî bir yargılama usûlü olan ivedi yargılama usûlünün bu şekilde geniş bir yorum yoluyla genel yargılama usûlü yerine uygulanmasının Anayasal kurallar uyarınca Kanunla belirlenmesi zorunlu olan yargılama usûlüne ilişkin konulardan biri olan mahkeme kararlarına karşı başvurulacak kanun yolunu etkileyeceği açıktır.
Dosyasının incelenmesinden, davacı şirket ile davalı idare arasında Afyon-Seçköy (Bursa) DGBH Faz-1, Burhaniye-Edremit İlçeleri Faz-1 ve Gölmarmara-Salihli-Alaşehir-Kula İlçeleri DGBH Faz-1 için Çelik Boru Alımı işine ilişkin sözleşmelerin imzalandığı, anılan sözleşmelerin davalı idarece tek taraflı olarak feshedildiği ve buna bağlı olarak işlemler tesis edildiği (teminatın irat kaydı, hak ediş kesintisi vb.), ancak fesih işlemlerinin gerekçesi olan ihaleden yasaklılık işleminin dayanağı mevzuat hükmünün Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa'ya aykırı bulunması nedeniyle iptaline karar verildiği ve 13/02/2020 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlandığı, akabinde Bakanlık Makamının 20/05/2020 tarih ve 12286 sayılı oluru ile davacı şirketin ihalelere katılmaktan yasaklılık kararının kaldırıldığı, bunun üzerine davacı tarafından, sözleşmenin feshine ilişkin işlemler ile buna bağlı olarak tesis edilen işlemlerin geri alınarak kaldırılması yönünde yapılan 13/10/2020 tarihli başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ve teminatın irat kaydedilmesine yönelik işlemlerin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, .... İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararıyla, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yerinin adlî yargı olduğu gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine ve kararın tebliğini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından temyiz başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davalı idarece tesis edilen kesin teminatın irat kaydedilmesi, davacının hakedişinden kesinti yapılması gibi işlemlere karşı açılan davanın, kamu gücüne dayalı olmaksızın özel hukuk hükümleri uyarınca ve sözleşme hükümleri çerçevesinde gerçekleştirilen işlemlere ilişkin olduğu, dava konusu işlemlerin ihale işlemi olarak nitelendirilmesinin de mümkün olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla, çözümü adlî yargının görevinde olan, 2577 sayılı Kanun ve bu Kanunda düzenlenen usûllerin uygulanmasına ve öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan ve ivedi yargılama usulü kapsamında yer almayan dava konusu uyuşmazlığa ilişkin olarak, genel yargılama usûlü yerine ivedi yargılama usûlü uygulanarak karar verilmesinde usûl hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca .... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:2021/1 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine, 31/03/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi