14. Hukuk Dairesi 2013/9267 E. , 2013/15888 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.11.2001 gününde verilen dilekçe ile sınır tespiti ve elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.12.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, davacı köy ve davalı belediyenin ortak kullanımında olan yaylayı davalı belediyenin kendi mücavir alanına dahil etmek istemesi suretiyle yarattığı muarazanın önlenmesi, ayrıca davacı köy ile davalı ... arasındaki mülki sınırın tespiti isteğine ilişkindir.
Davalı ... vekili ise cevabında söz konusu yaylağın kendilerine ferman ile verildiğini, kadimden beri kullandıklarını, 29.06.1994 tarihli sınırnameye göre de kendi belediyeleri sınırları içerisinde kaldığını, sınır tespit davalarının idari yargıda görülmesi gerektiğini savunarak davanın görev yönünden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Dava tarihi itibariyle davaya konu ... Yaylasının davacı köy ve davalı belediyenin ortak kullanımında bulunduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı ..., ... Belediyesi ile müştereken kullandıkları yaylanın davalı belediyenin mücavir alan sınırları içerisine alınmak için çalışmalar yapıldığını ileri sürerek köy sınırlarının tespiti ile imar çalışmalarının durdurulması suretiyle taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine karar verilmesini talep etmektedir.
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri ve idari yargı yetkisi açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı açılan tam yargı davaları ve idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin davalar olarak gösterilmiştir.
Somut olayda, davacı köy ile davalı belde arasındaki mülki sınırın belirlenmesi, ayrıca davalı ... tarafından yapılmak istenen imar çalışmalarının durdurulması istenmektedir. Mahkemece davacı köyün bu yöndeki talebi doğrultusunda imar çalışmalarının durdurulmasına yönelik olarak talebin kabulü ile ihtiyati tedbir konulmasına da karar verildiği görülmüştür.
Davacı köy tarafından davalı ... ile aralarında açıkça adli yargıda görülmesi gereken bir yayla ihtilafı bulunduğu iddia edilmemiş, ... Yaylasının davalı belediyenin mücavir alan sınırları içerisine alınması amacıyla yapıldığı ileri sürülen imar çalışmalarının durdurulması ile sınır tespiti talep edildiğinden davanın adli yargıda değil idari yargıda görülmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece davanın yargı yolu bakımından reddi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 19.12.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.