17. Hukuk Dairesi 2018/4261 E. , 2020/3011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde katılma yolu ile davacılar vekili, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili; 19/05/2008 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında traktör sürücüsü olan müvekkillerinin desteğinin vefat ettiğini, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olduğunu, kazaya karışan aracın zorunlu trafik sigortasının bulunmadığını belirterek belirsiz alacak olarak her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00"er TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, bedel artırım dilekçesiyle talebini davacı ... için 68.418,19 TL, Abdulaziz için 12.461,48 TL, ... için 14.827,57 TL, İsmail için 4.292,76 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemiz’in ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yapılan yargılama sonucu toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 63.047,78-TL, davacı ... için 11.483,33-TL, davacı ... için 13.663,71-TL
davacı ... için 3.955,81-TL, davacı ... için 1.000,00-TL olmak üzere toplam 93.150,63-TL"nin 17/01/2013 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm davalı vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili tarafından vekalet ücretiyle sınırlı olarak temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK."nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle mülga 1086 Sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen temyiz kesinlik sınırı 1.1.2018 tarihinden itibaren 2.598 TL"ye çıkarılmıştır.
Somut olayda davacı ... yönünden 1.000,00 TL talep edilip 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedildiğinden, hüküm davalı ve vekalet ücretiyle ilgili olarak davacı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden, davacılar ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosya içeriğine, bozmaya uygun araştırma yapılıp karar verilmiş olmasına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, kaza tarihinin 19/05/2008 olmasına, özellikle davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açmasına, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağına; dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceğine; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayda işleten veya sürücü tam kusurlu olsalar bile, destekten yoksun kalan davacılar zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğundan, davalı ... sorumlu olacağına göre; davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine; reddedilen her bir dava yönünden de kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir.
Somut olayda mahkemece davacılar yararına tek vekalet ücreti belirlenmiştir. Oysaki davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden, hükmün 6100 sayılı HMK.nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK.’nun 438/7. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekili ve davalı vekilinin temyiz dilekçesinin davacı ... hakkındaki hükmün kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hüküm fıkrasının 4) numaralı bendindeki “10.202,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya” ibareleri hükümden çıkartılarak yerlerine “davacı ... için 7.285,25 TL, davacı ... için 2.180,00 TL, davacı ... için 2.180,00 TL, davacı ... için 2.180,00 TL, davacı ... için 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen davacılara” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 4.704,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalı ..."ndan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 01/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.