
Esas No: 2019/11260
Karar No: 2021/1597
Karar Tarihi: 05.04.2021
Danıştay 10. Daire 2019/11260 Esas 2021/1597 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/11260
Karar No : 2021/1597
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): …'a velayeten kendi adlarına
asaleten …, …
VEKİLLERİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Bakanlığı / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
TEMYİZ EDEN MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : …
VEKİLİ : Av. …
DİĞER MÜDAHİL
(DAVALI YANINDA) : … Sigorta A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMLERİN_KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından çocukları …'ın 09/02/2015 tarihinde karın ağrısı ve kusma şikayetiyle götürüldüğü … Devlet Hastanesinde damara takılan serumun cilt altına sızması neticesi gelişen kompartman sendromu nedeniyle uygulanan yanlış tedavi sonucunda 13/02/2015 tarihinde sağ kolunun dirsekten itibaren ampüte edilmesi olayı nedeniyle oluştuğu iddia edilen zarara karşılık küçük … için 606.000,92 TL maddi, (miktar artırım dilekçesiyle) 500.000,00 TL manevi, anne ve babası için ayrı ayrı 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 23/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda idareye yönelik hizmet kusuru tespit edilemediğinden maddi zararın idare hukuku ilkeleri çerçevesinde idarece tazminine olanak bulunmadığından davacı …'ın maddi tazminat talebinin reddi gerektiği, davacıların manevi tazminat talepleri yönünden ise; 09-12/02/2015 tarihleri arasında davacı …'a uygulanan damardan ilaç ve mayi verme (serum) işleminden önce, damardan serum uygulamasının sonuçlarının ve olası komplikasyonlarının anlatıldığına ve bu işleme rıza gösterdiğine dair yazılı ve imzalı aydınlatılmış onamın bulunmadığı, ayrıca 09/02/2015 tarihli ''...gereken tıbbi ve cerrahi tedavileri kabul ettiğini...'' bildiren hasta yatış kabul belgesinde davacının velisinin imzasının bulunmadığı, davacıda gelişen arazın damardan serum uygulamalarının komplikasyonu olarak kabul edilmesi karşısında, damardan serum uygulamasından önce risklerin anlatılıp davacıdan yazılı onamının alınması gerektiği, mevzuat hükümleri uyarınca davacının aydınlatılma ve onay verme hakkının elinden alındığı gerekçesiyle, davacı …'ın maddi tazminat talebinin reddine, davacı … için 40.000,00 TL, babası …için 20.000,00 TL, annesi …için 20.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 03/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; tarafların istinaf istemlerinin kısmen kabulüne, kısmen reddine, …İdare Mahkemesi'nce verilen kararın, maddi tazminatın reddine ilişkin kısmı yönünden onanmasına, davacı … için 40.000,00 TL, anne ve babası … ve .. için ayrı ayrı 20.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 03/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun değişik 45/4 maddesi uyarınca manevi tazminatın kısmen kabulü yönünden yeniden incelenen davada, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile davacı …'e takdiren 75.000,00 TL, baba …'a takdiren 40.000,00 TL, anne …'a takdiren 40.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 03/06/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, olay tarihinde 5 yaşında olan, öksürük ve kusma şikayetiyle basit bir rahatsızlık nedeniyle olay günü müracaat etmek dışında hiçbir kusuru olmayan küçüğün … Devlet Hastanesi'nde koluna takılan serumun cilt altına sızması ve sonrasındaki ihmal zincirleri sonucunda kangren olan sağ kolunun dirsekten itibaren ampute edildiği, İbni Sina Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden alınan … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporuyla; "% 56 oranında kalıcı (süreğen) ağır özürlü değil " durumun tespit edildiği, Mahkeme kararında, maddi tazminat talebinin reddine ilişkin olarak iki farklı yönde bilirkişi raporu olmakla birlikte davalı idare olan Sağlık Bakanlığının teşkilatı içinde bulunan … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan bilirkişi raporunun hüküm tesisine uygun bulunmadığı, resmi bilirkişi Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 23/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda idareye yönelik hizmet kusuru tespit edilemediği gerekçesiyle davacı ..'ın maddi tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesinin haksız, çelişkili ve hukuka aykırı olduğu, hükme esas alınmayan … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli kalp damar cerrahisi uzmanı, ortopedi uzmanı ve Sağlık Hizmetleri Müdüründen oluşan üç kişilik heyet marifetiyle hazırlanan 22/11/2017 tarihli bilirkişi raporunun gerçeği yansıttığı, usul ve yasaya uygun ve en önemlisi Mahkemenin 28/06/2016 tarihinde ve 29/05/2017 tarihinde ara kararında belirlediği soruların maddeler halinde cevaplandığı, taraf iddialarının irdelendiği, karar tesisine elverişli bir rapor olmasına rağmen, doyurucu hiç bir gerekçe belirtilmeksizin hükme esas alınmamasının hukuka aykırı olduğu, serum uygulaması için onam alınmadığı, hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunun savcılıkça alınan raporun tekrarı olduğu, İdare Mahkemesi tarafından sorulan hususların cevaplandırılmadığı, olgu aydınlatması yapamayan bu raporunun bağlayıcılığı da olmadığı, sol koluna vurulan iğnenin damardan cilt altına sızıp şişmesi sonucu yaşanan sıkıntının sağ kolunda da yaşanabileceği dikkate alınarak gerekirse saat başı veya daha sık aralıklarla takibinin yapılması gerektiği, 4 yaşında bir çocuğun damar yolunun açılması durumunda hastanın kontrol yükümlülüğünün refakatçı anneye bırakılmasının sağlık hizmetinin sunumu açısından kusur olduğu, hastanın 3 saatte bir rutin olarak ANT takibi yapılmasına rağmen sağ kolunda meydana gelen şişliğin ve morarmanın fark edilmemesinin de kusur olduğu, …Devlet Hastanesi'nde cerrahi müdahale için 11/02/2015 günü sabah 09:00 dan 12/02/2015 günü gece 02:30 a kadar beklenilmesinin kusur olduğu, kompartman sendromu için yapılan fasyotomi ameliyatı öncesinde hastanın bir kardiyovasküler cerrahi uzmanı tarafından konsülte edilmesi gerektiği ve fasyotomi sonrasında da hem arteriyel hem de venöz sisteminin tromboze olmaması açısından çocuk hastalıkları uzmanına danışılarak heparinize edilmesi gerekirken bunlar yapılmaksızın yapılan fasiyotomi işleminin hatalı olduğu, Yozgat Valiliğinin ilgililer hakkında soruşturma izni verilmesine esas olan raporunda; “…takılan serumun damar yolundan çıktığı, damar ile cilt altına giderek hastanın kolunun şişmesine sebebiyet verdiği, hasta refakatçisinin defalarca hemşire odasına gidip durumu hemşirelere haber vermesine rağmen hemşirelerin gelip damar yolunu kontrol etmedikleri"nin açıkça kabul edildiği, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Davalı idare tarafından, komplikasyon olan olayda maddi ve manevi tazminata hükmedilemeyeceği ileri sürülmektedir. Müdahil ...tarafından, hastanın tedavi sürecinde acil servis görevi sırasında tıbbi gereklilikler ve etik prensiplerin tamamına uygun davrandığı, çocuk cerrahı ve ortopedi bölümünden konsültasyon aldığı, hastanın gerek yazılı gerek sözlü onamlarının alındığı, davanın reddi gerektiği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI : Davacı ve davalı yanında müdahil … tarafından savunma verilmemiştir. Davalı idare tarafından, davanın kabule ilişkin kısmın bozulması gerektiği savunulmaktadır. Davalı yanında müdahil … Sigorta Şirketi tarafından, sigortalıları olan hekimin ve şirketlerinin davada sorumluluğunun bulunmadığı, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporu ile olayın komplikasyon olduğunun belirtildiği davacıların temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının kabule ilişkin kısmın bozulması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
2010 doğumlu, olay anında 5 yaşında olan davacıların çocuğu …'ın 09/02/2015 tarihinde saat 18:00 sularında karın ağrısı, iştahsızlık ve kusma şikayetiyle, … Devlet Hastanesi Acil Bölümüne başvurduğu, icapçı çocuk hekim Dr. …’in talimatı ile çocuk servisine yatışının yapılarak ağızdan beslenme sağlanamayınca ilaçla damardan serumla beslenmeye geçildiği, damardan parenteral sıvı ve ilaç tedavisine başlandığı, aynı gün akşam saat 19:00 sularında hastanın sol eline damar yolu açılarak IV mayii başlandığı, aynı gece saat 03:00 sularında hastanın annesi tarafından çocuğun sol elinin şiş olduğu ve morardığının fark edilmesi üzerine sağlık görevlilerine haber verilmesi akabinde damar yolunun çıkarıldığı, 10/02/2015 tarihinde hastanın sağ elinden tekrar damar yolu açılarak IV mayii verilmeye başlanıldığı, ancak aynı gün hastanın sağ elinde de şişlik olması ve parmakların morarmaya başlaması sonrasında hekim ve hemşire tarafından önerilen buz ve pamukla soğuk pansumanın tedaviye cevap vermemesi üzerine hastanın el dorsalindeki morarmasının proksimale (dirseğe) doğru yayıldığının gözlemlendiği ve bu sebeple tedavisine bir gün ara verildiği, 11/02/2015 tarihinde saat 09:00 sularında hastanın her iki el dorsalinde ödem olduğunun görüldüğü, hastaya yine elevasyon ve soğuk uygulamanın önerildiği ve çocuk cerrahisine danışılarak el elevasyonu ve alkol ile pansumana devam edilmesinin söylendiği, saat 16:00 sularında hastanın muayenesinde her 2 el dorsalinde ödemin devam etmekte olduğunun görülmesi üzerine elevasyona ve soğuk uygulamaya devam edildiği, aynı gün saat 21:00 sularında hastanın sağ el dorsalinde kızarıklık ve şişlikte artma olması üzerine kompartman sendromu açısından ortopedi doktoruna danışıldığı ve doppler için radyoloji ile görüşüldüğü, bu arada soğuk uygulama ve elevasyona devam edildiği, saat 22:40 sularında hasta serumdan ekzavasyon nedeni ile sağ elde belirgin şişlik, renk değişikliği ve ödem nedeni ile ortopedi doktoru ile değerlendirildiği ve dopplerinde radyal arterial kan akımının saptandığı, hastaya elastik bandaj ile hafifçe sarılması ve yine elevasyon ve soğuk uygulama önerildiği, saat 24:00 sularında ortopedi doktoru tarafından yapılan değerlendirmede parmaklarda ödemin azalmasına rağmen dorsal yüzde şişliğin ve ödemin devam etmesi üzerine fasyotomi yapılması önerildiği ve saat 02:30 sularında hastaya fasyotomi yapıldığı, fasyotomi uygulanan hastanın 12/02/2015 günü saat 09:00 sularında sağ kolunun sargıda olduğu ve parmaklarında ödeminin mevcut olduğu, aynı gün saat 12:00 sularında hastanın el distalinde mor renk değişikliğinin mevcut olduğunun görülmesi üzerine bir takım tetkiklerin istenildiği, saat 13:00 sularında ortopedi doktoru ile birlikte yapılan değerlendirmede hastada siyanotik renk değişikliği olduğu tespit edilerek ileri merkeze sevkinin önerildiği ve 112 ile yapılan görüşme sonucunda saat 14:00 sularında Ankara Tıp Fakültesi Hastanesi hekimlerinden Dr. … ile görüşülerek hastanın kabul edildiği ve eline atel ile pansuman yapılarak …Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine gönderildiği, adı geçen hastane tarafından aynı gün yani 12/02/2015 tarihinde saat 21:00 sularında çocuk hastaya acil olarak kompartman sendromu nedeni ile fasyotomi operasyonu yapıldığı ve nihayetinde sağ kolun … Hastanesinde yapılan tetkikler tedaviler sonucu kurtulamadığı ve 13/03/2015 te dirsekten itibaren ampute edildiği,
Tüm bu süreçte uygulanan müdahaleler ve tedaviler sonucunda 13/02/2015 tarihinde …Üniversitesi Tıp Fakültesi … Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde sağ kolunun dirsekten itibaren ampüte edilmesi olayı nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararlara karşılık dava dileçesi ile 500.000,00 TL küçük … için (miktar arttırmı ile) 606.000,92 TL maddi, 500.000,00 TL manevi, anne ve babası için ayrı ayrı 250.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesiyle "bilirkişi" konusunda atıfta bulunulan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 450. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanun'un 447. maddesinin 2. fıkrası ile mevzuatta 1086 sayılı Kanun'a yapılan atıfların, 6100 sayılı Kanun'un bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller" başlıklı 266. maddesinde, mahkemenin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği, "Bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281. maddesinde, mahkemenin, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebileceği, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği, "Bilirkişinin oy ve görüşünün değerlendirilmesi" başlıklı 282. maddesinde, "Hâkimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirebileceği" kuralı yer almaktadır.
6100 sayılı Kanun'un "Bilirkişi raporunun verilmesi" başlıklı 280. maddesinde; bilirkişinin, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye vereceği; verildiği tarihin rapora yazılacağı ve duruşma gününden önce birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği, "Bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281. maddesinin 1. fıkrasında ise; tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, … Devlet Hastanesi ile … Üniversitesi Tıp Fakültesi … Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde yapılan müdahaleler ve uygulanan tedaviler sırasında davalı idarelere atfedilecek bir kusur bulunup bulunmadığı konularında görüş alınmak üzere … Cumhuriyet Başsavcılığının 24/12/2015 tarihli yazısına istinaden Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu tarafından hazırlanan 21/04/2016 tarihli raporda, "mayi ekstravazasyonunun işlemin niteliğinden kaynaklanan, her türlü özene rağmen oluşabilen bir komplikasyon olarak değerlendirildiği, komplikasyon yönteminin diğer branşları ve konsültasyonları içerecek şekilde uygun yapıldığı, gösterilen tüm özene rağmen organ kaybının yaşandığı, ilgili personele atfı kabil kusur tespit edilmediği'' yönünde görüş bildirildiği,
…İdare Mahkemesi'nce Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'ndan,
1-) Damar yolu için riskli grup olarak görülen 5 yaşındaki bir çocuğun sol koluna takılan serumun gitmediği ve kolunda şişlik meydana geldiğinin annesinin bildirmesi üzerine derhal sol kolundan çekilerek akabinde sağ koluna takıldığı görüldüğünden, serviste sorumlu olan hastane personeli tarafından sol kolunda yaşanan sıkıntının sağ kolunda da yaşanabileceği öngörülerek daha sık aralıklarla gözlem ve takip altında bulundurulmasının gerekip gerekmediği,
2-) Normal tıp kuralları dahilinde 5 yaşında bir çocuğun damar yolunun açılması durumunda (serumun damardan çıkma ihtimalinin ya da deri altına gitme ihtimalinin çok sık rastlanıldığı ifade edildiğinden bu tehlikeyi bertaraf etmek için) hastanın hangi aralıklarla kontrol edilmesi gerektiğinin sorularak somut uyuşmazlıkta hastanın kontrol edilmediği konrol yükümlülüğünün refakatçının iradesine bırakıldığı gözetildiğinde, bu hususun sağlık hizmetinin sunumu için kusur olarak kabul edilip edilmeyeceği,
3-) 5 yaşındaki hastanın sağ kolunun şiştiği ve morarmanın başladığının anne tarafından fark edilmesi üzerine elevasyon ve soğuk uygulamanın önerildiği ancak bu uygulamanın yanıt vermemesine rağmen ısrarla bu tedavinin devam ettirildiği görüldüğünden böyle bir vakada cevap alınamadığının anlaşılması üzerine alternatif tedavi yöntemlerinin olup olmadığı, şayet var ise bu yöntemlerin uygulanmamasının kusur olarak görülüp görülmeyeceği,
4-) Hastanın sağ kolundaki şişme ve morarma, yapılacak olan kontrollerde erken fark edilmiş olsaydı bu sonucun gerçekleşip gerçekleşmeyeceği,
5-) Hastanın Çocuk Hastalıkları Hastanesi ve çocuk servisinde yatışının yapılarak tedavi gördüğü hatırlatıldıktan sonra anamnez ve epikriz evrakı incelendiğinde hastanın 3 saatte bir rutin olarak ANT takibinin yapılmasına rağmen sağ kolunda meydana gelen şişliğin ve morarmanın fark edilmemesinin sağlık hizmetinin sunumu açısından kusur olarak kabul edilip edilmeyeceği,
6-) Ebenin ifadesinde doktor vizitesinin yaptıktan sonra 11/02/2015 günü saat 09:00 sularında hastanın kolunu gördüğünde mesleki yaşantısı boyunca böyle bir şişlik görmediğini beyan ettiği dikkate alındığında operasyon için gece saat 02:30’a kadar beklenilmesinde ve şişliğin inmemesi üzerine de ileri tedavi için 12/02/2015 günü saat 14:00’a kadar beklenilmesinin sağlık hizmetinin geç işlemesi olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği,
7-) Hastanın sağ kolunun şişmesi ve morarması üzerine önerilen soğuk uygulamanın ve elevasyonun bu konuda eğitim almış tecrübe sahibi sağlık personeli tarafından yapılması gerekirken okur yazar bir anne tarafından bu uygulamanın yapılmasının istenilmesi/gerçekleştirilmeye çalışılması tıbbi gerekliliklerle bağdaşıp bağdaşmadığı,
8-) Ebe ve hemşireler ifadelerinde nöbet tutarken kendilerine bir şikayet yansırsa hasta odalarına şikayet ile ilgili olarak gittiklerini beyan ettikleri dikkate alındığında, çocuk hastanesi olarak hizmet veren bir sağlık biriminde, önem ve özellik arz eden hastaların refakatçıların inisiyatifine bırakılmasının sağlık hizmetinin tam, eksiksiz ve verimli sunumu ilkeleri ile örtüşüp örtüşmediği,
9-) Hastanede yapılan fasiyotomi operasyonunda sadece ortopedi ve travmatoloji uzmanının olmasının yeterli olup olmadığı,hususlarının ayrıntılı olarak cevaplandırılması istenmiş olup; verilen cevap savcılığa sunulan 21/04/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu raporunun tekrarından ibaret olduğunun, sorulan sorularının cevaplanmadığının görülmesi üzerine İdare Mahkemesince … Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden söz konusu hususlarının cevaplanması 29/05/2017 tarihli ara kararı ile istenilmiştir.
Hazırlanan 20/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; genel olarak davacılardan …'a uygulanan serumun cilt altına sızması neticesi gelişen kompartman sendromuna gerekli müdahalelerin tam anlamıyla yapılmadığı, sendromun geliştiği ilk anlarda 5 yaşındaki bir çocuğun tıp eğitimi almamış annesine soğuk uygulama yapması önerildiği, kontrollerin hastanın durumuna göre daha sık yapılması gerekirken rutin olarak devam ettiği, diğer branşlara hastanın durumunun danışılması konusunda geç kalındığı, başlangıçta hastaya immobilizasyon, elevasyon ve soğuk uygulama yapılmasının uygun olduğu ancak sonuç alınamadığında hızlı bir şekilde acil cerrahi müdahale (fasiyotomi) yapılması gerekirken bu müdahale için 11/02/2015 günü sabah 09.00'dan 12/02/2015 saat 02.30'a kadar beklenildiği, yapılan bu fasiyotomi işleminin de hatalı yapıldığı, zira hastaya sevk edildiği …Üniversitesi Tıp Falkültesi .. Araştırma ve Uygulama Hastanesinde tekrar fasiyotomi yapıldığı dolayısıyla hastanın organ kaybı yaşamasında … Devlet Hastanesi personelinin kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
İdare Mahkemesince söz konusu rapor akabinde çocuk hakkında %56 engele tekamül eden iş gücü kaybı zararlarına karşılık olarak hesap bilirkişisine efor tazminatı hesaplatılmış olmasına rağmen, hüküm tesisi aşamasında davalı idare olan Sağlık Bakanlığının teşkilatı içinde bulunan … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan bilirkişi raporunun hüküm tesisine uygun bulunmadığı, resmi bilirkişi Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 23/02/2017 tarihli bilirkişi raporunda idareye yönelik hizmet kusuru tespit edilemediğinden davacı ...'ın maddi tazminat talebinin reddi gerektiğine, 09-12/02/2015 tarihleri arasında davacı …'a uygulanan damardan ilaç ve mayi verme (serum) işleminden önce, damardan serum uygulamasının sonuçlarının ve olası komplikasyonlarının anlatıldığına ve bu işleme rıza gösterdiğine dair yazılı ve imzalı aydınlatılmış onamın bulunmadığı, ayrıca 09/02/2015 tarihli ''...gereken tıbbi ve cerrahi tedavileri kabul ettiğini...'' bildiren hasta yatış kabul belgesinde davacının velisinin imzasının bulunmadığı, davacıda gelişen arazın damardan serum uygulamalarının komplikasyonu olarak kabul edilmesi karşısında, damardan serum uygulamasından önce risklerin anlatılıp davacıdan yazılı onamın alınmadığı, davacının aydınlatılma ve onay verme hakkı elinden alındığından manevi zararın karşılanması gerektiğine karar verilmiştir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca, mahkemenin uyuşmazlığın çözümünün hukuki bilgi dışında, özel ve teknik bilgi gerektirmesi durumunda, bilirkişinin oy ve görüşüne başvurabileceği, tanzim edilen bilirkişi raporunda eksiklikler tespit edilmesi durumunda bilirkişiye yeni sualler yönelterek ek rapor tanzim etmesini isteyebileceği veyahut dosyayı başka bir bilirkişiye tevdii edip uyuşmazlık hakkında tekrar rapor alabileceği, hakimin bilirkişinin oy veya görüşünü diğer delillerle beraber serbestçe değerlendirebileceği anlaşılmaktadır.
Bu durumda dava konusu uyuşmazlığın çözümünün özel ve teknik bilgi gerektirdiği açık olup, dosyada yer alan iki bilirkişi raporunda idarenin hizmet kusuru açısından farklı sonuçlara varıldığı görüldüğünden, Yozgat ili dışındaki bir üniversitenin tıp fakültesinden konusunda uzman öğretim üyelerinden oluşturulacak bünyesinde ortopedi, kalp damar cerrahı, çocuk hekimi, çocuk kalp damar cerrahı uzmanları da bulunan bilirkişi heyetinden alınacak rapor ile taraf iddialarının karşılandığı, davacıya uygulanan tüm tıbbi müdahalelerin ve yukarıda yer verilen ara karar ile sorulan hususların irdelendiği ve cevaplandırıldığı yeni bir rapor alınarak tazminat istemi hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlığın çözümü için yeterli olmayan bilirkişi raporuna dayalı olarak eksik inceleme sonucu verilen İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf istemlerinin kısmen kabulü, kısmen reddi yönündeki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurularının kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesi'ne gönderilmesine, 05/04/2021 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.