14. Hukuk Dairesi 2013/11826 E. , 2013/15397 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.01.2006 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve yayla olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.05.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, çekişmeli taşınmaz evveliyatının yayla olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının söz konusu edilemeyeceğini ileri sürerek davalılar adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ve özel siciline işlenmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava kabulü ile taşınmazın yayla olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
Çekişme konusu 363 ada 18 parsel sayılı taşınmaz 10.08.1981 tarih, 47; 18.08.1981 tarih, 70; 13.09.1989 tarih, 5 ve 04.10.1985 tarih, 2 sayılı tapuların revizyon görmesi ile davalının bayii adına tescil edilmiştir. Revizyona esas alınan tapularının dayanak ve tedavül kayıtları dosya içerisine alınmamıştır. Anılan tapu kaydının getirtilmesinden sonra, ilk tesise esas kaydın Hazine’nin de taraf olduğu mahkeme kararı veya Hakkı Karar ile oluşturulduğunun anlaşılması halinde bu kararlar Hazine’yi bağlayacağından, davanın bu nedenle reddi gerekir.
Taşınmazın ilk tesisinin Hazine’nin taraf olmadığı bir karar ile tescil edildiğinin anlaşılması halinde ise, Hazineyi bağlayıcı bir hüküm bulunmadığından mahkemenin dava konusu taşınmazı yayla niteliğinde kabul etmesi yasaya aykırılık oluşturmaz. Ancak, davanın açıldığı 23.12.2005 tarihinden sonra 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3.maddesinde 20.06.2007 tarih ve 26558 sayılı resmi gazetede yayımlanan 03.06.2007 tarihli 5685 sayılı kanunla değişiklik yapılmış “Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazine’ce açılan davalardan, taşınmazların emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazine’ye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir” hükmü getirilmiştir.
09.03.1988 tarih ve 1987/2-860-232 sayılı Hukuk Genel Kurulu Kararında da vurgulandığı üzere kural olarak herhangi bir yasa ve düzenleyici hüküm o yasanın yürürlüğe girdiği andan itibaren hukuksal sonuç doğuracağından 5685 sayılı kanunla 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliklerin uygulanıp uygulanamayacağının inceleme ve araştırma konusu yapılması gerekir.
Buna göre, somut olayda taşınmaz Hazine’yi bağlayan bir karar ile tescil edilmiş ise, davanın bu nedenle reddi; Hazine’yi bağlayan bir karar ile ilk tesisi oluşturulmadığının anlaşılması halinde de, hükmü aynen yukarıya yazılan 4342 sayılı Mera Kanununun geçici madde 3, birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı inceleme ve araştırma konusu yapılmalı, başka bir anlatımla yaylak olması nedeniyle diğer koşullar gerçekleşmişse yasa uyarınca Hazine adına tescil edilmesi gereken taşınmaza davalıların emlak ve rayiç bedeli toplamının yarısı depo ettirilerek Hazine’nin bu bedel karşılığı davadan kanun gereği vazgeçmesi gerekip gerekmediği yönü üzerinde durulmalıdır.
Davalının karar düzeltme istemi açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan hükmün yazılan gerekçeler ile bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.12.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.