
Esas No: 2021/1459
Karar No: 2021/5231
Karar Tarihi: 07.04.2021
Danıştay 6. Daire 2021/1459 Esas 2021/5231 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2021/1459
Karar No : 2021/5231
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı - ANKARA
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Eskişehir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ve … sicil numaralı maden sahalarında davalı yanında müdahil tarafından yapılması planlanan "Kalsit ve Dolomit Ocağı - Kırma Eleme Tesisi ve Mikronize Öğütme Tesisi Kapasite Artışı, Ocak Alanlarının Genişletilmesi, Mermer Arama ve Ocak İşletmeciliği" projesi ile ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğünce verilen … tarih ve … sayılı "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; uyuşmazlığın çözümü amacıyla çevre mühendisi, jeoloji mühendisi, ziraat mühendisi, maden mühendisi ve harita mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda özetle: ÇED raporunda toz oluşumunu azaltmak için özellikle asfalt yola kadar olan toprak yolda sulama yapılarak toz oluşumunun önleneceğinin belirtildiği, planlanan proje kapsamında toz oluşabilecek tüm alt faaliyetlerin tek tek irdelendiği ve oluşacak toz miktarının etkili ve kabul gören modelleme çalışmaları ile hesaplandığı ve bu yöntemle gerçekleşecek toz emisyonlarının yasal mevzuatın altında olacağının görüldüğü, ayrıca, hem toz emisyonları dışında proje kapsamında oluşabilecek sıvı atıkları, katı atıkları, ambalaj atıkları, pasa vb. her tür çevresel faktörün, hem de bu çevresel etkilerin yasal mevzuata göre nasıl bertaraf edileceğinin ve hangi önlemlerin alınacağının değerlendirildiğinin görüldüğü, aynı zamanda, planlanan projeden etkilenebilecek halkın proje ile ilgili soru, görüş ve önerilerinin alındığı, görüş ve önerilerin ÇED raporuna yansıtıldığı, davacı dışında tüm kurumların planlanan projenin ÇED raporunun nihai hale getirilmesini uygun bulduğu, davacının görüşü yazısında ise planlanan proje sahasının mera olduğu, projeden kaynaklanacak toz emisyonlarının halkın sağlığına zarar vereceği, proje ile bitkisel toprağın kaybolacağı, pasa oluşacağı ve planlanan projenin yüzeysel ve yer altı sularına, flora ve faunaya, karayollarına zarar vereceğinin beklendiği gerekçeleriyle projenin uygulanmasının uygun görülmediğinin belirtildiği, ayrıca mevcut durumda da dava konusu alanda madencilik faaliyetlerinin devam ettiği ve işletmenin Eskişehir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından izlendiği, bu izleme çalışması ile işletmenin mevzuata uygun olarak üretim yapılmasının sağlandığı, ÇED raporunda, planlanan projeden kaynaklanabilecek olası problemlerin giderilmesi ve mevzuat sınır değerlerinin altına getirilmesi ile ilgili yapılacak olan tüm önlemlerin, ilgili mevzuatlarda verilen hususlara uygun olarak alınacağı belirtilmiş olup söz konusu proje kapsamında oluşabilecek çevresel etkiler ile ilgili öngörülen tedbirlerin alınması durumunda, tesisin çevreye ve insan sağlığına etkilerinin önemsiz seviyede olacağı, ayrıca tesisin işletilmesi süresince Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün izleme çalışmalarının da devam edeceği, bu çalışmalarla tesisin mevzuat sınır değerlerine uygun şekilde işletilmesinin sağlanmış olacağı, dava konusu işletme alanının … ve … mahallelerine ait mera alanı olarak tespit edilmiş parseller içerisinde yer aldığı, ÇED raporunda üretimin yapılacağı alanlarda 4342 sayılı Mera Kanunu gereği Eskişehir Valiliği, İl Tarım ve Orman Müdürlüğünden gerekli izinlerin alınacağının, izinler alınmadan faaliyete başlanmayacağının belirtildiği, zeminde yapılan incelemeler neticesinde; işletme genişleme alanı içerisinde yer alan alanın çok zayıf mera niteliğinde olduğu, bitki ile kaplı alanın ortalama %30 civarında olduğu, kaliteli yem bitkilerinden sayılan “azalıcı” ve “çoğalıcı” bitki türlerinden olan mavi ayrık (Agropyron intermedium), ak üçgül (Trifolium repens) ve köpek dişi (Cynedon dactylon) gibi bitkilerin toplam oranını %5’i geçmediği, bununla birlikte istilacı türler olan geven (Astragallus sp.) bitkisinin toplam bitki örtüsünün %90’ını kapladığının izlendiği, söz konusu alanın ancak ıslah edilmek suretiyle mera olarak kullanılabilecek alanlar statüsüne girdiğinin belirlendiği, bu tür alanlarda hayvan otlatması yapılsa bile, alanın efektif kullanımının söz konusu olmayacağı, otlayan hayvanların yeteri kadar kaliteli kaba yem otlamasının mümkün olmadığı, dolayısıyla ekonomik bir otlatmanın yapılamayacağı, bununla birlikte, mera sınıfında olan alanların, başka amaçlarla kullanımı konusunda 4342 sayılı Mera Kanunu gereği tahsis amacı değişikliğinin ve maden veya taş ocağı gibi kullanımlarda da, kullanım sonunda, Valilik Makamınca onaylanacak mera geri dönüşüm projelerine uygun olarak ıslah edilerek, mera olarak değerlendirilme yolunun açılmasının gerektiği, faaliyet sonunda, söz konusu mera alanının ıslah edilerek otlatmaya uygun ve verimli bir mera niteliğine kavuşmasının beklendiği, zeminde yapılan incelemelerde, işletme alanının yakınında tarım alanlarının bulunduğunun tespit edildiği, söz konusu bölgede ağırlıklı olarak yıllık yağışa bağlı kuru tarım yapıldığı, herhangi bir meyve plantasyonuna rastlanılmadığı, taş işletmelerinin bitkisel üretime etkisinin en çok toz üretimi yolu ile olduğu döllenme dönemlerinin yaklaşık nisan ayı olduğu ve bu dönemde genellikle yağış olduğu, toz üretimi ve toz taşınımının düşük seviyede gerçekleştiği, bununla birlikte, ÇED raporunda; mikronize öğütme tesisinin tamamen kapalı alan içerisinde olacağı, toz emisyonuna sebep olan üniteleri kapalı olan kırma eleme tesisinin kurulu olduğu ve kurulacak ekipmanları da tamamen kapatılarak, oluşacak toz miktarının bölgedeki tarım arazilerine olumsuz etkilerinin azaltılmasının sağlanacağının belirtildiği, ayrıca toz üretiminin azaltılması ile ilgili alınacak önlemlerin ayrıntılı olarak açıklandığı, bu nedenlerle, işletme yapılacak üretim dolayısıyla toz üretimi ve toz taşınımı nedeniyle bitkisel üretimde ciddi kayıpların yaşanmasının söz konusu olmadığı, ÇED raporunda proje sahasına en yakın yüzey suyunun proje sahasının yaklaşık kuşbakışı 23 km kuzeyinden geçen Porsuk Çayı olarak verildiği, Porsuk Çayını besleyen en önemli akarsuların inceleme alanının yakın çevresinde yer alan Boğaziçi Deresi ve Pürtek Deresinin bulunduğu, ayrıca inceleme alanı ve çevresinde mevsimsel akış gösteren çok sayıda kuru derenin mevcut olduğu (Ağıl Deresi, Gölet Deresi, Gürüz Deresi, Büyük Dere), Boğaziçi Deresi; kaynağının önemli bir kısmını Böğürtlen mahallesinin güneyinde yeralan Sivrihisar Granodiyoritlerinin dağ eteklerinden aldığı, daha sonra Eskişehir-Ankara Devlet Karayolu civarında yön değiştirerek küzeydoğu istikametinde ilerleyerek Babadat Mevkiinde Pürtek Deresi ile birleştiği, Pürtek Deresi; kaynağının önemli bir kısmını Karaburhan Mahallesinin çevresindeki 1.200 m-1.400 m rakımlı dağ eteklerinden aldığı, Pürtek Deresi sırası ile İbikseydi Mahallesinin kuzeyinden, Memik Mahallesinin güneyinden ve proje alanlarına da yakın olan Elcik Mahallesinin kuzeyinden geçtiği, Ağustos 2019’da yapılan arazi çalışmaları sırasında Pürtek Deresinde yapılan ölçümlerde debisinin 8 lt/sn, Boğaziçi Deresinin ise kuru olduğunun belirlendiği ve herhangi bir akışın gözlenmediği, 20/11/2020 tarihinde (keşifte) yapılan incelemelerde de Boğaziçi Deresinin akışının olmadığının ve kuru olduğunun, ayrıca yüzeysel akışı sağlayan birçok mevsimsel akışlı kuru derenin belirlendiği, proje alanında bu kuru derelerin akışını engelleyecek herhangi bir kazı çalışmasının ve pasa dökümünün gözlenmediği, ÇED raporunda ruhsat sahalarında DSİ, ESKİ ve başka bir kurum ve şahış tarafından açılmış sondaj kuyusunun bulunmadığının belirtildiği, keşif sırasındaki incelemelerde de su amaçlı herhangi bir sondaj kuyusunun gözlenmediği, DSİ ve ESKİ tarafından bölgede açılmış olan kuyuların tamamının proje sahasının dışında kaldığı, ÇED raporunda proje alanı ruhsat sahaları içinde yüksek debili bir kaynak boşalımının söz konusu olmadığının belirtildiği, keşif esnasında proje sahasının kuzey batısında bir su kaynağının varlığından söz edildiği, ancak yapılan gözlemlerde su kaynağının kurumuş olduğunun ve herhangi bir akışın olmadığının tespit edildiği, proje alanında yarı geçirimli Kertek formasyonu ait birimlerin yer aldığı, bu birimler içerisinde deneme amaçlı açılan sondaj kuyularından yüksek verimlerin alınamadığı ve kuyuların düşük özgül verime sahip olduklarının belirlendiği, proje sahasında herhangi bir su sondaj kuyusu gözlenmediğinden yeraltısuyu kullanımının bulunmadığı, bölge halkının kullanım ve sulama suyu ihtiyacı daha çok proje sahası dışında yer alan akifer özelliği taşıyan alüvyonlar, yamaç molozu (Kepen formasyonu) ve konglomera (Hisar formasyonu) içerisinde açılan sondaj kuyularından karşılandığı, bu amaçla ESKİ Genel Müdürlüğünce Böğürtlen Mahallesi ve Elcik Mahallelerine birer adet su sondaj kuyusu açıldığı, ayrıca proje sahasında herhangi bir su kaynağı ve çeşme bulunmadığı, daha çok proje alanı dışındaki alanlarda artezyen yaparak akan su kaynaklarının ve çeşmelerin mevcut olduğu, proje sahasında yer alan Kertek formasyonuna ait birimler hazne kayacı (Akifer) özelliği göstermediğinden yeraltı suları açısından diğer formasyonlara ait birimlerle çok fazla bir etkileşime sahip olmadığı, bölgeye düşen yağış sularının çoğu yüzeysel akış ile akarak diğer formasyonları beslediği veya dere yataklarına katıldığı, bölgede mevsimsel olarak akış gösteren kuru dere yataklarının belirlendiği, ÇED raporunda Kalsit ve Dolomit ocaklarında beş günde bir patlatma olmak üzere, her bir ocakta yılda toplam 60 patlatma yapılacağının belirtildiği, patlatmaların aynı günde yapılacağı ancak aynı anda ve hafta sonu tatillerde yapılmayacağının belirtildiği, ÇED raporundaki patlatma hesaplamaları, patlatma paternleri doğru bir şekilde ele alındığı, titreşim ölçüm raporundaki değerlerin, sınır değerin altında kaldığı, patlatma ile ilgili hesaplamaların teknik kriterlere uygun olduğu ve hesaplamaların eşik değerlerin altında olduğu kanaatine varıldığı, planlanan projenin etkilerinin bütüncül olarak değerlendirilmesi ile yeraltı sularına, orman arazisine, mera vb. arazilere ve çevredeki diğer canlı yaşamına olası etkilerinin düşük olduğu ve sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve kamu yararı açısından yararlı olduğu, yönünde tespit ve görüşlere yer verilmiştir.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporundaki tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu projeyle ilgili ÇED sürecinin ÇED Yönetmeliğine uygun olarak tamamlandığı, ÇED raporunda planlanan proje kapsamında toz oluşabilecek tüm alt faaliyetler tek tek irdelenerek oluşacak toz miktarının etkili ve kabul gören modelleme çalışmaları ile hesaplandığı ve bu yöntemle gerçekleşecek toz emisyonlarının da yasal mevzuatın altında olduğu, proje kapsamında oluşabilecek sıvı atıkları, katı atıkları, ambalaj atıkları, pasa vb. her tür çevresel faktörün yasal mevzuata göre nasıl bertaraf edileceğinin ve hangi önlemlerin alınacağının belirtildiği, halkın katılımı toplantısında belirtilen görüş ve önerilerin ÇED raporuna yansıtıldığı, davacı dışında diğer tüm kurumların planlanan projeye olumlu görüş verdiği, ÇED raporunun proje alanı ve yakın civarının jeolojik ve hidrojeolojik özelliklerini doğru bir şekilde ele alınarak hazırlandığı ve teknik kriterler ve eşik değerlere uygun olduğu, patlatma hesaplamaları, patlatma paternleri doğru bir şekilde ele alınarak titreşim ölçüm raporundaki değerlerin sınır değerin altında kaldığı, ÇED raporunda tüm üretim aşamaları ile ilgili olarak alınacağı taahhüt edilen önlemler yerine getirildiği takdirde, dava konusu kalker ocağı ve kırma–eleme tesisinin çevre ve insan sağlığına etkilerinin yasal sınırlar içinde olacağı, planlanan projenin etkileri bütüncül olarak değerlendirildiğinde, yeraltı sularına, orman arazisine, mera vb. arazilere ve çevredeki diğer canlı yaşamına olası etkilerinin düşük olduğu ve sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve kamu yararı açısından yararlı olduğu, ÇED raporunun yasal mevzuata uygun olarak hazırlandığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Proje sonucu oluşacak tozdan proje alanına 1280 m mesafede yaşayanların, mera ve tarım alanlarının, hayvancılık faaliyetlerinin olumsuz etkileneceği açık olmasına rağmen bilirkişilerce göz ardı edildiği, gerekli rehabilitasyon ve ıslah çalışmalarıyla merak bitki örtüsünün geliştirilebileceğine ve kullanma yoğunluğunun arttırılabileceğine bilirkişilerce değinilmediği, toz emisyonlarının azaltılmasına yönelik taahhütlerin bilimsellikten uzak olduğu, patlatmalar ile üretim sonucunda oluşan pasa atıklarının, proje alanı çevresinin geçirimli özellikte olması nedeniyle içme suyu kaynaklarına zarar vereceği, nitekim proje alanının yakınında Böğürtlen Mahallesi ve Elcik Mahallesinin içme/kullanma suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla ESKİ Genel Müdürlüğünce açılan su sondaj kuyularının bulunduğu, bu kuyulardan çekilen suların mahallelerin yakınındaki su depolarına pompalandığı, pasa döküm alanı kapasitesinin hesaplanmadığı, proje yeri ve çevresine ilişkin flora ve fauna bilgilerinin tamamen literatür taramasını içerdiği, proje sahasına yönelik saha çalışmasına rastlanılmadığı, dolayısıyla ÇED Olumlu kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Bilirkişi raporu dikkate alındığında, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararının hukuk ve usule uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Eskişehir İli, … İlçesi, … Mahallesi, … sicil ve … erişim nolu maden sahasının 36,42 ha’lık kısmı dolomit ocağı, 1,95 ha’lık kısmı kırma eleme tesisi ve 9,12 ha’lık kısmı ise mikronize öğütme tesisi faaliyetleri kapsamında alınmış ÇED Gerekli Değildir kararı bulunan alanlar içerisinde kalmakta olup, davalı yanında müdahil tarafından 19,18 ha’lık alanda daha dolomit üretimi ile 16,01 ha’lık mermer sahasının 14,74 ha’lık kısmından blok mermer çıkarılmasına yönelik arama ve ocak işletmeciliği, kırma eleme tesisi ile mikronize öğütme tesisinde de alan genişletilmeksizin kapasite artışı, … sicil ve … erişim nolu 99,56 ha’lık maden sahasının 24,85 ha’lık kısmında devam eden kalsit ocağı faaliyetinde de mevcut çalışma alanına 48,18 ha’lık genişleme ve toplam kalsit üretiminde kapasite artışı planlanması üzerine, ÇED raporu hazırlanarak davalı idareye sunulmuştur.
İlgili kurumlardan alınan görüşler çerçevesinde söz konusu projeyle ilgili ÇED Olumlu kararı verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 10. maddesinde; "Gerçekleştirmeyi plânladıkları faaliyetleri sonucu çevre sorunlarına yol açabilecek kurum, kuruluş ve işletmeler, Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu veya proje tanıtım dosyası hazırlamakla yükümlüdürler. Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı veya Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir Kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez; proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez..." hükmüne yer verilmiştir.
25/11/2014 tarih ve 29186 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4. maddesinde; ''Çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı: Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu hakkında Komisyon tarafından yapılan değerlendirmeler dikkate alınarak, projenin çevre üzerindeki muhtemel olumsuz etkilerinin, alınacak önlemler sonucu ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun belirlenmesi üzerine projenin gerçekleşmesinde çevre açısından sakınca görülmediğini belirten Bakanlık kararı olarak tanımlanmıştır. Aynı Yönetmeliğin 6. maddesinde ise; "(1) Bu Yönetmelik kapsamındaki bir projeyi gerçekleştirmeyi planlayan gerçek veya tüzel kişiler; Çevresel Etki Değerlendirmesine tabi projeleri için; ÇED Başvuru Dosyasını, ÇED Raporunu, Seçme Eleme Kriterleri uygulanacak projeler için ise Proje Tanıtım Dosyasını, Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşlara hazırlatmak, ilgili makama sunulmasını sağlamak ve proje kapsamında verdikleri taahhütlere uymakla yükümlüdürler. (2) Kamu kurum/kuruluşları, bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilmesi sürecinde proje sahiplerinin veya Bakanlıkça yeterlik verilmiş kurum/kuruluşların isteyeceği konuya ilişkin her türlü bilgi, doküman ve görüşü vermekle yükümlüdürler. (3) (Değişik:RG-26/5/2017-30077) Bu Yönetmeliğe tabi projeler için "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu" kararı veya "Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir" kararı alınmadıkça bu projelerle ilgili teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemez, proje için yatırıma başlanamaz ve ihale edilemez. Ancak bu durum söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına engel teşkil etmez. (4) Bu Yönetmelik hükümlerine göre karar tesis edilmeden önce, projenin gerçekleştirilmesinin mevzuat bakımından uygun olmadığının tespiti halinde, aşamasına bakılmaksızın süreç sonlandırılır." kuralına, 7. maddesinde; "(1) Bu Yönetmeliğin; a) Ek-1 listesinde yer alan projelere, b) "ÇED Gereklidir" kararı verilen projelere, c) Kapsam dışı değerlendirilen projelere ilişkin kapasite artırımı ve/veya genişletilmesinin planlanması halinde, mevcut proje kapasitesi ve kapasite artışları toplamı ile birlikte projenin yeni kapasitesi ek-1 listesinde belirtilen eşik değer veya üzerinde olan projelere, ÇED Raporu hazırlanması zorunludur." kuralına yer verilmiştir. Aynı Yönetmeliğin Ek-III bölümünde; Çevresel Etki Değerlendirmesi Genel Formatının ihtiva etmesi gereken hususlar düzenlenmiş, Bölüm I: Projenin tanımı ve özellikleri; a) Proje konusu yatırımın tanımı, özellikleri, ömrü, hizmet maksatları, önem ve gerekliliği, b) Projenin yer ve teknoloji alternatifleri, proje için seçilen yerin koordinatları Bölüm II: Proje Yeri ve Etki Alanının Mevcut Çevresel Özellikleri; Proje alanının ve önerilen proje nedeniyle etkilenmesi muhtemel olan çevrenin; nüfus, fauna, flora, jeolojik ve hidrojeolojik özellikler, doğal afet durumu, toprak, su, hava, atmosferik koşullar, iklimsel faktörler, mülkiyet durumu, kültür varlığı ve sit özellikleri, peyzaj özellikleri, arazi kullanım durumu, hassasiyet derecesi (Ek-5’deki Duyarlı Yöreler Listesi de dikkate alınarak) benzeri özellikleri Bölüm III: Projenin İnşaat ve İşletme Aşamasında Çevresel Etkileri ve Alınacak Önlemler, Projenin; a) Çevreyi etkileyebilecek olası sorunların belirlenmesi, kirleticilerin miktarı, alıcı ortamla etkileşimi, kümülatif etkilerin belirlenmesi, b) Sera gazı emisyon miktarının belirlenmesi ve emisyonların azaltılması için alınacak önlemler, c) Projenin çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin azaltılması için alınacak önlemler, ç) İzleme Planı (inşaat dönemi), Bölüm IV: Halkın Katılımı; a) Projeden etkilenmesi muhtemel ilgili halkın belirlenmesi ve halkın görüşlerinin çevresel etki değerlendirmesi çalışmasına yansıtılması için önerilen yöntemler, b) Görüşlerine başvurulması öngörülen diğer taraflar, Notlar ve Kaynaklar; Ekler: Çevresel Etki Değerlendirmesi Başvuru Dosyası hazırlanmasında kullanılan bilgi ve belgeler ile raporda kullanılan tekniklerden rapor metninde sunulamayan belgeler, Proje için seçilen yerin koordinatları, Proje için belirlenen yer ve alternatiflerinin varsa; çevre düzeni, nazım, uygulama imar planı, vaziyet planı veya plan değişikliği teklifleri, Proje ile ilgili olarak daha önceden ilgili kurumlardan alınmış belgeler şeklinde düzenlemeler yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen hükümler uyarınca; çevresel etki değerlendirmesi ile, gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlendiği, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin irdelendiği, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin değerlendirildiği, ayrıca projelerin uygulanmasının izlendiği ve kontrolünde sürdürülecek çalışmaların belirlendiği bir süreç öngörülmüş olup, Yönetmelik kapsamında yer alan bir faaliyet nedeniyle hazırlanacak ÇED raporunda özel format uyarınca, projenin gerçekleştirileceği yer ile alternatif alanlar belirlenerek projenin hizmet amacı, önem ve gerekliliği kapsamında yerin ve etki alanının çevresel özellikleri, çevresel etkiler ve alınacak önlemlerin tartışılması, faaliyet yerinin belirlenmesinde ise, faaliyetin büyüklüğü, amacı, ulaşım, iklim, toprağın ve çevrenin özellikleri, olası etkiler ve etkilerin azami giderilme olanakları gibi unsurların etkili olması, bu bağlamda, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir çevre dengesinin sağlanması yolunda belirtilen nitelikteki bir faaliyete en uygun yerin seçilmesi esastır.
Çevresel etki değerlendirmesi; gerçekleştirilmesi planlanan projenin, çevreye olabilecek olumlu ya da olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi amacıyla yapıldığından, ÇED sürecinde verilen kararların iptali istemiyle açılacak davalarda, yukarıda belirtilen Yönetmeliğin Ek III. maddesindeki unsurlar yönünden, ÇED kararlarının bir bütün olarak çevresel etkilerinin irdelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlık konusu olayda, her ne kadar İdare Mahkemesince; bilirkişi raporu hükme esas alınarak yeraltı sularına, orman arazisine, mera vb. arazilere ve çevredeki diğer canlı yaşamına olası etkilerinin düşük olduğu ve sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik ve kamu yararı açısından yararlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, gerek davacının ÇED sürecindeki görüşünde, gerekse bilirkişi raporuna itiraz ve temyiz dilekçelerinde, özellikle proje alanının yakınında Böğürtlen ve Elcik Mahallelerinin içme/kullanma suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla ESKİ Genel Müdürlüğünce açılmış su sondaj kuyularının bulunduğu belirtilerek gerek patlatmaların gerekse faaliyet sonucu açığa çıkacak pasanın yeraltı su kaynaklarını olumsuz etkileyeceği, flora-faunayla ilgili çalışmaların yetersiz olduğu yönünde de iddialarının bulunduğu dikkate alındığında; bilirkişi raporunda, proje alanı çevresinde mevsimsel akışlı kuru derelerin bulunduğu, proje alanın yarı geçirimli özellikte olduğu, bu nedenle su amaçlı sondajın bulunmadığı, dolayısıyla yeraltı suyu kullanımının olmadığı, proje alanı dışında akifer özelliği taşıyan alüvyonlar, yamaç molozu içinde açılan içme/kullanma suyu temini amaçlı sondaj kuyuları ile çeşmelerin bulunduğu, proje sahası akifer özelliği göstermediğinden yeraltı suları açısından diğer formasyonlara ait birimlerle çok fazla etkileşime sahip olmadığı, ayrıca patlatma hesaplarının teknik kriterlere uygun olduğu, patlatma paterninin doğru şekilde ele alındığı ve titreşim ölçüm raporundaki değerlerin sınır değerlerin altında kaldığı belirtilmekle birlikte, sondaj noktalarının proje alanına mesafesinin ve dolayısıyla hem içme/kullanma suyu temini amaçlı sondaj noktalarının hem de çeşmelerin proje kapsamındaki yapılacak patlatmalardan etkilenip etkilenmeyeceğinin açık ve somut bir biçimde ortaya konulmadığı gibi, gerek proje nedeniyle açığa çıkacak pasanın depolama alanının kapasitesinin, gerekse proje alanına yönelik flora-fauna çalışmalarının yeterli olup olmadığı yönünde de bir değerlendirmenin yapılmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, temyiz dilekçesindeki iddialar ile yukarıda yer verilen hususlar da dikkate alınarak, uyuşmazlığın tereddüte mahal vermeyecek şekilde çözümlenebilmesi amacıyla ek bilirkişi raporu alınarak ya da gerekirse mahallinde yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 20/A-2-(i) maddesi uyarınca, karar düzeltme yolunun kapalı olduğunun duyurulmasına, 07/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
