14. Hukuk Dairesi 2013/7120 E. , 2013/8721 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 16.02.2012 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.02.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı, dava konusu 466 ada 22 sayılı parselde kayıtlı zemin kat 1 no"lu bağımsız bölümü 29.03.2010 tarihli 6393 yevmiye no"lu satış vaadi sözleşmesi ile davalı ..."dan satın aldığını beyanla tapu iptali ve tescil istemiştir
Davalı 01.10.1937 doğumlu olup, yaşlılığından, bilgisizliğinden ve rahatsızlığından istifade edilerek iradesine aykırı şekilde işlem yapıldığını, ağır bir trafik kazası neticesi şuurunun tam olarak yerinde olmadığını beyanla satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafın savunmaları göz önüne alınarak davalının işlem yapma ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunun tespiti acısından ... Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğünün düzenlediği 04.09.2012 tarihli rapor alındıktan sonra davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 29. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Türk Borçlar Kanununun 237. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin kuruluşunda, sözleşme yapma ehliyeti hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, iradeyle beyan arasında uyum gibi genel koşulların bulunması gerekir.
İradenin varlığı ise, zihni olgunluğa erişmiş kişilerde aranır. Bu nedenle de bütün sözleşmelerde olduğu gibi, geçerli bir sözleşmenin varlığı için kişilerde işlem yapma (akit yapma) ehliyetinin aranması gerekecektir. Genel olarak ehliyet deyiminden, kişinin medeni haklara sahip olabilme (hak ehliyeti) ile onları kullanabilme (fiil ehliyeti) ehliyeti anlaşılır. Başka bir anlatımla, ancak tam ehliyetli (sezgin, ergin olan ve kısıtlı bulunmayan) kişiler sözleşmeyi ya tek başlarına ya da yasal temsilcilerin izniyle yapabilir. Gerçekten, TMK.m.9 gereği “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir”, TMK.m.16 gereği de “ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızaları olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler”. Sözleşmenin taraflarından birinin, sözleşme yapma ehliyetinin yoksunluğu o sözleşmenin butlanının gerektirir (TMK.m.15). Buradaki sözleşme ehliyetiyle anlatılmak istenen, kişideki sözleşmenin yapıldığı zamandaki ehliyetin varlığı ya da yokluğudur. Kişinin, sözleşmeden sonra sözleşme ehliyetine hak kazanması, sözleşmeye geçerlilik vermeyeceği gibi sözleşme yapma ehliyetinin sonradan kaybedilmiş olması da o sözleşmeyi geçerli kılmaz.
Somut olayda; 29.03.2010 tarihli 6393 yevmiye no"lu sözleşmede noterce tarafların işlemi yapma yeteneğinin bulunduğu ve okur yazar olduğu belirtilmiş ise de 04.09.2012 tarihli raporda "mahkeme dosyası ve birinci derece yakınıyla tekrar polikliniğe başvurmasının uygun görüldüğü" belirtilmiş olup, mahkemece 03.12.2012 tarihli ara kararı ile davalının yeniden bir yakını ile birlikte hastaneye müracaatının sağlanması yönünden yazılan talimat üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davalıya çıkarılan tebligat davalının "... Aile Çay Bahçesi ..." adresi yazılmadığından usulüne uygun
tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle 04.09.2012 tarihli sağlık kurulu raporu gözönünde bulundurularak yeniden davalının 31.01.2013 tarihli dilekçesinde belirttiği ve gerekçeli kararın tebliğ edildiği yeni adresine hastaneye sevkinin sağlanması yönünden usulüne uygun tebligat yapılıp neticesine göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.06.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.