Hukuk Genel Kurulu 2014/2229 E. , 2017/264 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 2. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.03.2013 gün ve 2012/112 E., 2013/133 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 18.03.2014 gün ve 2013/7936 E.-2014/6422 K. sayılı kararı ile;
"...Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacıya hak etmiş olduğu ikramiye ve ilave tediye alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, söz konusu alacakların hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının ikramiye uygulamasına son verilmesi sebebiyle ikramiye alacağı bulunmadığını, yine davalı şirketin niteliği itibariyle davacının ilave tediye alacağına hak kazanamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanun ile düzenlenmiştir. Anılan Kanun"un 1. maddesinde devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir. Buna göre, sermayesinin yarısından fazlası devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlarda çalışan ve 4857 sayılı İş Kanunu"ndaki tanıma göre işçi sayılan herkes bu alacaktan yararlanacaktır.
Somut olayda, davalı şirketin ana sözleşmesinde 522 hissenin TSE"ye, 478 hissenin ise Sojuztest"e ait olduğu, buna göre kuruluşta şirketin %52 hissesine TSE"nin sahip olduğu; 29.04.2010 tarihli hisse devri ile şirketin 7.056 hissesinin TSE" ye, 6.883 hissesinin Rostest Moskova"ya ve 461 hissesinin TOBB"a ait olduğu, bu hisse devri ile TSE"nin 61 hissesini TOBB"a devrettiği ve bu tarihten itibaren şirketin %49 ortağı olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, TSE"nin, davalı şirketin kuruluş aşamasından hisse devrinin yapıldığı 29.04.2010 tarihine kadar %52 hisseye sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davacının 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye alacağına hak kazandığı ortadadır. Mahkemece, 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye alacağı hesaplanması yerindedir. Ancak, işçi tam yıl çalışmamış ise, ilave tediye o yıl için kıstelyevm esasına göre hesaplanıp ödenecektir. Hal böyle olunca, 2010 yılı için kıstelyevm esası yerine, tüm yıl için ilave tediye alacağına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
3-Öte yandan, davacının ikramiye alacağına hak kazanıp kazanmadığı da taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Davacı, 03.09.2007 tarihinde istifası ederek işyerinden ayrılmış, 23.01.2008 tarihinde tekrar davalıya ait işyerinde işe başlamıştır. Bu durumda, davacının ikinci kez işe başladığı 23.01.2008 tarihinden sonra davalıya ait işyerinde ikramiye alacağı verilmesine ilişkin işyeri uygulaması bulunmadığından, 23.01.2008 tarihi sonrası için ikramiye alacağına hükmedilmesi de isabetsizdir..."
gerekçesiyle karar oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin davalı nezdinde 21.02.2002 tarihinden beri çalıştığını, davalı şirkette 1993 yılından 2007 yılının 3. ayına kadar her üç ayda bir maaş tutarında ikramiye (prim) ödemeleri yapıldığını, bu tarihten sonra müvekkilinin rızası olmaksızın ödemelerin kesildiğini, davalı şirketin %52 hissesinin Türk Standartları Enstitüsüne ait olduğunu, 29.04.2010 tarihli ortaklar kurulu kararı ile TSE’nin hissesinin %3,2 sini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine devrettiğini ve devlet hissesinin %50’nin altına düştüğünü, 21.02.2002-29.04.2010 tarihleri arasında müvekkiline ilave tediye alacağı ödenmediğini, müvekkilinin günde 8 saat haftada 40 saat olmak üzere çalışması gerekirken fazla mesai yaptığını ve yaklaşık 1600 saat karşılığı olan fazla çalışma ücretinin ödenmediğini ileri sürerek prim, ilave tediye ve fazla çalışma alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
Davalı vekili talep konusu alacakların bir kısmının zamanaşımına uğradığını, şirketin resmi kurum ya da kamu işvereni olmadığı gibi davacının da kamu işçisi olmadığını, dolayısıyla 6772 sayılı Kanunda öngörülen ilave tediyeden yararlanma imkânı bulunmadığını, ayrıca teşvik ikramiyesi/prim alacağının da bulunmadığını, sözleşmesinde buna yönelik hüküm bulunmadığı gibi 2007 yılında prim ödemesinin kaldırıldığını, bu durumun personele duyurulduğunu ve davacının da bu konuda itirazının bulunmadığını, fazla mesai taleplerinin de yersiz olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının teşvik primi alacağına hak kazanacağı, ilave tediye alacağına ilişkin olarak ise davalı tarafça devlet hissesinin %49’da kalması sebebi ile ilave tediyenin ödenmeyeceği savunulmuş ise de, %49 TSE hissesi yanında %3 hisse aktarımı yapılan Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin de kamusal nitelikli olduğu, sonuç olarak davacının ilave tediye alacağına hak kazanacağı, tanık beyanlarından davacının haftanın beş günü 08:30-17:30 saatleri arasında çalıştığı, şehir dışına çıkıldığında mesainin uzayabildiği, normal çalışma süresinden ara dinlenme süresi mahsup edildiğinde fazla mesai alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirket vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece her ne kadar Yargıtay kararında hisse devri nedeniyle davacının 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye hakkı olduğu belirtilmiş ise de, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 04.07.2012 gün ve 2012/26237 sayılı kararında (2010/16997 Esas 2012/26237 Karar sayılı karar) yarısından fazlasına iştirak suretiyle kurulan kuruluş, kurum, ticaret ve sanayi odaları ve borsaları ile satın alınıp belediyelere bağlanan müesseselerin kanun kapsamına alındığı, 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 4. maddesi ile odaların tanımının yapıldığı ve tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduklarının belirtildiği, şu halde TOBB"ne yapılan hisse devrine rağmen Birliğin ilave tediye ödemesi yapacak meslek kuruluşu olduğu ve ilave tediye ödemesi yapabilecek kuruluşların davalı şirketler toplam payının %50’nin üzerinde bulunduğu, bu nedenle devir öncesi ve sonrası ilave tediye yükümlülüğünün değişmeyeceği gerekçesiyle ilave tediye alacağı yönünden direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı işçinin 29.04.2010 tarihine kadar olan ilave tediye alacağını talep ettiği somut olayda alacağın, 2010 yılı için hak kazanılan dönemin tüm süresine göre mi, yoksa sadece çalışılan süre nazara alınarak kıstelyevm esasına göre mi hesaplanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce Özel Daire ile Mahkeme arasındaki uyuşmazlık konusu olan miktarın direnme kararının verildiği 10.06.2014 tarihi itibariyle 1.890,00 TL olan temyiz edilebilirlik sınırı altında kalıp kalmadığı hususu ilk ön sorun olarak tartışılmış, dava dilekçesine göre davacının halen işyerinde çalıştığı, buna göre, ilave tediye talebine ilişkin tespitin ileriye yönelik ard etkisinin bulunduğu dikkate alındığında kesinlik sınırı altında kalmayacağı kabul edilerek ilk ön sorun aşılmıştır.
İkinci ön sorun olarak ise, dava dilekçesinde ilave tediye alacağının 29.04.2010 tarihine kadar talep edildiği, Özel Dairece ilave tediye alacağı yönünden 2010 yılı için kıstelyevm esasına göre hesap yapılması gerektiği gerekçesiyle bozma yapıldığı, mahkemece ilk kararda değinilmediği halde direnme kararında devir tarihinden sonra da davalının ilave tediye yükümlülüğünün değişmeyeceği gerekçesinin de belirtildiği, buna göre usulüne uygun direnme kararı verilip verilmediği hususu tartışılmış, mahkemece, gerekçede yer alan davacının devir tarihinden sonra da ilave tediye alacağının bulunduğuna dair tespitin yeni hüküm niteliğinde olmadığı kabul edilerek ikinci ön sorun da aşılmak suretiyle işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
İlave tediye alacağının kapsamı, yararlanacaklar, yararlanma şartları, miktarı ve ödeme zamanı 6772 sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Kanun"un 1. maddesinde, Devlet ve ona bağlı kurumların hangileri olduğu, ayrıca yararlanacak kişiler açıkça belirtilmiştir.
Buna göre;
"A. İşveren kapsamı yönünden Devlete ve ona bağlı olmak üzere,
1-Genel, katma ve özel bütçeli daireler,
2-Sermayesi değişen kurumlar,
3-Sermayesinin yarısından fazlası Devlete ait olan şirket ve kurumlar ve bunlara bağlı kuruluşlar,
4-Belediyeler ve belediyelere bağlı kuruluşlar,
5-3460 ve 3659 sayılı Kanun kapsamına giren, sermayesinin tamamı Devlete ait olan veya bu sermeye ile kurulan iktisadi Devlet kuruluşları,
6-Yukarıda belirtilenlerden olmayan diğer kurum, banka ve ortaklıklar” olarak yasada açıkça belirtilmiştir.
3460 sayılı Kanun bugün itibari ile yürürlükte olan bir Kanun değildir. 3659 sayılı Kanun ise, banka ve Devlet kurumlarında çalışan memurların aylıkları ile ilgili düzenleme getirmiş ve halen yürürlüktedir. Kanunun 1. maddesinde, kapsama dahil kurumlar daha ayrıntılı açıklanmıştır.
İş Kanunu kapsamına girsin girmesin, yukarıda belirtilen Devlet ve ona bağlı kurumlarda İş Kanununun 1. maddesindeki tanıma göre, işçi sayılan herkes bu alacaktan yararlanacaktır. Kanun, 4857 ve 1475 sayılı İş Kanunundan önceki İş Kanununa atıfta bulunmuştur. 4857 sayılı İş Kanunu işçi tanımına 2. maddesinde yer vermiştir. Buna göre “bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi” denir. O halde bir iş sözleşmesine dayanarak, yukarıda belirtilen kurumlarda çalışan her işçiye ilave tediye ödemesinin yapılması gerekir.
Dava dışı Türk Standartları Enstitüsü’nün %52 hissesine sahip olduğu davalı şirketin 6772 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca ilave tediye ödemekle yükümlü olduğu, buna göre, davacı işçinin davalı şirketten ilave tediye alacağının bulunduğu hususu uyuşmazlık dışıdır. Bununla birlikte, dava dilekçesinde açık bir şekilde 29.04.2010 tarihine kadar olan ilave tediye alacağının talep edilmesine karşın, mahkemece 2010 yılının tamamı yönünden hesaplanan ilave tediye alacağı hüküm altına alınmıştır.
Hakimin tarafların isteminden fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceğini ifade eden taleple bağlılık ilkesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 26. maddesinde düzenlenmiştir. Söz konusu maddede;
“(1)Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.
(2)Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde;
Dava dilekçesinde, 21.02.2002 ilâ 29.04.2010 tarihleri arasındaki dönem için ilave tediye alacağı talebinde bulunulması karşısında, mahkemece 6100 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olacak şekilde 29.04.2010 tarihinden sonrası için de ilave tediye yükümlülüğün devam ettiği gerekçesiyle 2010 yılının tamamı yönünden hesaplanan ilave tediye alacağının hüküm altına alınması hatalı olup, Özel Dairece 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye alacağının hesaplanmasına dair verilen bozma kararı yerindedir.
Diğer taraftan, davacının talebinin 29.04.2010 tarihinden sonrasını kapsamadığının açık olmasına göre, Özel Dairece 2010 yılının tamamı yönünden değerlendirme yapılması ve ilave tediye yükümlülüğünün 29.04.2010 tarihine kadar söz konusu olduğu gerekçesiyle kıstelyevm esasına göre hesap yapılması gerektiğinin belirtilmesi de doğru değildir. Bu itibarla, bozma kararının iki numaralı bendinde geçen “…Ancak, işçi tam yıl çalışmamış ise, ilave tediye o yıl için kıstelyevm esasına göre hesaplanıp ödenecektir. Hal böyle olunca, 2010 yılı için kıstelyevm esası yerine, tüm yıl için ilave tediye alacağına hükmedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.” kısmının bozma ilamından çıkarılması gerekmektedir.
Buna göre yerel mahkeme direnme kararı, yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ile bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen bu değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.02.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.