Hukuk Genel Kurulu 2014/2142 E. , 2017/255 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Çorlu İş Mahkemesince yıllık izin,ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarına yönelik talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına,kıdem tazminatı ve ikramiye alacaklarına ilişkin taleplerin ise kabulüne dair verilen 16.10.2012 gün ve 2011/521 E., 2012/875 K. sayılı kararının temyizen incelenmesi davalı şirket vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 02.12.2013 gün ve 2012/29569 E., 2013/27670 K. sayılı kararı ile:
"...Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, evlilik sebebi ile iş sözleşmesini feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile ücret, izin, vergi iadesi ve ikramiye alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş sözleşmesini haksız olarak feshettiğini, ikramiye alacağının da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacının ikramiye alacağı bulunup bulunmadığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Dosya içeriğine göre davacı işyerinde yılda dört kez yarım maaş tutarında ikramiye ödendiğini, 2007 yılından itibaren ikramiyelerin ödenmediği iddiası ile ikramiye alacağı isteğinde bulunmuştur. Davalı işveren işyerinde ikramiye uygulamasının olmadığını savunmuştur. Taraflar arasında, işverene ikramiye borcu yükleyen toplu iş sözleşmesi v yazılı iş sözleşmesi bulunmamaktadır. Mahkemece şahit beyanlarına ve davalı işverene karşı açılan 2008/735 esas ve 2009/451 karar sayılı dava dosyasında ikramiye isteğinin kabulüne dair kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onandığı gerekçesiyle işyerinde ikramiye uygulaması olduğu sonucuna varılarak ikramiye alacağına hükmolunmuş ise de davacı şahidi işyerinde yılda dört kez yarım aylık ücret tutarında ikramiye ödendiğini, 2007 yılından itibaren ikramiyelerin ödenemediğini beyan etmiştir. Davalı şahitleri ise şirkette ikramiye uygulamasının olmadığını bildirmişlerdir. İşyerinde 2007 yılından sonra ikramiye ödemesi yapılmadığı sabit olup, 2007 yılına kadar olan dönemde kaç yıl boyunca ikramiye ödemesi yapıldığı, daha açık bir ifade ile iş şartı haline gelmiş bir ikramiye uygulaması bulunup bulunmadığı dosya kapsamı ile denetlenememektedir. Mahkemece, bu hususta araştırma yapılarak ikramiyenin 2007 yılından önce işçi lehine iş şartı haline gelmiş bir uygulama olup olmadığı tespit edilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3. Kıdem tazminatı hesabında dikkate alınması gereken ücret noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
Kıdem tazminatı hesabında esas alınacak ücret son ücret, başka bir anlatımla, iş sözleşmesinin feshedildiği anda geçerli olan ücrettir.
Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde 4857 sayılı İş Kanununun 32. maddesinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler gözönünde tutulur. Buna göre ikramiye, devamlılık arz eden prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, kira, aydınlatma, servis yardımı, yemek yardımı ve benzeri ödemeler kıdem tazminatı hesabında dikkate alınır. İşçiye sağlanan özel sağlık sigortası yardımı ya da hayat sigortası prim ödemeleri de para ile ölçülebilen menfaatler kavramına dahil olup tazminata esas ücrete eklenmelidir. Satış rakamları ya da başkaca verilere göre hesaplanan prim değişkenlik gösterse de, kıdem tazminatı hesabında genişletilmiş ücret kavramı içinde değerlendirilmelidir.
Somut olayda davacının giydirilmiş brüt ücreti belirlenirken aylık 170,00 TL yemek ve 115,00 TL yol yardımı aldığı kabul edilmiştir. Davalı taraf bu miktarların fahiş olduğunu beyan ettiğine göre mahkemece ilgili meslek kuruluşları ve meslek odalarından fesih tarihi itibari ile yol ve yemek yardımı miktarının ne kadar olabileceği belirlenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. 2 nolu bozma sebebine göre de ikramiye alacağı bulunmadığının tespiti halinde ikramiye giydirilmiş ücrete eklenmemelidir.
4.Davalı vekili tarafından ıslah dilekçesine karşı süresinde zamanaşımı def"inde bulunulmasına rağmen, mahkemece ıslaha karşı zamanaşımı def"i dikkate alınmadan hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, yıllık izin,ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarına yönelik talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına,kıdem tazminatı ve ikramiye alacaklarına ilişkin taleplerin ise kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirket vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık,davacının giydirilmiş brüt ücretinde esas alınması gereken yemek ve yol yardımlarının miktarı ile davalı işyerinde iş şartı haline gelen ikramiye uygulaması bulunup bulunmadığı buradan varılacak sonuca göre davacı işçinin ikramiye alacağına hak kazanıp kazanmayacağı ve ikramiyenin tazminata esas ücretin hesabında dikkate alınıp alınmayacağı ile davacının zamanaşımına uğramış alacaklarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan, önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun"un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi)
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; Özel Dairenin “ikramiye uygulamasının iş şartı haline gelip gelmediği” ve giydirilmiş brüt ücretin saptanmasında esas alınacak “yemek ve yol yardımı miktarlarının” ne kadar olabileceğinin belirlenmesi amacıyla yapılan bozma ilamına karşı; mahkemece bozmadan sonra yapılan ilk duruşmada ikramiye uygulamasına ilişkin olarak davacı tarafa “hizmet sözleşmesine ek protokolün” sunulması için süre verildiği bir sonraki duruşmada ise mahkemenin aynı mahiyetteki 2012/295 E.-2013/154 K. sayılı emsal dosyasının “dosya kapsamına alınmasına” karar verildiği görülmüştür.Diğer taraftan davacı vekili, bozma sonrasında 12.05.2014 ve 26.05.2014 tarihli beyan dilekçeleri ile aynı uyuşmazlığa ilişkin ve aynı işverene karşı açılan ve Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onanan 20 adet dava dosyasının esas ve karar numaralarını gösterir liste ile Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin incelemesinden geçen emsal dosyalara ilişkin karar suretlerini dosyaya ibraz etmiş, mahkemece de dosya kapsamına alınan ve sunulan emsal kararlar işaret edilmek suretiyle “davalı işveren nezdinde aynı süreçte çalışması olan emsal kararlarda ikramiye uygulaması ve yemek ve yol ücretine ilişkin kararların onandığı dikkate alınarak, içtihat birliğinin sağlanması açısından bozma ilamına karşı direnildiği” belirtilerek yeni delil ve yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak "direnme" olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere , 15.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.