
Esas No: 2016/2900
Karar No: 2021/1734
Karar Tarihi: 12.04.2021
Danıştay 10. Daire 2016/2900 Esas 2021/1734 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/2900
Karar No : 2021/1734
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1) … Petrol Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.
2) …
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından Van İli, Çaldıran İlçesi, … Mahallesi … ada, … parsel numaralı taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonunda, davalı idarece yapılan yol yapım çalışmalarında yol seviyesinin yükseltilmesi ile birlikte oluşan kot farkı nedeniyle, tesisin yeni kota uygun hale getirilebilmesi için yapılması gereken giderler ile binada oluştuğu iddia edilen değer kaybı sebebiyle meydana gelen 500.000,00 TL tazminatın, zararın doğduğu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; dava konusu olayda, davalı idarece, davacı şirkete ait petrol istasyonun da bulunduğu ... Bölge sınırları içindeki Doğubeyazıt-Çaldıran karayolunun trafik güvenliğinin arttırılması, ana yoldaki trafiğin kesintisiz devamının sağlanması ve görüş mesafesini de artırmak için kot revizesi çalışmalarının yapılmasında kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı bir yön bulunmadığı, davacılar tarafından, Van İli, Çaldıran İlçesi, … Mahallesi … ada, … parsel numaralı taşınmazında bulunan akaryakıt istasyonunda, davalı idarece yapılan yol yapım çalışmalarında yol seviyesinin yükseltilmesi ile birlikte oluşan kot farkı nedeniyle, tesisin yeni kota uygun hale getirilebilmesi için yapılması gereken giderler ile binada oluştuğu iddia edilen değer kaybı sebebiyle meydana gelen zararların tazmini istemiyle bakılmakta olan dava açılmış ise de, yol nedeniyle ticari faaliyette bulunan ve bundan kazanç sağlayarak yararlanan davacıların söz konusu zarar kalemlerinin, aynı yol üzerinde bulunan bütün işyeri sahipleri yönünden de ileri sürülebileceği, bu haliyle, davacılar tarafından, uğranıldığı ileri sürülen zarar kalemlerinin, diğer işyeri sahiplerinden farklı, özel ve olağandışı bir nitelikte olmadığı, kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda yapılan yol çalışmaları nedeniyle oluşan genel külfetlere, "kamu külfetlerindeki eşitlik ilkesi" uyarınca herkesin katlanması gerektiği, davacıların yeniden düzenlenen yolun olanaklarından yararlanacağı da dikkate alındığında, idarenin tazmin sorumluluğunu gerektiren, kamu külfeti olmaktan çıkan, hizmetten yararlanan davacılar yönünden özel ve olağandışı niteliğe dönüşen bir maddi zarar bulunmadığı, davacıların, davalı idarece mevcut yolun kamu yararı ve hizmet gerekleri doğrultusunda kot revizesi yapılması nedeniyle, akaryakıt istasyonunun yeni yol seviyesine yükseltilmesinden kaynaklanan zararlara katlanması gerektiğinin hukukun genel ilkeleri ile hak ve nesafet kurallarının bir sonucu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkemece verilen kararın haksız ve hukuka ayrı olduğu, ayrıca reddolunan dava nedeniyle davacılar aleyhine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin davacıları daha da zor durumda bıraktığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, davacıların temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu olayda davalı idare tarafından kamu yararını gerçekleştirmek, toplumsal bir ihtiyacı karşılamak için yürütülen hizmetten tüm toplum yararlanacak olmasına karşın davacıların bir külfet altına sokulduğu, kamu yararı lehine özel bir fedakarlığa katlanmak zorunda bırakıldığı, bozulan kamu külfetlerinin dağılımındaki dengenin bir denkleştirme ile yeniden kurulması gerektiği, bu denkleştirmede de sunulan hizmet neticesinde davacıların katlanmak zorunda kaldıkları zorunlu giderlerin tespiti ile davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği düşüncesiyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin "Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret" başlıklı 13. maddesinde; "Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin "Manevi tazminat davalarında ücret" başlıklı 10. maddesinde ise " (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir." düzenlemesi yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, 500.000,00 TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 33.400,00 TL vekalet ücretinin davacılar tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, davanın kısmen kabul, kısmen ret veya tümden retle sonuçlandığı durumlarda kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı için belirlenen 33.400,00 TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu olarak belirlenen 750,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların esasa ilişkin temyiz istemlerinin reddine,
2.Davacıların aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden temyiz istemlerinin kabulüne,
3. ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat miktarı için belirlenen ... TL nisbi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine" ibaresinin "Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu olarak belirlenen ... TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı idareye verilmesine" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12/04/2021 tarihinde esas yönünden üye …'ın, vekalet ücreti yönünden üye … ve üye …'in karşı oyları olmak üzere oy çokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava konusu olayda davacıların akaryakıt istasyonuna sahip olduğu ilk tarih itibarıyla yol yapım projesi ile ilgili durumun ne olduğunun tespit edilmesi, imar düzenlemelerinde söz konusu yol projesi öngörülmüş ve davacılar tarafından buna rağmen akaryakıt istasyonu edinilmiş ise herhangi bir tazmin yükümlülüğünün doğmayacağı, aksi durumun geçerli olması halinde ise davacıların gerçek kaybının tespiti suretiyle karar verilmesi gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.
(XX) KARŞI OY :
Reddedilen maddi tazminat miktarına ilişkin olarak, davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, "yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık" kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren, "hukuka aykırılık" teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının, bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
