
Esas No: 2016/2335
Karar No: 2021/1735
Karar Tarihi: 12.04.2021
Danıştay 10. Daire 2016/2335 Esas 2021/1735 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/2335
Karar No : 2021/1735
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Batman ili, Sason ilçesi, … köyü, … Mevkii …, …, … ve … nolu parsel sayılı taşınmazların maliki olan davacı tarafından, Sason-Batman karayolunun yapımı sonrasında Sason Çayı'nın yön değiştirmesi nedeniyle 27/01/2013 tarihinde meydana gelen sel sonucu uğranıldığı ileri sürülen 10.000,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile 52.572,00 TL) tutarındaki zararın; yol yapımı esnasında oluşan hafriyatın temizlenmemesi sonucunda tarım alanı vasfındaki taşınmazın çakıl, taş ve kum ile dolarak tarım arazisi vasfını yitirdiği ve Sason Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde açılan delil tespiti istemli davada, uğranılan zararın idarenin faaliyetinden kaynaklandığının tespit edildiği ileri sürülerek, ilk tespit davasının açıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; dosya içeriği ve Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; daha önce yapılan sedde ile yeni yapılan Batman-Sason karayolunun yapımı sonrasında yolun güney tarafında ve genişçe zeminde bırakılan yol temel malzemesinin suyun menfeze ulaşabileceği alanı daralttığının tespit edilmesi nedeniyle, davalı idarenin yol yapım çalışmaları sırasında davacıya ait taşınmazların zarar görmemesi için gerekli tedbirleri almadığı dolayısıyla yürütülen hizmetin kusurlu bir şekilde işletildiği, kusurlu bir şekilde gerçekleştirilen hizmet nedeniyle davacının taşınmazlarında meydana gelen 52.572,00 TL (miktar artırım dilekçesi ile talep edilen) tazminatın hizmet kusuru bulunan davalı idarece davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüyle, 52.572,00 TL tazminatın görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporlarının birbiri ile çeliştiği, aradaki çelişkilerin giderilmesi için Mahkemece yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği eksik inceleme neticesinde verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davalı idare tarafından, idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, derelerin ıslahının DSİ’nin görevine girdiği, dava konusu olayda mevsim normallerinin üzerinde bir yağışın olup olmadığının Meteoroloji Genel Müdürlüğünden sorulması gerektiği, hükmedilen tazminat tutarı için faiz başlangıç tarihinin 13/05/2013 alınmasının kabul edilemez olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararının yasal faizin başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kabulüne yönelik kısmı usul ve hukuka uygun olup, taraflarca ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır. İdare Mahkemesince davacının ileri sürdüğü zararlarının belirlenmesi için mahallinde yaptırılan keşif neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlarda oluşabilecek toplam zararın 52.572,00 TL olarak hesaplanması ve raporun davacı tarafa tebliği üzerine davacı tarafça 19/11/2015 havale tarihli dilekçe ile dava dilekçesinde 10.000,00 TL olarak istenen maddi tazminat miktarının 42.572,00 TL arttırılarak 52.572,00 TL olarak belirlenmesinin istenildiği, miktar artırım dilekçesinin davalı idareye 30/11/2015 tarihinde tebliğ edilerek hükme esas alındığı ve 52.572,00 TL maddi tazminat isteminin kabulüyle, bu miktarın görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Ancak, bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazlar için belirlenen toplam 52.572,00 TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 10.000,00 TL'lik kısmının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan 42.572,00 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 30/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerekirken, temyize konu kararın, kabul edilen maddi tazminat miktarının tamamının yasal faiz başlangıcının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olarak belirlenmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca Mahkeme kararının düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
Yukarıda belirtilen nedenlerle İdare Mahkemesince verilen gerekçeli kararın hüküm fıkrasının "52.572,00 TL tazminatın görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" kısmının "52.572,00 TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 10.000,00 TL'lik kısmının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan 42.572,00 TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 30/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin davanın kabulüne ilişkin kısmının reddine,
2. Davalı idarenin temyiz isteminin davanın maddi tazminata ilişkin kısmının miktar artırım dilekçesi ile artırılan kısmının faiz başlangıç tarihi yönünden kabulüne,
3. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının hüküm fıkrasının"... TL tazminatın görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine" kısmının "... TL maddi tazminatın, miktar artırımı dilekçesi öncesi istenen 10.000,00 TL'lik kısmının görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihinden itibaren, miktar artırımı dilekçesi ile arttırılan ... TL'lik kısmının ise miktar artırımı dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği 30/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine" şekilinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12/04/2021 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
(X)-KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacıya ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, görevsiz yargı yerinde dava açma tarihi olan 13/05/2013 tarihi olduğu, dolayısıyla mahkeme kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
