
Esas No: 2019/6944
Karar No: 2021/1739
Karar Tarihi: 12.04.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6944 Esas 2021/1739 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6944
Karar No : 2021/1739
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar tarafından, murisleri …'nun Polatlı Duatepe Devlet Hastanesinde 04/01/2012 tarihinde yapılan ameliyat sonrası 13/01/2012 tarihinde vefat etmesinde davalı idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararlara karşılık … (eşi) için 65.000,00 (miktar artırım dilekçesi ile 85.509,74) TL maddi, 20.000,00 TL manevi, …(oğlu) için 15.000,00 TL manevi, … (kızı) için 15.000,00 TL manevi tazminatın ölüm tarihi olan 13/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılar murisi ...'nun ameliyatını gerçekleştiren … hakkında başlatılan inceleme kapsamında alınan bilirkişi raporunda, hastaya uygulanan ameliyatın ve kullanılan malzemelerin doğru olduğunun, ancak asetabuluma koyulması gereken vidaların güvenli bölgeye konulmadığından dolayı bacağa giden ana damarlarda akut tıkanmaya yol açtığı, oluşan bu komplikasyonun beklenen bir komplikasyon olmadığı yönünde kanaatin bildirilmesi üzerine doktor hakkında, disiplin yönünden kınama cezası ile cezalandırılmasının, idari yönden ise 4483 sayılı Kanun uyarınca işlem yapılması gerektiğinin teklif edildiği, olaya yönelik olarak Mahkemece talep edilmesi üzerine Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyelerince hazırlanan 26/12/2014 kayıt tarihli bilirkişi raporunda ise, doğuştan kalça çıkığına bağlı kireçleme ameliyatlarının normal kalça kireçlemesine göre oldukça zor ve damar sinir yaralanması gibi komplikasyonlara açık ameliyatlar olduğu, bu olguda ameliyat sonrası grafide görüldüğü üzere asetabuluma yerleştirilen vidanın, mesleki tecrübelere ve kaynak olarak kullanılan kitaplara göre güvenli bölge dışına (damar yaralanması riski oluşturabilecek bölgeye) yerleştirildiği, bu gibi teknik olarak zor ameliyatlarda, bazen bu vidaların güvenli bölge dışına yerleştirmek zorunda kalındığı ve ameliyat sonrası grafileri bu hastanınkine benzemekle birlikte sorun olmadığı bir çok olguya şahit olunduğu, bu olguda ise durumun farklı geliştiği, asetabuluma yerleştirilen vidanın damar yaralanmasına sebep olduğu ve hastanın kaybı ile sonuçlandığı bilgilerine yer verildiği, bu durumda, dava dosyası içerisinde yer alan anılan raporların birlikte değerlendirilmesi sonucunda, davacıların miras bırakanı müteveffa …'na uygulanan ameliyatın ve kullanılan malzemelerin doğru olduğunun ancak asetabuluma koyulması gereken vidaların güvenli bölgeye konulmadığından dolayı bacağa giden ana damarlarda akut tıkanmaya yol açtığı ve asetabuluma yerleştirilen vidaların damar yaralanmasına sebep olduğu bu haliyle müteveffa …'na uygulanan sağlık hizmetinde davalı idarenin ağır hizmet kusurunun bulunduğu, davacıların davalı idarenin ağır hizmet kusuru sonucu oluşan zararlarının ödenmesi gerektiği, davacı eşin destekten yoksun kalma tazminatı istemi için yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda 13/07/2015 kayıt tarihli bilirkişi raporunda, …'nun 13/01/2012 tarihinde vefatından dolayı davacı eşi …'nun toplam destekten yoksunluk zararının 85.509,74 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafından 01/09/2015 havale tarihli dilekçe ile ıslah talebinde bulunularak …'nun destekten yoksun kalma zararının 20.509,74 TL arttırılmasının istenildiği, davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle eşinin ölümüne sebebiyet verilmesi nedeniyle eşinin desteğinden yoksun kalan …'na 85.509,74 TL maddi tazminatın ödenmesi gerektiği, davacıların yaşadığı elem ve üzüntünün karşılığı olarak Mahkemece takdiren davacılardan … için 20.000,00 TL, .. için 15.000,00 TL ve … için de 15.000,00 TL manevi tazminatın davacılara ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, hastanın ameliyat öncesi ve sonrasında tetkik ve takiplerinin doğru yapıldığı, sevk dahil gerekli işlemlerin hızlıca yerine getirildiği, ön inceleme raporu ile bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiği, olayda komplikasyona bağlı olarak gelişen istenmeyen durumun meydana gelmesinde davalı idarenin kusurunun bulunmadığı, Adli Tıp Raporunun da bu yönde olduğu, dava dosyasına gerekli bilgiler ulaştırılmadan eksik inceleme ile karar verildiği, tazminat talebinin fahiş olduğu, manevi tazminata olaydan itibaren faiz işletilmesi talebinin dayanağının olmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar murisi …'nun, doğuştan kalça çıkığı tanısı ile Polatlı Duatepe Devlet Hastanesi ortopedi ve travmatoloji kliniğine yatışının yapıldığı, 04/01/2012 tarihinde ameliyat edildiği, ameliyat sonrası hasta başı vizitinde sol bacakta ödem ve solukluk tespit edilmesi üzerine ameliyatı gerçekleştiren … tarafından grafi çektirilerek kalp ve damar cerrahisi konsültasyonun istendiği, kalp ve damar cerrahisi tarafından değerlendirilen hastaya doppler USG çektirildiği, iliak vende trombüs ve iliak arterde dolum defekti tespit edilerek, mevcut hastane şartlarının yetersiz olması sebebi ile hastanın acil olarak Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kalp ve damar cerrahisi bölümüne sevk edildiği, hastanın burada takip ve tedavi altında iken 13/01/2012 tarihinde vefat ettiği, sonrasında davacılar tarafından, söz konusu ölüm olayında hastanede yapılan tıbbi ameliyatlarda hata ve ihmal olduğu ve yanlış tedavi uygulandığı iddiasıyla zararlarının tazmini istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
20/01/1982 tarih ve 17580 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı; ancak, davanın ihbarının Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından re'sen yapılacağı kurala bağlanmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. maddesinin birinci fıkrasında, davanın taraflarının, müdahillerin ve yargılamanın diğer ilgililerinin, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olduğu; 61. maddesinin birinci fıkrasında, taraflardan birinin, davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebileceği; 66. maddesinde ise üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer'î müdahil olarak davada yer alabileceği hükümleri yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada, davacılar tarafından, yanlış teşhis ve tedavi nedeniyle murislerinin vefat ettiği iddiasıyla davalı idare aleyhine açılan tam yargı davasında yapılacak yargılama sonucunda idarenin tazmin yükümlülüğünün olduğuna hükmedilmesi halinde davalı idarenin dava konusu olaya ilişkin olarak sorumluluğu olan kişi veya kişilere rücu edebileceği dikkate alındığında bu kişilerin menfaatlerinin etkileneceği açıktır.
Bu itibarla; yukarıda belirtilen Kanun hükümlerinde öngörülen davanın ihbarı için geçerli koşulların oluştuğu anlaşılmakta olup, Mahkemece, esastan karar verilirken dava konusu olayda idare ile arasında rücu ilişkisi doğabilecek kişi veya kişilerin tespit edilerek davanın res'en ilgililere ihbar edilmesi gerektiğinden bu husus gözetilmeksizin yapılan yargılama sonucunda verilen kararda hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu olay nedeniyle, söz konusu ameliyatı gerçekleştiren doktor … hakkında başlatılan disiplin soruşturması neticesinde, adı geçen doktorun uyarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu işlemin iptali istemiyle ... İdare Mahkemesi nezdinde açılan davada verilen davanın reddine ilişkin karara karşı yapılan itirazın reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararının düzeltilmesinin istenilmesi üzerine, … Bölge İdare Mahkemesi … Kurulunun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ceza soruşturması kapsamında alınan Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunca hazırlanan … tarih ve … sayılı rapordaki değerlendirmelere yer verilerek, adı geçen doktorun yaptığı ameliyatta teknik prosedürleri yerine getirdiği ve görevin yerine getirilmesinde kusurlu davranmadığı gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile itirazın reddine ilişkin Bölge İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ... İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dava konusu işlemin iptaline karar verildiği görülmektedir. Dairemizin işbu bozma kararı üzerine yeniden yapılacak yargılamada, davanın adı geçen doktora ihbar edilmesi, anılan Adli Tıp Raporu ile ceza soruşturması ve kovuşturması aşamasında varsa başkaca raporlar temin edilerek, temyize konu karara esas alınan bilirkişi raporlarıyla birlikte değerlendirilmesi, bu raporlar arasında çelişki bulunması durumunda da, ilgili uzman hekimlerin katılımının sağlandığı Adli Tıp Üst Kurulundan tarafların iddialarının dikkate alındığı, konunun tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulduğu, tutarlı, anlaşılır ve bilimsel değerlendirmeler içeren bir rapor alınarak olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği açıktır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:..., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/04/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
