
Esas No: 2019/3539
Karar No: 2021/2218
Karar Tarihi: 17.12.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2019/3539 Esas 2021/2218 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2019/3539
KARAR NO: 2021/2218
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 11/07/2019
NUMARASI: 2017/564 Esas - 2019/800 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/12/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; ... plakalı davacıya ait aracın, davalı sigorta şirketi tarafından 13/07/2016 tarihinde "Genişletilmiş Kasko Poliçesi/Zeyilnamesi'" ile teminat altına alındığını, 10/10/2016 tarihinde meydana gelen kaza sonrası sigorta şirketine yapılan ihbar doğrultusunda eksper gönderildiğini, davacının üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine zamanında getirerek istenen tüm belge ve bilgileri eksper ve sigorta şirketine sunmasına karşın 3 ay 13 gün sonra davalı sigorta şirketi tarafından hasarın gerekçeli bir neden gösterilmeksizin reddedildiğini, eksper incelemesi sonucunda 20.130,87-TL'lik hasarın tespit edildiğini, sigorta şirketi ile herhangi bir gelişme yaşanmaması nedeni ile müvekkilinin ticari olarak kullandığı aracını kendi imkanları ile kendi servisinde 23.718,00-TL bedelle tamir ettirmek zorunda kaldığını, tamir edilene kadar aracından ticari olarak da faydalanamadığını, Kasko Poliçesi Genel Şartları 3.3.4.1 maddesinde "...Tazminat ödeme borcunun her halde hasarın ihbarından itibaren 45 gün sonra muaccel olur" denildiğini, davalı sigorta şirketine 11.10.2016 tarihinde ihbar yapılmasına karşın 23.03.2017 tarihinde ret cevabının kendilerine sigorta şirketi tarafından verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile araçta oluşan zarar bedelinin zararlandırıcı olayın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; ... plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 13.07.2016/2017 vadeli genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun teminat limitleri dahilinde ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının hasar başvurusu ile hasar ve kazanın meydana geliş şeklinin uyumsuz olması nedeniyle hasarın reddedildiğini, davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak sigortalı araçta oluşan hasarın kendilerine bildirilen kaza neticesinde meydana gelmesinin mümkün olamayacağının tespit edilmesi nedeniyle reddedildiğini, sigortalının ... Caddesi üzerinde seyir halinde iken aracın ön sol taraf cam kısmına taş çarpması sonucu aracın kontrolünü kaybederek yol kenarındaki kaldırıma çıkmak sureti ile direğe çarptığını kazayı ihbar ederken beyan ettiğini, kaza sonrası yapılan araştırmada kaza mahallinde bulunan esnafla tek tek görüşüldüğünü ve bu kazayı görmediklerini söylediklerini, araç üzerinde yapılan incelemede de bahse konu kaza oluş şekli ile hasarın örtüşmediğini, yapılan ekspertiz incelemesinde beyan edilen yerde ve şekilde kazanın meydana gelmediğinin tespit edildiğini, ardından sürücü ...'la yapılan görüşmede, kendisinin sigortalı araçla seyir halinde iken plakasını alamadığı bir tıra arkadan çarptığını, tırdakiler ile kaza nedeniyle şiddetli tartışma yaşandığını ve tırın olay yerini terk ettiğini ikrar ettiğini, açıklanan nedenlerle davacının meydana geldiğini iddia ettiği kaza ile husule gelen hasar arasında illiyet bağı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davanın reddine," karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yalnızca maddi hasarlı trafik kazalarında tutanak tutulmasının ancak tarafların anlaşması ile mümkün olduğunu, taraflar anlaşamadıkları takdirde kaza tutanağı tutulmasının mümkün olmayacağını, yalnızca maddi hasarlı trafik kazalarında taraflar anlaşsalar dahi tutanak tutmak yükümlülüğü altında olmadıklarını, taraflar diledikleri takdirde tutanak tutmadan dahi sigorta şirketlerine zararlarının tazmini için başvurulabileceğini, sigortaya başvurmak için kaza tutanağı tutulmuş olmasına gerek olmadığını, mahkemece hukuka aykırı olarak müvekkilin teminat dışı bırakılmasının kabul edilebilir nitelikte olmadığını, somut durumda böyle bir iddia bulunmadığı göz önüne alındığında ilk derece mahkemesi kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle kasko poliçesi kapsamında maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 13.07.2016-13.07.2017 vadeli ... nolu poliçe numarası ile ... plakalı, 2016 model, Tipi; ... Otobüs 16+1 Okul ..., kullanım şekli Minibüs (Servis) olan aracın, Sigortalı davacı ... A.Ş. adına 13.07.2016 tarihinde tanzim edilen Genişletilmiş Kasko Poliçesi ile rayiç değer üzerinden davalı tarafından teminat altına alındığı anlaşılmıştır. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 1409. maddesinin 1. fıkrası uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2. fıkrası hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1.5. maddesi ve TTK 1446/2 maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içindeymiş gibi ihbar ederse ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davalı sigortacı, sigortalı araç sürücüsünün ilk beyanının “taş çarpması sonucu kontrolü kaybederek direğe çarpma” şeklinde olduğunu, yapılan araştırmada bu bildirimin doğru olmadığının belirlenmesi üzerine hasarın oluş şekline ilişkin başka bir anlatımda bulunulduğunu ve plakasını alamadığı bir Tır'a arkadan çarptığını beyan ettiğini hasarın kazanın oluş şekli ile uyumsuz olduğunu bu nedenle hasarın teminat dışı olduğunu iddia etmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi ek raporunda dava konusu hasar için verilen ilk beyanın araç hasar fotoğrafları ile alakalı olmadığı, düzeltilmiş ikinci beyanın hasar fotoğrafları ile uyumlu olduğu ikinci beyana göre uygun görünen hasar onarım maliyetinin KDV dahil 17.937,06 TL olduğu belirtilmiştir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları dikkate alındığında, dava konusu olaydan sonra sigortaya yapılan ihbarda sigortalı tarafından olayın anlatılış şekli ile hasar durumunun uyuşmadığının belirlendiği, bu kez sigortalının kazanın oluş şeklini farklı anlattığı, kazadan sonra tutanak tutulmadığı, kaza anında sürücünün alkollü olup olmadığının farklı anlatımlar nedeniyle tespit edilemediği anlaşılmakla, Mahkemece, doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı davranmış olması nedeniyle ispat yükü kendisine geçen davacı sigortalı tarafından olay anında sigorta teminatı dışında kalan bir halde olmadığının ispatlanamamış olması nedeni ile davacı sigortalının davalı sigorta şirketinden tazminat talep edemeyeceği sonucuna vararak davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmadığından istinaf talebi yerinde bulunmamıştır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası'na göre alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2021
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
