
Esas No: 2016/19036
Karar No: 2021/2183
Karar Tarihi: 13.04.2021
Danıştay 4. Daire 2016/19036 Esas 2021/2183 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/19036
Karar No : 2021/2183
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Bakanlığı ... Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, sahte fatura kullandığından bahisle vergi inceleme raporlarına istinaden indirimlerin reddi suretiyle yapılan tarhiyatların kaldırılması ile davacının 213 sayılı Kanunu'nun geçici 85. maddesine istinaden yurt dışında bulunan varlıklarına ilişkin olarak bildirdiği miktarların, hakkında yapılan cezalı tarhiyatlardan mahsup edilmesi yönündeki düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacı hakkında düzenlenen vergi inceleme raporları üzerine, ilgili dönemelerde bir kısım alışlarının sahte belge kullanılarak yapıldığından bahisle adına cezalı tarhiyatların yapıldığı, davacı tarafından düzeltme şikayet konusu edilen söz konusu hususların hukuki yorumu gerektiren uyuşmazlık olduğu, vergilendirme hataları sayılabilecek nitelikte olmadığı, dolayısıyla, dava konusu zımnen redde ilişkin işlemin bu kısmında hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı tarafından, 213 sayılı Kanun'un geçici 85. maddesine istinaden bildirilen tutarlar üzerinden hesaplanarak ödenen verginin davacı adına yapılan tarhiyatlardan mahsup edilmesi talebinin zımnen reddine ilişkin kısmı yönünden ise, 13/11/2013 tarihli mahsuben iade dilekçesinden davacının vadesi gelmiş geçmiş tüm vergi borçlarını kastettiğinin anlaşıldığı, davacının açıkça yurt dışı varlık barışından kalan borçlarına mahsubunu talep etmemesinin aleyhine yorumlanamayacağı, bu durumda, davacının iade/mahsup talepli dilekçesinin dikkate alınmayarak dava konusu işlemin mahsuben yapılan ödemenin geçerli sayılmamasına ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından düzeltilmesi talep edilen işlemin bir vergi hatası olmadığı, davacının mahsup talebinin rızaen ödeme olarak kabul edildiği, mükellefin elektronik ortamda verdiği mahsup dilekçesinde özellikle varlık barışından doğan vergi borçları için talebi bulunmadığından anılan mahsup talebinin rızaen ödeme kabul edildiği, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin ... tarih ve E: ..., K: ... sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı tarafından, 6486 sayılı Kanunla 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa eklenen geçici 85.madde kapsamında, yurt dışında bulunan mallara ilişkin olarak beyan olunan tutar üzerinden %2'lik nispetinde hesaplanarak ödenen miktarın adına yapılacak tarhiyatlardan mahsubu talepli müracatının reddi üzerine yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun, zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada, Mahkemece verilen kabul kararı davalı idarece temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1-a maddesinde, iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu, maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmış olup, bu anlamda idari işlem, idari makamlar tarafından bir kamu hizmetini yürütmek üzere kendilerine tanınan kamu gücü kullanılarak, tek yanlı iradeyle tesis edilen ve tesis edildikleri alanda bulunan kişilerin menfaatini doğrudan etkileyen, onların hak ve menfaatleri ile yükümlülüklerinde değişiklik yapan veya yenilik doğuran her türlü irade açıklaması olarak ifade edilmekte, içtihat ve doktirinde belirlenen hukuki nitelikleri gözönüne alındığında da, "bir idari işlemin doğuracağı hukuksal sonucun" o işlemin konusunu oluşturacağı, konusu meşru ve mümkün olması gereken idari işlemlerin doğuracağı sonuçların, önceden yasalarla ve diğer düzenleyici işlemlerle belirlenmesi gerekmektedir.
Sözü edilen Yasa'nın 7/1. Maddesinde de, dava açma süresinin, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş; 15/1-b maddesinde ise, süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmış; yine aynı Kanunun 10. maddesinde ise, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; altmış gün içerisinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştay'da, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde idarece verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi sayabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren (mahkemesine göre dava açma süresi içinde) dava açılabileceği öngörülmüştür.
Bu hükümlere göre; yapılan başvuruya altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın kesin olması veya başvurunun anılan süre içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi hallerinde, söz konusu işlem veya işlemler hakkında başka bir idari mercie itiraz edilmeksizin, davanın, cevabın tebliğini veya cevap verilmemek suretiyle geçen altmış günü izleyen günden itibaren, açıklanan 7. maddede, davanın açılacağı idari yargı yerine göre belirlenen dava açma süresi içinde açılması mümkün bulunmaktadır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 126.maddesinde öngörülen düzeltme zamanaşımı süresi içinde olmak koşuluyla, mezkur Yasa'nın “Düzeltme Talebi” başlıklı 122. maddesinde; ''mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri'', 124. maddesinde de, ''vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme başvurusu reddolunanların şikayet yolu ile Maliye Bakanlığı’na müracaat edebilecekleri'' hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, bu maddenin uygulanabilmesi için ilgili hakkında mutlaka aynı konuda idarece daha önce re'sen tesis edilmiş bir işlemin bulunması ve söz konusu işlemde olduğu belirtilen ''vergi hatası''nın da düzeltilmesi talebinin mükellefin bağlı olduğu vergi dairesince olumsuz cevaplanması veya Yasa'da öngörülen sürede yanıtlanmaması gerekmektedir. Şu halde, düzeltme şikayet sonrasında davaya konu edilebilecek işlem; vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yapılan vergi hatalarının düzeltilmesi istemlerinin reddi işleminin, 213 sayılı Kanun’un 124. maddesi hükmü gereğince, şikayet yoluyla yapılacak başvuru sonucu, Maliye Bakanlığınca tesis edilecek ret işlemidir.
Olayda davacının,193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun geçici 85.madde kapsamında yurt dışından Türkiye'ye getirip kayıtlarına intikal ettirerek beyan ettiği tutar üzerinden hesaplanarak ödediği tutarın, hakkında yapılan yada yapılacak tarhiyatlardan mahsubu istemli başvurusunun reddi işlemine karşı, yukarıda zikredilen hukuki durum gereği, her hangi bir idari müracaata gerek olmadan dava açması gerekirken, VUK'nun 124.maddesi kapsamında olmayan söz konusu ret işleminin kaldırılması talepli yaptığı "düzeltme-şikayet" başvurunun zımnen reddi sonrası açılan iş bu davanın, yukarıda açıklanan hukuki durum açısından değerlendirilip karar verilmek üzere bozulması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
