
Esas No: 2016/19348
Karar No: 2021/2281
Karar Tarihi: 15.04.2021
Danıştay 4. Daire 2016/19348 Esas 2021/2281 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/19348
Karar No : 2021/2281
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, kanuni temsilcisi olduğu ve tasfiyesi tamamlanan şirketin sahte fatura kullandığından bahisle takdir komisyonu kararına istinaden kanuni temsilci sıfatıyla re'sen tarh edilen 2009/10,11 ve 12. dönemleri vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; … Geri Dönüşüm Tem. İnş. Mad. San ve Tic. Ltd. Şti'nin 15/01/2012 tarihinde tasfiyeye girdiği ve 25/04/2013 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde yayımı suretiyle de tasfiyesinin sona erdirilerek şirket tüzel kişiliğinin ortadan kaldırıldığı, sahte fatura düzenlediği hususunda hakkında vergi tekniği raporları tanzim edilen şirketlere ait bir kısım faturayı kullandığı tespit edilen şirket adına hesaplanan amme alacağından dolayı davacının 5520 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen 17. maddesinin 5904 sayılı Kanunun 6. maddesiyle eklenen 9. fıkrası uyarınca sorumlu tutulduğu anlaşılmış olup, tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicilinden kaydı silinen bir başka ifadeyle tüzel kişiliği sona eren şirket adına tarhiyat yapılamayacağından, usulüne uygun tarh ve tahakkuk ettirilmemiş bir amme alacağı için sadece ortaklık sıfatı bulunan davacının kanuni temsilci sıfatıyla ihbarname düzenlenmesinde hukuka uyarlık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı adına yapılan işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT VE HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun "Tasfiye" başlıklı 17. maddesine, 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle, 03/07/2009 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen 9. fıkrasında; tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflere tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı, limited şirket ortaklarının, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğunun, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olacağı hüküm altına alınmıştır.
Bir şirketin borçlu kılınabilmesi ancak tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği tarih arasındaki zaman diliminde olanaklıdır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre şirketlerin tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmesiyle sona ermektedir. Ticaret sicilinden kaydı silinen ve hukuksal varlığı sona eren bir kurumun bu tarihten sonra haklara sahip olması, borçlu kılınması, temsili, yargı yerlerinden hukuksal koruma istemesi mümkün değildir.
Tüzel kişiliği sona eren şirketlerin bu tarihten önceki dönemlere ait sonradan ortaya çıkarılan vergisel ödevlerden sorumlu kılınacak kişilerin belirlenmesi konusundaki hukuki boşluk, 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen 9. fıkra ile giderilmiştir. Buna göre, tasfiye edilerek tüzel kişilik kaydı ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak yapılacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden herhangi biri adına, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi birinin adına yapılabilecektir. Söz konusu düzenleme 5904 sayılı Kanun'un yürürlük tarihinden sonraki dönemler için uygulanması mümkündür.
Bu nedenle, 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren düzenlemenin dava konusu olayda, 2009 yılının Ekim, Kasım ve Aralık dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı tarhiyatlar için uygulanma imkanı bulunmaktadır.
Hal böyle olunca ve olayda da, yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca kanuni temsilcinin sorumluluğu temsil yetkisinin sona erdiği döneme kadar olduğundan, ilgili dönemde yetkisi devam eden davacı adına tarhiyat yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, açılan davada, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirketin kullandığı faturaların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olup olmadığı hususunda yapılacak değerlendirme sonucunda karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.Temyize konu …. Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 15/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
