9. Hukuk Dairesi 2010/37089 E. , 2013/2345 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı, izin ücreti ile bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.01.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı ...Ş. adına Avukat ... geldi. Karşı taraf kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Kıdem tazminatına uygulanması gereken faiz konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
Emekliliğe hak kazanma belgesi işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
Somut olayda davacı işçi dava dilekçesinde 13.06.2008 tarihinde emeklilik sebebiyle işyerinden ayrıldığını bildirmiştir. Dosya içinde bulunan dilekçede emeklilik nedeniyle ayrılma tarihinin 16.06.2008 tarihi olduğu görülmektedir. Davacı 23.06.2008 tarihinde yaşlılık aylığı için ... Kurumuna başvuruda bulunmuştur. Daha sonra kurumda yaşlılık aylığı tahsis edildiği ve ancak davalı işverene aylık bağlama kararının bildirilmediği de dosya içeriği ile sabittir.
Davacının işyerinden emeklilik talebiyle ayrılmasının ardından kısa süre içinde kuruma başvurduğu anlaşılmakla feshin yaşlılık aylığı tahsisinin sağlanması için yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davacının kıdem tazminatına hak kazandığı yönünde yerel mahkeme kararı yerindedir. Ancak yaşlılık aylığı tahsis yazısı işverene bildirilmemiş olmakla kıdem tazminatı faizinin dava tarihi olarak kabulü gerekir. Mahkemece dava dilekçesinde açıklanan tarihten faize karar verilmesi hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekirse de, sözü edilen durum yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK’nun 438/7. maddesi uyarınca hükmün aşağıdaki gibi düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, hüküm fıkrasında yazılı olan “Net 14,816.84.-TL kıdem tazminatının akdin fesih tarihi olan 13/06/2008 den itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile” sözcüklerinin çıkarılarak yerine, “Net 14,816.84.-TL kıdem tazminatının dava tarihi olan 01.07.2008 den itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile” , yazılmasına ve hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 22.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.