Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/2149
Karar No: 2013/6962
Karar Tarihi: 07.05.2013

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/2149 Esas 2013/6962 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2013/2149 E.  ,  2013/6962 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.06.2009 gününde verilen dilekçe ile meranın aidiyetinin tespiti ve elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... temsilcisi ve duruşmasız temyizi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 07.05.2013 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ve davalı Hazine vekili Av. ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen tarafların sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _K A R A R_
    Dava, dava konusu 106 ada 1 parsel numaralı meranın aidiyetinin tespiti ve haksız elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
    Davalı ... temsilcisi, dava konusu meranın kadimden beri kendilerinin merası olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 106 ada 1 parselin tapu kaydının iptali ve davacı köyler merası olarak tesciline, elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı ... temsilcisi ve davalı Hazine vekili temyiz etmiştir.
    Mera, bir veya birden fazla köy ve kasaba halkına, bağımsız veya birlikte tahsis edilmiş ya da kadimden beri hayvan otlatmak amacıyla kullanılan, hak sahiplerinin üzerinde intifa hakkı olan arazi parçasıdır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar, özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanmaz, sınırları daraltılamaz (Mera Kanunu m.3-4)
    31.5.1965 tarihli ve 4/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı...”öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
    Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
    Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
    Mahkemece yapılacak keşifte, tahsise dayanılıyorsa, tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, taşınmazın mera olmadığı iddiasının bulunması halinde varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun, çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak, uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
    Kadimlik iddiasında ise, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir.
    Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
    1- Dava konusu 106 ada 1 parsel numaralı taşınmaz 2009 yılında yapılan kadastro çalışması sırasında mera (köy orta malı) niteliği ile Mahirbey Köyü Tüzel Kişiliği adına tespit edilmiş ve bu parsele ilişkin tutanak 09.06.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere meraların kullanım hakkının saptanmasında tahsis kararı varsa tahsis kararına, yoksa kadim yararlanma durumuna göre hak sahibinin saptanması gereklidir. Eldeki davada da davacı köyler tahsis kararına, davalı ... ise kadim yararlanma hakkına dayanmışlardır. Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma eksik incelemeye dayalı olup hüküm vermeye yeterli değildir. 03.10.2012 tarihinde
    mahallinde yapılan keşifte dinlenilen yerel bilirkişilerin dava konusu taşınmazla ilgili yeterli bilgiye sahip bulunmadıkları da anlaşılmaktadır.
    Davacı köyler 06.10.2009 tarihli delil listelerinde 13.01.1936 ve 18.06.1941 tarihli tahsis kararlarına dayanmışlardır. Davacıların sundukları belgelerden; Kars İl İdare Kurulunun 3/6 sayılı ve 13.01.1936 günlü “Digor Yaylalarının Tahsisine” ilişkin “60 nolu Toprak Tevzii Komisyonu Başkanı” imzalı belgede, davacı ... Köyü ve davalı ... (Sinco) Köyü adına yaylaların tahsisine karar verildiği, bu kararın 11. sırasında Sinco Yaylasının “Boş olduğundan Hazineye”, 12. sırasında Harabe Digor Yaylasının “Çatak Köyüne”, 18.06.1941/177 tarih ve sayılı belgeden H.Susuz Yaylasının “Mevrek(Dolaylı Köyüne)” şeklinde tahsis kararları olduğu görülmektedir. Bu tahsislere ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerinden ve ilgili kurumlardan yeterince araştırılma yapılmadan ve tahsis kararlarının dayanak belgeleri (karar ve krokileri) getirtilmeden, 60 nolu Toprak Tevzii Komisyonunun adı geçen yaylalara ilişkin işlemleri (varsa dağıtım tevzii cetvelleri ve dayanağı haritalar) araştırılmadan, yapılan keşifte taraf köylere tahsis edilen yaylaların (...) sınırları sorulup, tespit edilmeden, dava konusu meranın tahsis kararlarında belirtilen yaylaları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeden hüküm kurulmuştur.
    Mahkemece, özellikle dava konusu meraya komşu ... köylerinden yöreyi iyi bilen yaşlı ve meradan yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek yerel bilirkişiler tespit edilerek ve tarafların komşu köylerden bildirecekleri tanıklar saptanarak, bundan sonra yerinde yeniden keşif yapılmalı, HMK.nun 243. maddesi hükmünce bildirilecek tanıklar davetiye ile çağrılmalı, bunlar 259. madde gereğince keşif yerinde yasanın 261. maddesi hükmünce ayrı ayrı dinlenmeli, beyanlar arasında aykırılık olursa yüzleştirilmelidir. Gerek yerel bilirkişiler, gerekse de taraf tanıkları beyanlarına göre dava konusu taşınmazda davacıların dayandıkları tahsis kararlarına göre yararlanma durumu saptanmalı ve davalı köyün kadimlik iddiası üzerinde de durularak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; yetersiz yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
    2-4342 sayılı Mera Kanunu’nun 4. maddesi hükmü uyarınca “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.” Anılan madde hükmü uyarınca, somut olayda meranın kuru mülkiyeti Hazineye, intifa hakkı da köye ait olduğundan, dava konusu 106 ada 1 parsel numaralı mera vasfındaki taşınmazın alım-satıma tabi imiş gibi dava tarihi itibariyle taşınmaz
    değeri üzerinden davalı aleyhine harç ve vekalet ücreti takdiri de doğru görülmemiştir.
    Dava konusu 106 ada 1 parselde davacı köylerin yararlanma hakları olduğunu iddia ettikleri gözetilerek, taşınmaz yönünden bir yıllık intifa hakkı bedeli (hayvanlarının yararlanması sebebiyle ot bedeli ) tespit edilerek, bunun sonucuna göre harç ve vekalet ücreti takdiri gerekirken, mahkemece tespit edilebilecek bu değeri aşar şekilde hesaplanan bedel dava değeri olarak kabul edilip harç ve vekalet ücretine hükmolunması doğru olmamıştır.
    3-Taşınmazın niteliğinin mera olduğu kesinleşen kadastro tespiti ile sabittir. Dava konusu taşınmazın mera olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Bu nedenle, davalı Hazine aleyhine açılan davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığından reddi gerekirken, meranın kuru (çıplak) mülkiyeti de çekişme konusuymuş gibi davalı Hazine hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de; meranın aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olarak davanın kabulü halinde dahi, dava konusu 106 ada 1 parsel sayılı meranın kullanma hakkının davacı köylere ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekirken; “taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı köylerin yaylasına dahil edilmek üzere davacı köyler adına mera olarak tesciline” şeklinde hüküm tesisi de doğru olmamıştır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 990 TL’şer Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı ... ve davalı Hazineye verilmesine 07.05.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi