
Esas No: 2020/2419
Karar No: 2021/788
Karar Tarihi: 19.04.2021
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2419 Esas 2021/788 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2419
Karar No : 2021/788
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Odası (... Şubesi)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 10/02/2020 tarih ve E:2017/310, K:2020/1224 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 17/08/2016 tarihli işlemle onaylanan Ordu-Trabzon-Rize-Giresun -Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 10/02/2020 tarih ve E:2017/310, K:2020/1224 sayılı kararıyla;
1. Nüfus kestirimi konusu
ÇDP’nin 2016 Revizyonuna ilişkin Plan Açıklama Raporunun nüfusla ilgili bölümünde Trabzona ilişkin 4.6. sayılı Nüfus başlıklı bölümünde: “Bu planın nüfus projeksiyonları 2000 yılı resmi nüfus sayımına göre yapılmıştır. Ancak 2007, 2008 ve 2009 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçları ile bu planın nüfus projeksiyonları karşılaştırılmış ve gerekli kontroller yapılmıştır. İl merkezleri hariç tüm ilçelerde 2000 yılı nüfuslarının 2007 yılı itibariyle düşüş gösterdiği veya hemen hemen aynı kaldığı tespit edilmiştir. Artvin ilinde ise il merkezi nüfusunun da düştüğü belirlenmiştir. Bu doğrultuda 2000 yılı nüfusu ile kıyaslandığında yükseldiği tespit edilmiş olan il merkezlerinin (Artvin İli de dahil edilmiştir) ADNKS sonuçları da hesaplamaya dahil edilerek il merkezleri özelinde yeniden projeksiyonlar yapılmış olup yapılan projeksiyon sonucunda bu plan ile belirlenen nüfus büyüklüklerinin ADNKS sonuçları göz önünde bulundurularak yapılan projeksiyon sonuçlarından daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (Tablo 3-10). Dolayısıyla bu planda plan kararlarıyla da desteklenen 2026 yılı için kabul edilen nüfus büyüklükleri en son nüfus sayımı sonuçları ile kontrol edilmiş ve yeterli büyüklükte nüfus kabulü yapıldığından, nüfus projeksiyonlarının ADNKS sonuçlarına göre revize edilmesine gerek görülmemiştir.” açıklamalarına yer verildiği,
Bilirkişi raporunda artırılan nüfusun oranının gerçekçi olmadığı belirtilmiş ise de, davalı idarenin yukarıda vurgulanan gerekçeleri, plan notları ile alanın tümünün yapılaşmaya açılmayacağının belirtilmesi, bu bağlamda nüfusun plana yansıyan olumsuz bir yönünün bulunmaması nedeniyle bu hususun dava konusu planı kusurlanmadığı,
2.Ekolojik eşikler konusu
Bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, davacının, ekolojik eşikler ile ilgili olarak somut plan öngörülerine yönelik olmaktan çok genel ifadeler şeklinde ileri sürülen itirazlarının olduğu ve bu durumda somut ve ayrıntılı bir değerlendirme yapma olanağının olmadığı,
Genel düzeyde bakıldığında da dava konusu planda ekolojik eşik ya da kaynakların tanımlanmış olduğu, sürdürülebilirlik hedefini somutlaştıran bazı ilke ve tedbirlerin plan açıklama raporunda yer aldığı, bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
3.Dava konusu Çevre Düzeni Planlarının Mekânsal Strateji Planları geliştirilmeksizin ele alındığı konusu
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinde, çevre düzeni planlarının mekansal strateji planlarına uygun olması durumu, mekansal strateji planının varlığı koşuluna bağlandığı,
Dolayısıyla, henüz hazırlanıp onaylanmış mekansal strateji planlarının bulunmadığı durumda, ÇDP’lerin mekansal strateji planlarına uygunluğunun aranmasının beklenilemeyeceği, bu durumda bu hususta mevzuata aykırılık bulunmadığı,
4. Dava konusu planların, Havza Koruma Eylem Planı gibi üst ölçekli strateji belgeleri ile bütünleştirilmemiş olduğu konusu
Bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, eylem planının, ağırlıklı olarak havzadaki yerleşmelerde yerel yönetimlerce yerine getirilmesi gereken kanalizasyon altyapı hizmetlerine ilişkin çalışmalarla sınırlı tutulduğu, dava konusu üst ölçekli planda, planlama alanındaki akiferleri gösteren hidrojeoloji haritalarının üst ölçekte belirlenmiş alan sınırlarının işlenmesinin planın ölçeği açısından gerekli olduğu, ancak yerleşmelere ilişkin kanalizasyon hizmetleriyle ilgili olarak mekânsal düzeyde ayrıntılı bir çalışma yapılmasının dava konusu planın ölçeği göz önüne alındığında olanaklı olmadığı, bu bağlamda plana yansıyan olumsuz bir yön bulunmadığından planda bu hususa ilişkin olarak mevzuata aykırılık görülmediği,
5. Biyoçeşitlilik envanter çalışmalarının dikkate alınmadığı konusu
Bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, davacının biyoçeşitlilik envanter çalışmalarının dikkate alınmadığı ile ilgili olarak dile getirdiği iddiasının somut plan öngörülerine yönelik olmaktan çok genel ifadeler şeklinde ileri sürülen itirazlar olduğu ve bu durumda somut ve ayrıntılı bir değerlendirme yapma olanağının olmadığı, bu itibarla bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
6. Kentsel açık alan ve yeşil alan sistemlerine ilişkin stratejilere ve peyzajın değerlendirilmesine yönelik çalışmaların eksikliği konusu
Dava konusu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının birden çok yerleşmeyi içeren bölge ölçeğinde leke planı niteliğinde olduğu, bu düzeydeki bir planlama çalışmasından, kentlerin açık ve yeşil alan sistemlerini planlanmasını, yeşil alan sürekliliklerinin ya da omurgalarının oluşumuna yönelik stratejileri geliştirmesinin beklenemeyeceği, davacı tarafından ileri sürülen hususların alt ölçekli planların konusu olduğu, bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
7.Dava konusu planların hazırlanması sırasında jeolojik etüt, jeolojik- jeoteknik etüt ve mikrobölgeleme etüt raporlarının dikkate alınmadığı, risk sakınımı konusunun göz ardı edildiği konusu
Dava konusu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının birden çok yerleşmeyi içeren bölge ölçeğinde leke planı niteliğinde olduğu, davacı tarafından ileri sürülen hususların bu düzeydeki bir planlama çalışmasının konusu olmayıp alt ölçekli planların konusu olduğu anlaşıldığından, bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
8.Dünyanın oluşumu açısından bölgenin jeolojik özgünlüğünün göz ardı edildiği konusu
Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, bu hususun plan eksikliği olduğu kabul edilmekle birlikte, planın iptalini gerektirir nitelikte, hukuka aykırılık nedeni olmadığı,
9.Dava konusu planın habitat parçalanmalarına yol açacağı konusu
Davacı tarafından ileri sürülen hususun somut, incelenebilir olmadığı ve anılan hususa ilişkin olarak ayrıntılı bir değerlendirme yapma olanağının bulunmadığı, bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
10.Öngörülen yatırımların ulusal ve uluslararası kabul ve mevzuata uygun olmadığı konusu
Davacı tarafından ileri sürülen hususun somut, incelenebilir olmadığı ve anılan hususa ilişkin olarak ayrıntılı bir değerlendirme yapma olanağının bulunmadığı, bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
11.Dava konusu plana ait Açıklama Raporu ile Plan Hükümlerinde bölgenin su kaynakları açısından önemli olan akiferlerinin tanımlanmadığı konusu
Davacı tarafından ileri sürülen plan açıklama raporunda, plan hükümlerinde ve plan lejantında Doğu Karadeniz Bölgesi için özellikle yeraltı su kaynakları açısından son derece önemli olan akiferlerin tanımlanmadığı itirazına karşılık olarak, Çevre Düzeni Planının Plan Hükümlerinde “Su Toplama Havzaları, İçme ve Kullanma Suyu Koruma Kuşakları, Yeraltı Suyu Kaynaklarına İlişkin Hükümler'' başlığı altında 6.17.2 sayılı ''Bu plan kapsamında kalan su havzalarının tamamında, yer altı ve yer üstü sularının kirletilmemesi ve suyun dengeli kullanılması doğrultusunda Bakanlıkça Havza Planının/Planlarının hazırlanması esastır"; ve 6.17.1 sayılı "İçme ve kullanma suyu temin edilen kıta içi yüzeysel su kaynaklarının korunmasında Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinin ilgili hükümleri geçerlidir" ifadelerini içeren maddelerin yer aldığı,
Öte yandan bu konudaki eksikliğin eleştiri olarak kabul edilebilecek olmakla birlikte iptal sebebi olmayacağı, bu hususa ilişkin mevzuata aykırılık bulunmadığı,
12.Planlama Alt Bölgeleri kaldırılmış olmasına karşın plan paftası üzerinde ilgili simgeye yer verilmesi konusu
Bilirkişi raporunda da vurgulandığı üzere, anılan yanlışlığın sehven yapıldığı, plan değişikliğinde ilgili pafta üzerinde unutulmuş olduğu, bu konunun yalnızca bir planın kendi içinde tutarlılığı sorunu ile ilişkili olduğu, bu hususun iptal sebebi olmayacağı,
13.Yargı kararı ile iptal edilen plan paftaları üzerindeki gösterimlerle ilişkili tanımların plan hükümlerinde hala yer alıyor olması konusu
Yargı kararı ile iptal edilen plan paftaları üzerindeki gösterimlerle ilişkili tanımların plan hükümlerinde hala yer alıyor olmasının hatalı olduğu ancak bunun sehven yapıldığı, ilgili paftası üzerinde unutulmuş olduğu, yalnızca bir planın kendi içinde tutarlılığı sorunu ile ilişkili bulunduğu, bu hususun bir eksiklik olduğunun kabulü ile birlikte iptal sebebi olmayacağı,
14.Artvin ilinde Ormanlı Köyünde depolama alanları öngörüsü konusu
Plan açıklama raporunun 4.2.2.1 sayılı atıkların bertarafına ilişkin kararlar (katı atık berteraf ve depolama alanları) başlıklı bölümünde; " Katı atık alanlarının projelendirilmesi ve katı atıkların kontrol altına alınması çevrenin olumsuz yönde etkilenmesinin ve doğal zenginliklerin ve ekolojik dengenin bozulmasının engellenmesi açısından önem taşımaktadır. Katı atık olarak tanımlanan atık çeşitleri, evlerden atılan katı evsel atıklar, park bahçe ve yeşil alanlardan atılan bitki atıkları, iri katı atıklar, zararlı atık olmamakla birlikte evsel katı atık özelliklerine sahip sanayi ve ticarethane katı atıkları, evsel atık su arıtma tesisinden elde dilen (atılan) arıtma çamurları, harfiyat toprağı ve inşaat molozu şeklinde sıralanmaktadır. Plan çerçevesinde katı atık tesisleri için seçilecek alanların, değerlendirme ve berteraf etme yöntemlerinin belirlenmesi adına 14/03/1991 tarihli, 20814 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan " Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği 'nden faydalanılmıştır." ifadesine yer verildiği,
Öte yandan, plan hükümlerinin 6.3.2 sayılı "Sanayi ve Depolama Alanları" başlıklı bölümünün 6.3.2.14 sayılı plan hükmünde, "Depolama alanlarında açık ve kapalı depolama ve stok alanı, yükleme ve boşaltma alanları, açık ve kapalı otoparklar, garajlar, altyapı tesis alanları yer alabilir. Bu alanlarda yapılacak tesislerin çevresinin ağaçlandırılması zorunludur. Açık ve kapalı depolama tesisleri türü ve yapılaşma koşulları ihtiyaca göre alt ölçekli planlarda belirlenecektir." notunun yer aldığı,
Plan açıklama raporu ve plan hükümlerinde yer verilen bu düzenlemelerin yeterli olduğu, öte yandan plan açıklama raporunun itiraz edilen bölümünde yer verilen "detaylı analiz ve inceleme yapıldıktan sonra öneri düzenli depolama alanı olarak önerilebilir” ifadesinden de anılan öngörünün kesinlik içermediği, yapılacak analiz ve incelemelerden sonra karar verileceği,
Diğer taraftan, bu alanların kurulmasında mevzuat hükümlerinin gözönünde bulundurulması ve Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği hükümlerine uyulmasının zorunlu olması karşısında davacı iddialarının yerinde görülmediği,
15.Arhavide Organize Sanayi Bölgesi yer seçimi konusu
OSB alanlarının ilgili mevzuatı gereğince Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca oluşturulan komisyonlar marifetiyle belirlenmekte olduğu, dava konusu plan ile yer seçimi kesinleşmiş OSB'nin plana işlenmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Dairece yerinde yapırılan keşif ve bilirkişi raporundaki tespitler göz önünde bulundurulduğunda, Ordu-Trabzon-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının, dava konusu edilen kısımlarında şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık bulunmadığı, bu itibarla Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ :
Dava konusu Çevre Düzeni Planının 1. Nüfus kestirimi konusuna ilişkin kısmı yönünden;
Dairece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; "Verilere göre 2000 yılı ile 2015 yılları arasında il nüfusu toplam yaklaşık 50.000 kişi artmıştır. Bu da yılda yaklaşık 3.300 kişilik bir artışa karşılık gelmektedir. Aynı artış gelecek 11 yılda da sürerse 2026 nüfusu yaklaşık 805.000 kişi olacaktır. TÜİK projeksiyon verilerine göre ise il nüfusu 2023 yılında azalarak 758.130 kişi olacaktır. Nitekim TÜİK nüfus tahminleri il için nüfus artış hızını (% 0) olarak hesaplamaktadır. Dava konusu rapordaki il için üst sınır tahmini ise 1.400.000 kişidir. Diğer bir deyişle, TÜİK in %0 olarak hesapladığı nüfus projeksiyonu dava konusu raporda 2015-2026 yılları arasında %82’lik bir artış öngörmektedir. Bu iki veri arasında kapatılması olanaksız bir uçurum söz konusudur. Dolayısıyla, bu inanılmaz nüfus artışının gerekçesi açıklanmalıdır. Rapor diğer illerdeki nüfus farkını örneğin, Artvin’de turizm, Gümüşhane’de ise organik tarım ve madencilik sektörlerinin geliştirilmesine bağlamakta ise de Trabzon için bu nerede ise toplam nüfusu iki katına çıkaracak hiçbir yatırım kararından söz etmemektedir. Dolayısıyla, Kurulumuz dava konusu planın Trabzon kenti için öngördüğü nüfus projeksiyonunun yeterli bilimsel dayanağı olmadığı görüşündedir. Kuşkusuz nüfus verisindeki bu son derece yüksek projeksiyon verisi temel alınarak başta Ortahisar olmak üzere tüm ilçeler için önerilen yeni kentsel gelişme alanlarının yeniden ele alınmasının kaçınılmaz olduğu da değerlendirilmektedir. " şeklinde tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda, dava konusu Çevre Düzeni Planında, Trabzon ili için öngörülen nüfus projeksiyonunun TÜİK verileri ile karşılaştırıldığında, çok ciddi bir farklılık içerdiği, araştırma ya da açıklama raporunda, buna yönelik somut ve nesnel gerekçelerin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, söz konusu nüfus değerlerinin ayrıntılı bir inceleme ve araştırmaya dayanmadan belirlendiği sonucuna varılmış olup, bu haliyle Çevre Düzeni Planının Trabzon iline yönelik nüfus projeksiyonuna ilişkin kısmında şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Çevre Düzeni Planının 1. Nüfus kestirimi konusuna ilişkin kısmı yönünden; temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması, diğer hususlar yönünden, Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 10/02/2020 tarih ve E:2017/310, K:2020/1224 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 19/04/2021 tarihinde, 1. Nüfus kestirimi konusu ve 14.Artvin ilinde Ormanlı Köyünde depolama alanları öngörüsü konusu yönünden oyçokluğu, diğer hususlar yönünden oybirliği ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Dava konusu Çevre Düzeni Planının 1. Nüfus kestirimi konusuna ilişkin kısmı yönünden;
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 19.maddesinin 2.fıkrasında, çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alanı sınırları kapsamında, diğer başka konular yanında, "demografik ve toplumsal yapı" konusunda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edileceği ve bu veriler kapsamında analiz, etüt ve araştırmalar yapılacağı öngörülmüştür.
Dairece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda; "Verilere göre 2000 yılı ile 2015 yılları arasında il nüfusu toplam yaklaşık 50.000 kişi artmıştır. Bu da yılda yaklaşık 3.300 kişilik bir artışa karşılık gelmektedir. Aynı artış gelecek 11 yılda da sürerse 2026 nüfusu yaklaşık 805.000 kişi olacaktır. TÜİK projeksiyon verilerine göre ise il nüfusu 2023 yılında azalarak 758.130 kişi olacaktır. Nitekim TÜİK nüfus tahminleri il için nüfus artış hızını (% 0) olarak hesaplamaktadır. Dava konusu rapordaki il için üst sınır tahmini ise 1.400.000 kişidir. Diğer bir deyişle, TÜİK in %0 olarak hesapladığı nüfus projeksiyonu dava konusu raporda 2015-2026 yılları arasında %82’lik bir artış öngörmektedir. Bu iki veri arasında kapatılması olanaksız bir uçurum söz konusudur. Dolayısıyla, bu inanılmaz nüfus artışının gerekçesi açıklanmalıdır. Rapor diğer illerdeki nüfus farkını örneğin, Artvin’de turizm, Gümüşhane’de ise organik tarım ve madencilik sektörlerinin geliştirilmesine bağlamakta ise de Trabzon için bu nerede ise toplam nüfusu iki katına çıkaracak hiçbir yatırım kararından söz etmemektedir. Dolayısıyla, Kurulumuz dava konusu planın Trabzon kenti için öngördüğü nüfus projeksiyonunun yeterli bilimsel dayanağı olmadığı görüşündedir. Kuşkusuz nüfus verisindeki bu son derece yüksek projeksiyon verisi temel alınarak başta Ortahisar olmak üzere tüm ilçeler için önerilen yeni kentsel gelişme alanlarının yeniden ele alınmasının kaçınılmaz olduğu da değerlendirilmektedir. " şeklinde tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Doğal yapının, ekolojik dengenin ve ekosistemin sürekliliğinin korunması için arazi kullanım bütünlüğünün sağlanması amacıyla hazırlanan çevre düzeni planlarında abartılı nüfus projeksiyonları ile nüfus kabullerinin, yerleşim ihtiyacının çok üzerinde bir alanın yapılaşmaya açılması ve planlama alanındaki doğal alanlar üzerindeki kentsel gelişme baskısının artması sonucunu doğurabileceği dikkate alındığında, söz konusu planlarda yer alan nüfus projeksiyonu ve kabullerinin ayrıntılı bir araştırma ve inceleme sonucu hazırlanması ve buna yönelik verilerin planların bir bütününü oluşturan açıklama raporu ile ortaya konulması gerekmektedir.
Yukarıda yer verilen bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda, dava konusu Çevre Düzeni Planında, Trabzon ili için öngörülen nüfus projeksiyonunun TÜİK verileri ile karşılaştırıldığında, çok ciddi bir farklılık içerdiği, araştırma ya da açıklama raporunda, buna yönelik somut ve nesnel gerekçelerin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, söz konusu nüfus değerlerinin ayrıntılı bir inceleme ve araştırmaya dayanmadan belirlendiği sonucuna varılmış olup, bu haliyle Çevre Düzeni Planının Trabzon iline yönelik nüfus projeksiyonuna ilişkin kısmında şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Çevre Düzeni Planının "1. Nüfus kestirimi konusuna" ilişkin kısmı yönünden, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- Dava konusu Çevre Düzeni Planının "14.Artvin ilinde Ormanlı Köyünde depolama alanları öngörüsüne" ilişkin kısmı yönünden;
Bilirkişi raporunda "Plan Açıklama Raporunda seçilen yöntemde herhangi bir sorun saptanmamaktadır. Planda “katı atık” konusu ile ilgili olarak günümüzün teknolojik olanakları ve üretim yapısı içinde bilimsel bir yöntem arayışına gidildiği, belirsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik bir yaklaşım izlendiği gözlenmektedir. Buna karşın, Açıklama Raporunun anılan maddesinin devamında “Artvin iç kesimlerine yönelik düzenli depolama alanları ihtiyacı gelecekte meydana gelebilir. Sentez ve doğal kaynaklar paftaları üzerinden yapılan incelemeye, yönetmelikteki kriterlere göre Ormanlı Köyü’nün 1 km kadar güney doğusundaki alan, detaylı analiz ve inceleme yapıldıktan sonra öneri düzenli depolama alanı olarak önerilebilir” denilerek hem belirsizlik yaratılmakta hem de yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği gibi gerekli mühendislik çalışmaları yapılmadan ve yeterli arazi koşulları verilerine dayanmaksızın alt ölçekli bir planlamanın konusunu oluşturan doğrudan yer seçimine ve alt ölçekli planlamaya özgü irdelemeleri başından ortadan kaldırmaya yönelik bir yaklaşım izlenmektedir. Bu yönüyle anılan açıklama raporu maddesinin dile getirilen bölümü Kurulumuzca planlama esasları ve şehircilik ilkeleri açısından doğru bulunmamıştır." tespit ve değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda, yer seçimi kararı alt ölçekli planlamanın konusunu oluşturan, Ormanlı Köyü’nün 1 km kadar güney doğusundaki alanın depolama alanı olarak öngörülmesine yönelik dava konusu Çevre Düzeni Planı kararında şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu Çevre Düzeni Planının "14.Artvin ilinde Ormanlı Köyünde depolama alanları öngörüsüne" ilişkin kısmı yönünden, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.
