Abaküs Yazılım
İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/2514
Karar No: 2021/806
Karar Tarihi: 19.04.2021

Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/2514 Esas 2021/806 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/2514
Karar No : 2021/806

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 18/09/2018 tarih ve E:2016/19719,K:2018/15619 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … hâkimi olarak görev yapan davacının, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan yeniden inceleme talebinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İkinci Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedilmesi üzerine, söz konusu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 18/09/2018 tarih ve E:2016/19719, K:2018/15619 sayılı kararıyla;
Uyuşmazlıkta, davacının, ... Kadastro Mahkemesi Hâkimi olarak görev yaptığı dönemde işlediği iddia edilen eylemler ile ilgili olarak yargılanması sonucunda, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla her ne kadar evrakta sahtekarlık suçundan dolayı kamu davası açılmış ise de, eylemin görevi kötüye kullanma suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, suç tarihi olan 23/08/1994 itibarıyla asli dava zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle davanın ortadan kaldırılmasına karar verildiği, bu kararın, Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesinin 26/06/2006 tarih ve E:2006/3067, K:2006/5885 sayılı kararıyla, eylemin memurun resmi evrakta sahteciliği suçunu oluşturduğu ve bu suça göre de dava zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle bozulduğu, bunun üzerine … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davacının resmi evrakta sahtecilik suçundan 4 yıl, 8 ay, 7 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı ancak Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesinin 18/04/2012 tarih ve E:2012/4927, K:2012/6023 sayılı kararıyla, kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği,
Olayda, davacının, kadastro mahkemesi hakimi olarak baktığı davanın davalılarına ve mirasçılarına usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve duruşma günü tebligatı yapılmamasına rağmen dosyayı karara bağladığı ve sonrasında karar tebligatı da usulüne uygun olarak yapılmamasına rağmen kararı kesinleştirdiği gerekçesiyle dava konusu meslekten çıkarma cezası verildiği ancak, söz konusu tebligat usulsüzlüklerinin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiğine ve bunun sonucunda davacının maddi bir menfaat temin ettiğine ilişkin olarak dosyada somut bir bilgi veya belge bulunmadığı, öte yandan resmi evrakta sahtecilik suçundan yargılanması sonucunda hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararı da bulunmayan davacının, mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte bir eylemde bulunduğundan da söz edilemeyeceği, bu nedenle 2802 sayılı Kanun'un 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının fiilinin basit bir tebligat usulsüzlüğü olarak ele alınarak karar verilmesinin kabul edilemeyeceği, karardaki menfaat temini kriterinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacı hakkında mahkumiyet kararı bulunmadığı gerekçesiyle iptal kararı verilmesinde de hukuki isabet bulunmadığı, temyize konu karardaki davacının mesleğin şeref ve onurunu memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte bir eylemde bulunduğundan söz edilemeyeceği gerekçesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu, dava konusu işlemin hukuka uygun olarak tesis edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı, ... Kadastro Mahkemesi Hâkimi olarak görev yapmaktadır.
... isimli şahsa vekaleten Avukat ... tarafından, kadastro malikleri ..., ..., ..., ..., ... ve ... isimli şahıslar aleyhine, tespitin iptali ile taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmesi istemiyle E:... sayısında kadastro tespit davası açılmıştır.
Anılan dosyadaki belgelerden, davalı ...'un Atina'da ikamet ettiği, diğer davalıların davadan önce vefat ettikleri belirlenmesine, davalı ...'in veraset ilamının dosyaya sunulmasına, dolayısıyla davalılardan beşinin vefat etmiş durumda olduğu bilinmesine rağmen, dava dilekçesi ve duruşma günü tebligatı, ...'in mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ...'a verilmek üzere, bu kişilerle aynı çatı altında oturduğu tespit edilemeyen ...'a yapılmış, vefat ettiği belirlenen davalıların mirasçıları ile sağ olduğu bildirilen ...'a tebligat yapılmamış, buna rağmen davacı tarafından gerekçeli kararda "Davalıların yapılan tebligata rağmen duruşmaya katılmadıkları" belirtilmek suretiyle 23/08/1994 tarihinde davanın kabulüne karar verilmiş, daha sonra, zabıt katibi vasıtasıyla, beşi vefat etmiş, biri Atina'da oturan davalılara bizzat kalemde karar tebliği yapılmış gibi evrak düzenlenip gerekçeli kararın altına "Kararın taraflara tebliğ edildiği, taraflarca temyiz edilmeksizin 21/09/1994 tarihinde kesinleştiği" şeklinde gerçeğe aykırı şerh düşülerek karar kesinleştirilmiş ve bu suretle dava konusu taşınmazın davacı ... adına tescil edilmesi sağlanmıştır.
Taşınmazın gerçek maliki olduğunu iddia eden kişi tarafından yapılan şikayet üzerine davacı hakkında yukarıda belirtilen olaylarla ilgili soruşturma yürütülmüş ve soruşturma sonucunda 2802 sayılı Kanun'un 69. maddesinin son fıkrası uyarınca davacı meslekten çıkarılmıştır.
Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun "Meslekten çıkarma cezası" başlıklı 69. maddesinin son fıkrasında; "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten çıkarma cezası verilir." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı hakkında disiplin soruşturması ile birlikte resmi evrakta sahtecilik suçundan açılan kamu davası sonunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla, davacının resmi evrakta sahtecilik suçundan 4 yıl, 8 ay, 7 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı ancak Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesinin 18/04/2012 tarih ve E:2012/4927, K:2012/6023 sayılı kararıyla, kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının mahkumiyetine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararında, "...Resmi belgede sahtecilik suçunun maddi konusu kamu görevlisi tarafından görevi gereği düzenlenen belgedir. Belgenin resmi nitelik taşıyabilmesi için üç unsur aranmıştır. Belgenin bir kamu görevlisi tarafından düzenlenmiş olması, belgenin görevin gereği düzenlenmiş olması ve belgenin prosedürüne uygun bir şekilde düzenlenmiş olması gerekmektedir. Somut olayda, sanık ...'ın da suça iştirakiyle sanık ...'in (davacı) bilgisi dahilinde sanık ... tarafından düzenlenen tebligat belgelerinin prosedüre uygun ancak içeriği gereğe aykırı bir şekilde tanzim edildiği anlaşılmıştır. Bu belgenin aldatma yeteneğinin olduğu ve bu doğrultuda kararın kesinleştirilmesinde kullanılan belge olduğu da açıktır. Ayrıca söz konusu resmi belgenin aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli resmi belgelerden olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle sanık ...'ın suça azmettiren olarak eyleme iştirak ettiği, kamu görevlisi olan sanık ...'in bilgisi dahilinde sanık ... tarafından belgenin düzenlenip kararın kesinleştirilmesi işleminde kullanıldığı, böylelikle sanıkların eyleminin iştirak halinde ve teselsül eden memurun resmi evrakta sahteciliği suçuna uyduğu anlaşılarak..." ifadelerine yer verildiği, dolayısıyla maddi vakanın ve davacı da dahil olmak üzere diğer sanıkların kast ve kusur durumlarının ortaya konulduğu, Yargıtayca usule yönelik olarak verilen bozma kararının bu karardaki tespitleri ortadan kaldırır nitelikte olmadığı, öte yandan 2802 sayılı Kanun'un 69. maddesinin son fıkrasında "Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmese ve hükümlülüğü gerektirmese bile..." ifadesine yer verilmek suretiyle eylem nedeniyle disiplin cezası verilebilmesi için ceza yargılaması anlamında suç teşkil etmesinin aranmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın çözümü için davacının ceza yargılaması ile de ortaya konan eylemlerinin hâkimlik mesleğinin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Somut olayda davacının bu eylemler karşılığında maddi bir menfaat temin ettiğine ilişkin olarak yapılmış bir tespit bulunmamakta ise de, davacının ve diğer görevlilerin teselsül eden kasti eylemleri neticesinde taşınmazın usule ve kanuna aykırı şekilde haklı olduğu tespit edilmeyen bir kişi üzerine tescilinin sağlandığının açık olduğu, yargılamanın amacından bu şekilde bir sapmanın, adalete ve yargılama makamlarına olan toplum nezdindeki güvenin zedelenmesine neden olacağı, bu nedenle davacının eyleminin mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne;
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 18/09/2018 tarih ve E:2016/19719, K:2018/15619 sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Danıştay Beşinci Dairesine gönderilmesine,
4. Kesin olarak, 19/04/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun olduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi