9. Hukuk Dairesi 2010/39173 E. , 2013/1637 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA :Davacı, ihbar tazminatı, kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili, yıllık izin ücreti, ücret alacağı, genel tatil ücreti ile vergi iadesi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 15/04/2002 tarihinden itibaren davalılara ait değişik şantiyelerde çalıştığını, bu çalışmaların aralıksız ve kesintisiz olarak davalı tarafından işten çıkarıldığı 29.10.2008 tarihine kadar devam ettiğini, şantiye değişimleri sırasında ... kaydında giriş ve çıkışlar yapılmışsa da bunların gerçek çıkışlar olmadığını, en son 28/08/2008 tarihinde emeklilik için ... çıkışı yapıldığını ancak fesih tarihine kadar fiilen çalıştığını ve müvekkiline emeklilik nedeniyle de herhangi bir tazminat ödenmediğini, aralarında organik bağ olan davalıların müvekkiline karşı müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, müvekkilinin en son aylık net 1.000 TL ücret aldığını, günlük 3 öğün yemek ve işçi koğuşundan yararlandığını, Temmuz ayından itibaren ücretlerinin ödenmediğini, tüm çalışma süresi boyunca yıllık izinlerin kullandırılmadığını, haftanın 7 günü 08:00-18:00 saatleri arasında çalıştığını, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim 2008 aylarına ait ücretlerinin ödenmediğini, aylıklarının toptan ödenmesini isteyince davalı tarafından iş akdinin fesih edildiğini iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı, vergi iadesi alacağı, fazla çalışma ücreti alacağı, ücret alacağı, yıllık izin ücreti alacağı, genel tatil ücreti alacağı ve hafta tatili ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, davacının müvekkili işyerinde 27/04/2002 tarihinde çalışmaya başladığını ve taleplerinin dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığını, 28/08/2008 tarihinde emekliliğe hak kazanarak işten ayrıldığını ve tazminatları kendisine ödenmek istendiğini ancak davacının imzadan imtina ettiğini, davacının iş akdinin emeklilik sebebiyle sona ermesinden dolayı ihbar tazminatı hakkının bulunmadığını, fazla mesai ücretlerinin davacıya ödendiğini ve bu konuda imzalı bordroların bulunduğunu, davacının müvekkili işyerinden ücret alacağının da bulunmadığını yalnızca ekonomik kriz sebebiyle birkaç günlük gecikmeler yaşandığını, davacının genel tatillerde, resmi ve dini bayramlarda çalışmadığını savunarak reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında ücret miktarı ihtilaflıdır. 4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacı en son net 1000 TL aylık ücret aldığını iddia etmiş, davalı asgari ücret aldığını savunmuş olup, Mahkeme tarafından asgari ücrete göre yapılan hesaplamaya itibar edilerek karar verilmiştir.
Davacı 7 yıllık kıdemi olan, kepçe operatörü olup, nitelikli bir işçidir. Bu konumdaki bir işçinin asgari ücret ile çalışması hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle, ücret araştırması yapılmadan karar verilmesi bozma nedenidir.
3-Ayrıca dava tarihi itibariyle dava dilekçesinde istenen tutarlardan zamanaşımına uğramayan kısmın gözetilmemesi de hatalıdır.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16/01/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.