14. Hukuk Dairesi 2018/4112 E. , 2019/4216 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.01.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, TMK"nin 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi ...adına kayıtlı 708 parsel sayılı taşınmazın ana yola bağlantısı bulunmadığını, daha önce aynı taşınmaz lehine geçit hakkı tesisi için 705 No"lu parsel malikleri aleyhine açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini ve hükmün kesinleştiğini, ancak ilamın üzerinden on yıldan fazla süre geçtiği için tapuda infazın yapılamadığını, geçit bedeli olarak belirlenen 300.000 ETL"nin bahsi geçen dava dosyasına yatırılmış olduğunu ileri sürerek davalılara ait 705 No"lu parsel üzerinde bedelsiz olarak geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
Davalı ..., davacıların geçit ihtiyacının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu 708 parsel (yeni 145 ada 19 parsel) sayılı taşınmaz malikleri davacılar lehine, davalılara ait 705 parsel (yeni 145 ada 18 parsel) sayılı taşınmaz üzerinde 04.12.2013 havale tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekli krokisinde 2. alternatif olarak mavi renkle gösterilen 165,03 m2"lik yerden geçit hakkı kurulmasına, davacı tarafından geçit bedeli olarak yatırılan 980,28TL"nin karar kesinleştiğinde davalılara ödenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş; reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı ya da elbirliği mülkiyetine konu ise, dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Somut olaya gelince, davacılara ait taşınmazın mutlak geçit ihtiyacı olduğu anlaşıldığından mahkemece, bilirkişi raporlarında en uygun ve en masrafsız alternatif olarak belirlenen güzergahtan davalılara ait taşınmaz aleyhine geçit tesisine karar verilmesi yerinde ise de, geçit hakkının taşınmaz leh ve aleyhine kurulması gerektiği göz önüne alınarak 708 parsel (yeni 145 ada 19 parsel) sayılı taşınmaz lehine geçit hakkı kurulması gerekirken, anılan parselin malikleri davacılar lehine geçit hakkı tesisine karar verilmesi doğru görülmemiş; ancak belirtilen husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK"nun 438/7 maddesi uyarınca hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No"lu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) No"lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 1. bendinde yer alan "malikleri davacılar" sözcüklerinin hükümden çıkarılmasına, hükmün değiştirilmiş ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.05.2019 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, elbirilği mülkiyetine tabi taşınmaz lehine davalı taşınmaz/taşınmazlarda geçit hakkı tesis edilmesini dava ve talep etmiştir.
Davacının dayandığı taşınmaz, elbirliği mülkiyetine tabii olup başkaca mirasçılar da bulunmaktadır.
Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu(TMK)"nun 701-703. maddelerinde düzenlenen elbirliği mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Elbirliği halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmeden önce elbirliği ile mülkiyet 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 581. maddesinde düzenlenmiştir. Ancak uygulamada karşılaşılan bazı güçlüklerin giderilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesine dördüncü fıkra eklenmiştir. Maddenin gerekçesinde de bilirtildiği gibi, mirasta terekenin tabi olduğu elbirliği mülkiyetine yöneltilen en güçlü eleştiri, birlikte hareket etme zorunda olmaları nedeniyle mirasçıların bireysel olarak terekedeki hakların korunması amacıyla haraket edememeleriydi. Maddeye eklenen dördüncü fıkra, bu eksikliği giderme amacına yönelik olarak getirilmiştir.(HGK 20.03.2013 tarih 2012/8-861 Esas, 2013/391 Karar).
Uygulamada bir ortağın tek başına dava açması halinde davanın tereke adına açılması gerekçesiyle doğrudan reddedilmekte usul ekonomisi dikkate alınarak, davaya devam edebilmesi için, öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiş ve taraf teşkili bu şekilde sağlandığında 11.10.1982 tarih 3/2 sayılı İçtihadi Birleştirme Kararı uyarınca davanın da tereke adına açıldığı kabul edilmelidir.
TMK"nin 640/2 maddesi, "Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler." hükmünü içermektedir. Anılan maddeye göre mirasçılar terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarrufta bulunacaklardır. Davalı taşınmaza kaydi yük getirmesi yanında davacı tarafa da bedel ödeme yükü getiren geçit davasının açılması da bir tasarruf işlemi olduğundan mirasçılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Zorunlu dava arkadaşları da birlikte hareket etmek durumunda olduklarından, elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi bir taşınmaz lehine geçit hakkı tesisi istemini, iştirakçilerin birlikte ileri sürmeleri gerekir. (Yargıtay 14. HD 15.02.2006 tarih 2005/11681 Esas, 2006/1342 Karar sayılı ilamı)
Somut olayda da davacının elbirliği maliki olduğu taşınmaz yararına tek başına dava açması mümkün olmadığından, taraf teşkili sağlanmadan verilen hükmün yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulması gerektiği kanaatinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun onama görüşüne katılamıyoruz.