Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 2016/533
Karar No: 2021/2590
Karar Tarihi: 29.04.2021

Danıştay 4. Daire 2016/533 Esas 2021/2590 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/533
Karar No : 2021/2590

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, tasfiye memuru olduğu Tasfiye Halinde … Yapı İzolasyon Malzemeleri İnşaat Taahhüt Sanayi Ticaret Limited Şirketi adına 2007 ila 2009 yıllarının muhtelif dönemlerine ilişkin olarak re'sen tarh edilen katma değer vergileri ile kesilen vergi ziyaı cezaları ile özel usulsüzlük cezalarının kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; olayda, davacının tasfiye memuru olduğu şirketin 15/04/2012 tarihinde tasfiyesi sona ererek hukuk aleminden silindiği, hukuk aleminde yer almayan şirket adına 31/12/2012 ve 22/12/2012 tarihli ihbarnamelerle vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatları yapıldığı ve özel usulsüzlük cezası kesildiği, hukuk aleminde yer almayan tüzel kişilik adına cezalı tarhiyat yapılamayacağından ve vergi ceza ihbarnamesi düzenlenemeyeceğinden, davacının bu yöndeki talebi dikkate alınarak tüzel kişiliği sona eren şirket adına daha sonra düzenlenen vergi ve ceza ihbarnamelerinin iptali gerekirken, cevap verilmeyerek zımnen reddi işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davanın süresi içinde açılmadığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin 1/a bendinde, iptal davasının, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için, menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı, 14. maddesinde, dilekçelerin maddede belirtilen hususlar yönünden ilk incelemesinin yapılacağı ve maddede belirtilen hususlara aykırılık bulunması halinde 15. madde hükmünün uygulanacağı, 15. maddenin 1/b bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.
İdari yargılama hukukunda ehliyet; kişinin medeni hakları kullanabilme yeteneği yanında, idari dava açmakta menfaati olmasını; diğer bir anlatımla, iptali istenilen idari işlemle meşru, güncel ve doğrudan bir menfaatinin ihlal edilmiş bulunmasını da ifade etmektedir. Bu bakımdan; idari işlemin hukuk düzeninden kaldırılmasında, açıklanan nitelikte menfaati bulunmayan kişinin idari dava açma ehliyetinden de söz edilemez.
Bu hükme göre idari dava açılabilmesi için dava açan kişi adına kişisel hakkını ihlal eden bir işlemin tesis edilip tebliğ edilmiş olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, tasfiye öncesi şirket müdürü ve tasfiye aşamasında da tasfiye memuru olduğu Tasfiye Halinde … Yapı İzolasyon Malzemeleri İnşaat Taahhüt Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 12/04/2011 tarihli ortaklar kurulu kararıyla tasfiyesine karar verildiği, 07/05/2012 tarihli ortaklar kurulu kararıyla da tasfiyesi sonuçlandırılarak tüzel kişiliğinin sona erdiği, anılan kararın 09/05/2012 tarihinde tescil ve 15/05/2012 tarih ve 8068 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği, şirket adına 2007 ila 2009 yıllarına ilişkin olarak tarh edilen vergi ve kesilen cezalara ait 29/12/2012 ve 31/12/2012 tarihli vergi/ceza ihbarnamelerinin 31/12/2012 tarihinde davacının adresinde 7201 sayılı Kanuna göre tebliğ edildiği, 30/12/2013 ve 31/12/2013 tarihli vergi/ceza ihbarnamelerinin ise 21/02/2014 ve 14/07/2014 tarihlerinde davacının adresinde tebliğ edilememesi üzerine 22/12/2014 tarihinde ilanen tebliğ edildiği, daha sonra söz konusu ihbarnamelerden haberdar olunması üzerine davacı tarafından kendisi adına verilen vekaletnameye istinaden … tarafından 09/03/2015 tarihinde anılan vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle davalı idareye başvuruda bulunulduğu, başvuruya cevap verilmeyerek oluşan zımni ret işleminin iptali istemiyle de, … tarafından davacı adına verilen vekaletnameye istinaden Avukat … tarafından davacı adına işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer. Olayda, adına vergi/ceza ihbarnameleri düzenlenen şirketin tüzel kişiliğinin TTSG'de tasfiye kararının tescil ve ilan edildiği 15/05/2012 tarihi itibarıyla sona erdiğinin kabulü gerekmektedir. Bu kabulden hareketle anılan tarihten sonra, adı geçen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsili hukuken olanaklı değildir. Bunun sonucu olarak, tüzel kişiliğin sona ermesinden önceki dönemlerle ilgili olsa dahi, münfesih şirket adına tarh ve tahsil işlemi tesis edilemez; tesis edilen işlemlerin de, herhangi bir hukuki sonuç doğuracağı kabul edilemez. Hukuki sonuç doğurmayan; başka bir deyişle, hukuk düzeninde varlık kazanamayan işlemlerin ise, herhangi bir kişinin menfaatini ihlal etmesi söz konusu olamaz.
Bu hukuki durum karşısında; feshedilmekle tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyeti de son bulacağından, münfesih tüzel kişiliğin gerek yargı mercilerinde, gerekse diğer resmi merciler önünde temsil edilebileceğinden bahsetmek olanaklı değildir. Dolayısıyla, tasfiyesi tamamlanıp ticaret sicilinden silinmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, yargılamanın hiçbir aşamasında taraf olma ehliyeti de bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacı adına yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine davacı adına dava açılmışsa da, başvuru ile kaldırılması istenilen vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin davacı adına değil, tasfiye memuru olduğu ve tüzel kişiliği sona eren şirket adına düzenlendiği, bu aşamada davacı adına düzenlenmiş herhangi bir vergi/ceza ihbarnamesinin bulunmadığı görülmektedir.
Bu durumda, davacı adına düzenlenmediği anlaşılan vergi/ceza ihbarnameleri nedeniyle davacının menfaatinin zarar görmesi ve davacı yönünden hukuki bir sonuç doğması söz konusu olamayacağından, söz konusu ihbarnamelerin iptali istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işleme karşı davacı tarafından kendi adına açılan davada ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varıldığından, işbu davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yönünde verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş (15) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29/04/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


(X) KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasında, idari davaların, Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı belirtilmiş; aynı maddenin dilekçelerde gösterilmesi gereken hususları düzenleyen 2. fıkrasının (a) bendinde, tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ve adreslerinin gösterileceği hükmüne yer verilmiş; 14. maddesinin 3. fıkrasının (g) bendinde, dilekçelerin 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönünden inceleneceği kurala bağlanmıştır. Aynı Kanunun 15. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince 14. maddenin 3. fıkrasında yazılı hususlarda kanuna aykırılık görülmesi halinde verilecek kararlara ilişkin düzenlemeler yapılmış, bu fıkranın (d) bendinde ise, 14. maddenin 3/g bendinde yazılı halde otuz gün içinde 3 ve 5. maddelere uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçelerin reddine karar verileceği ifade edilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacının tasfiye memuru olduğu şirket adına tarh edilen vergi ve cezaların kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine, davacı adına dava açılmışsa da, söz konusu başvurunun şirket adına düzenlenen ihbarnamelerden haberdar olunması üzerine yapılması ve başvuru dilekçesinde de açık bir şekilde şirket veya davacının adı belirtilerek kimin adına başvuru yapıldığının belirtilmemesi karşısında, davanın davacı adına değil, tasfiye memuru olduğu şirket adına açılmasının sağlanması hukuka uygun olacaktır.
Bu durumda, dilekçe ret kararı verilmek suretiyle, adına vergi/ceza ihbarnamesi düzenlenen şirket adına davanın açılmasının sağlanması gerekirken, davanın esası incelenerek kabul eden Mahkeme kararında usul hükümlerine uygunluk görülmediğinden, kararın bozulması gerektiği görüşüyle, Daire kararına katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi