Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2019/11781
Karar No: 2021/2192
Karar Tarihi: 29.04.2021

Danıştay 10. Daire 2019/11781 Esas 2021/2192 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/11781
Karar No : 2021/2192

DAVACI : … adına … Sendikası
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN_KONUSU : Kastamonu İli, Pınarbaşı İlçesi, … Müdürlüğünde … olarak görev yapan davacı tarafından, bakmakla yükümlü olduğu eşinin Pınarbaşı İlçesi Toplum Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğince, anılan ilçede kulak burun boğaz uzmanı hekim olmaması nedeniyle Kastamonu Devlet Hastanesine refakatli olarak sevk edilmesi sonrasında, bu sevkten dolayı yol giderlerinin ödenmemesine ilişkin işleme dayanak olarak gösterilen 25/03/2010 tarih ve 27532 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin 5.2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "Sevkin, Kurumca belirlenen istisnalar hariç olmak üzere, sözleşmeli ikinci ya da üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusunca yapılmış olması" ibaresinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI : Davacı tarafından, Pınarbaşı İlçesinde Kurumla sözleşmeli ikinci ya da üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusu olmadığı, bu nedenle birinci basamak resmi sağlık kuruluşu olan toplum sağlığı merkezince sevkin yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, dava konusu hükmün iptaline karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 63. maddesinde, Kurumun, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemlerini, türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini, ödeme usûl ve esaslarını Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkili olduğu, dava konusu Tebliğ hükümlerinin belirtilen kanuni düzenlemelere dayanılarak çıkarıldığı, dolayısıyla yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda "vekalet ücreti" ile sınırlı olarak yeniden bir karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, davacının bakmakla yükümlü olduğu eşinin, Kastamonu İli Pınarbaşı İlçesi Toplum Sağlığı Merkezince, Kastamonu Devlet Hastanesine sevk edilmesi nedeniyle yapılan yol giderinin ödenmemesine ilişkin işlemin dayanağı olan 25/03/2010 tarih ve 27532 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin 5.2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "Sevkin, Kurumca belirlenen istisnalar hariç olmak üzere, sözleşmeli ikinci ya da üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusunca yapılmış olması" kuralının iptali istemiyle açılmıştır.
İşleme dayanak gösterilen dava konusu düzenlemede; yol gideri ve gündelik ödenebilmesi için sevkin, Kurumca belirlenen istisnalar hariç olmak üzere, sözleşmeli ikinci veya üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusunca yapılmış olması gerektiği hükmüne yer verilmiştir.
Davacının bakmakla yükümlü olduğu eşinin söz konusu sevkinin birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu olan aile hekimliğince yapılmış olması, dolayısıyla sevkin sözleşmeli ikinci veya üçüncü basamak sağlık kuruluşunca yapılmamış olması nedeniyle dava konusu Tebliğ hükmü uyarınca davacıya yol gideri ve gündelik ödenmemiştir.

Öte yandan, davacı dilekçesinde; Pınarbaşı İlçesinde işlem tarihinde KBB Uzmanı hekim bulunmadığı gibi sözleşmeli ya da resmi ikinci veya üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusunun da bulunmadığını, ikinci basamak sağlık hizmeti sunucusu bulunan en yakın yerleşim yeri olan Azdavay İlçesinde de KBB Uzmanı hekim olmadığını, bu nedenle zorunlu olarak aile hekimi tarafından eşinin refakatli olarak Kastamonu Devlet Hastanesine sevk edildiğini öne sürmüş, davalı idare ise davacının bu iddialarının aksini savunmamıştır.

Anayasa’nın 5., 17. ve 56. maddeleriyle kişilere, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme ve hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürebilme hakkı tanınmış ve devlete de, herkesin maddi ve manevi varlığını geliştirmesi için gerekli şartları hazırlama, kişilerin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlama görevi verilmiştir. Kişilerin maddi ve manevi varlıklarını geliştirilebilmelerinin, mutlu ve huzurlu olabilmelerinin başlıca şartı, ihtiyaç duydukları anda sağlık hizmetlerine ulaşıp ihtiyaç duydukları oranda bu hizmetlerden yararlanabilmeleridir. Anayasa Mahkemesi’nin 16.7.2010 tarihli E:2010/29, K:2010/90 sayılı kararında da belirtildiği üzere; sağlık hizmetleri doğrudan insanın en temel hakkı olan sağlıklı yaşam hakkı ile ilgili olması nedeniyle diğer kamu hizmetlerinden farklı olup; sağlık hizmetinin temel hedefi olan insan sağlığının, mahiyeti itibarıyla ertelenemez ve ikame edilemez bir özelliğe sahip olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Anayasanın yukarıda yer verilen amir hükümleri esas alınmak suretiyle 5510 sayılı Genel Sağlık Sigortası Kanun'un 65. maddesinde yapılan düzenlemede ise, hekimin tedavi sonrası tıbben göreceği lüzum üzerine sigortalının veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden yararlanmaları için muayene ve tedavi edildikleri yerleşim yeri dışına yapılan sevklerinde gidiş-dönüş yol giderlerinin ve gündeliklerinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacağı ve bu hususa ilişkin usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği hükümlerine yer verilmiştir.

Anılan madde uyarınca hazırlanan "Genel Sağlık Sigortası İşlemleri Yönetmeliği"nin 31. maddesinde, genel sağlık sigortası veya bakmakla yükümlü olduğu kişilerin müracaat ettikleri sözleşmeli sağlık hizmeti sunucusunda yapılan hekim muayenesi veya tedavisi sonrasında tıbbi ya da zorunlu nedenlerle yerleşim yeri dışına sevk yapılabileceği belirtilmiş; 40. maddesinin 1. fıkrasında, aile hekiminin birinci basamak sağlık hizmet sunucusu olduğu; 4. fıkrasında ise, sevk zincirine uyulmaması halinde sağlık hizmeti bedelleri ve yol giderlerinin, gündelik ve refakatçi giderlerinin kurumca karşılanmayacağı hükme bağlanmıştır.

Dolayısıyla, 5510 sayılı Kanun ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Yönetmelikte tıbbi ya da zorunlu nedenlerle yerleşim yeri dışına sevk yapılabileceği, ancak bu sevk nedeniyle yol giderleri ve gündeliklerin ödenebilmesi için sevkin hekim tarafından yapılması ve sevk zincirine uyulması gerektiği belirlenmiş, ancak sigortalının bulunduğu yerleşim yerinde sözleşmeli ya da resmi ikinci veya üçüncü sağlık hizmeti sunucusu olmaması halinde birinci basamak sağlık hizmeti sunucusunun yapacağı sevkin geçersiz olduğuna ilişkin bir düzenlemeye ise yer verilmemiştir.

Bu nedenle, 1., 2. veya 3. basamak sağlık hizmeti sunucularından hiç birisinin bulunmadığı veya incelenen olayda olduğu gibi sadece birinci basamak sağlık hizmeti sunucusunun bulunduğu yerleşim yerlerinde bulunan sigortalılar veya bunların bakmakla yükümlü oldukları yakınlarının sevklerinin nasıl yapılacağı, bunların yol giderleri ile gündeliklerinin ne şekilde ödeneceğine dair bir düzenlemenin olması gerektiği kuşkusuzdur. Aksi takdirde, sevk zincirini işletebilecek sağlık hizmeti sunucularının mevcut olmadığı yerleşim yerlerinde yaşayan sigortalılar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları yakınları açısından sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama gibi olumsuz bir durumun ortaya çıkacağı açıktır.

Nitekim, daha sonra 15.10.2010 günlü, 27730 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren "Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"in 10. maddesi ile yapılan yeni düzenlemeyle; yerleşim yerinde ikinci veya üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusu bulunmaması halinde birinci basamak sağlık kuruluşunca düzenlenen sevk belgesinin kabul edileceği, sözleşmeli herhangi bir sağlık hizmeti sunucusu bulunmaması halinde ise yerleşim yerinin belirlenmesi halinde tedavi için düzenlenen geçerli sağlık raporunun, sevk belgesi olarak geçerli kabul edileceği belirtilmek suretiyle dava konusu Tebliğde yer alan söz konusu eksiklik giderilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, 25/03/2010 tarih ve 27532 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin 5.2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "Sevkin, Kurumca belirlenen istisnalar hariç olmak üzere, sözleşmeli ikinci ya da üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusunca yapılmış olması" kuralının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 07/04/2015 tarih ve E:2013/2630, K:2015/1933 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 21/02/2018 tarih ve E:2015/4101, K:2018/574 sayılı kararıyla, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kısmının onanması, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının ise bozulması üzerine bozulan kısım hakkında gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, Kastamonu İli, Pınarbaşı İlçesi, ... Müdürlüğünde ... olarak görev yapan davacının, bakmakla yükümlü olduğu eşinin Pınarbaşı İlçesi Toplum Sağlığı Merkezi Aile Hekimliğince, anılan ilçede kulak burun boğaz uzmanı hekim olmaması nedeniyle Kastamonu Devlet Hastanesine refakatli olarak sevk edilmesi sonrasında, bu sevkten dolayı yol giderlerinin ödenmemesine ilişkin işleme dayanak olarak gösterilen 25/03/2010 tarih ve 27532 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin 5.2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan "Sevkin, Kurumca belirlenen istisnalar hariç olmak üzere, sözleşmeli ikinci ya da üçüncü basamak sağlık hizmeti sunucusunca yapılmış olması" ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 07/04/2015 tarih ve E:2013/2630, K:2015/1933 sayılı kararıyla; dava konusu 25/03/2010 tarih ve 27532 (mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği'nin 5.2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin iptaline karar verilmiş ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Anılan kararın, davalı idare tarafından esas, davacı tarafından vekalet ücreti yönünden temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından kararın davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmı bozulmuştur.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu; 326. maddesinde ise, yargılama giderlerinin aleyhinde hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemece, yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranına göre paylaştırılacağı hüküm altına alınmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi uyarınca avukatlık ücreti, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblâğı veya değeri ifade etmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollama yaptığı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde, avukatlık ücretinin yargılama giderlerine dahil olduğu, 326. maddesinde ise, avukatlık ücretinin de aralarında bulunduğu yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği hükümleri yer almaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun 38. maddesinde, idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların İdari Dava Daireleri Kurulunca temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesinin 4. fıkrasında da idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği ancak Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu kurala bağlanmış; böylece Danıştay dava dairelerine, ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Davanın 23/02/2011 tarihinde Danıştay Genel Yazı İşleri Müdürlüğünde kayda giren dilekçe ile davacıyı temsilen sendika vekili tarafından açıldığı; yargılama süresince, mevzuat hükümleri uyarınca vekalet ücretine hak kazanılabilmesi ve yargı yerince vekalet ücretine hükmedilebilmesi için yerine getirilmesi şart olan hukuki yardımın, süresi içinde mevzuata uygun olarak davacı vekili tarafından yerine getirildiği, bu durumda davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesince davanın esası hakkında verilen "dava konusu işlemin iptaline" ilişkin karar kesinleştiğinden; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararı doğrultusunda "vekalet ücreti" ile sınırlı olarak aşağıda belirtilen şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan ve kararın verildiği 07/04/2015 tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Danıştayda ilk derecede görülen duruşmasız davalar için belirlenen … TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
2. Taraflarca yatırılan posta gideri avansından artan kısmın karar kesinleştikten sonra istemleri halinde taraflara iadesine,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 29/04/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi