17. Hukuk Dairesi 2014/10522 E. , 2014/10604 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/03/2014
NUMARASI : 2014/112-2014/97
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalılardan M.. Ç.."ın sürücüsü, davalı E.... Turizm Seyahat Taşımacılık İnş.Tic.A.Ş"nin işleteni, hakkındaki dava tefrik edilen E.... Sigorta A.Ş"nin de Zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortacısı, zorunlu mali mesuliyet sigortacı ve Karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortacısı olduğu aracın geçirdiği kaza sonucunda araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını, davalı sürücünün olayda tam kusurlu bulunduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla işgücü kaybı, bakıcı ve diğer giderler tazminatının 2.000,00 TL, koltuk sigortasından kaynaklı tazminattan 2.000,00 TL"nin tüm davalılardan ve 20.000.00 TL"de manevi tazminatın da işleten ve sürücüden olay tarihinden itibaren avans faizi ile tahsili istemi ile İstanbul (Anadolu) 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/403 esas sayılı dosyasında dava açılmış,
Davalı E... Ltd. Şti ve davalı M.. Ç.. vekili yetki itirazında bulunarak davalın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı sürücü ve işleten yönünden dava tefrik edilerek mahkemenin 2014/112 esas sayılı dosyasında yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkemece, toplanan delillere dayanılarak; mahkemenin yetkisizliğine, dava dilekçesinin görev yönünden reddıne, kararın kesinleşmesinden müteakip 2 hafta içerisinde talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Kuşadası Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemenin yetkisizlik kararı verildiğini beyan etmesine rağmen, yetkisizlik kararının arkasına dava dilekçesinin görev yönünden reddine ibaresinin eklendiği görülmüş ise de, bu durumun açıkça maddi hata olduğu anlaşıldığından bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteminden ibarettir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davasını aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet, zorunlu taşımacılık ve ferdi kaza sigortacısı olan E.... Sigorta A.Ş"ye yöneltmiştir. Mahkemece 06.03.2014 tarihli celsede E...Şirketi ile M.. Ç.."ın yetki itirazında bulundukları anlaşıldığından bu iki davalı yönünden yetkisizlik kararı verilmek üzere dosyanın tefriki ile başka bir esasa kaydedilmesine karar verilmiştir. HMK 7/1 maddesine göre dava, dava dilekçesi ile birden fazla davalıya yöneltilmiş olup, davalılardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılabilir. Davalı E... A.Ş."nin adresinin İstanbul olduğuna göre dava dilekçesi yetkili mahkemeye yöneltildiğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 3.7.2014 gününde Üye H.Y... ve Üye ...."ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davalıların, sürücü, ve işleteni olduğu 09 K 7017 plakalı araçta yolcu olan davacının, araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/112 esas sayılı dosyasında 27.6.2013 tarihinde maddi-manevi tazminat davası açılmış,
Davalı sürücü ve işleten vekili yerleşim yerlerinin Kuşadası olduğunu bildirerek mahkemenin yetkisiz olduğunu uyuşmazlıktan Kuşadası Mahkemelerinin yetkili bulunduğunu savunmuş,
Mahkemece; davalıların yetki itirazları dikkate alınarak uyuşmazlığın Kuşadası Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş,
Davacı vekilinin temyizi üzerine sayın çoğunluğun görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz.
Dava 6100 sayılı HMK yürürlüğünden sonra 27.6.2013 tarihinde açılmıştır.
6100 sayılı HMK"daki yetki kuralları ve niteliğinin değerlendirilmesinden önce mülga 1086 sayılı HUMK ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunundaki yetki kuralları ve niteliğinin gözden geçirilmesinde yarar bulunmaktadır.
Motorlu aracın neden olduğu kazalardan doğan hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, davalının yerleşim yeri (HUMK 9, KTK 110/2), haksız fiilin vuku bulduğu yer (HUMK 21, KTK 110/2), sigortacının merkez veya şubesi veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer (KTK 110/2) mahkemesinde açılabileceği düzenlenmiştir. Seçimlik hak davacıya aittir.
Birden fazla sorumlunun bulunduğu davalarda ise davanın ortak yetkili mahkeme olan haksız eylemin gerçekleştiği yer mahkemesinde açılması gerektiği HUMK 9/2 maddesinde düzenlendiği gibi bir kısım Yargıtay kararlarında da (YHGK. 24.2.1984 gün 1981/11-772 esas, 1984/153 karar, Y.4.HD"nin 23.9.2003 gün 2003/8610 esas, 2003/10502 karar, Y.4.HD 15.7.2004 gün 2004/8738 esas, 2004/9550 karar) vurgulanmıştır.
Davalıların birden fazla olması durumunda davanın ortak yetkili mahkemede açılması gerektiğine ilişkin HUMK 9/2 maddesinde öngörülen kuralın uygulanabilmesi elbetteki tarafların süresinde yetki itirazında bulunmalarına bağlıdır.
Birden fazla davalının olduğu ve davalılardan yalnız birisinin yerleşim yerinde açılan davada diğer davalıların yerleşim yeri nedenine dayalı haklı yetki itirazları karşısında HUMK 9/2 maddesi gereğince haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi ortak yetkili mahkemedir.
Mülga 1086 sayılı HUMK 9/2 maddesinde düzenlenen ortak yetkili mahkemenin yetkisi kesin yetki olarak düzenlenmediğinden bu konuda uygulamada karşılaşılan ve yukarıda değinilen bazı Yargıtay kararlarına da konu edilen sakıncaların giderilmesi için 6100 sayılı HMK 7/1 maddesi ile getirilen yeni düzenleme ile ortak yetkili mahkemenin yetkisi artık kesin yetki olarak düzenlenmiştir.
Diğer taraftan birden fazla davalının olduğu haksız fiile dayalı davalarda, haksız fiilin vuku bulduğu yerin kesin yetkisi nedeniyle davalıların yerleşim yer mahkemeleri yetkili olmaktan çıkarılarak davalılar yönünden yetkili mahkeme daraltılmış ise de 6100 sayılı HMK 16 maddesinde getirilen yeni düzenleme ile davacıya haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği yerin yanısıra zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer veya zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkili kılınmak suretiyle yeni alternatifler getirilmiş, haksız fiil mağdurunun yetkili mahkeme yönünden adalete erişimi daha da kolaylaştırılmıştır.
6100 sayılı HMK 7/1 maddesinde "davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde davanın açılabileceği; Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin belirtilmiş olması durumunda davaya o yer mahkemesinde bakılacağı" öngörülmüştür.
Yasalarda kesin yetki olduğu anlaşılan hallerde başka yer mahkemesinde dava açılması mümkün değildir.
Yetkinin kesin olduğu bazen yasa metninde açıkça ifade edilmekte, bazende maddenin düzenleme şeklinden anlaşılabilmektedir.
HMK 7/1 maddesindeki "... Davaya ancak o yer mahkemesinde bakılır" şeklindeki mutlak ifadeden, yetkinin kesin yetki olduğu sonucu çıkmaktadır.
HMK 7/1 maddesinin hükümet gerekçesinde de (madde 12) öngörülen yetki kuralının kesin yetki kuralı olduğu vurgulanmıştır.
Ortak yetkili mahkemenin yetkisi, hükmün gerekçesinde de ifade edildiği üzere kesin yetkidir. (Ejder Yılmaz HMK sayfa 120)
Somut uyuşmazlıkta davacının yerleşim yeri Kuşadası, davalılar işleten ve sürücünün yerleşim yeri Kuşadası, hakkındaki dava tefrik edilen davalı E... Sigorta A.Ş"nin yerleşim yeri İstanbul olup, davaya konu trafik kazası da Menderes ilçesinde gerçekleşmiştir.
Menderes Asliye Hukuk Mahkemesi haksız fiilin vuku bulduğu yer mahkemesi olarak tüm davalılar yönünden ortak yetkiyi taşıyan mahkeme olup, Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkisi HMK 7/1 maddesi gereğince kesin yetki niteliğinde bulunduğundan, uyuşmazlıkta Menderes Asliye Hukuk Mahkemesinin yetkili olması nedeniyle yerel mahkeme kararın bozulmasına karar verilmesi gerekirken HMK 7/1 maddesinde öngörülen yetki kuralının kesin olduğunun kabul edilmemesi sonucu yerel mahkeme kararının farklı gereçeyle bozulmasına ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.